|
- Gold is valued at end-year market price.
- Altın, yıl sonu piyasa fiyatından değerlendirilmiştir.
- Children are worth their weight in gold.
- Çocuklar ağırlıkları kadar altın değerindedir.
- The EU must not stoke up the fight for the blue gold.
- AB mavi altın için mücadeleyi körüklememelidir.
- If Iraq had no black gold, frankly no one would give a damn.
- Eğer Irak'ın siyah altını olmasaydı, açıkçası kimsenin umurunda olmazdı.
- It would not even matter what the present gold price is.
- Şu anki altın fiyatının ne olduğu bile önemli değil.
- Gold and the dollar tend to trade inversely with one another.
- Altın ve dolar birbirleriyle ters yönde işlem yapma eğilimindedir.
- This project is a gold nugget.
- Bu proje altın bir külçedir.
- Cheese is gold in the morning, silver at noon, and lead in the evening.
- Peynir sabah altın, öğlen gümüş, akşam kurşundur.
- Gold is the most precious of all metals.
- Altın tüm metallerin en değerlisidir.
- I intend to buy a gold bracelet for my wife.
- Karıma altın bir bilezik almak istiyorum.
- Mary put on her gold earrings.
- Mary altın küpelerini taktı.
- Gold is going higher.
- Altın daha da yükseliyor.
- I think we have mined all the gold in this area.
- Sanırım bu bölgedeki bütün altınları kazıp çıkardık.
- There was a big gold star on the door.
- Kapının üzerinde büyük bir altın yıldız vardı.
- The students presented their teacher with a gold watch.
- Öğrenciler öğretmenlerine altın bir saat hediye ettiler.
- Love is more precious than gold.
- Aşk altından daha değerlidir.
- She stirred her tea with a little gold spoon.
- Çayını küçük altın bir kaşıkla karıştırdı.
- They did not have enough gold.
- Onların yeteri kadar altını yoktu.
- The dress was worth its weight of gold.
- Elbise, ağırlığınca altına değerdi.
- Men fight for gold with iron.
- Erkekler altın için demirle savaşır.
- The alchemists wanted to turn lead into gold.
- Simyacılar kurşunu altına çevirmek istiyorlardı.
- The Queen's crown was made of gold.
- Kraliçenin tacı altındandı.
- Gold can't buy everything.
- Altın her şeyi satın alamaz.
- He won a gold medal.
- O altın bir madalya kazandı.
- He had heard wonderful stories about cities of gold with silver trees.
- Gümüş ağaçlı altın şehirler hakkında harika hikayeler duymuştu.
- Gold is heavier than silver.
- Altın gümüşten daha ağırdır.
- Gold had been discovered in California.
- Kaliforniya'da altın keşfedilmişti.
- The worth of friendship is greater than gold.
- Dostluğun değeri altından daha fazladır.
- Fadil stole some gold figurines and coins from Layla's house.
- Fadıl, Leyla'nın evinden altın figürinler ve sikkeler çaldı.
- Nicolas Flamel dreamed of turning lead into gold.
- Nicolas Flamel kurşunu altına dönüştürmeyi hayal ediyordu.
- Gold's heavier than iron.
- Altın demirden daha ağırdır.
- I left my gold fish alone and without food for too long and it eventually died!
- Altın balığımı çok uzun süre yalnız ve yemsiz bıraktım ve sonunda öldü!
- They still can not convert lead into gold.
- Kurşunu hala altına çeviremiyorlar.
- Gold is more valuable than iron.
- Altın demirden daha değerlidir.
- Alchemists tried to turn base metals such as lead into gold.
- Simyagerler kurşun gibi baz metalleri altına dönüştürmeye çalıştı.
- My grandfather was given a gold watch when he retired.
- Emekli olduğunda dedeme altın bir saat hediye edildi.
- He went in search of gold.
- Altın aramaya gitti.
- I think there must be much gold in the depths of the Earth.
- Bence Dünya'nın derinliklerinde çok fazla altın olmalı.
- We also failed to find gold in the brook.
- Derede altın bulmayı da başaramadık.
- I intend to buy a gold bracelet for my wife.
- Karım için altın bir bilezik almak niyetindeyim.
- Gold is more expensive than lead.
- Altın kurşundan daha pahalıdır.
- Gold is much heavier than water.
- Altın sudan çok daha ağırdır.
- The alchemists wanted to turn lead into gold.
- Simyacılar kurşunu altına dönüştürmek istediler.
- The students presented their teacher with a gold watch.
- Öğrenciler öğretmenlerine altın bir saat verdi.
- Tom has a heart of gold.
- Tom'un altın gibi bir kalbi var.
- I intend to buy a gold bracelet for my wife.
- Eşim için altın bir bilezik almayı düşünüyorum.
- Silver costs less than gold.
- Gümüş altından daha ucuza mal olur.
- He overlaid the walls on the inside with gold.
- İçerideki duvarları altınla kapladı.
- Gold is the most valuable of the metals.
- Altın, metallerin en değerlisidir.
- The price of gold varies from day to day.
- Altının fiyatı günden güne değişiyor.
- She pawned her gold.
- Altınlarını rehin bıraktı.
- Gold is more valuable than silver.
- Altın gümüşten daha değerlidir.
- The dress was worth its weight of gold.
- Elbise ağırlığınca altın değerindeydi.
- Wisdom is better than gold or silver.
- Bilgelik altın ya da gümüşten daha iyidir.
- Men fight with iron for gold.
- İnsanlar altın için demirle savaşır.
- In his hand, lead became gold.
- Onun elinde, kurşun altın oldu.
- Health is worth more than gold.
- Sağlık altından daha değerlidir.
- She is wearing a gold necklace around her neck.
- Boynuna altın bir kolye takmış.
- Gold had been discovered in California.
- Altın Kaliforniya'da keşfedildi.
- The price of gold fluctuates daily.
- Altın fiyatı günlük olarak dalgalanır.
- That's real gold.
- O gerçek altın.
- The sun shone like gold.
- Güneş altın gibi parlıyordu.
- Gold was discovered there.
- Orada altın keşfedildi.
- Alchemists tried to transmute base metals into gold and silver.
- Simyacılar temel metalleri altın ve gümüşe dönüştürmeye çalıştılar.
- Gold can conquer any fortress.
- Altın her kaleyi fethedebilir.
- We also failed to find gold in the brook.
- Biz de derede altın bulamadık.
- He admitted that he stole the gold.
- O, altını çaldığını itiraf etti.
- All that glitters is not gold.
- Her parlayan şey altın değildir.
- He had really come to get gold.
- Gerçekten altın almaya gelmişti.
- We all went in search of gold.
- Hepimiz altın aramaya gittik.
- Your money isn't backed by gold or some other valuable substance.
- Paranız altın ya da başka bir değerli madde ile desteklenmiyor.
- Is that ring made of real gold?
- Bu yüzük gerçek altından mı yapılmış?
- Dig a hole here and put the gold pieces into it.
- Buraya bir çukur kazın ve altınları içine koyun.
- Many men set out for the West in search of gold.
- Birçok insan altın aramak için Batıya yola çıktı.
- There were not many doctors in the gold fields.
- Altın tarlalarında fazla doktor yoktu.
- That's real gold.
- Bu gerçek altın.
- The worth of friendship is greater than gold.
- Arkadaşlığın değeri altından daha büyüktür.
- Once gold was less valuable than silver in Japan.
- Bir zamanlar Japonya'da altın gümüşten daha az değerliydi.
- What do people do with old gold?
- İnsanlar eski altınla ne yaparlar?
- I think there must be much gold in the depths of the Earth.
- Bence Dünya'nın derinliklerinde daha fazla altın olmalı.
- It is certain that the price of gold will go up.
- Altın fiyatının yükseleceği kesin.
- Your hair shines like gold.
- Saçların altın gibi parlıyor.
- I need to know where Tom buried the gold.
- Tom'un altını nereye gömdüğünü bilmem gerek.
- It was not easy to find gold.
- Altın bulmak kolay değildi.
- There is a rumor that gold has been found in the valley.
- Vadide altın bulunduğuna dair bir söylenti var.
- It's not gold.
- Bu altın değil.
- There's no gold.
- Hiç altın yok.
- Men fight for gold with iron.
- İnsanlar altın için demirle savaşır.
- They still can not convert lead into gold.
- Onlar hâlâ kurşunu altına dönüştüremiyorlar.
- The truck arrived, loaded with gold.
- Kamyon geldi, altın yüklüydü.
- There was lots of gold inside the sarcophagus.
- Lahitin içinde bir sürü altın vardı.
- Silver costs less than gold.
- Gümüş altından daha ucuz.
- We haven't found gold in the brook either.
- Biz de derede altın bulmadık.
- This project is a gold nugget.
- Bu proje altın bir külçe.
- Gold is going higher.
- Altın yükseliyor.
- Many men went west in search of gold.
- Birçok adam altın aramak üzere batıya gitti.
- Tom wears a gold wristwatch.
- Tom altın bir kol saati takıyor.
- She is wearing a gold necklace around her neck.
- O, boynuna altın bir kolye takıyor.
- We had a bar of gold stolen.
- Bir külçe altınımız çalındı.
- Iron is much more useful than gold.
- Demir altından çok daha faydalıdır.
- Gold is far heavier than water.
- Altın sudan çok daha ağırdır.
- We had a bar of gold stolen.
- Bir tane külçe altın çalmıştık.
- Aluminium became more expensive than gold.
- Alüminyum altından daha pahalı hale geldi.
- Cheese is gold in the morning, silver at noon, and lead in the evening.
- Peynir sabah altın, öğleden gümüş, akşam kurşundur.
- What do people do with old gold?
- İnsanlar eski altınları ne yapıyor?
- Is this real gold?
- Bu gerçek altın mı?
- There's no gold.
- Altın yok.
- My grandfather was given a gold watch when he retired.
- Büyükbabam emekli olduğunda ona altın bir saat hediye edilmişti.
- Many men left for the West in search of gold.
- Birçok erkek altın aramak için Batı'ya gitti.
- In 1848, people came to California to dig for gold.
- 1848'de insanlar altın aramak için Kaliforniya'ya geldiler.
- Nicolas Flamel dreamed of turning lead into gold.
- Nicolas Flamel kurşunu altına dönüştürmeyi hayal etti.
- Gold is heavier than iron.
- Altın, demirden daha ağırdır.
- I need to know where Tom buried the gold.
- Tom'un altını nereye gömdüğünü bilmem gerekiyor.
- Some say that speech is worth silver, but silence is worth gold.
- Bazıları sözün gümüş, sükutun ise altın olduğunu söyler.
- He was given a gold watch as a reward.
- Ödül olarak altın bir saat verildi.
- Love is worth more than gold.
- Aşk altından daha değerlidir.
- Gold has a price, but knowledge is invaluable.
- Altının bir fiyatı vardır, ama bilgi paha biçilmezdir.
- I have a gold credit card.
- Altın kredi kartım var.
- The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.
- Felsefe taşı, baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi.
- He has a heart of gold.
- Onun altın gibi bir kalbi var.
- Tom gave Mary a gold bracelet.
- Tom Mary'e altın bir bilezik verdi.
- Borrowed gold becomes lead when they demand it back.
- Geri istediklerinde ödünç alınan altın kurşuna dönüşür.
- She received the United Nations Gold Medal of Peace.
- Birleşmiş Milletler Altın Barış Madalyası aldı.
- Gold is mined in this area.
- Altın bu alanda çıkarılır.
- Health is more important than gold.
- Sağlık, altından daha önemlidir.
- She won a gold medal.
- O altın bir madalya kazandı.
- He was given a gold watch as a reward.
- Ona bir ödül olarak altın bir saat verildi.
- I don't want your gold or your silver.
- Ben senin altınını veya gümüşünü istemiyorum.
- Gold's heavier than iron.
- Altın, demirden daha ağırdır.
- Your hair shines like gold.
- Senin saçın altın gibi parlıyor.
- My father has a heart of gold.
- Babamın altın bir kalbi var.
- He had really come to get gold.
- O, gerçekten altın almak için gelmişti.
- Gold is more precious than iron.
- Altın demirden daha kıymetlidir.
- Borrowed gold becomes lead when they demand it back.
- Ödünç alınan altın geri istendiğinde kurşun olur.
- The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.
- Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi.
- There is gold in green forests.
- Yeşil ormanlarda altın vardır.
- Gold is heavier than iron.
- Altın demirden daha ağırdır.
- Freedom weighs more than silver and gold.
- Özgürlük, altın ve gümüşten daha ağırdır.
- She has a heart of gold.
- Altın gibi bir kalbi var.
- He began buying gold in huge amounts.
- Çok büyük miktarlarda altın almaya başladı.
- I don't want your gold.
- Senin altınını istemiyorum.
- Many men left for the West in search of gold.
- Birçok insan altın aramak için Batı'ya gitti.
- He overlaid the walls on the inside with gold.
- İç duvarları altınla kapladı.
- She has a gold credit card.
- Onun altın kredi kartı var.
- Gold isn't cheap.
- Altın ucuz değil.
- The miner discovered a valuable pocket of gold.
- Madenci değerli bir altın cebi keşfetti.
- Neither gold nor greatness make us happy.
- Ne altın ne de büyüklük bizi mutlu eder.
- This gold is mine.
- Bu altın benim.
- They wanted to deal in gold and silver.
- Altın ve gümüş ticareti yapmak istediler.
- All that glitters is not gold.
- Parlayan her şey altın değildir.
- The gold cup was given to the winner of the final match.
- Altın kupa final maçının galibine verildi.
- Gold golems are guardians used to guard treasure.
- Altın golemler hazineyi korumak için kullanılan muhafızlardır.
- Silence is worth gold, but not when you're trying to learn a foreign language.
- Sessizlik altın değerindedir ama yabancı bir dil öğrenmeye çalışırken değil.
- I prefer silver rings to gold ones.
- Gümüş yüzükleri altın olanlara tercih ederim.
- The truck arrived, loaded with gold.
- Kamyon altın yüklü olarak geldi.
- Gold weighs more than iron.
- Altın demirden daha ağırdır.
- My father has a heart of gold.
- Babamın altın gibi bir kalbi var.
- Gold is a very expensive metal.
- Altın çok pahalı bir metaldir.
- Which weighs less, a kilogram of gold or a kilogram of silver?
- Hangisi daha hafiftir, bir kilogram altın mı yoksa bir kilogram gümüş mü?
- The gold was beaten into thin plates.
- Altın ince plakalar halinde dövüldü.
- Love is worth more than gold.
- Sevgi altından daha değerlidir.
- She stirred her tea with a little gold spoon.
- Küçük altın bir kaşıkla çayını karıştırdı.
- This stuff is worth its weight in gold!
- Bu şey ağırlığınca altın değerinde!
- Health is more important than gold.
- Sağlık altından daha önemlidir.
- The company presented him with a gold watch on the day he retired.
- Emekli olduğu gün şirket ona altın bir saat hediye etti.
- Gold will not buy everything.
- Altın her şeyi satın alamaz.
- He began buying gold in huge amounts.
- Büyük miktarlarda altın almaya başladı.
- The country's main products are cocoa and gold.
- Ülkenin ana ürünleri kakao ve altındır.
- The princess is wearing a gold tiara.
- Prenses altın bir taç takıyor.
- Good health is more valuable than gold.
- İyi sağlık altından daha değerlidir.
- I need more gold.
- Daha çok altına ihtiyacım var.
- They wanted to deal in gold and silver.
- Onlar altın ve gümüş ticareti yapmak istiyordu.
- I need to know where Tom buried the gold.
- Tom'un altını nereye gömdüğünü bilmeliyim.
- Is that ring made of real gold?
- O yüzük gerçek altından mı yapılmıştır?
- The sun was shining like gold.
- Güneş altın gibi parlıyordu.
- I think we have mined all the gold in this area.
- Sanırım bu bölgedeki tüm altını çıkardık.
- Fadil stole some gold figurines and coins from Layla's house.
- Fadıl, Leyla'nın evinden bazı altın heykelcikler ve paralar çaldı.
- Aluminium became more expensive than gold.
- Alüminyum altından daha pahalı oldu.
- Freedom weighs more than silver and gold.
- Özgürlük gümüş ve altından daha değerlidir.
- I'll show you how to separate gold from sand.
- Size altını kumdan nasıl ayıracağınızı göstereceğim.
- I don't need gold, I only seek the ultimate truth.
- Altına ihtiyacım yok, sadece nihai gerçeği arıyorum.
- In his hand, lead became gold.
- Onun elinde kurşun altına dönüştü.
- I need more gold.
- Daha fazla altına ihtiyacım var.
- Iron is more useful than gold.
- Demir altından daha faydalıdır.
- I want that gold.
- O altını istiyorum.
- The government is seizing everyone's gold.
- Hükümet herkesin altınına el koyuyor.
- Many men set out for the West in search of gold.
- Birçok erkek altın aramak için Batı'ya doğru yola çıktı.
- That armored truck is carrying gold.
- Bu zırhlı kamyon altın taşıyor.
- On her ninety-sixth birthday, Caroline Herschel was awarded the King of Prussia's Gold Medal of Science for her lifelong achievements.
- Doksan altıncı doğum gününde Caroline Herschel, yaşamı boyunca gösterdiği başarılardan dolayı Prusya Kralı'nın Altın Bilim Madalyası ile ödüllendirildi.
- Japan's gold and foreign exchange reserves stood at $68.9 billion at the end of 1998, down from $77.0 billion a year earlier.
- Japonya'nın altın ve döviz rezervleri bir önceki yıl 77.0 milyar dolar iken 1998 sonunda 68.9 milyar dolar olmuştur.
- Tom gave Mary a gold bracelet.
- Tom Mary'ye altın bir bilezik verdi.
- Alchemists tried to turn base metals such as lead into gold.
- Simyacılar kurşun gibi baz metalleri altına dönüştürmeye çalıştılar.
- Gold is mined in this area.
- Bu bölgede altın çıkarılıyor.
- He admitted that he stole the gold.
- Altını çaldığını itiraf etti.
- He won gold in the competition.
- O, yarışmada altın kazandı.
- I don't need gold, I only seek the ultimate truth.
- Altına ihtiyacım yok. Ben sadece nihai gerçeği arıyorum.
- She has a gold credit card.
- Onun bir altın kredi kartı var.
- In the desert, water is worth its weight in gold.
- Çölde su, ağırlığınca altın değerindedir.
- They did not have enough gold.
- Yeterince altınları yoktu.
- There was lots of gold inside the sarcophagus.
- Lahit içinde bir sürü altın vardı.
- Some say that speech is worth silver, but silence is worth gold.
- Bazıları söz gümüşse sükut altındır diyorlar.
- Gold futures were sharply higher.
- Altın vadeli işlemleri hızla yükseldi.
- Do you see a mountain of gold?
- Bir altın dağı görüyor musun?
- The gold was beaten into thin plates.
- Altın dövülerek ince levhalar haline getirildi.
- All these books will be worth their weight in gold someday.
- Tüm bu kitaplar bir gün ağırlığınca altın değerinde olacak.
- Iron is harder than gold.
- Demir altından daha serttir.
- Gold isn't cheap.
- Altın ucuz değildir.
- Gold is more precious than any other metal.
- Altın diğer bütün metallerden daha değerlidir.
- Gold futures were sharply higher.
- Altın vadeli işlemleri keskin bir yükseliş gösterdi.
- Many people feel that gold is the most secure investment.
- Birçok insan altının en güvenli yatırım olduğunu düşünür.
- I don't want your gold or your silver.
- Altınını ya da gümüşünü istemiyorum.
- Gold was discovered there.
- Altın orada keşfedildi.
- I presented him with a gold watch.
- Ona altın bir saat hediye ettim.
- I want a cross of gold.
- Altından bir haç istiyorum.
- Iron is more useful than gold.
- Demir altından daha kullanışlıdır.
- Alchemists tried to transmute base metals into gold and silver.
- Simyagerler adi metalleri altına ve gümüşe dönüştürmeye çalıştılar.
- He had heard wonderful stories about cities of gold with silver trees.
- O, gümüş ağaçları olan altın şehirler hakkında harika hikayeler duymuştu.
- Good health is more valuable than gold.
- İyi sağlık, altından daha değerlidir.
- I don't want your gold.
- Altınını istemiyorum.
- Iron is much more useful than gold.
- Demir altından çok daha kullanışlıdır.
- We haven't found gold in the brook either.
- Derede altın da bulamadık.
Show More (219)
|