|
- We cannot allow him to act as judge and jury here.
- Onun burada yargıç ve jüri gibi davranmasına izin veremeyiz.
- If this is the court, the jury is a loaded one.
- Eğer mahkeme buysa, jüri dolu demektir.
- We cannot allow him to act as judge and jury here.
- Burada yargıç ve jüri olarak hareket etmesine izin veremeyiz.
- When will the jury bring a verdict in?
- Jüri ne zaman bir karar verecek?
- The jury began deliberating on Monday.
- Jüri pazartesi günü görüşmeye başladı.
- Tom's lawyer didn't think that the jury would think that Mary was a reliable witness.
- Tom'un avukatı jürinin Mary'nin güvenilir bir tanık olduğunu düşüneceğini sanmıyordu.
- The jury is now deliberating.
- Jüri şimdi görüşüyor.
- The jury hasn't yet made a decision.
- Jüri henüz karar vermedi.
- She stood in the court before judge and jury.
- O, mahkemede yargıç ve jüri önünde durdu.
- Juries usually have 12 members.
- Jüriler genellikle 12 üyeden oluşur.
- Do you want to tell the jury what happened?
- Jüriye ne olduğunu anlatmak ister misin?
- How long do you think the jury will take before they reach a verdict?
- Sence jürinin bir karara varması ne kadar sürer?
- The jury deliberated for three days.
- Jüri üç gün boyunca düşündü.
- Do you think the jury will find Tom guilty?
- Sence jüri Tom'u suçlu bulacak mı?
- The jury showed no mercy.
- Jüri hiç merhamet göstermedi.
- The jury acquitted him of the crime.
- Jüri onu suçtan beraat ettirdi.
- Do you want to tell the jury what happened?
- Ne olduğunu jüriye söylemek ister misin?
- Has the jury reached a verdict yet?
- Jüri henüz bir karara varmadı mı?
- Could you describe to the jury what happened?
- Lütfen ne olduğunu jüriye anlatır mısın?
- The jury didn't buy Dan's story.
- Jüri, Dan'ın hikayesine inanmadı.
- The jury showed no mercy.
- Jüri hiçbir merhamet göstermedi.
- Sami's lawyer was not surprised when the jury found him not guilty.
- Sami'nin avukatı, jüri onu suçsuz bulduğunda şaşırmadı.
- The jury found Tom not guilty.
- Jüri Tom'u suçsuz buldu.
- Has the jury reached a verdict?
- Jüri bir karara vardı mı?
- I've never served on a jury.
- Hiç jüride görev almadım.
- The jury found that Samsung had infringed upon Apple's patents.
- Jüri, Samsung'un Apple'ın patentlerini ihlal ettiğine karar verdi.
- The jury is deliberating.
- Jüri müzakere ediyor.
- In the justice system of the United States, there are twelve people on a jury.
- Amerika Birleşik Devletleri'nin adalet sisteminde bir jüride on iki kişi vardır.
- Jury deliberations will begin Monday.
- Jüri müzakereleri Pazartesi başlayacak.
- I'm glad I don't have to be on that jury.
- O jüride olmak zorunda olmadığım için mutluyum.
- Juries usually have 12 members.
- Jürilerin genellikle 12 üyesi vardır.
- The jury is back.
- Jüri geri döndü.
- Fadil faced a jury for his crimes.
- Fadıl işlediği suçlar için jüri karşısına çıktı.
- The jury didn't buy Dan's story.
- Jüri Dan'in hikayesine inanmadı.
- The verdict is something only a jury can decide.
- Hüküm sadece jüri tarafından karar verilebilen bir şeydir.
- I serve on a jury about once a year.
- Yaklaşık yılda bir kez bir jüride görev yaparım.
- Tell the jury what you saw next.
- Daha sonra ne gördüğünü jüriye anlat.
- A jury convicted Layla for twenty years in jail.
- Jüri Leyla'yı yirmi yıl hapse mahkûm etti.
- Sami stood in front of the jury.
- Sami jürinin önünde durdu.
- Sami's fate was in the hands of the jury.
- Sami'nin kaderi jürinin ellerindeydi.
- The jury deliberated for three days.
- Jüri üç gün boyunca müzakere etti.
- Do you think the jury will find Tom guilty?
- Jürinin Tom'u suçlu bulacağını düşünüyor musun?
- The jury found Tom guilty.
- Jüri Tom'u suçlu buldu.
- Tom does not want to waive his right to a jury trial.
- Tom, jüride yargılanma hakkından feragat etmek istemiyor.
- The jury hasn't yet made a decision.
- Jüri henüz bir karar vermedi.
- The jury is now deliberating.
- Jüri şu anda müzakere ediyor.
- We, the jury, find the defendant guilty of murder.
- Biz jüri olarak sanığı cinayetten suçlu buluyoruz.
- Tom was on the jury that convicted Mary.
- Tom Mary'yi mahkum eden jürideydi.
- The judge told the jury not to discuss the case.
- Yargıç jüriye davayı tartışmamalarını söyledi.
- Sami was in the jury room.
- Sami jüri odasındaydı.
- Sami wanted to convince the jury that he didn't do that.
- Sami jüriyi bunu yapmadığına ikna etmek istedi.
- Sami's fate was in the hands of the jury.
- Sami'nin kaderi jürinin elindeydi.
- The jury is deliberating.
- Jüri düşünüyor.
- Why don't we explain it to the jury?
- Neden bunu jüriye açıklamıyoruz?
- The jury found the defendant guilty.
- Jüri sanığı suçlu buldu.
- The jury found the man guilty of murder.
- Jüri adamı cinayetten suçlu buldu.
- Tom has never served on a jury.
- Tom hiç jüride görev almadı.
- I've never served on a jury.
- Hiçbir zaman jüride görev yapmadım.
- The jury looked shocked.
- Jüri şok olmuş görünüyordu.
- The jury has reached a verdict.
- Jüri bir karara vardı.
- Could you describe to the jury what happened?
- Jüriye neler olduğunu anlatabilir misiniz?
- The jury had three options.
- Jürinin üç seçeneği vardı.
- Tom was on the jury that convicted Mary.
- Tom, Mary'yi mahkum eden jürideydi.
- The jury hasn't reached a verdict yet.
- Jüri henüz bir karara varmadı.
- I've never been on a jury before.
- Daha önce hiç jüride bulunmamıştım.
- A jury convicted Layla for twenty years in jail.
- Jüri, Leyla'yı yirmi yıl hapse mahkûm etti.
- The jury looked shocked.
- Jüri sarsılmış görünüyordu.
- The jury is hung.
- Jüri asıldı.
- I serve on a jury about once a year.
- Yılda bir kez jüride görev alırım.
- The jury said Tom was guilty.
- Jüri Tom'un suçlu olduğunu söyledi.
- I'm glad I don't have to be on that jury.
- Ben o jüride olmak zorunda olmadığıma sevindim.
- I want her on my jury.
- Onu jürimde istiyorum.
- I've never been on a jury before.
- Daha önce bir jüride bulunmadım.
- Tell the jury what you saw next.
- Jüriye ne gördüğünü anlat.
- In the justice system of the United States, there are twelve people on a jury.
- Birleşik Devletler adalet sisteminde bir jüride on iki kişi vardır.
- The verdict is something only a jury can decide.
- Hüküm sadece jürinin verebileceği bir karardır.
- Jury deliberations will begin Monday.
- Jüri müzakereleri pazartesi günü başlayacak.
- I want her on my jury.
- Ben onu jürimde istiyorum.
- She stood in the court before judge and jury.
- Mahkemede yargıç ve jüri önünde durdu.
Show More (76)
|