|
- It is quite incredible that Russian women and children were indeed taken hostage, and we condemn this.
- Rus kadın ve çocukların gerçekten de rehin alınmış olması oldukça inanılmazdır ve bunu kınıyoruz.
- We still have incredible inertia in the pipeline, in the way in which these figures move.
- Boru hattında bu rakamların hareket etme biçiminde hala inanılmaz bir atalet var.
- There are cities, countries, municipalities and regions that have done an incredible amount to change the situation.
- Durumu değiştirmek için inanılmaz şeyler yapmış olan şehirler, ülkeler, belediyeler ve bölgeler var.
- There are cities, countries, municipalities and regions that have done an incredible amount to change the situation.
- Durumu değiştirmek için inanılmaz şeyler yapan şehirler, ülkeler, belediyeler ve bölgeler var.
- The level of illiteracy among women is incredible - six or seven percent compared to 39% previously.
- Kadınlar arasında okuma yazma bilmeyenlerin oranı inanılmaz; daha önce %39 olan oran şimdi %6 ya da %7.
- I would like to highlight the role of Dorte Schmidt-Brown and her incredible professional and personal integrity.
- Dorte Schmidt-Brown'un rolünü ve onun inanılmaz profesyonel ve kişisel dürüstlüğünü vurgulamak isterim.
- The Council declarations devote an incredible number of lines, not to mention pages, to illegal immigration.
- Konsey bildirgelerinde yasadışı göç konusuna sayfalar bir yana, inanılmaz sayıda satır ayrılmıştır.
- As long as the Commission is relatively satisfied, that really is an incredible outcome.
- Komisyon nispeten tatmin olduğu sürece, bu gerçekten inanılmaz bir sonuç.
- The work they did there, sometimes under very difficult circumstances, was incredible.
- Orada bazen çok zor koşullar altında yaptıkları iş inanılmazdı.
- We must not forget that an incredible number of problems have arisen.
- İnanılmaz sayıda sorunun ortaya çıktığını unutmamalıyız.
- In light of the situation in the country, this is really quite incredible.
- Ülkenin içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında bu gerçekten inanılmaz.
- That has to be one of the most incredible experiences I have ever had anywhere in the world.
- Bu, dünyanın herhangi bir yerinde yaşadığım en inanılmaz deneyimlerden biri olmalı.
- Everyone knows that they change at an incredible rate, and when I say an incredible rate, I mean an incredible rate.
- Herkes inanılmaz bir hızda değiştiklerini bilir ve inanılmaz bir hız derken, inanılmaz bir hızı kastediyorum.
- The concluding of the negotiations in Copenhagen in 23 days' time will be an incredible breakthrough.
- Kopenhag'daki müzakerelerin 23 gün içinde sonuçlandırılması inanılmaz bir atılım olacaktır.
- The elections in Zimbabwe were an incredible farce, even by African standards.
- Zimbabve'deki seçimler Afrika standartlarına göre bile inanılmaz bir saçmalıktı.
- It is quite incredible that Russian women and children were indeed taken hostage, and we condemn this.
- Rus kadın ve çocukların gerçekten de rehin alınmış olması inanılmaz bir durumdur ve biz bunu kınıyoruz.
- The incredible thing is that we are talking about detentions and even death sentences.
- İnanılmaz olan şu ki gözaltılardan ve hatta ölüm cezalarından bahsediyoruz.
- That seems incredible to me.
- Bu bana inanılmaz geliyor.
- All this seems to me to be completely incredible.
- Bütün bunlar bana tamamen inanılmaz geliyor.
- The claim that these deaths were the results of heart attacks is frankly incredible.
- Bu ölümlerin kalp krizi sonucu gerçekleştiği iddiası açıkçası inanılmaz.
- The work they did there, sometimes under very difficult circumstances, was incredible.
- Bazen çok zor koşullar altında yaptıkları çalışmalar inanılmazdı.
- Moreover, it seems quite incredible to find no distinction drawn between international and regional airports!
- Ayrıca uluslararası ve bölgesel havalimanları arasında hiçbir ayrım yapılmaması oldukça inanılmaz görünüyor!
- Clear skies, swallows flying in from all around, calm seas, incredible sunshine.
- Açık gökyüzü, dört bir yandan uçan kırlangıçlar, sakin denizler, inanılmaz güneş ışığı.
- It has had an incredible effect.
- İnanılmaz bir etkisi oldu.
- If Swedish opinion polls are to be believed, there is an incredible amount of support regarding this issue.
- İsveç kamuoyu yoklamalarına inanılacak olursa bu konuda inanılmaz bir destek var.
- This is an incredible success and we must rapidly construct the political Europe that they lack.
- Bu inanılmaz bir başarıdır ve eksikliğini duydukları siyasi Avrupa'yı hızla inşa etmeliyiz.
- A good example of this is the incredible popularity of the belief in catastrophic "earth changes".
- Buna iyi bir örnek, felaket niteliğindeki "yeryüzü değişimleri" inancının inanılmaz derecede popüler oluşudur.
- It's incredible how many years we have tolerated one another.
- Birbirimize bu kadar uzun yıllar tahammül etmiş olmamız inanılmaz.
- But let me tell you something, they were incredible.
- Ama sana bir şey söyleyeyim, inanılmazlardı.
- A good example of this is the incredible popularity of the belief in catastrophic "earth changes".
- Bunun iyi bir örneği, yıkıcı "dünya değişimleri"ne olan inancın inanılmaz popülerliğidir.
- But let me tell you something, they were incredible.
- Ama size bir şey söyleyeyim, inanılmazlardı.
- It sounds incredible, doesn't it?
- Kulağa inanılmaz geliyor, değil mi?
- They're incredible.
- İnanılmazlar.
- The wind is blowing at an incredible speed.
- Rüzgar inanılmaz bir hızla esiyor.
- That story is too incredible to be true.
- O hikaye gerçek olamayacak kadar inanılmaz.
- That meal was incredible.
- Yemek inanılmazdı.
- This huge dam is an incredible fit of construction.
- Bu devasa baraj inanılmaz bir inşaat.
- Tom did an incredible job.
- Tom inanılmaz bir iş yaptı.
- The internet is such an incredible development.
- İnternet inanılmaz bir gelişme.
- We were in a state of incredible weakness.
- Biz inanılmaz bir güçsüzlük durumundaydık.
- This place is incredible.
- Bu yer inanılmaz.
- I brought back incredible footage from Morocco.
- Fas'tan inanılmaz görüntüler getirdim.
- Tom is incredible.
- Tom inanılmazdır.
- This place is incredible.
- Burası inanılmaz bir yer.
- Tom is incredible.
- Tom inanılmaz.
- The waste of time and money is incredible.
- Zaman ve para israfı inanılmaz.
- Isn't it incredible?
- İnanılmaz değil mi?
- Don't miss this incredible opportunity.
- Bu inanılmaz fırsatı kaçırma.
- That's absolutely incredible.
- Bu kesinlikle inanılmaz.
- Tom has incredible speed.
- Tom'un inanılmaz bir hızı var.
- We've done something incredible.
- İnanılmaz bir şey yaptık.
- It's pretty incredible.
- Bu oldukça inanılmaz.
- We were in a state of incredible weakness.
- İnanılmaz bir zayıflık içindeydik.
- It was really incredible.
- Gerçekten inanılmazdı.
- It was an incredible sight.
- O inanılmaz bir manzaraydı.
- Fadil left an incredible amount of money for Layla.
- Fadıl, Leyla için inanılmaz miktarda para bıraktı.
- That was an incredible feeling.
- O inanılmaz bir duyguydu.
- It was an incredible moment.
- İnanılmaz bir andı.
- It looks incredible.
- İnanılmaz görünüyor.
- They're incredible.
- Onlar inanılmaz.
- What an incredible show!
- Ne inanılmaz bir gösteri!
- It looks incredible.
- O inanılmaz görünüyor.
- It was really incredible.
- Bu gerçekten inanılmazdı.
- This is an incredible result.
- Bu inanılmaz bir sonuç.
- It was an incredible place.
- İnanılmaz bir yerdi.
- What they did was incredible.
- Yaptıkları şey inanılmazdı.
- It's incredible, isn't it?
- İnanılmaz, değil mi?
- It's incredible!
- Bu inanılmaz!
- It's incredible, isn't it?
- Bu inanılmaz, değil mi?
- That's pretty incredible.
- O oldukça inanılmaz.
- What Tom did was incredible.
- Tom'un yaptığı şey inanılmazdı.
- You were incredible.
- İnanılmazdın.
- That was incredible.
- O inanılmazdı.
- I had incredible parents.
- İnanılmaz ebeveynlerim vardı.
- I know this must seem incredible to you.
- Biliyorum, bu size inanılmaz geliyor olmalı.
- You did an incredible job.
- İnanılmaz bir iş başardın.
- It's incredible.
- O inanılmaz.
- That's so incredible.
- Bu inanılmaz.
- Isn't that incredible?
- İnanılmaz değil mi?
- It was an incredible job.
- İnanılmaz bir işti.
- Studying languages is incredible.
- Dil eğitimi almak inanılmaz bir şey.
- The demand has been incredible.
- Talep inanılmazdı.
- Tom has incredible speed.
- Tom'un inanılmaz hızı var.
- It's incredible, you know?
- Bu inanılmaz, biliyor musun?
- It was an incredible experience.
- İnanılmaz bir deneyimdi.
- Tom is an incredible person.
- Tom inanılmaz bir insandır.
- Tom is an incredible writer.
- Tom inanılmaz bir yazar.
- The food at the party was really incredible.
- Partideki yemekler gerçekten inanılmazdı.
- Sami's incredible story began in Egypt.
- Sami'nin inanılmaz hikayesi Mısır'da başladı.
- You look incredible in that dress.
- O elbisenin içinde inanılmaz görünüyorsun.
- That guy's incredible.
- Şu adam inanılmaz.
- Don't miss this incredible opportunity.
- Bu inanılmaz fırsatı kaçırmayın.
- Incredible, isn't it?
- İnanılmaz, değil mi?
- What an incredible statement that is.
- Bu ne inanılmaz bir ifade.
- This is incredible.
- Bu inanılmaz.
- That's pretty incredible.
- Bu inanılmaz.
- You did an incredible job.
- İnanılmaz bir iş çıkardın.
- That was incredible, wasn't it?
- İnanılmazdı, değil mi?
- It was one of the most incredible experiences of my life.
- Hayatımın en inanılmaz deneyimlerinden biriydi.
- The figures are incredible.
- Rakamlar inanılmaz.
- But that's incredible!
- Ama o inanılmaz!
- That guy's incredible.
- Bu adam inanılmaz.
- The waste of time and money is incredible.
- Zaman ve para kaybı inanılmaz.
- Isn't that incredible?
- O inanılmaz değil mi?
- I think Tom looks incredible.
- Sanırım Tom inanılmaz görünüyor.
- It's pretty incredible.
- Bu inanılmaz.
- That would be incredible.
- Bu inanılmaz olurdu.
- What an incredible surprise!
- Ne inanılmaz bir sürpriz!
- Tom is an incredible person.
- Tom inanılmaz bir insan.
- What Tom did was incredible.
- Tom'un yaptığı inanılmazdı.
- It was pretty incredible.
- O oldukça inanılmazdı.
- It was an incredible job.
- O inanılmaz bir işti.
- You did an incredible job.
- İnanılmaz bir iş yaptın.
- Isn't Tom incredible?
- Tom inanılmaz değil mi?
- It was pretty incredible.
- Oldukça inanılmazdı.
- The food looks incredible.
- Yemekler inanılmaz görünüyor.
- That sounds incredible.
- Kulağa inanılmaz geliyor.
- It's incredible, you know?
- Bu inanılmaz biliyor musun?
- Something incredible happened.
- İnanılmaz bir şey oldu.
- You're the most incredible person I've ever met.
- Sen tanıdığım en inanılmaz insansın.
- Studying languages is incredible.
- Dilleri incelemek inanılmazdır.
- New Zealand is pretty incredible.
- Yeni Zelanda oldukça inanılmazdır.
- Tom has an incredible vocabulary.
- Tom'un inanılmaz bir kelime hazinesi var.
- It's been an incredible experience.
- Bu inanılmaz bir deneyimdi.
- New Zealand is pretty incredible.
- Yeni Zelanda oldukça inanılmaz.
- That's so incredible.
- O çok inanılmaz.
- This is an incredible result.
- Bu inanılmaz bir sonuçtur.
- Sami's incredible story began in Egypt.
- Sami'nin inanılmaz hikâyesi Mısır'da başladı.
- I think Tom looks incredible.
- Bence Tom inanılmaz görünüyor.
- It's incredible.
- İnanılmaz bir şey.
- What an incredible day!
- Ne inanılmaz bir gün!
- That's absolutely incredible.
- O kesinlikle inanılmaz.
- You look incredible.
- İnanılmaz görünüyorsun.
- Studying languages is incredible.
- Dil öğrenmek inanılmaz bir şey.
- That was an incredible feeling.
- İnanılmaz bir duyguydu.
- Tom eats an incredible amount.
- Tom inanılmaz miktarda yiyor.
- That was an incredible battle.
- Bu inanılmaz bir savaştı.
- Studying languages is incredible.
- Dilleri öğrenmek inanılmazdır.
- It's been an incredible experience.
- İnanılmaz bir deneyim oldu.
- Tom was incredible.
- Tom inanılmazdı.
- It was an incredible sight.
- İnanılmaz bir manzaraydı.
- You're really incredible.
- Gerçekten inanılmazsın.
- This huge dam is an incredible fit of construction.
- Bu büyük baraj, inşaatın inanılmaz bir uyumudur.
- It was absolutely incredible.
- Kesinlikle inanılmazdı.
- That meal was incredible.
- O yemek inanılmazdı.
- That's incredible.
- O inanılmaz.
- We have an incredible North Atlantic salmon.
- İnanılmaz bir Kuzey Atlantik somonumuz var.
- The wind is blowing at an incredible speed.
- Rüzgar inanılmaz bir hızda esiyor.
- Tom eats an incredible amount.
- Tom inanılmaz miktarda yemek yiyor.
- That was incredible.
- İnanılmazdı.
- Tom looks incredible.
- Tom inanılmaz görünüyor.
- The food looks incredible.
- Yemek inanılmaz görünüyor.
Show More (149)
|