The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Anglais	Turc
1	interested in	ile ilgili	adj.
	Are you interested in international issues relating to economics and business economics? Ekonomi ve işletme ekonomisi ile ilgili uluslararası konularla ilgileniyor musunuz? Are you interested in Buddhism? Budizm ile ilgileniyor musun? I think Tom's interested in Mary. Tom'un Mary ile ilgilendiğini düşünüyorum. Are you interested in European history? Avrupa tarihi ile ilgileniyor musun? Are you interested in European history? Avrupa tarihi ile ilgileniyor musunuz? Are you interested in Japanese music? Japon müziği ile ilgileniyor musun? Are you interested in that girl? O kız ile ilgileniyor musunuz? Are you interested in Tom? Tom ile ilgileniyor musunuz? Tom seemed interested in Mary. Tom Mary ile ilgileniyor gibi görünüyordu. Tom seemed interested in Mary. Tom, Mary ile ilgileniyor gibiydi. Tom seems interested in Mary. Tom, Mary ile ilgileniyor gibi. He's interested in Mayan prophecies. O, Maya kehanetleri ile ilgileniyor. I think Tom's interested in Mary. Sanırım Tom Mary ile ilgileniyor. She's interested in ancient Mayan prophecies. O eski Maya kehanetleri ile ilgileniyor. She's only interested in fish and cockroaches. Sadece balıklar ve hamam böcekleri ile ilgileniyor. I'm interested in bouldering. Kaya tırmanışı ile ilgileniyorum. What are you interested in? Ne ile ilgileniyorsunuz? I'm interested in the history of Australia. Avustralya'nın tarihi ile ilgileniyorum. He was not interested in the debate. Tartışma ile ilgilenmedi. I told you I wasn't interested in a refund. Para iadesi ile ilgilenmediğimi sana söyledim. The research done by them shows that Americans are not interested in Japan. Yaptıkları araştırma Amerikalıların Japonya ile ilgilenmediğini gösteriyor. Tom said he wasn't interested in Mary, but he seemed to always be looking towards the side of the room where she was. Tom, Mary ile ilgilenmediğini söyledi, ama her zaman odanın Mary'nin olduğu tarafına bakıyor gibiydi. Fadil became interested in Islam. Fadıl, İslam ile ilgilenmeye başladı. Nicolaus Copernicus became interested in astronomy while he was a university student in Italy. Nicolaus Copernicus İtalya'da bir üniversite öğrencisi iken astronomi ile ilgilenmeye başladı. Sami became interested in Sufism. Sami Sufizm ile ilgilenmeye başladı. Tom isn't interested in Mary and she isn't interested in him. Tom Mary ile ilgilenmiyor ve o da onunla ilgilenmiyor. Tom became interested in Egyptology. Tom eski Mısır bilimi ile ilgilenmeye başladı. Tom isn't interested in Mary and she isn't interested in him. Tom Mary ile ilgilenmiyor, Mary de Tom ile ilgilenmiyor. Some students are not interested in Japanese history. Bazı öğrenciler Japon tarihi ile ilgilenmiyor. Tom isn't interested in Mary. Tom Mary ile ilgilenmiyor. Tom isn't interested in such things. Tom böyle şeyler ile ilgilenmiyor. I'm not as interested in politics as I used to be. Eskisi kadar politika ile ilgilenmiyorum. Tom got interested in art history. Tom sanat tarihi ile ilgilendi. I'm not interested in a relationship. Bir ilişki ile ilgilenmiyorum. I'm not interested in a serious relationship. Ciddi bir ilişki ile ilgilenmiyorum. I'm not interested in what others think about me. Başkalarının benim hakkımda düşündüğü ile ilgilenmiyorum. Are you interested in European history? Avrupa tarihi ile ilgili misin? She's only interested in fish and cockroaches. O sadece balıklar ve hamam böcekleri ile ilgilenir. Show More (35)
2	interested in	meraklı	adj.
	I have no interest in putting my money into your dreams. Paramı sizin hayallerinize yatırmaya meraklı değilim. She said that she was very interested in archery. Okçuluğa çok meraklı olduğunu söyledi. I spend time with Tom because he's interested in learning. Tom'la zaman geçiriyorum çünkü öğrenmeye meraklı. Lots of people are interested in cars, but they're really nothing to me. Birçok insan arabalara meraklıdır ama benim için hiçbir şey ifade etmiyorlar. Ania is interested in computers. Ania bilgisayarlara meraklıdır. Magdalena is interested in geography. Magdalena coğrafyaya meraklıdır. Piotr is interested in soccer. Piotr futbola meraklıdır. Tom is very interested in learning French. Tom Fransızca öğrenmeye çok meraklıdır. I'm interested in history. Tarihe meraklıyım. Show More (6)
3	interested in	merak salan	adj.
	Tom became interested in Egyptology. Tom Mısırbilime merak saldı. Show More (-2)