1 |
inactive |
hareketsiz |
adj. |
|
- The Presidency of the Union has not been inactive over recent weeks.
- Birlik Başkanlığı son haftalarda hareketsiz kalmamıştır.
- The Commission has been completely inactive in this area.
- Komisyon bu alanda tamamen hareketsiz kalmıştır.
- The inactive child is far more inclined to live in a world of fantasy.
- Hareketsiz çocuk hayal dünyasında yaşamaya çok daha meyillidir.
Show More (0)
|
2 |
inactive |
etkin olmayan |
adj. |
|
- Any other solution would inevitably lead to an inactive and ineffective Union.
- Başka herhangi bir çözüm kaçınılmaz olarak etkin olmayan ve etkisiz bir Birliğe yol açacaktır.
- Batteries are left in an inactive device for too long.
- Piller, etkin olmayan bir cihazda çok uzun süre bırakılır.
Show More (-1)
|
3 |
inactive |
aktif değil |
adj. |
|
- This volcano has been inactive for hundreds of years.
- Bu yanardağ yüzlerce yıldır aktif değil.
- This volcano has been inactive for hundreds of years.
- Bu yanardağ yüzlerce yıldır aktif değildir.
Show More (-1)
|
4 |
inactive |
etkisiz |
adj. |
|
- The Commission has been completely inactive in this area.
- Komisyon bu alanda tamamen etkisiz kalmıştır.
Show More (-2)
|
5 |
inactive |
aktif olmayan |
adj. |
|
- Batteries are left in an inactive device for too long.
- Bataryalar çok uzun süre aktif olmayan bir cihazda bırakılır.
Show More (-2)
|
6 |
inactive |
durgun |
adj. |
|
- The inactive child is far more inclined to live in a world of fantasy.
- Durgun olan çocuk bir hayal dünyasında yaşamaya daha meyillidir.
Show More (-2)
|