1 |
handy |
kullanışlı |
adj. |
|
- An adjustable spanner is quite a handy tool.
- Ayarlanabilir bir anahtar oldukça kullanışlı bir alettir.
- Self-regulation, as is now being applied on a large scale, appears to be a very handy instrument.
- Şu anda büyük ölçekte uygulanmakta olan öz düzenleme çok kullanışlı bir araç gibi görünmektedir.
- Self-regulation, as is now being applied on a large scale, appears to be a very handy instrument.
- Şu anda büyük ölçekte uygulanmakta olan öz düzenleme, çok kullanışlı bir araç olarak görünmektedir.
- I guess that could come in handy for someone running for president.
- Sanırım bu, başkan adayı olan biri için kullanışlı olabilir.
- A valise of this size is very handy.
- Bu büyüklükte bir valiz çok kullanışlı.
- A car is a handy thing to own.
- Araba, sahip olmak için kullanışlı bir şeydir.
- A valise of this size is very handy.
- Bu boyuttaki bir valiz çok kullanışlıdır.
- Thanks indeed, handy this!
- Gerçekten teşekkürler, bu çok kullanışlı.
- That knife came in very handy, didn't it.
- O bıçak çok kullanışlı geldi.
- The bus stop is quite handy.
- Otobüs durağı oldukça kullanışlı.
- This is a handy little box.
- Bu kullanışlı küçük bir kutu.
- My phone is handy.
- Benim telefonum kullanışlıdır.
- A small toolkit can be very handy when you are traveling.
- Seyahat ederken küçük bir alet çantası çok kullanışlı olabilir.
- That's very handy.
- O çok kullanışlı.
- My phone is handy.
- Telefonum çok kullanışlı.
- A small toolkit can be very handy when you are traveling.
- Seyahat ederken küçük bir araç kiti çok kullanışlı olabilir.
- That's very handy.
- Bu çok kullanışlı.
- This phrase might come in handy.
- Bu ifade kullanışlı olabilir.
Show More (15)
|
2 |
handy |
el altında |
adj. |
|
- Always keep a bucket of water handy, in case of fire.
- Yangın ihtimaline karşı her zaman elinizin altında bir kova su bulundurun.
- Always keep a bucket of water handy, in case of fire.
- Yangın olursa diye el altında her zaman bir kova su bulundur.
- Always keep this dictionary handy.
- Bu sözlüğü her zaman el altında tut.
- Always keep this dictionary handy.
- Bu sözlüğü her zaman elinizin altında bulundurun.
- Having a few extra batteries handy is never a bad idea.
- Elinizin altında fazladan birkaç pil bulundurmak asla kötü bir fikir değildir.
Show More (2)
|
3 |
handy |
becerikli |
adj. |
|
- Emily is handy with any tools you imagine.
- Emily aklınıza gelebilecek her türlü alet edevat konusunda beceriklidir.
- She's very handy with a saw.
- Testere kullanmakta çok becerikli.
Show More (-1)
|
4 |
handy |
yakın |
adj. |
|
- The building in the centre is very handy for a hospital.
- Merkezdeki bina hastaneye çok yakın.
Show More (-2)
|
5 |
handy |
yatkın |
adj. |
|
- She's very handy with a saw.
- Onun eli testereye yatkındır.
Show More (-2)
|