|
- The cards are now on the table and it is up to us to shoulder our responsibilities.
- Kartlar artık masada ve sorumluluklarımızı yerine getirmek bize düşüyor.
- We have reached the point where all the cards are on the table.
- Tüm kartların masada olduğu bir noktaya gelmiş bulunuyoruz.
- It is difficult to buy digital cards for existing pay TV.
- Mevcut ödemeli TV için dijital kart satın almak zordur.
- I am sure that the voting cards will now be returned.
- Eminim ki oy kartları artık iade edilecektir.
- However, remember that two cards, does not mean double performance.
- Ancak iki kartın çift performans anlamına gelmediğini unutmayın.
- After receiving the first two cards, the player may double his bet.
- İlk iki kartı aldıktan sonra, oyuncu bahsini iki katına çıkarabilir.
- After receiving the first two cards, the player may double his bet.
- İlk iki kartı aldıktan sonra oyuncu bahsini ikiye katlayabilir.
- However, remember that two cards, does not mean double performance.
- Ancak unutmayın ki iki kart, çift performans anlamına gelmiyor.
- It's Tom's turn to deal the cards.
- Kartları dağıtmak için Tom'un sırası.
- New Year's cards provide us with the opportunity to hear from friends and relatives.
- Yeni yıl kartları bize arkadaşlarınızdan ve akrabalarından haber alma fırsatı sunuyor.
- He likes to play cards.
- O, kart oynamayı sever.
- Tom had fun playing cards with Mary.
- Tom, Mary ile kart oynarken çok eğlendi.
- Playing cards is a hobby.
- Kart oynamak bir hobidir.
- I dealt the cards.
- Kartları dağıttım.
- It's time to show your cards.
- Kartlarınızı gösterme zamanı.
- Deal us the cards.
- Bize kartları dağıt.
- We often play cards on Sunday.
- Pazar günü sık sık kart oynarız.
- Playing cards is not in itself harmful.
- Kart oynamak özünde zararlı değildir.
- Tom is good at cards.
- Tom kart oyunlarında iyidir.
- You should lay your cards out on the table.
- Kartlarınızı masaya açmalısınız.
- The kids traded baseball cards.
- Çocuklar beyzbol kartlarını takas ettiler.
- Fadil was holding all the cards.
- Fadıl bütün kartları tutuyordu.
- Tom, Mary, John and Alice all looked at their cards at the same time.
- Tom, Mary, John ve Alice aynı anda kartlarına baktılar.
- Please shuffle the cards carefully.
- Lütfen kartları dikkatlice karıştır.
- When his wife died, he received dozens of condolence cards.
- Karısı öldüğünde, düzinelerce taziye kartı aldı.
- We killed time by playing cards.
- Kart oynayarak zaman öldürdük.
- What are those cards, Jan?
- Bu kartlar ne Jan?
- I forgot to send New Year's cards to my friends.
- Dostlarıma yeni yıl kartları yollamayı unuttum.
- I'm going to do a trick with only four cards.
- Sadece dört kartla bir numara yapacağım.
- Playing cards is very interesting.
- Kart oynamak çok ilginçtir.
- They invited me to play cards.
- Onlar kart oynamam için beni davet ettiler.
- Tom had fun playing cards.
- Tom kart oynayarak eğlendi.
- Playing cards is very interesting.
- Kart oynamak çok ilginç.
- A blind man can't play cards.
- Kör bir adam kart oynayamaz.
- Show your cards.
- Kartlarınızı gösterin.
- Sami dealt the cards.
- Sami kartları dağıttı.
- I want to play cards.
- Kart oynamak istiyorum.
- Tom picked up the cards and began shuffling them.
- Tom kartları aldı ve karıştırmaya başladı.
- Pierre dealt cards to all the players.
- Pierre tüm oyunculara kart dağıttı.
- I love playing cards.
- Oyun kartlarını severim.
- Sami and Layla sent each other cards for holidays.
- Sami ve Leyla tatil için birbirlerine kart yolladılar.
- We had a good time playing cards.
- Kart oynayarak iyi vakit geçirdik.
- She played cards with Roy.
- Roy ile kart oynadı.
- We played cards last night.
- Dün gece kart oynadım.
- Tom is playing cards with Mary and John.
- Tom, Mary ve John'la kart oynuyor.
- Tom laid his cards down on the table with a smile.
- Tom bir tebessümle kartlarını masaya koydu.
- The cards are stacked against us.
- Kartlar bize karşı yığılmış durumda.
- A blind man shouldn't play cards.
- Kör bir adam kart oynamamalı.
- It is wrong to cheat at cards.
- Kartlarda hile yapmak yanlıştır.
- She plays her cards well.
- Kartlarını iyi oynuyor.
- He's good at cards.
- O kartlarda iyidir.
- Tom dealt five cards to each player.
- Tom her oyuncuya beş kart dağıttı.
- Tom and Mary played cards together all evening.
- Tom ve Mary bütün akşam beraber kart oynadılar.
- We were over at Tom's place last night playing cards.
- Dün gece Tom'un evinde kart oynuyorduk.
- Tom and Mary often play cards together.
- Tom ve Mary sık sık birlikte kart oynarlar.
- They passed time by playing cards.
- Kart oynayarak vakit geçirdiler.
- Tom says that he always enjoys playing cards with Mary.
- Tom, Mary ile kart oynamaktan her zaman keyif aldığını söylüyor.
- I don't play cards.
- Kart oynamam.
- Tom dealt the cards.
- Tom kartları dağıttı.
- Could you play cards at your high school?
- Lisedeyken kart oynayabilir miydin?
- When his wife died, he received dozens of condolence cards.
- Karısı vefat edince kendisine düzinelerce taziye kartı geldi.
- The graphics cards are insanely expensive.
- Ekran kartları inanılmaz pahalı.
- I should have let her win but I had too good cards.
- Kazanmasına izin vermeliydim ama elimde çok iyi kartlar vardı.
- They're playing cards.
- Kart oynuyorlar.
- Sami and Layla sent each other cards for holidays.
- Sami ve Layla birbirlerine tatil için kartlar gönderdiler.
- We played cards last night.
- Dün gece kart oynadık.
- They eat sunflower seeds while playing cards.
- Kart oynarken ay çekirdeği yiyorlar.
- Show your cards.
- Kartlarını göster.
- Tom had fun playing cards with Mary.
- Tom, Mary ile kart oynayarak eğlendi.
- Tom is playing cards with Mary and John.
- Tom, Mary ve John ile kart oynuyor.
- Let's play cards.
- Kart oynayalım.
- Tom picked up the five cards he had been dealt and saw that he had a pair of aces and three kings.
- Tom kendisine dağıtılan beş kartı eline aldı ve bir çift as ve üç papaz olduğunu gördü.
- He doesn't have the time to play cards.
- Kart oynamak için zamanı yok.
- Please deal the cards.
- Lütfen kartları dağıt.
- Play your cards right and Tom might invite you to his party.
- Kartlarını doğru oynarsan, Tom seni partisine davet edebilir.
- New Year's cards provide us with the opportunity to hear from friends and relatives.
- Yeni yıl kartları bize arkadaşlarımızdan ve akrabalarımızdan haber alma fırsatı sağlar.
- We played cards to kill time.
- Vakit geçirmek için kart oynadık.
- Lucky at cards, unlucky in love.
- Kartlarda şanslı, aşkta şanssız.
- Play your cards right and Tom might invite you to his party.
- Kartlarınızı doğru oynarsanız Tom sizi partisine davet edebilir.
- I want to play cards.
- Ben kart oynamak istiyorum.
- Just then, the workers in the park brought over some small playing cards.
- Tam o sırada parktaki işçiler küçük oyun kartları getirdiler.
- Fadil was holding all the cards.
- Tüm kartlar Fadıl'ın elindeydi.
- The graphics cards are insanely expensive.
- Ekran kartları delicesine pahalı.
- Tom had fun playing cards.
- Tom kart oynarken çok eğlendi.
- We can't play poker if we don't have any cards.
- Hiç kartımız yoksa poker oynayamayız.
- Tom and I are playing cards.
- Tom ve ben kart oynuyoruz.
- We killed time playing cards.
- Kart oynayarak vakit öldürdük.
- Tom looked at his cards.
- Tom kartlarına baktı.
- We're playing cards.
- Kart oynuyoruz.
- Please deal the cards.
- Lütfen kartları dağıtın.
- Have you written all the New Year's cards already?
- Tüm yeni yıl kartlarını yazdınız mı?
- Tom played cards with Mary.
- Tom Mary ile kart oynadı.
- Playing cards is interesting.
- Kart oynamak ilginçtir.
- They sat around the table to play cards.
- Kart oynamak için masanın etrafına oturdular.
- They sat around the table playing cards.
- Masanın etrafında oturup kart oynadılar.
- They eat sunflower seeds while playing cards.
- Onlar kart oynarken ayçiçeği çekirdeği yiyorlar.
- Tom and I killed time playing cards.
- Tom ve ben kart oynayarak zaman öldürdük.
- Tom cut the cards and started dealing.
- Tom kartları kesti ve dağıtmaya başladı.
- Tom plays his cards well.
- Tom kartlarını iyi oynuyor.
- Deal the cards.
- Kartları dağıt.
- Tom laid his cards on the table.
- Tom kartlarını masaya koydu.
- Tom likes to play cards.
- Tom kart oynamayı seviyor.
- Why don't we see if he wants to play cards with us?
- Bizimle kart oynamak isteyip istemediğini sorsak ya.
- Tom is playing cards with Mary.
- Tom Mary ile kart oynuyor.
- Have you written all the New Year's cards already?
- Bütün yeni yıl kartlarını yazdın mı çoktan?
- I'm going to do a trick with only four cards.
- Yalnızca dört kartla bir hile yapacağım.
- I forgot to send New Year's cards to my friends.
- Arkadaşlarıma Yılbaşı kartları göndermeyi unuttum.
- They passed time by playing cards.
- Kart oynayarak zaman geçirdiler.
- Whose turn is it to deal the cards?
- Kartları dağıtma sırası kimde?
- We played cards after dinner.
- Biz akşam yemeğinden sonra kart oynadık.
- We had a good time playing cards.
- Kart oynarken iyi vakit geçirdik.
- I had fun playing cards with Tom.
- Tom'la kart oynarken çok eğlendim.
- Let's put our cards on the table.
- Kartlarımızı açık oynayalım.
- Tom laid all his cards on the table.
- Tom tüm kartlarını masanın üzerine koydu.
- Deal the cards, Tom.
- Kartları dağıt, Tom.
- Tom looked at his cards and smiled.
- Tom kartlarına baktı ve gülümsedi.
- We had fun playing cards.
- Kart oynarken çok eğlendik.
- Just then, the workers in the park brought over some small playing cards.
- Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.
- He's good at cards.
- Kart oyunlarında iyidir.
- Tom and Mary are in the living room playing cards.
- Tom ve Mary oturma odasında kart oynuyorlar.
- Would you like to join us for a game of cards?
- Kart oyunu için bize katılmak ister misiniz?
- Take any two cards you like.
- İstediğin iki kartı al.
- Tom plays his cards well.
- Tom kartlarını iyi oynar.
- I want new business cards.
- Yeni iş kartları istiyorum.
- We killed time playing cards.
- Kart oynayarak zaman öldürdük.
- I like playing cards.
- Kart oynamayı severim.
- Lay your cards on the table and give me a straight answer!
- Kartlarını masaya koy ve bana doğru dürüst bir cevap ver!
- What are those cards, Jan?
- Şu kartlar nedir, Jan?
- It's time to show your cards.
- Kartlarınızı gösterme vakti geldi.
- These playing cards are marked.
- Bu oyun kartları işaretlidir.
- Tom, Mary, John and Alice were sitting around the table, playing cards.
- Tom, Mary, John ve Alice masanın etrafında oturmuş kart oynuyorlardı.
- She plays her cards well.
- Kartlarını iyi oynar.
- These playing cards are marked.
- Bu oyun kartları işaretli.
- We played cards to kill time.
- Zaman öldürmek için kart oynadık.
- Pierre dealt cards to all the players.
- Pierre tüm oyunculara kartları dağıttı.
- Let's play cards instead.
- Onun yerine kart oynayalım.
- Tom laid his cards down on the table with a smile.
- Tom gülümseyerek kartlarını masaya bıraktı.
- Please shuffle the cards carefully.
- Lütfen kartları dikkatlice karıştırın.
- Tom and Mary are playing cards.
- Tom ve Mary kart oynuyorlar.
- They killed time playing cards.
- Kart oynayarak zaman öldürdüler.
- Don't show your cards.
- Kartlarınızı göstermeyin.
- Let's put our cards on the table.
- Kartlarımızı masaya koyalım.
- Take any two cards you like.
- İstediğiniz iki kartı alın.
- I hate playing cards.
- Kart oynamaktan nefret ederim.
- They killed time playing cards.
- Onlar kart oynayarak zaman geçirdiler.
- Why don't we play cards?
- Neden kart oynamıyoruz?
- I don't want to play cards.
- Kart oynamak istemiyorum.
- It is fun to play cards.
- Kart oynamak eğlencelidir.
- The men played cards and drank until late at night.
- Adamlar gece geç saatlere kadar kart oynayıp içtiler.
- It's Tom's turn to deal the cards.
- Kartları dağıtma sırası Tom'da.
Show More (147)
|
|
- Two months on I have still to receive outstanding items and my visa card has been debited the full amount.
- İki ay geçmesine rağmen hala bekleyen ürünleri alamadım ve visa kartımdan tutarın tamamı çekildi.
- I am really sorry that he has not been handed that card.
- O kart ona verilmediği için gerçekten üzgünüm.
- Of course, the technical obstacles to the introduction of this card proved to be quite considerable.
- Elbette bu kartın uygulamaya konulmasının önündeki teknik engellerin oldukça büyük olduğu kanıtlanmıştır.
- So the workers have nothing to expect from the much-publicised insurance card.
- Dolayısıyla işçilerin çok tartışılan sigorta kartından bir beklentisi yok.
- This solution is now within reach with the introduction of a European Health Insurance Card.
- Bu çözüm, Avrupa Sağlık Sigortası Kartı'nın yürürlüğe girmesiyle artık elimizin altında.
- My third point concerns not only the substance but the symbolism of the European card.
- Üçüncü yorumum ise Avrupa kartının sadece içeriğiyle değil sembolizmiyle de ilgili.
- The Commission proposal for a social security card is lacking in substance.
- Komisyon'un sosyal güvenlik kartı önerisi içerikten yoksundur.
- This makes the introduction of a European senior citizens' card useful and worthwhile.
- Bu da Avrupa yaşlılar kartının uygulamaya konulmasını faydalı ve değerli kılmaktadır.
- I was unable to vote electronically since I do not have a card.
- Kartım olmadığı için elektronik ortamda oy kullanamadım.
- Someone has taken my card, meaning that I cannot vote.
- Birisi kartımı aldı, bu da oy kullanamayacağım anlamına geliyor.
- My card has disappeared.
- Kartım kayboldu.
- Mr Patakis, you will have to go and get another voting card.
- Bay Patakis, gidip yeni bir seçmen kartı almanız gerekecek.
- So the workers have nothing to expect from the much-publicised insurance card.
- Dolayısıyla, işçilerin çok tartışılan sigorta kartından bir beklentisi yok.
- Of course, the technical obstacles to the introduction of this card proved to be quite considerable.
- Elbette, bu kartın uygulamaya konulmasının önündeki teknik engellerin oldukça büyük olduğu kanıtlanmıştır.
- Does the Commission feel it is possible or necessary to introduce an EU-wide senior citizens' card?
- Komisyon AB çapında bir yaşlılar kartı uygulamasının mümkün ya da gerekli olduğunu düşünüyor mu?
- I did, in any case, only use my own card.
- Her halükarda sadece kendi kartımı kullandım.
- My voting card was somewhere else, so I voted too late.
- Oy kartım başka bir yerdeydi, bu yüzden çok geç oy kullandım.
- My third point concerns not only the substance but the symbolism of the European card.
- Değinmek istediğim üçüncü husus ise Avrupa kartının sadece içeriğiyle değil sembolizmiyle de ilgili.
- We do not yet have a European card.
- Henüz bir Avrupa kartımız yok.
- What value, for example, are telematics health services or the famous European health card to these people?
- Örneğin telematik sağlık hizmetleri ya da meşhur Avrupa sağlık kartı bu insanlar için ne anlam ifade ediyor?
- The introduction of a Health Insurance card is, of course, extremely welcome.
- Sağlık Sigortası kartının uygulamaya konulması elbette son derece memnuniyet vericidir.
- The Commission proposal for a social security card is lacking in substance.
- Sosyal güvenlik kartına ilişkin Komisyon önerisi içerikten yoksundur.
- In this area, a yellow card will probably be issued more frequently in future than we were used to in the past.
- Bu alanda, sarı kart muhtemelen gelecekte geçmişte alıştığımızdan daha sık verilecektir.
- This single card will at least eliminate a lot of those difficulties.
- Bu tek kart en azından bu zorlukların çoğunu ortadan kaldıracaktır.
- You will soon be able to receive the care with a card.
- Yakında bir kartla bakım hizmeti alabileceksiniz.
- Until yesterday payment card issuers could impose a different set of charges on cross-border euro transactions.
- Düne kadar ödeme kartı düzenleyicileri sınır ötesi avro işlemleri için farklı ücretler uygulayabiliyordu.
- Nevertheless, the advantages of this European health card are obvious.
- Bununla birlikte bu Avrupa sağlık kartının avantajları açıktır.
- I did, in any case, only use my own card.
- Her halükarda ben sadece kendi kartımı kullandım.
- The European card will simplify the lives of our fellow citizens, without changing existing rights and obligations.
- Avrupa kartı, mevcut hak ve yükümlülükleri değiştirmeden vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıracaktır.
- Pick another player that you want to draw a cactus card.
- Kaktüs kartı çekmesini istediğiniz başka bir oyuncu seçin.
- Then, the dealer will deal one new card on top of each original.
- Sonra, dağıtıcı her orijinal kartın üstüne bir yeni kart dağıtır.
- Pick another player that you want to draw a cactus card.
- Kaktüs kartı çekmek istediğiniz başka bir oyuncuyu seçin.
- Then, each player and the dealer receive one card.
- Ardından, her oyuncu ve dağıtıcı bir kart alır.
- Pick another player that you want to draw a cactus card.
- Kaktüs kartı çekmesini istediğin bir başka oyuncu seç.
- Tom put the card face down on the table.
- Tom kartı yüzü aşağı bakacak şekilde masaya koydu.
- I left my card at home.
- Kartımı evde unutmuşum.
- Please deal the card.
- Lütfen kartı dağıtın.
- Take a card.
- Bir kart al.
- Let me give you my card.
- Size kartımı vereyim.
- Tom removed a card from his wallet.
- Tom cüzdanından bir kart çıkardı.
- Tom isn't a good card player.
- Tom iyi bir kart oyuncusu değil.
- Then you just have to fill out this card.
- O zaman sadece bu kartı doldurmanız gerekiyor.
- Where's Tom's card?
- Tom'un kartı nerede?
- Can I borrow cash with this card?
- Bu kartla nakit borç alabilir miyim?
- Could you give me a card with this hotel's address?
- Bana bu otelin adresini yazan bir kart verebilir misiniz?
- He presented his card.
- O, kartını sundu.
- I left my card in the room.
- Kartımı odada unutmuşum.
- After Tom had entered four wrong PIN numbers, the ATM swallowed his card.
- Tom dört yanlış PIN numarası girdikten sonra ATM kartını yuttu.
- I'll pay with my card.
- Ben kartımla ödeyeceğim.
- Please help us track this card.
- Lütfen bu kartın izini sürmemize yardım edin.
- I sent him a book along with a card.
- Bir kartla birlikte ona bir kitap gönderdim.
- Let's send him a birthday card this year.
- Bu yıl ona bir doğumgünü kartı gönderelim.
- Tom is trying to learn a few card tricks.
- Tom birkaç kart hilesi öğrenmeye çalışıyor.
- None of the computers can continue to run with a burnt card.
- Hiçbir bilgisayar yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
- Tom has an organ donor card in his wallet.
- Tom'un cüzdanında bir organ bağış kartı var.
- We'll send them a card.
- Onlara bir kart göndereceğiz.
- Tom gave me his card.
- Tom bana kartını verdi.
- The ATM swallowed my card.
- ATM kartımı yuttu.
- Sami delivered a card to Layla's mother.
- Sami, Layla'nın annesine bir kart gönderdi.
- Sami gave Layla a Valentine's Day card.
- Sami, Layla'ya Sevgililer Günü kartı verdi.
- Tom flipped over the card and saw that it was the ace of spades.
- Tom kartı çevirdi ve maça ası olduğunu gördü.
- My card is charged.
- Kartımdan para çekildi.
- Do you accept this card?
- Bu kartı kabul ediyor musunuz?
- Do you have a points card?
- Bir puan kartınız var mı?
- We'll send them a card.
- Onlara bir kart göndeririz.
- None of the computers can continue to run with a burnt card.
- Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
- We'll send Tom a card.
- Biz Tom'a bir kart göndereceğiz.
- Let me give you my card.
- Kartımı vereyim.
- What's the cash limit on this card?
- Bu kartın nakit limiti nedir?
- I left my card in the room.
- Kartımı odada unuttum.
- The name on the card is Tom Jackson.
- Karttaki isim Tom Jackson.
- Do you accept this card?
- Bu kartı kabul eder misiniz?
- Now tell me, how much does a card cost?
- Şimdi söyle bana, bir kartın fiyatı ne kadar?
- Do you have a European health insurance card?
- Avrupa sağlık sigortası kartın var mı?
- The card you drew was a red, wasn't it?
- Çektiğin kart kırmızıydı, değil mi?
- Is this your card?
- Bu senin kartın mı?
- He sent a card to Mary.
- O Mary'ye bir kart gönderdi.
- Tom showed the bartender a fake ID card.
- Tom barmene sahte kimlik kartı gösterdi.
- He sent a card to Maria.
- O, Maria'ya kart gönderdi.
- Here is your appointment card.
- İşte, randevu kartınız.
- He sent a card to Maria.
- Maria'ya bir kart gönderdi.
- I'd like to pay for this with my Visa card.
- Bunu Visa kartımla ödemek istiyorum.
- The bartender didn't even card me.
- Barmen bana kart bile göstermedi.
- Thank you for your sympathy card.
- Başsağlığı kartınız için teşekkür ederim.
- Here's my card.
- İşte benim kartım.
- Guess what card this is.
- Bunun ne kartı olduğunu tahmin et.
- Can I get travelers checks with this card?
- Bu kartla seyahat çeki alabilir miyim?
- He sent a card to Maria.
- Maria'ya kart göndermiş.
- After Tom had entered four wrong PIN numbers, the ATM swallowed his card.
- Tom dört yanlış PIN numarasını girdikten sonra ATM onun kartını yuttu.
- Guess what card this is.
- Bunun hangi kart olduğunu tahmin et.
- Do you have a points card?
- Puan kartınız var mı?
- I'll pay with my card.
- Kartımla ödeyeceğim.
- Please help us track this card.
- Lütfen bu kartı izlememize yardım et.
- Do you have a point card?
- Puan kartınız var mı?
- Sami applied for a social security card.
- Sami sosyal güvenlik kartı için başvurdu.
- A card was attached to the gift.
- Hediyeye bir kart tutturulmuştu.
- Tom gave Mary his card.
- Tom, Mary'ye kartını verdi.
- Please insert your card.
- Lütfen kartını sok.
- It took Brian several hours to write a card.
- Bir kart yazmak, Brian'ın birkaç saatini aldı.
- The card was valid until January, 2006.
- Kart, Ocak 2006 tarihine kadar geçerli.
- A card was attached to the gift.
- Hediyeye bir kart iliştirilmiş.
- Sami applied for a social security card.
- Sami sosyal güvenlik kartı için başvuruda bulundu.
- There is a card on the desk.
- Masada bir kart var.
- He sent a card to Maria.
- O, Maria'ya kart yolladı.
- Pick any card.
- Herhangi bir kart seç.
- I'm not going to send him a card.
- Ona kart yollamayacağım.
- I forgot to bring my health insurance card.
- Sağlık sigortası kartımı getirmeyi unuttum.
- I sent him a book along with a card.
- Ona bir kartla birlikte bir kitap gönderdim.
- Thank you for sending me a nice card.
- Bana güzel bir kart gönderdiğiniz için teşekkür ederim.
- Do you have a point card?
- Bir puan kartın var mı?
- The last card is mine.
- Son kart benim.
- Tom put the card face down on the table.
- Tom kartı ters çevirerek masaya koydu.
- The card was valid until January, 2006.
- Kart 2006 Ocak ayına kadar geçerliydi.
- What's the cash limit on this card?
- Bu kartta nakit limiti nedir?
- Tom played his highest card.
- Tom en yüksek kartını oynadı.
- Can I get travelers checks with this card?
- Bu kart ile seyahat çekleri alabilir miyim?
- We'll send Tom a card.
- Tom'a bir kart göndereceğiz.
- I'm not going to send him a card.
- Ona kart göndermeyeceğim.
- Tom flipped over the card and saw that it was the ace of spades.
- Tom kartı döndürdü ve onun maça ası olduğunu gördü.
- Please insert your card.
- Lütfen kartınızı yerleştirin.
- Can I pay here with a contactless card?
- Burada temassız bir kartla ödeyebilir miyim?
- I've been trying to learn some card tricks.
- Ben bazı kart hileleri öğrenmeye çalışıyorum.
- I just received your card.
- Kartını az önce aldım.
- Is this the embarkation card?
- Bu biniş kartı mı?
- I just received your card.
- Kartını yeni aldım.
- Could you give me a card with this hotel's address?
- Bana bu otelin adresini içeren bir kart verebilir misiniz?
- Do you accept Visa card?
- Visa kartı kabul ediyor musunuz?
- Then you just have to fill out this card.
- Öyleyse sadece bu kartı doldurmak zorundasın.
- We'll send him a card.
- Ona bir kart göndereceğiz.
- Tom punched his time card.
- Tom zaman kartını deldi.
- So, how's the card used?
- Kart nasıl kullanılıyor?
- I left my card at home.
- Ben kartımı evde bıraktım.
- It took Brian several hours to write a card.
- Brian'ın bir kart yazması, birkaç saatini aldı.
- Pick any card.
- Rastgele bir kart seç.
- There is a card on the desk.
- Masanın üzerinde bir kart var.
- Do you have a European health insurance card?
- Avrupa sağlık sigortası kartınız var mı?
- Please be careful not to forget your card or your change in the machine.
- Lütfen kartınızı ya da para üstünüzü makinede unutmamaya dikkat edin.
- We'll send her a card.
- Ona bir kart göndereceğiz.
- Do you accept the Visa card?
- Visa kartını kabul ediyor musunuz?
- Actually I wrote her a card.
- Aslında ona bir kart yazdım.
- Pick a card.
- Bir kart seç.
- The ATM swallowed my card.
- ATM, kartımı yuttu.
- He presented his card.
- Kartını sundu.
- He sent a card to Mary.
- Mary'ye bir kart gönderdi.
- Let me give you my business card.
- Sana iş kartımı vereyim.
- Do you accept the Visa card?
- Visa kartı kabul ediyor musunuz?
Show More (143)
|