| 1 |
ginger |
zencefil |
n. |
|
- Ginger is the key ingredient for the recipe's spicy flavour.
- Zencefil, tarifin baharatlı tadını elde etmek için kilit malzemedir.
- James planted gingers in his urban garden.
- James şehir bahçesine zencefil ekti.
- Ginger is very useful in the winter period.
- Zencefil kış döneminde çok yararlıdır.
- Can you taste the ginger?
- Zencefilin tadını alabiliyor musun?
- Ginger is very useful in the winter period.
- Zencefil kış döneminde çok faydalıdır.
- Bejo makes a ginger coffee in a bronze cup.
- Bejo bronz fincanda zencefilli bir kahve yapar.
- Bejo makes a ginger coffee in a bronze cup.
- Bejo bronz bir fincanda zencefilli kahve yapıyor.
- Can I have a ginger ale?
- Zencefilli bira alabilir miyim?
Show More (5)
|
| 2 |
ginger |
kızılımsı sarı renk |
n. |
|
- He preferred ginger for the colour of the new sofa.
- Yeni kanepenin rengi için kızılımsı sarı rengi tercih etti.
Show More (-2)
|
| 3 |
ginger |
zencefilli |
adj. |
|
- His mom's ginger flapjacks are delicious.
- Annesinin zencefilli krepleri çok lezzetli.
Show More (-2)
|
| 4 |
ginger |
kızıl saçlı |
adj. |
|
- Emma is the ginger girl there.
- Emma şuradaki kızıl saçlı kız.
Show More (-2)
|
