|
- As of today, the Minutes will be approved when the sitting is resumed in the afternoon, at 3 p.m.
- Tutanaklar bugün itibariyle öğleden sonra saat 15:00'te oturum yeniden başladığında onaylanacaktır.
- Physical activity in the afternoon enables children to satisfy their natural need and desire for exercise.
- Öğleden sonra yapılan fiziksel aktivite, çocukların doğal egzersiz ihtiyaçlarını ve arzularını tatmin etmelerini sağlar.
- I'll be absent from home in the afternoon.
- Öğleden sonra evde olmayacağım.
- I am afraid it will rain in the afternoon.
- Korkarım öğleden sonra yağmur yağacak.
- I walked for two hours in the afternoon heat.
- Öğleden sonra sıcağında iki saat yürüdüm.
- Let's play tennis in the afternoon.
- Öğleden sonra tenis oynayalım.
- His meeting began at five in the afternoon.
- Toplantısı öğleden sonra beşte başladı.
- Is there a flight in the afternoon?
- Öğleden sonra uçak var mı?
- The meeting ended at three in the afternoon.
- Toplantı öğleden sonra saat üçte sona erdi.
- Stores are closed in the afternoon because of the heat.
- Öğleden sonra sıcaktan dolayı mağazalar kapanıyor.
- We met at two in the afternoon.
- Öğleden sonra 2 de görüştük.
- He came at three in the afternoon.
- Öğleden sonra saat üçte geldi.
- The doctor made six house calls in the afternoon.
- Doktor, öğleden sonra altı ev vizitesi yaptı.
- Tom called Mary to tell her that he might need her help later in the afternoon.
- Tom Mary'yi öğleden sonra geç saatlerde onun yardımına ihtiyacı olabileceğini söylemek için aradı.
- From the look of the sky, it may rain in the afternoon.
- Gökyüzüne bakılırsa, öğleden sonra yağmur yağabilir.
- He came at 3 o'clock in the afternoon.
- O öğleden sonra saat 3'te geldi.
- Tom never drinks coffee in the afternoon.
- Tom öğleden sonra asla kahve içmez.
- It'll clear up in the afternoon.
- Öğleden sonra hava düzelecek.
- I usually take my dogs for a walk in the afternoon.
- Köpeklerimi genellikle öğleden sonra yürüyüşe çıkarırım.
- The meeting ended at three in the afternoon.
- Toplantı öğleden sonra üçte sona erdi.
- John asked Mary whether she would like to go shopping in the afternoon.
- John Mary'ye öğleden sonra alışverişe gitmek isteyip istemediğini sordu.
- It might rain in the afternoon.
- Öğleden sonra yağmur yağabilir.
- The ceremony took place in the afternoon.
- Tören öğleden sonra gerçekleşti.
- Sami came back in the afternoon.
- Sami öğleden sonra geri geldi.
- The weatherman says we'll have rain in the afternoon.
- Hava durumu spikeri öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.
- The doctor made six house calls in the afternoon.
- Doktor, öğleden sonra altı ev ziyareti yaptı.
- It's two o'clock in the afternoon.
- Öğleden sonra saat iki.
- Tom asked Mary whether she'd like to go shopping in the afternoon.
- Tom, Mary'ye öğleden sonra alışverişe gitmek isteyip istemediğini sordu.
- They play in the afternoon.
- Onlar öğleden sonra oynarlar.
- It would be three in the afternoon.
- Saat öğleden sonra üç olacak.
- It may snow in the afternoon.
- Öğleden sonra kar yağabilir.
- Tom is always free in the afternoon.
- Tom öğleden sonra hep boştur.
- Are you still free in the afternoon?
- Öğleden sonra hâlâ boş musun?
- Are you free in the afternoon?
- Öğleden sonra boş musun?
- I have some free time in the afternoon.
- Öğleden sonra biraz boş zamanım var.
- He usually gets home at six o'clock in the afternoon.
- Genellikle öğleden sonra saat altıda eve gelir.
- They study in the afternoon.
- Öğleden sonra ders çalışıyorlar.
- Body temperature is highest in the afternoon.
- Vücut ısısı öğleden sonra en yüksek seviyededir.
- He has two classes in the morning and one in the afternoon.
- Sabah iki, öğleden sonra bir dersi var.
- I want to arrive at Kennedy Airport early in the afternoon.
- Öğleden sonra erken saatlerde Kennedy Havaalanına varmak istiyorum.
- Tom went out for a walk as he always does in the afternoon.
- Tom öğleden sonra her zaman yaptığı gibi yürüyüşe çıktı.
- We have two hours of class in the afternoon.
- Öğleden sonra iki saat dersimiz var.
- I want to arrive at Kennedy Airport early in the afternoon.
- Öğleden sonra erkenden Kennedy Havaalanı'na varmak istiyorum.
- The weather began to take a turn for the worse in the afternoon.
- Hava öğleden sonra daha da kötüye gitmeye başladı.
- Tom never drinks coffee in the afternoon.
- Tom asla öğleden sonra kahve içmez.
- It might rain in the afternoon.
- Öğleden sonra yağabilir.
- We have two lessons in the afternoon.
- Öğleden sonra iki dersimiz var.
- I thought it would clear up in the afternoon.
- Öğleden sonra hava açılır diye düşünmüştüm.
- Are you asking him if he has time to attend, Thursday at two in the afternoon?
- Perşembe günü öğleden sonra saat ikide, ona katılmak için zamanı olup olmadığını soruyor musun?
- Are you asking him if he has time to attend, Thursday at two in the afternoon?
- Perşembe günü öğleden sonra ikide, ona katılacak zamanı olup olmadığını mı soruyorsun?
- Sami took a shower in the afternoon.
- Sami öğleden sonra duş aldı.
- I'll have time to help you later in the afternoon.
- Öğleden sonra sana yardım etmek için zamanım olacak.
- Tom is usually here in the afternoon.
- Tom genellikle öğleden sonra burada olur.
- Tom asked Mary whether she'd like to go shopping in the afternoon.
- Tom Mary'ye öğleden sonra alışverişe gitmek isteyip istemediğini sordu.
- Are you still free in the afternoon?
- Öğleden sonra hala boş musun?
- If you can't come before lunch, how about 4 o'clock in the afternoon?
- Öğle yemeğinden önce gelemezseniz, öğleden sonra saat 4'e ne dersiniz?
- We'll meet at three o'clock in the afternoon.
- Öğleden sonra saat üçte buluşacağız.
- Sometimes in the afternoon I get a headache and I feel nauseous.
- Bazen öğleden sonra başım ağrıyor ve midem bulanıyor.
- It will rain in the afternoon.
- Öğleden sonra yağmur yağacak.
- It would be three in the afternoon.
- Bu, öğleden sonra üç olacaktı.
- I am afraid it will rain in the afternoon.
- Korkarım ki öğleden sonra yağmur yağacak.
- We have two classes in the afternoon.
- Öğleden sonra iki dersimiz var.
- The weatherman says that it'll rain in the afternoon.
- Hava durumu sunucusu öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.
- The Battle of San Jacinto began at four o'clock in the afternoon.
- San Jacinto Savaşı öğleden sonra saat dörtte başladı.
- Tom and Mary arrived to Boston early in the afternoon.
- Tom ve Mary öğleden sonra erken saatlerde Boston'a vardılar.
- Is there a flight in the afternoon?
- Öğleden sonra uçuş var mı?
- The weatherman says we'll have rain in the afternoon.
- Meteoroloji öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.
- Perhaps it will rain in the afternoon.
- Belki de öğleden sonra yağmur yağacak.
- I'm leaving in the afternoon.
- Öğleden sonra ayrılıyorum.
- It'll rain in the afternoon.
- Öğleden sonra yağmur yağacak.
- She has to go shopping in the afternoon.
- Öğleden sonra alışverişe gitmesi gerekiyor.
- She is always free in the afternoon.
- Öğleden sonra o her zaman boştur.
- He came at 3 o'clock in the afternoon.
- Öğleden sonra saat 3'te geldi.
- From the look of the sky, it may rain in the afternoon.
- Gökyüzünün görünüşüne bakılırsa, öğleden sonra yağmur yağabilir.
- I prefer to study in the afternoon.
- Öğleden sonra çalışmayı tercih ediyorum.
- She called me in the afternoon.
- O, öğleden sonra beni aradı.
- Not many customers come to this restaurant in the afternoon.
- Öğleden sonra bu restorana pek müşteri gelmez.
- Tom is frequently free in the afternoon.
- Tom genellikle öğleden sonra boş oluyor.
- He has two classes in the morning and one in the afternoon.
- Onun sabah iki ve öğleden sonra bir dersi var.
- Tom will be back in the afternoon.
- Tom öğleden sonra dönecek.
- Body temperature is highest in the afternoon.
- Vücut sıcaklığı öğleden sonra en yüksek düzeydedir.
- What did you eat in the afternoon?
- Öğleden sonra ne yedin?
- I am going to play tennis in the afternoon.
- Öğleden sonra tenis oynayacağım.
- I always do that in the afternoon.
- Bunu hep öğleden sonra yaparım.
- Tom called Mary to tell her that he might need her help later in the afternoon.
- Tom, öğleden sonra yardımına ihtiyacı olabileceğini söylemek için Mary'yi aradı.
- I usually take my dogs for a walk in the afternoon.
- Genelde öğleden sonra köpeklerimi yürüyüşe çıkarırım.
- I like to swim in the afternoon.
- Öğleden sonra yüzmeyi severim.
- It was very stormy in the afternoon.
- Öğleden sonra hava çok fırtınalıydı.
- Please come to my house in the afternoon.
- Lütfen öğleden sonra evime gelin.
- He came at three in the afternoon.
- Öğleden sonra üçte geldi.
- If you can't come before lunch, how about 4 o'clock in the afternoon?
- Öğle yemeğinden önce gelemiyorsanız, öğleden sonra saat 4'e ne dersiniz?
- It's two o'clock in the afternoon.
- Saat öğleden sonra 2:00.
- Please come to my office in the afternoon.
- Lütfen öğleden sonra ofisime gelin.
- We'll give an interview in the afternoon.
- Öğleden sonra bir röportaj vereceğiz.
- I'll have time to help you later in the afternoon.
- Öğleden sonra sana yardımcı olmak için zamanım olacak.
- Stores are closed in the afternoon because of the heat.
- Mağazalar sıcak nedeniyle öğleden sonra kapalıdırlar.
- It'll clear up in the afternoon.
- Öğleden sonra hava açacak.
- He usually gets home at six o'clock in the afternoon.
- O genellikle öğleden sonra saat altıda eve varır.
- She always has time in the afternoon.
- Öğleden sonra onun hep zamanı vardır.
- The weatherman says that it'll rain in the afternoon.
- Meteoroloji uzmanı öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.
- In the afternoon, I walked in the city.
- Öğleden sonra şehirde yürüdüm.
- I studied for a while in the afternoon.
- Öğleden sonra bir süre çalıştım.
- What do you want to do in the afternoon?
- Öğleden sonra ne yapmak istiyorsun?
- Tom didn't wake up until late in the afternoon.
- Tom öğleden sonra geç saatlere kadar uyanmadı.
- We might do that in the afternoon.
- Bunu öğleden sonra yapabiliriz.
- Tom and Mary arrived to Boston early in the afternoon.
- Tom ve Mary öğleden sonra erkenden Boston'a geldi.
- Tom is usually here in the afternoon.
- Tom öğleden sonra genellikle buradadır.
- It will clear up in the afternoon.
- Öğleden sonra hava açacak.
- It might rain today in the afternoon.
- Bugün öğleden sonra yağmur yağabilir.
- The meeting began at five in the afternoon.
- Toplantı öğleden sonra beşte başladı.
- We met at two in the afternoon.
- Öğleden sonra ikide buluştuk.
- It's going to rain in the afternoon.
- Öğleden sonra yağmur yağacak.
- I almost always do that in the afternoon.
- Neredeyse her zaman öğleden sonra yaparım.
- I prefer to study in the afternoon.
- Öğleden sonra çalışmayı tercih ederim.
- They play in the afternoon.
- Öğleden sonra oynuyorlar.
- Tom is usually busy in the afternoon.
- Tom öğleden sonra genellikle meşguldür.
- In the afternoon the weather became wet and foggy.
- Öğleden sonra hava yağışlı ve sisli oldu.
- She called me in the afternoon.
- Beni öğleden sonra aradı.
- The meeting began at five in the afternoon.
- Toplantı öğleden sonra saat beşte başladı.
- Is there a flight in the afternoon?
- Öğleden sonra bir uçuş var mı?
- The weather began to take a turn for the worse in the afternoon.
- Hava öğleden sonra kötüleşmeye başladı.
Show More (118)
|
