|
- They offer incentives, information and bring theatre to the attention of a wide public.
- Bunlar teşvikler ve bilgiler sunmakta ve tiyatroyu geniş kitlelerin dikkatine sunmaktadır.
- Europe needs protection measures and incentives that are suited to its dimensions.
- Avrupa'nın boyutlarına uygun koruma önlemlerine ve teşviklere ihtiyacı vardır.
- Furthermore, I believe it is very important to create institutional incentives.
- Ayrıca kurumsal teşviklerin yaratılmasının çok önemli olduğuna inanıyorum.
- We need a system which provides incentives and promotion and we need to see this promotion based on merit.
- Teşvik ve terfi sağlayan bir sisteme ihtiyacımız var ve bu terfinin liyakate dayalı olduğunu görmeliyiz.
- Not only sanctions, but also positive incentives, in particular, can help progress on its way.
- Sadece yaptırımlar değil, özellikle olumlu teşvikler de bu yolda ilerlemeye yardımcı olabilir.
- The social and economic benefits derived from such use provide incentives for people to conserve them.
- Bu tür kullanımlardan elde edilen sosyal ve ekonomik faydalar, insanların bunları korumaları için teşvik sağlamaktadır.
- This is undesirable and does not provide incentives to the innovative and creative entrepreneur.
- Bu arzu edilmeyen bir durumdur ve yenilikçi ve yaratıcı girişimciye teşvik sağlamamaktadır.
- Strong, national and Community incentives must therefore be put in place.
- Bu nedenle güçlü, ulusal ve Topluluk teşvikleri uygulanmalıdır.
- These incentives include Stock Relief, Stamp Duty, Capital Acquisition and Probate Tax.
- Bu teşvikler arasında Stok Yardımı, Damga Vergisi, Sermaye Edinimi ve Veraset Vergisi yer almaktadır.
- One of these incentives is market exclusivity for a period of 10 years.
- Bu teşviklerden biri 10 yıllık bir süre için pazar ayrıcalığıdır.
- Neither does it offer any incentives to solve the poverty problems.
- Yoksulluk sorunlarını çözmek için herhangi bir teşvik de sunmuyor.
- We should endeavour to provide incentives and to act as a model.
- Teşvikler sağlamaya ve model olmaya çalışmalıyız.
- Without incentives and investment, there is no growth or impetus, and there is no quality either.
- Teşvik ve yatırım olmadan büyüme ya da ivme olmaz, kalite de olmaz.
- This is undesirable and does not provide incentives to the innovative and creative entrepreneur.
- Bu istenmeyen bir durumdur ve yenilikçi ve yaratıcı girişimcilere teşvik sağlamamaktadır.
- It is a system for providing incentives for the countries where the project is being conducted.
- Projenin yürütüldüğü ülkelere teşvik sağlamaya yönelik bir sistemdir.
- Strong, national and Community incentives must therefore be put in place.
- Bu nedenle güçlü, ulusal ve Topluluk teşvikleri devreye sokulmalıdır.
- We need incentives for those who decide to stay in work longer.
- Daha uzun süre işte kalmaya karar verenler için teşviklere ihtiyacımız var.
- We can achieve this through specific training proposals and measures and special incentives.
- Özel eğitim önerileri ve tedbirleri ve özel teşviklerle bunu başarabiliriz.
- Europe needs protection measures and incentives that are suited to its dimensions.
- Avrupa'nın kendi boyutlarına uygun koruma tedbirlerine ve teşviklere ihtiyacı vardır.
- The social and economic benefits derived from such use provide incentives for people to conserve them.
- Bu tür kullanımlardan elde edilen sosyal ve ekonomik faydalar, insanların bunları korumaları için teşvik sağlar.
- They need incentives to help develop their farms.
- Çiftliklerini geliştirmek için teşviklere ihtiyaçları var.
- This, of course, means that we must provide incentives and resources for this sector.
- Bu da elbette bu sektör için teşvik ve kaynak sağlamamız gerektiği anlamına gelmektedir.
- They offer incentives, information and bring theatre to the attention of a wide public.
- Teşvik ve bilgi sunarlar ve tiyatroyu geniş bir kitlenin dikkatine sunarlar.
- The enhanced GSP system obviously works as a system of incentives.
- Geliştirilmiş GSP sistemi açıkça bir teşvik sistemi olarak işlemektedir.
- We need to come up with greater incentives, as I hope you are doing in the communication.
- İletişimde yaptığınızı umduğum gibi daha büyük teşvikler bulmamız gerekiyor.
- Candidate countries were given powerful incentives to bring about the necessary changes.
- Aday ülkelere gerekli değişiklikleri yapmaları için güçlü teşvikler verildi.
- Not only alternative modes of transport deserve incentives.
- Teşvikleri hak eden sadece alternatif ulaşım modları değil.
- We must ensure that incentives are created for increased research.
- Araştırmaların artırılması için teşviklerin oluşturulmasını sağlamalıyız.
- We must also use this to introduce incentives to get entrepreneurs to really plan for safety.
- Bunu, girişimcilerin gerçekten güvenlik planlaması yapmalarını sağlayacak teşvikler sunmak için de kullanmalıyız.
- Furthermore, I believe it is very important to create institutional incentives.
- Ayrıca, kurumsal teşviklerin yaratılmasının da çok önemli olduğuna inanıyorum.
- What is more, a number of Member States have introduced incentives which are further distorting competition.
- Dahası, bazı Üye Devletler rekabeti daha da bozan teşvikler getirmiştir.
- The incentives should therefore certainly be temporary in nature.
- Bu nedenle teşvikler kesinlikle geçici nitelikte olmalıdır.
- We can achieve this through specific training proposals and measures and special incentives.
- Bunu özel eğitim önerileri, tedbirler ve özel teşviklerle başarabiliriz.
- Not only alternative modes of transport deserve incentives.
- Teşvikleri hak eden yalnızca alternatif taşımacılık yöntemleri değildir.
- One of these incentives is market exclusivity for a period of 10 years.
- Bu teşviklerden biri 10 yıllık bir süre için pazar münhasırlığıdır.
- In addition, Member States must ensure that incentives do not ultimately become government support.
- Ayrıca Üye Devletler, teşviklerin nihai olarak devlet desteğine dönüşmemesini sağlamalıdır.
- Thirdly, there must be incentives in law to make employment more attractive to workers and employers.
- Üçüncü olarak istihdamı işçiler ve işverenler için daha cazip hale getirmek için yasalarda teşvikler olmalıdır.
- Incentives always help.
- Teşvikler her zaman yardımcı olur.
- He was incensed by their lack of incentives.
- Teşvik eksiklikleri onu öfkelendirdi.
Show More (36)
|
