| 1 |
hideous |
iğrenç |
adj. |
|
- This place is hideous.
- Bu yer iğrenç.
- Don't say these hideous words again!
- Bu iğrenç kelimeleri bir daha söyleme!
- That is one of the most hideous paintings I have ever seen.
- O şimdiye kadar gördüğüm en iğrenç resimlerinden biridir.
- The police haven't yet caught the person who committed this hideous crime.
- Polis bu iğrenç suçu işleyen kişiyi henüz yakalayamadı.
- The snow is a hideous brown color.
- Kar iğrenç kahverengi bir renkte.
- You're hideous.
- Sen iğrençsin.
- That language sounds hideous.
- Bu dil kulağa iğrenç geliyor.
- It looks hideous.
- İğrenç görünüyor.
- This place is hideous.
- Burası iğrenç bir yer.
- Don't say these hideous words again!
- Bu iğrenç sözleri tekrar söyleme!
- It looks hideous.
- O iğrenç görünüyor.
- Tom is hideous.
- Tom iğrenç.
- That is one of the most hideous paintings I have ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en iğrenç tablolardan biri.
- That language sounds hideous.
- O dil iğrenç geliyor.
- Some things get more hideous, when you clean them.
- Bazı şeyler onları temizlediğin zaman daha iğrenç olur.
Show More (14)
|
| 2 |
hideous |
korkunç |
adj. |
|
- Tom had a hideous hangover.
- Tom korkunç bir akşamdan kalmaydı.
- The police haven't yet caught the person who committed this hideous crime.
- Polis henüz bu korkunç suçu işlemiş kişiyi yakalamış değil.
- A hideous monster used to live there.
- Eskiden orada korkunç bir canavar yaşardı.
- A hideous monster used to live there.
- Orada korkunç bir canavar yaşardı.
Show More (1)
|
| 3 |
hideous |
çirkin |
adj. |
|
- She saw a hideous face at the window and screamed.
- Pencerede çirkin bir yüz gördü ve çığlık attı.
Show More (-2)
|
