Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Synonymes
Phrases
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Turc - Anglais
Français - Anglais
Allemand - Anglais
Cacher l'historique
Détails de l'historique
Effacer l'historique
Historique :
maddeselleştirmek
be in on the kill
people from all strata
academic emergency department
in life
Historique
Phrases
Sens de
"in life"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 244 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
Phrases
1
Phrases
in daily life
expr.
günlük hayatta
Mathematics is important
in daily life.
Matematik
günlük hayatta
önemlidir.
More Sentences
General
2
General
city and town life in literature
n.
edebiyatta şehir ve kasaba hayatı
3
General
frontier and pioneer life in art
n.
sanatta sınır ve akıncı yaşamı
4
General
eulogy show in ottoman culture and entertainment life
n.
tuluat
5
General
eulogy show in ottoman culture and entertainment life
n.
ortaoyunu
6
General
city and town life in motion pictures
n.
sinemada kent ve kasaba yaşamı
7
General
eulogy show in ottoman culture and entertainment life
n.
meddahlık
8
General
station in life
n.
sosyal durum
9
General
success in business life
n.
iş hayatında başarı
10
General
the lowest point in my life
n.
hayatımın en kötü anı
11
General
station in life
n.
sosyal mevki
12
General
priorities in life
n.
hayattaki öncelikler
13
General
life in the future
n.
gelecekteki yaşam
14
General
life in the future
n.
gelecekteki hayat
15
General
usage of sth. in daily life
n.
günlük hayattaki kullanımı
16
General
have a special place in one's life
v.
hayatında özel bir yere sahip olmak
17
General
give someone a start in life
v.
birinin hayata atılmasını sağlamak
18
General
put one's life in danger
v.
hayatını tehlikeye sokmak
19
General
put one's life in danger
v.
hayatını tehlikeye atmak
20
General
take one's life in one's hands
v.
kellesini koltuğuna almak
21
General
put one's life and affairs in order (again)
v.
kendini toparlamak
22
General
put one's life and affairs in order (again)
v.
kendini toplamak
23
General
live in fear for one's life
v.
öldürülme korkusuyla yaşamak
24
General
live in fear for one's life
v.
ölüm korkusuyla yaşamak
25
General
lose one's interest in life
v.
dünyasından geçmek
26
General
advance in the business life
v.
iş hayatında yükselmek
27
General
come up in the business life
v.
iş hayatında yükselmek
28
General
lose one's life in the hospital he/she was taken
v.
kaldırıldığı hastanede yaşamanı yitirmek
29
General
live life in the fast lane
v.
hızlı yaşamak
30
General
live life in the fast lane
v.
uçlarda yaşamak
31
General
live life in the fast lane
v.
hayatı uçlarda yaşamak
32
General
be in a wheelchair one’s entire life
v.
hayatı boyunca tekerlekli sandalyede olmak
33
General
spend half of one's life in something
v.
hayatının yarısını bir şeye/bir yerde harcamak
34
General
spend half of his/her life in the music business
v.
hayatının yarısını müzik piyasasında harcamak
35
General
spend half of one's life in something
v.
hayatının yarısını bir şeyle geçirmek
36
General
well on in life
adj.
yaşı hayli ilerlemiş
37
General
in after life
adv.
yaşlandıkça
38
General
in his life
adv.
yaşarken
39
General
early in life
adv.
gençlikte
40
General
in the prime of life
adv.
hayatın en olgun döneminde
41
General
in every step of life
adv.
hayatın her adımında
42
General
in after life
adv.
sonradan
43
General
in the early prime of one's life
adv.
gençliğin ateşli çağında
44
General
in whole of my life
adv.
bütün hayatımda
45
General
in whole of my life
adv.
bütün yaşamımda
46
General
for the first time in his life
adv.
hayatında ilk defa
47
General
in real life
adv.
gerçek hayatta
Phrases
48
Phrases
in the twilight of one's life
adv.
ömrünün sonbaharında
49
Phrases
in my entire life
expr.
bütün yaşamımda
50
Phrases
in my entire life
expr.
bütün hayatımda
51
Phrases
in my whole life
expr.
bütün yaşamımda
52
Phrases
in my whole life
expr.
bütün hayatımda
53
Phrases
as in real life
expr.
gerçekte olduğu gibi
54
Phrases
in day-to-day life
expr.
günlük yaşamda
55
Phrases
in all fields/branches of life
expr.
hayatın her alanında
56
Phrases
in daily life
expr.
günlük yaşamda
57
Phrases
as it is in real life
expr.
gerçek hayatta olduğu gibi
58
Phrases
in every part/aspect/facet of life
expr.
hayatın her alanında
59
Phrases
as in real life
expr.
gerçek hayatta olduğu gibi
60
Phrases
in every division in life
expr.
hayatın her alanında
61
Phrases
in real life (irl)
expr.
gerçek hayatta
62
Phrases
in jeopardy of his life
expr.
hayatı tehlikede
63
Phrases
in day-to-day life
expr.
günlük hayatta
64
Phrases
in every sphere of life
expr.
hayatın her alanında
65
Phrases
as it is in real life
expr.
gerçekte olduğu gibi
66
Phrases
in business life
expr.
iş hayatında
67
Phrases
in every sphere of life
expr.
yaşamın her alanında
68
Phrases
in every part/aspect/facet of life
expr.
yaşamın her alanında
69
Phrases
in every division in life
expr.
yaşamın her alanında
70
Phrases
in all fields/branches of life
expr.
yaşamın her alanında
71
Phrases
our true mentor in life is science
expr.
hayatta en hakiki mürşit ilimdir
Proverb
72
Proverb
best things in life are free
hayattaki en değerli şeyler satın alınamayanlardır
73
Proverb
best things in life are free
bedava sirke baldan tatlıdır
74
Proverb
science is the only true guide in life
hayatta en hakiki mürşit ilimdir
Colloquial
75
Colloquial
all the problems in life
n.
hayattaki bütün sorunlar
76
Colloquial
the man/woman in (one's) life
n.
(birinin) hayatındaki kadın/erkek
77
Colloquial
the man/woman in (one's) life
n.
(birinin) birlikte olduğu kişi
78
Colloquial
the man/woman in (one's) life
n.
(birinin) sevgilisi/eşi
79
Colloquial
the man/woman in (one's) life
n.
(birinin) erkek/kız arkadaşı
80
Colloquial
the man/woman in your life
n.
hayatındaki kadın/erkek
81
Colloquial
the man/woman in your life
n.
birlikte olduğun kişi
82
Colloquial
the man/woman in your life
n.
sevgilin/eşin
83
Colloquial
the man/woman in your life
n.
erkek/kız arkadaşın
84
Colloquial
play no part in one’s life
v.
hayatında hiçbir rol oynamamak
85
Colloquial
in my whole life
expr.
bütün yaşamımda
86
Colloquial
in whole of my life
expr.
bütün hayatımda
87
Colloquial
in my entire life
expr.
bütün yaşamımda
88
Colloquial
in whole of my life
expr.
bütün yaşamımda
89
Colloquial
in my entire life
expr.
bütün hayatımda
90
Colloquial
in my whole life
expr.
bütün hayatımda
91
Colloquial
not in this life
expr.
hayatta olmaz
92
Colloquial
for the first time in my life
expr.
hayatımda ilk kez
93
Colloquial
like in real life
expr.
gerçekte olduğu gibi
94
Colloquial
in the first moments of life
expr.
hayatın ilk anlarında
95
Colloquial
for once in your life you listen to your father
expr.
hayatında bir kez olsun babanı dinle
96
Colloquial
have we ever met in real life?
expr.
gerçek hayatta tanıştık mı hiç?
97
Colloquial
take your life in your hands
expr.
hayatının kontrolünü eline al
98
Colloquial
for once in my life
expr.
hayatımda bir kez olsun
99
Colloquial
like in real life
expr.
gerçek hayatta olduğu gibi
100
Colloquial
have we ever met in real life?
expr.
gerçek hayatta karşılaştık mı hiç?
101
Colloquial
for the first time in my life
expr.
hayatımda ilk defa
102
Colloquial
for the first time in my life
expr.
ömrümde ilk kez
103
Colloquial
in my whole life
expr.
tüm yaşamımda
104
Colloquial
in my whole life
expr.
tüm hayatımda
105
Colloquial
in my entire life
expr.
tüm hayatımda
106
Colloquial
in my entire life
expr.
tüm yaşamımda
107
Colloquial
in whole of my life
expr.
tüm yaşamımda
108
Colloquial
just as in real life
expr.
tam da gerçek hayatta olduğu gibi
109
Colloquial
in whole of my life
expr.
tüm hayatımda
110
Colloquial
just like in real life
expr.
tam da gerçek hayatta olduğu gibi
111
Colloquial
in the first moments of life
expr.
yaşamın ilk anlarında
112
Colloquial
(one's) life is in (someone's) hands
expr.
(birinin) hayatı (birinin) ellerinde
113
Colloquial
(one's) life is in (someone's) hands
expr.
(birinin) iyi olması (birine) bağlı
114
Colloquial
(one's) life is in (someone's) hands
expr.
(birinin) hayatı (birine) bağlı
115
Colloquial
(I'll) see you in another life
expr.
başka bir hayatta görüşürüz
116
Colloquial
(I'll) see you in another life
expr.
elveda
117
Colloquial
(I'll) see you in another life
expr.
başka bir hayatta görüşmek üzere
118
Colloquial
(I'll) see you in another life
expr.
başka bir dünyada görüşmek üzere
119
Colloquial
(I'll) see you in another life
expr.
elveda
120
Colloquial
(I'll) see you in another life
expr.
başka bir yaşamda görüşürüz
121
Colloquial
(I'll) see you in another life
expr.
hadi sana hayatta başarılar
122
Colloquial
(I'll) see you in another life
expr.
başka bir dünyada görüşürüz
123
Colloquial
cuial (see you in another life)
abrev.
elveda
124
Colloquial
cuial (see you in another life)
abrev.
başka bir yaşamda görüşürüz
125
Colloquial
cuial (see you in another life)
abrev.
hadi sana hayatta başarılar
126
Colloquial
mirl (meet in real life)
abrev.
çevrimiçi platformlarda olmayıp yüz yüze yapılan buluşma
127
Colloquial
meirl (me in real life)
abrev.
bu tam ben
Idioms
128
Idioms
(one's) mission in life
n.
hayat amacı
129
Idioms
mission in life
n.
hayat amacı
130
Idioms
(one's) mission in life
n.
hayat gayesi
131
Idioms
mission in life
n.
hayat gayesi
132
Idioms
(one's) mission in life
n.
hayattaki amacı
133
Idioms
important milestone in someone's life
n.
hayatındaki/yaşamındaki önemli bir dönüm noktası
134
Idioms
milestone in someone's life
n.
hayatının/yaşamının dönüm noktası
135
Idioms
life in the raw
n.
zorluklarla dolu/zorlu/zor yaşam
136
Idioms
life in the slow lane
n.
sakin yaşam
137
Idioms
life in the slow lane
n.
ihtiyatlı yaşam
138
Idioms
life in the slow lane
n.
uçlarda olmayan bir yaşam tarzı
139
Idioms
life in the slow lane
n.
dikkatli bir yaşam tarzı
140
Idioms
life in the slow lane
n.
pek yoğun olmayan bir yaşam tarzı
141
Idioms
life in the slow lane
n.
pek hareketli olmayan bir yaşam tarzı
142
Idioms
(important) milestone in (one's) life
n.
(birinin) hayatındaki (önemli) bir dönüm noktası
143
Idioms
life in the fast lane
n.
uçlarda yaşam
144
Idioms
life in the fast lane
n.
hızlı yaşam
145
Idioms
milestone in life
n.
hayatın/yaşamın dönüm noktası
146
Idioms
the finer things (in life)
n.
(hayattaki) zevkler
147
Idioms
the finer things (in life)
n.
(hayattaki) lüksler
148
Idioms
the finer things (in life)
n.
pahalı şeyler
149
Idioms
have one's name inscribed in the book of life
v.
hakk'ın rahmetine kavuşmak
150
Idioms
take one's life in one's hands
v.
hayatını riske sokmak
151
Idioms
take one's life in one's hands
v.
hayatını tehlikeye atmak
152
Idioms
have one's name inscribed in the book of life
v.
ölmek
153
Idioms
take one's life in one's hands
v.
kelleyi koltuğa almak
154
Idioms
take one's life in one's hands
v.
kelle koltukta
155
Idioms
take one's life in one's hands
v.
ölüm tehlikesiyle karşılaşmak
156
Idioms
have one's name inscribed in the book of life
v.
rahmetli olmak
157
Idioms
have one's name inscribed in the book of life
v.
vefat etmek
158
Idioms
end your days/life (in something)
v.
hayatının son günlerini bir yerde/bir şekilde geçirmek
159
Idioms
go in fear of (one's) life
v.
sürekli (kendi) hayatından korkmak
160
Idioms
go in fear of (one's) life
v.
sürekli (kendi) hayatından endişe etmek
161
Idioms
go in fear of (one's) life
v.
sürekli öldürülmekten korkmak
162
Idioms
go in fear of (one's) life
v.
öldürülme korkusuyla yaşamak
163
Idioms
go in fear of (one's) life
v.
ölüm korkusuyla yaşamak
164
Idioms
go in fear of (one's) life
v.
can korkusuyla yaşamak
165
Idioms
go in fear of (one's) life
v.
sürekli canından korkmak
166
Idioms
go in fear of (one's) life
v.
sürekli canının tehlikede olduğundan korkmak
167
Idioms
be in fear of one's life
v.
öldürülmekten korkmak
168
Idioms
be in fear of one's life
v.
öldürülme korkusuyla yaşamak
169
Idioms
be in fear of one's life
v.
canının tehlikede olduğundan korkmak
170
Idioms
be in fear of one's life
v.
can korkusuyla yaşamak
171
Idioms
be in fear of one's life
v.
hayatının tehlikede olduğundan korkmak
172
Idioms
go in fear of one's life
v.
öldürülmekten korkmak
173
Idioms
go in fear of one's life
v.
öldürülme korkusuyla yaşamak
174
Idioms
go in fear of one's life
v.
canının tehlikede olduğundan korkmak
175
Idioms
go in fear of one's life
v.
can korkusuyla yaşamak
176
Idioms
go in fear of one's life
v.
hayatının tehlikede olduğundan korkmak
177
Idioms
be in fear of your life
v.
hayatından endişe etmek/duymak
178
Idioms
be in fear of your life
v.
can güvenliği olmamak
179
Idioms
be in fear of your life
v.
öldürülme/saldırıya uğrama korkusuyla yaşamak
180
Idioms
go in fear of your life
v.
hayatından endişe etmek/duymak
181
Idioms
go in fear of your life
v.
can güvenliği olmamak
182
Idioms
go in fear of your life
v.
öldürülme/saldırıya uğrama korkusuyla yaşamak
183
Idioms
have name inscribed in the book of life
v.
vefat etmek
184
Idioms
have name inscribed in the book of life
v.
ölmek
185
Idioms
have name inscribed in the book of life
v.
hakk'ın rahmetine kavuşmak
186
Idioms
have name inscribed in the book of life
v.
rahmetli olmak
187
Idioms
take (one's or someone's) life in(to) (one's) (own) hands
v.
(kendinin/birinin) hayatını riske atacak (bir şeye) kalkışmak
188
Idioms
take (one's or someone's) life in(to) (one's) (own) hands
v.
kelleyi koltuğa almak
189
Idioms
take (one's or someone's) life in(to) (one's) (own) hands
v.
hayati bir riske girmek/birinin hayatını riske atmak
190
Idioms
take life in hands
v.
kellesini koltuğuna almak
191
Idioms
take life in hands
v.
hayatını tehlikeye atmak
192
Idioms
take life in hands
v.
hayatını riske sokmak
193
Idioms
take life in hands
v.
ölüm tehlikesiyle karşılaşmak
194
Idioms
take life in hands
v.
kelleyi koltuğa almak
195
Idioms
late in life
adj.
ilerlemiş yaşta
196
Idioms
in the prime of life
expr.
hayatının baharında
197
Idioms
late in life
expr.
yaşlanınca
198
Idioms
there's life in the old dog yet
expr.
yaşlı kurtta hala iş var
199
Idioms
change is the only constant in life
expr.
hayatta değişmeyen tek şey değişimin kendisidir
200
Idioms
change is the only constant in life
expr.
hayatta değişmeyen tek şey değişimdir
201
Idioms
your life is in someone's hands
expr.
hayatı birinin ellerinde
202
Idioms
your life is in someone's hands
expr.
iyi olması birine bağlı
203
Idioms
your life is in someone's hands
expr.
hayatı birine bağlı
Speaking
204
Speaking
do you have someone special in your life
n.
hayatında özel biri var mı
205
Speaking
the worst moment in my life
n.
hayatımın en kötü anı
206
Speaking
I've never seen this book before in my life
expr.
bu kitabı daha önce hayatımda hiç görmedim
207
Speaking
you have your whole life in front of you
expr.
daha yolun başındasın
208
Speaking
you have your whole life in front of you
expr.
daha yolun başındasınız
209
Speaking
get your life in order
expr.
hayatını düzene sok
210
Speaking
you only get out of life what you put in
expr.
hayatta ne ekersen onu biçersin
211
Speaking
what's your purpose in life?
expr.
hayattaki amacın ne?
212
Speaking
the worst moment in my life
expr.
hayatımdaki en kötü an
213
Speaking
what do you want most in life?
expr.
hayatta en çok istediğin şey nedir?
214
Speaking
what do you want most in life?
expr.
hayatta en çok istediğin şey ne?
215
Speaking
it's never too late for a new beginning in your life
expr.
hayatında yeni bir başlangıç için asla çok geç değil
216
Speaking
it's never too late for a new beginning in your life
expr.
hayatında yeni bir başlangıç yapmak için asla çok geç değil
217
Speaking
I've never seen you read a book in my life
expr.
hayatımda bir kez olsun senin kitap okuduğunu görmedim
218
Speaking
late in his/her life
expr.
hayatının son yıllarında
219
Speaking
what's your aim in life?
expr.
hayattaki amacın ne?
220
Speaking
is this really what i want in my life?
expr.
hayatımda yapmak istediğim şey gerçekten bu mu?
221
Speaking
do you have someone in your life?
expr.
hayatında birisi var mı?
222
Speaking
my mission in life is to help people
expr.
hayattaki amacım insanlara yardım etmektir
223
Speaking
I have never done homework in my life
expr.
hayatımda hiç ödev yapmadım
224
Speaking
I have never heard such nonsense in my entire life!
expr.
hayatımda böyle saçmalık duymadım!
225
Speaking
do you have someone in your life?
expr.
hayatında biri var mı?
226
Speaking
never in my life
expr.
hayatımda hiç/asla
227
Speaking
what has changed in your life?
expr.
hayatında neler değişti?
228
Speaking
what has changed in your life?
expr.
hayatınızda neler değişti?
229
Speaking
is that the most important thing in life?
expr.
hayattaki en önemli şey bu mu?
230
Speaking
what interests you most in life?
expr.
hayatta ilgini en çok ne çekiyor?
231
Speaking
I had never seen anything so beautiful in my life
expr.
hayatımda daha önce hiç bu kadar güzel bir şey görmemiştim
232
Speaking
there's life in the old dog yet
expr.
yaşlı kurtta hala hayat var
233
Speaking
my principle in life is hidden in these words
expr.
hayattaki prensibim şu sözlerde gizlidir
234
Speaking
something is lacking in my life
expr.
hayatımda bir şeyler eksik
Law
235
Law
station in life
n.
içtimai mevki
236
Law
station in life
n.
sosyal durum
237
Law
station in life
n.
sosyal statü
Politics
238
Politics
interference in private life
n.
hayat tarzlarına müdahale
239
Politics
interference in private life
n.
özel hayata müdahale
240
Politics
right to participation in social life
n.
toplumsallaşma hakkı
Insurance
241
Insurance
transfer of accumulations in life insurance to individual pension system
n.
birikimli hayat sigortalarından bireysel emeklilik sistemine aktarım
Technical
242
Technical
in-service boiler life expectancy calculation
n.
işletmedeki ortalama kazan ömrü hesaplaması
Medical
243
Medical
improvement in quality of life and survival rate
n.
hayat kalitesinin ve yaşam süresinin iyileştirilmesi
Military
244
Military
in service life
n.
hizmet süresi
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of in life
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy