Tureng - liberal - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	liberal	liberal	adj.
	The liberal movement was a significant influence in that period. Liberal hareket o dönemde önemli bir etkiye sahipti. This is a state of affairs which we liberals deeply regret. Bu, biz liberallerin derin üzüntü duyduğu bir durumdur. I think it lapses but if the Liberal Group wants to support me I am very happy to receive their support. Bence geçersiz ama Liberal Grup beni desteklemek isterse desteklerini almaktan çok mutlu olurum. I am very much in favour of a liberal Europe, but it must be a social liberal Europe. Ben liberal bir Avrupa'dan yanayım ama bu sosyal liberal bir Avrupa olmalı. As a liberal, it is with particular pleasure that I stand here today. Bir liberal olarak bugün burada bulunmaktan özel bir memnuniyet duyuyorum. And does the liberal model actually guarantee equitable development in these countries? Peki liberal model bu ülkelerde gerçekten adil bir kalkınmayı garanti ediyor mu? According to the Liberals, climate, waste, and bio-diversity had to be included. Liberallere göre iklim, atık ve biyo-çeşitliliğin de dahil edilmesi gerekiyordu. I cannot go along with the Liberals on this. Bu konuda Liberallerle aynı fikirde olamam. Reality must fade into the background in the face of liberal dogma in the era of capitalist globalisation. Kapitalist küreselleşme çağında liberal dogma karşısında gerçeklik arka planda kalmalıdır. Self-handling provides an example of this liberal vision. Self-handling uygulaması, bu liberal vizyona bir örnek teşkil etmektedir. This liberal basic principle does not have my group's blessing. Bu liberal temel ilke benim grubumun onayını almamıştır. Fortunately, an attitude of this kind cannot count on much support from other European Liberals. Neyse ki, bu tür bir tutum diğer Avrupalı Liberallerden fazla destek göremez. What are the salient points for the liberal group? Liberal grup için öne çıkan noktalar nelerdir? Is it condemned to collapse under the current system of liberal globalisation? Mevcut liberal küreselleşme sistemi altında çökmeye mahkum mu? Therefore, we will not support the two amendments by the Liberals and the Greens. Bu nedenle, Liberaller ve Yeşiller tarafından sunulan iki değişiklik önergesini desteklemeyeceğiz. The Liberal Group has made constructive efforts to contribute to this resolution. Liberal Grup bu karara katkıda bulunmak için yapıcı çabalar sarf etmiştir. We Liberals would like to protest strongly against this trial on several grounds. Biz Liberaller bu davayı çeşitli gerekçelerle şiddetle protesto etmek istiyoruz. The Liberal Group would vote against the resolution. Liberal Grup karara karşı oy kullanacaktır. Despite this, the Liberal Group has re-tabled this absurd proposal. Buna rağmen Liberal Grup bu saçma öneriyi yeniden gündeme getirmiştir. This is unjustified in the opinion of the Liberal Group. Liberal Grubun görüşüne göre bu haksız bir durumdur. I support this resolution by the PPE-DE, PSE, Liberals and the UEN. PPE-DE, PSE, Liberaller ve UEN'in bu kararını destekliyorum. As a liberal, I am very proud that it is a liberal government that has brought about these events. Bir liberal olarak, bu olayların liberal bir hükümet tarafından gerçekleştirilmiş olmasından gurur duyuyorum. In short, we are making progress, and the Liberals will be predominantly voting in favour. Kısacası ilerleme kaydediyoruz ve Liberaller ağırlıklı olarak lehte oy kullanacak. To reduce it to four months, as the Liberal Group has proposed, and as approved in committee, is entirely inconsistent. Liberal Grubun önerdiği ve komitede kabul edildiği gibi bu süreyi dört aya indirmek tamamen tutarsızdır. As a Liberal, I am far from happy with the scope. Bir Liberal olarak kapsamdan memnun değilim. So, in fact, we as Liberals are not too badly represented in the European institutions. Yani aslında Liberaller olarak Avrupa kurumlarında çok da kötü temsil edilmiyoruz. We Swedish Liberals will vote against the report because it lacks this overall combination. Biz İsveçli Liberaller, bu genel kombinasyondan yoksun olduğu için rapora karşı oy kullanacağız. I am slightly disappointed that the Liberal benches tonight are empty. Bu akşam Liberal sıraların boş olması beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. I cannot go along with the Liberals on this. Bu konuda Liberallerle birlikte hareket edemem. This participation, however, should, according to the Liberal Group, feature within thematic programmes. Ancak Liberal Gruba göre bu katılım, tematik programlar içerisinde yer almalıdır. This is the amendment by the European Liberal and Democratic Party group concerning rejection of the common position. Bu, Avrupa Liberal ve Demokrat Parti grubunun ortak pozisyonun reddine ilişkin değişiklik önergesidir. The liberal group will therefore vote against these amendments. Dolayısıyla Liberal Grup bu değişikliklere karşı oy kullanacaktır. There are two issues of absolutely fundamental importance to us as a Liberal group. Liberal bir grup olarak bizim için kesinlikle temel öneme sahip iki konu vardır. As long as there are Liberals in this House, we shall stand up for human rights in China. Bu Mecliste Liberaller olduğu sürece Çin'deki insan haklarını savunacağız. The negative effect of a liberal drugs policy has the effect of drawing people into certain other areas. Liberal bir uyuşturucu politikasının olumsuz etkisi, insanları başka alanlara çekme etkisine sahiptir. That is why Liberals in this House insist that the inspectors be allowed to continue their work. Bu nedenle bu Meclisteki Liberaller müfettişlerin çalışmalarına devam etmelerine izin verilmesi konusunda ısrarcıdır. We have invited four liberal friends from Cuba who are working entirely peacefully on issues of democratisation. Küba'dan, demokratikleşme konularında tamamen barışçıl bir şekilde çalışan dört liberal dostumuzu davet ettik. You were chairman of the Liberal Group at the time. O dönemde Liberal Grup başkanıydınız. We Liberals can give our warm support to this proposal. Biz Liberaller bu öneriye içten desteğimizi verebiliriz. On behalf of the Liberal Group, I should also like to express our satisfaction. Liberal Grup adına memnuniyetimizi de ifade etmek isterim. Reality must fade into the background in the face of liberal dogma in the era of capitalist globalisation. Kapitalist küreselleşme çağında liberal dogmalar karşısında gerçekler geri planda kalmalıdır. Since these measures involve considerable financial expenditure, very liberal implementation deadlines were set. Bu tedbirler önemli miktarda mali harcama içerdiğinden, oldukça liberal uygulama süreleri belirlenmiştir. Most members of the Liberal Group can tolerate this precarious balance. Liberal Grubun çoğu üyesi bu istikrarsız dengeyi tolere edebilir. The Liberal Group is taking the asylum obligations arising from the Geneva Convention very seriously. Liberal Grup, Cenevre Sözleşmesi'nden kaynaklanan sığınma yükümlülüklerini çok ciddiye almaktadır. The Danish President-in-Office is a liberal and is closely associated with Danish agriculture. Danimarka Dönem Başkanı liberaldir ve Danimarka tarımı ile yakından ilişkilidir. The Commission, the Liberals and also the Christian Democrats are not averse to the principle of deposit systems. Komisyon, Liberaller ve Hıristiyan Demokratlar depozito sistemi ilkesine karşı değiller. The Liberal Group will be voting against adoption of this recommendation tomorrow. Liberal Grup yarın bu tavsiyenin kabul edilmesine karşı oy kullanacaktır. As liberals, we applaud the principle of independent research. Liberaller olarak bağımsız araştırma ilkesini alkışlıyoruz. The Liberal Group tried to do this back in January. Liberal Grup bunu Ocak ayında yapmaya çalışmıştı. First of all, adopted Amendment No 41 has a liberal pedigree. Her şeyden önce, kabul edilen 41 sayılı Değişiklik liberal bir geçmişe sahiptir. We Liberals would like to remind everyone of Article 2 of the EU-Egypt Association Agreement. Biz Liberaller herkese AB-Mısır Ortaklık Anlaşmasının 2. Maddesini hatırlatmak isteriz. And I heard you say in your previous speech that you are a dyed-in-the-wool liberal. Bir önceki konuşmanızda da koyu bir liberal olduğunuzu söylediğinizi duydum. The Liberal Group also wanted the text to contain a reference to scientific and technical progress. Liberal Grup da metinde bilimsel ve teknik ilerlemeye atıfta bulunulmasını istemiştir. Massively overexploited, immigrants are the victims of liberal deregulation. Aşırı derecede sömürülen göçmenler liberal deregülasyonun kurbanlarıdır. That is why I would request that we first vote on the Liberals' amendment and then on ours. Bu nedenle önce Liberallerin değişikliğini, ardından da bizimkini oylamamızı talep ediyorum. Its economic strategy is already liberal. Ekonomik stratejisi zaten liberaldir. That is why I would request that we first vote on the Liberals' amendment and then on ours. Bu nedenle önce Liberallerin değişikliğini sonra da bizimkini oylamamızı talep ediyorum. The liberal group will therefore vote against these amendments. Bu nedenle liberal grup bu değişikliklere karşı oy kullanacaktır. The correct way forward in this case is to approve the liberals' and others' amendments. Bu durumda izlenecek doğru yol, liberallerin ve diğerlerinin değişikliklerini onaylamaktır. The Liberal Group is taking the asylum obligations arising from the Geneva Convention very seriously. Liberal Grup Cenevre Sözleşmesinden kaynaklanan sığınma yükümlülüklerini çok ciddiye almaktadır. The Liberal group has always set great store by public access. Liberal Grup her zaman halkın erişimine büyük önem vermiştir. The Karas report draws on the very liberal conclusions of the Feira European Council in approving the directive. Karas raporu, Feira Avrupa Konseyi'nin yönergeyi onaylarken aldığı oldukça liberal sonuçlara dayanmaktadır. We have invited four liberal friends from Cuba who are working entirely peacefully on issues of democratisation. Küba'dan demokratikleşme konularında tamamen barışçıl bir şekilde çalışan dört liberal dostumuzu davet ettik. First of all, it is in thrall to liberal ideology. Her şeyden önce, liberal ideolojinin esiri olmuş durumdayız. In my opinion, recital C is a liberal interpretation of Article 2 of the Council's draft decision. Kanaatimce, gerekçe C, Konsey'in karar taslağının 2. Maddesinin liberal bir yorumudur. Thank God, however, this liberal and proactive policy has borne fruit. Ancak Tanrı'ya şükür, bu liberal ve proaktif politika meyvelerini verdi. The Commission, the Liberals and also the Christian Democrats are not averse to the principle of deposit systems. Komisyon, Liberaller ve Hristiyan Demokratlar depozito sistemi ilkesine karşı değiller. Regarding the amendments, I urge colleagues to vote against Amendment No 21 from the Liberals. Değişikliklerle ilgili olarak, meslektaşlarımdan Liberallerin 21 No'lu Değişikliğine karşı oy kullanmalarını istiyorum. In my opinion, recital C is a liberal interpretation of Article 2 of the Council's draft decision. Benim görüşüme göre, resital C, Konsey'in taslak kararının 2. Maddesinin liberal bir yorumudur. Therefore, we will not support the two amendments by the Liberals and the Greens. Bu nedenle Liberaller ve Yeşiller tarafından sunulan iki değişiklik önergesini desteklemeyeceğiz. Populism is the new epidemic, which must be fought with liberal means and should not be encouraged. Popülizm, liberal araçlarla mücadele edilmesi ve teşvik edilmemesi gereken yeni bir salgındır. Last year, the President of Taiwan, Chen Shui-bian, was awarded the Liberal International Freedom Prize. Geçtiğimiz yıl Tayvan Devlet Başkanı Chen Shui-bian, Liberal Uluslararası Özgürlük Ödülü'ne layık görüldü. We must maintain the liberal thrust of the e-commerce directive. E-ticaret direktifinin liberal itici gücünü korumalıyız. Either you are liberal in both cases or strict in both cases! Ya her iki durumda da liberalsiniz ya da her iki durumda da katısınız! Luckily the Liberals have included it in a proposed amendment. Neyse ki Liberaller bunu bir değişiklik önerisine dahil ettiler. On behalf of the Liberal Group I welcome this closer working relationship between Parliament and the Council. Liberal Grup adına Parlamento ve Konsey arasındaki bu yakın çalışma ilişkisini memnuniyetle karşılıyorum. My group, the Liberal Group, wants to make three points, largely in the form of questions. Benim grubum olan Liberal Grup, büyük ölçüde sorular şeklinde üç noktaya değinmek istiyor. As a liberal, I am always in favour of dialogue in Parliament. Bir liberal olarak, Parlamento'da her zaman diyalogdan yanayım. The collapse of liberal dogmas is becoming increasingly apparent. Liberal dogmaların çöküşü giderek daha belirgin hale geliyor. Now he is a Liberal. Şimdi o bir Liberal. Either you are liberal in both cases or strict in both cases! Ya her iki durumda da liberalsiniz ya da her iki durumda da katı! The Liberal Group also wanted the text to contain a reference to scientific and technical progress. Liberal Grup ayrıca metinde bilimsel ve teknik ilerlemeye de atıfta bulunulmasını istemiştir. As liberals, we believe in globalisation, free trade and international solidarity. Liberaller olarak küreselleşmeye, serbest ticarete ve uluslararası dayanışmaya inanıyoruz. Regardless of the amendments incorporated, the text remains liberal. Yapılan değişiklikler ne olursa olsun, metin liberal kalmaya devam etmektedir. Health care and care for the elderly are issues that have traditionally occupied prominent places on our Liberal agenda. Sağlık ve yaşlı bakımı, geleneksel olarak Liberal gündemimizde önemli bir yer işgal eden konulardır. For us Liberals, scrutiny of foreign policy is also important. Biz Liberaller için dış politikanın incelenmesi de önemlidir. We believe that a more liberal market is the best way forward. Daha liberal bir piyasanın ileriye dönük en iyi yol olduğuna inanıyoruz. The Liberals have been saying that for a hundred years. Liberaller bunu yüz yıldır söylüyor. Unfortunately, a number of fellow MEPs, mainly from the liberal and green groups, have fallen for this lobby. Ne yazık ki, başta liberal ve yeşil gruplardan olmak üzere bazı AP üyesi dostlarımız bu lobiye kanmış durumdalar. This participation, however, should, according to the Liberal Group, feature within thematic programmes. Ancak Liberal Grup'a göre bu katılım tematik programlarda yer almalıdır. I found it interesting to take part as a shadow rapporteur on behalf of the Liberals. Liberaller adına gölge raportör olarak yer almayı ilginç buldum. As a Liberal, and also on behalf of my group, that is excessive intervention from the powers that be. Bir Liberal olarak ve aynı zamanda grubum adına bu iktidarın aşırı müdahalesidir. The Liberal Group will therefore support the report. Liberal Grup bu nedenle raporu destekleyecektir. We Liberals also believe that Europeans need a common European constitution. Biz Liberaller aynı zamanda Avrupalıların ortak bir Avrupa anayasasına ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. As a Liberal, I am very satisfied with the railways package and our four rapporteurs' reports. Bir Liberal olarak, demiryolları paketinden ve dört raportörümüzün raporlarından çok memnunum. On behalf of the liberal group, I can say that we broadly support the Commission's proposals. Liberal grup adına Komisyonun önerilerini genel olarak desteklediğimizi söyleyebilirim. This summit will be marked politically and ideologically by the liberal right and the extreme right. Bu zirveye siyasi ve ideolojik olarak liberal sağ ve aşırı sağ damgasını vuracak. This is a noble-minded enterprise, to which I, as a Liberal, give my unqualified support. Bu, bir Liberal olarak benim de kayıtsız şartsız destek verdiğim asil bir girişimdir. Now he is a Liberal. Artık o bir Liberal. The Liberal Group welcomes the date of 2007 along with a roadmap for Bulgaria and Romania. Liberal Grup, Bulgaristan ve Romanya için bir yol haritası ile birlikte 2007 tarihini memnuniyetle karşılamaktadır. Why are Liberals in this House confident that you will succeed? Bu Meclisteki Liberaller neden başarılı olacağınızdan eminler? I would also like to make an appeal to the Liberal Group. Liberal Gruba da bir çağrıda bulunmak istiyorum. We liberals have been fighting for enlargement since the fall of the Berlin Wall. Biz liberaller Berlin Duvarı'nın yıkılmasından bu yana genişleme için mücadele ediyoruz. Self-handling provides an example of this liberal vision. Kendi kendine elleçleme bu liberal vizyona bir örnek teşkil etmektedir. I would therefore ask, on behalf of the Liberal Group, that we move it to the November II part-session. Bu nedenle, Liberal Grup adına, konuyu Kasım ayındaki II. kısmi oturuma taşımamızı rica ediyorum. You were chairman of the Liberal Group at the time. Siz o dönemde Liberal Grup başkanıydınız. This is why we, the Liberals, propose 10%. İşte bu yüzden biz, Liberaller, %10 öneriyoruz. Liberals will never be silent wherever violations of human rights and the rule of law are committed. Liberaller, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün ihlal edildiği her yerde asla sessiz kalmayacaktır. Regarding the amendments, I urge colleagues to vote against Amendment No 21 from the Liberals. Değişikliklerle ilgili olarak meslektaşlarımdan Liberallerin 21 No'lu Değişikliğine karşı oy kullanmalarını istiyorum. The Liberal group has always set great store by public access. Liberal grup her zaman kamu erişimine büyük önem vermiştir. The Liberal Group has now tried, in parallel, to do the same thing for electricity as we have already done for gas. Liberal Grup, doğalgaz için yaptığımızın aynısını şimdi de elektrik için yapmaya çalışıyor. This will receive the unqualified support of the Liberal Group. Bu Liberal Grubun kayıtsız şartsız desteğini alacaktır. Liberals tell us that as little State involvement as possible is required. Liberaller bize mümkün olduğunca az devlet müdahalesinin gerekli olduğunu söylüyor. I myself visited Cuba a few years ago on behalf of Liberal International. Birkaç yıl önce Liberal Enternasyonal adına Küba'yı ziyaret etmiştim. I can tell the Liberals that they will not be alone in this fight. Liberallere bu mücadelede yalnız olmayacaklarını söyleyebilirim. We thought we had in him a liberal, serious, intelligent leader. Liberal, ciddi ve zeki bir lidere sahip olduğumuzu düşündük. Liberals in this House will defend, with the President-in-Office, the rights of EU citizens. Bu Meclisteki liberaller, Görevdeki Başkan ile birlikte AB vatandaşlarının haklarını savunacaktır. I would like to insist on one aspect which both the Commission and the Liberal Group have been highlighting. Hem Komisyonun hem de Liberal Grubun altını çizdiği bir husus üzerinde ısrar etmek istiyorum. We in the Liberal group will do everything to help it to do so. Biz Liberal grup olarak bu konuda yardımcı olmak için elimizden geleni yapacağız. But that participation of SMEs must, in the view of the Liberal Group, take place within themed programmes. Ancak Liberal Gruba göre KOBİ'lerin katılımı, temalı programlar dahilinde gerçekleşmelidir. The Liberals wanted to submit an urgent motion on this matter, but this was unfortunately overtaken by other priorities. Liberaller bu konuda acil bir önerge sunmak istemiş, ancak ne yazık ki diğer öncelikler bu önergenin önüne geçmiştir. This position was rejected by the United Left, the Social Democrats and the Liberals. Bu tutum Birleşik Sol, Sosyal Demokratlar ve Liberaller tarafından reddedildi. I gather that the Socialists and Liberals cannot accept many of these. Anladığım kadarıyla Sosyalistler ve Liberaller bunların birçoğunu kabul edemiyor. We liberals always push for maximum transparency. Biz liberaller her zaman maksimum şeffaflık için çabalarız. We thought we had in him a liberal, serious, intelligent leader. Onda liberal, ciddi ve zeki bir lider bulduğumuzu düşünmüştük. Now we have a liberal president of the Council, of the European Parliament and of the Commission. Artık Konseyin, Avrupa Parlamentosunun ve Komisyonun liberal bir başkanı var. He's had a liberal upbringing. Liberal bir terbiye almış. Is Tom a liberal or conservative? Tom bir liberal mı yoksa bir muhafazakar mı? I know Tom is a liberal. Tom'un liberal olduğunu biliyorum. Tom and Mary are both quite liberal, aren't they? Tom ve Mary oldukça liberaller, değil mi? I am not a liberal. Liberal değilim. Izmir is the liberal capital of Turkey. İzmir Türkiye'nin liberal başkentidir. Tom isn't exactly a liberal. Tom pek liberal sayılmaz. She's a bleeding-heart liberal. O kanayan bir liberal. I have a liberal neighbor. Liberal görüşlü bir komşum var. The Liberals blamed the Conservatives, and the Conservatives blamed the Liberals. Liberaller Muhafazakârları, Muhafazakârlar da Liberalleri suçladı. The president announced liberal reforms. Başkan liberal reformlar açıkladı. I was surprised to learn that Tom was a liberal. Tom'un liberal olduğunu öğrenince şaşırdım. Tom isn't exactly a liberal. Tom tam olarak bir liberal değil. Take a liberal view of young people. Gençlere liberal bir bakış açısıyla yaklaşın. Tom is a liberal. Tom bir liberal. Is Tom a liberal or conservative? Tom liberal mi yoksa muhafazakar mı? I am not a liberal. Ben bir liberal değilim. Senator Kerry was considered a liberal. Senatör Kerry liberal olarak görülüyordu. He's a bleeding-heart liberal. O kanayan bir liberal. Are you a liberal or conservative? Sen liberal misin yoksa muhafazakar mı? I have a liberal neighbor. Liberal bir komşum var. Mary is a liberal. Mary liberal. The president announced liberal reforms. Devlet başkanı liberal reformları duyurdu. Tom was too liberal. Tom çok liberaldi. I am a liberal. Ben bir liberalim. Are you a liberal or conservative? Liberal mi yoksa muhafazakar mısın? The Liberals blamed the Conservatives, and the Conservatives blamed the Liberals. Liberaller Muhafazakarları suçladı ve Muhafazakarlar Liberalleri suçladı. Tom is quite liberal, isn't he? Tom oldukça liberal, değil mi? Mary is a liberal. Mary bir liberal. I am a liberal. Liberalim. Tom is a bleeding-heart liberal. Tom bir liberaldir. Show More (154)
2	liberal	cömert	adj.
	There is no need to be so liberal with the sweets. Tatlılar konusunda bu kadar cömert olmaya gerek yok. Tom is very liberal with his money. Tom parası konusunda çok cömerttir. He is liberal with his money and buys a lot of presents. Parası konusunda çok cömert ve bir sürü hediye alıyor. Show More (0)
3	liberal	özgür	adj.
	Ezra preferred a liberal neighborhood to live in. Ezra özgür bir mahallede yaşamayı tercih etti. He's had a liberal upbringing. O özgür bir ortamda yetiştirilmiş. Show More (-1)
4	liberal	yaklaşık	adj.
	The translation was not literal but liberal. Çeviri kelimesi kelimesine değil, yaklaşık bir biçimde yapılmış. Show More (-2)
5	liberal	özgürlükçü	adj.
	The liberal societies are trying to find answers to some problems. Özgürlükçü toplumlar bazı sorunlara cevap bulmaya çalışıyorlar. Show More (-2)
6	liberal	liberal	n.
	Liberals will never support the new gun law. Liberaller yeni silah yasasını asla desteklemeyecek. Show More (-2)

	Anglais	Turc
1	liberal	liberal	adj.
	The liberal movement was a significant influence in that period. Liberal hareket o dönemde önemli bir etkiye sahipti. This is unjustified in the opinion of the Liberal Group. Liberal Grubun görüşüne göre bu haksız bir durumdur. I support this resolution by the PPE-DE, PSE, Liberals and the UEN. PPE-DE, PSE, Liberaller ve UEN'in bu kararını destekliyorum. This is a state of affairs which we liberals deeply regret. Bu, biz liberallerin derin üzüntü duyduğu bir durumdur. I think it lapses but if the Liberal Group wants to support me I am very happy to receive their support. Bence geçersiz ama Liberal Grup beni desteklemek isterse desteklerini almaktan çok mutlu olurum. This summit will be marked politically and ideologically by the liberal right and the extreme right. Bu zirveye siyasi ve ideolojik olarak liberal sağ ve aşırı sağ damgasını vuracak. Either you are liberal in both cases or strict in both cases! Ya her iki durumda da liberalsiniz ya da her iki durumda da katı! I found it interesting to take part as a shadow rapporteur on behalf of the Liberals. Liberaller adına gölge raportör olarak yer almayı ilginç buldum. We must maintain the liberal thrust of the e-commerce directive. E-ticaret direktifinin liberal itici gücünü korumalıyız. Liberals in this House will defend, with the President-in-Office, the rights of EU citizens. Bu Meclisteki liberaller, Görevdeki Başkan ile birlikte AB vatandaşlarının haklarını savunacaktır. Fortunately, an attitude of this kind cannot count on much support from other European Liberals. Neyse ki, bu tür bir tutum diğer Avrupalı Liberallerden fazla destek göremez. We thought we had in him a liberal, serious, intelligent leader. Onda liberal, ciddi ve zeki bir lider bulduğumuzu düşünmüştük. First of all, it is in thrall to liberal ideology. Her şeyden önce, liberal ideolojinin esiri olmuş durumdayız. As a liberal, I am very proud that it is a liberal government that has brought about these events. Bir liberal olarak, bu olayların liberal bir hükümet tarafından gerçekleştirilmiş olmasından gurur duyuyorum. In short, we are making progress, and the Liberals will be predominantly voting in favour. Kısacası ilerleme kaydediyoruz ve Liberaller ağırlıklı olarak lehte oy kullanacak. Therefore, we will not support the two amendments by the Liberals and the Greens. Bu nedenle Liberaller ve Yeşiller tarafından sunulan iki değişiklik önergesini desteklemeyeceğiz. Is it condemned to collapse under the current system of liberal globalisation? Mevcut liberal küreselleşme sistemi altında çökmeye mahkum mu? In my opinion, recital C is a liberal interpretation of Article 2 of the Council's draft decision. Benim görüşüme göre, resital C, Konsey'in taslak kararının 2. Maddesinin liberal bir yorumudur. As a Liberal, I am very satisfied with the railways package and our four rapporteurs' reports. Bir Liberal olarak, demiryolları paketinden ve dört raportörümüzün raporlarından çok memnunum. To reduce it to four months, as the Liberal Group has proposed, and as approved in committee, is entirely inconsistent. Liberal Grubun önerdiği ve komitede kabul edildiği gibi bu süreyi dört aya indirmek tamamen tutarsızdır. As a Liberal, I am far from happy with the scope. Bir Liberal olarak kapsamdan memnun değilim. I am very much in favour of a liberal Europe, but it must be a social liberal Europe. Ben liberal bir Avrupa'dan yanayım ama bu sosyal liberal bir Avrupa olmalı. Reality must fade into the background in the face of liberal dogma in the era of capitalist globalisation. Kapitalist küreselleşme çağında liberal dogma karşısında gerçeklik arka planda kalmalıdır. Self-handling provides an example of this liberal vision. Self-handling uygulaması, bu liberal vizyona bir örnek teşkil etmektedir. This liberal basic principle does not have my group's blessing. Bu liberal temel ilke benim grubumun onayını almamıştır. What are the salient points for the liberal group? Liberal grup için öne çıkan noktalar nelerdir? Therefore, we will not support the two amendments by the Liberals and the Greens. Bu nedenle, Liberaller ve Yeşiller tarafından sunulan iki değişiklik önergesini desteklemeyeceğiz. The Liberal Group has made constructive efforts to contribute to this resolution. Liberal Grup bu karara katkıda bulunmak için yapıcı çabalar sarf etmiştir. We Liberals would like to protest strongly against this trial on several grounds. Biz Liberaller bu davayı çeşitli gerekçelerle şiddetle protesto etmek istiyoruz. The Liberal Group would vote against the resolution. Liberal Grup karara karşı oy kullanacaktır. Despite this, the Liberal Group has re-tabled this absurd proposal. Buna rağmen Liberal Grup bu saçma öneriyi yeniden gündeme getirmiştir. The Liberals wanted to submit an urgent motion on this matter, but this was unfortunately overtaken by other priorities. Liberaller bu konuda acil bir önerge sunmak istemiş, ancak ne yazık ki diğer öncelikler bu önergenin önüne geçmiştir. I cannot go along with the Liberals on this. Bu konuda Liberallerle birlikte hareket edemem. This participation, however, should, according to the Liberal Group, feature within thematic programmes. Ancak Liberal Gruba göre bu katılım, tematik programlar içerisinde yer almalıdır. This is the amendment by the European Liberal and Democratic Party group concerning rejection of the common position. Bu, Avrupa Liberal ve Demokrat Parti grubunun ortak pozisyonun reddine ilişkin değişiklik önergesidir. The liberal group will therefore vote against these amendments. Dolayısıyla Liberal Grup bu değişikliklere karşı oy kullanacaktır. There are two issues of absolutely fundamental importance to us as a Liberal group. Liberal bir grup olarak bizim için kesinlikle temel öneme sahip iki konu vardır. As long as there are Liberals in this House, we shall stand up for human rights in China. Bu Mecliste Liberaller olduğu sürece Çin'deki insan haklarını savunacağız. The negative effect of a liberal drugs policy has the effect of drawing people into certain other areas. Liberal bir uyuşturucu politikasının olumsuz etkisi, insanları başka alanlara çekme etkisine sahiptir. That is why Liberals in this House insist that the inspectors be allowed to continue their work. Bu nedenle bu Meclisteki Liberaller müfettişlerin çalışmalarına devam etmelerine izin verilmesi konusunda ısrarcıdır. We have invited four liberal friends from Cuba who are working entirely peacefully on issues of democratisation. Küba'dan, demokratikleşme konularında tamamen barışçıl bir şekilde çalışan dört liberal dostumuzu davet ettik. You were chairman of the Liberal Group at the time. O dönemde Liberal Grup başkanıydınız. We Liberals can give our warm support to this proposal. Biz Liberaller bu öneriye içten desteğimizi verebiliriz. On behalf of the Liberal Group, I should also like to express our satisfaction. Liberal Grup adına memnuniyetimizi de ifade etmek isterim. Reality must fade into the background in the face of liberal dogma in the era of capitalist globalisation. Kapitalist küreselleşme çağında liberal dogmalar karşısında gerçekler geri planda kalmalıdır. Since these measures involve considerable financial expenditure, very liberal implementation deadlines were set. Bu tedbirler önemli miktarda mali harcama içerdiğinden, oldukça liberal uygulama süreleri belirlenmiştir. Most members of the Liberal Group can tolerate this precarious balance. Liberal Grubun çoğu üyesi bu istikrarsız dengeyi tolere edebilir. The Liberal Group is taking the asylum obligations arising from the Geneva Convention very seriously. Liberal Grup, Cenevre Sözleşmesi'nden kaynaklanan sığınma yükümlülüklerini çok ciddiye almaktadır. The Danish President-in-Office is a liberal and is closely associated with Danish agriculture. Danimarka Dönem Başkanı liberaldir ve Danimarka tarımı ile yakından ilişkilidir. The Commission, the Liberals and also the Christian Democrats are not averse to the principle of deposit systems. Komisyon, Liberaller ve Hıristiyan Demokratlar depozito sistemi ilkesine karşı değiller. The Liberal Group will be voting against adoption of this recommendation tomorrow. Liberal Grup yarın bu tavsiyenin kabul edilmesine karşı oy kullanacaktır. As liberals, we applaud the principle of independent research. Liberaller olarak bağımsız araştırma ilkesini alkışlıyoruz. The Liberal Group tried to do this back in January. Liberal Grup bunu Ocak ayında yapmaya çalışmıştı. First of all, adopted Amendment No 41 has a liberal pedigree. Her şeyden önce, kabul edilen 41 sayılı Değişiklik liberal bir geçmişe sahiptir. We Liberals would like to remind everyone of Article 2 of the EU-Egypt Association Agreement. Biz Liberaller herkese AB-Mısır Ortaklık Anlaşmasının 2. Maddesini hatırlatmak isteriz. And I heard you say in your previous speech that you are a dyed-in-the-wool liberal. Bir önceki konuşmanızda da koyu bir liberal olduğunuzu söylediğinizi duydum. The Liberal Group also wanted the text to contain a reference to scientific and technical progress. Liberal Grup da metinde bilimsel ve teknik ilerlemeye atıfta bulunulmasını istemiştir. Massively overexploited, immigrants are the victims of liberal deregulation. Aşırı derecede sömürülen göçmenler liberal deregülasyonun kurbanlarıdır. That is why I would request that we first vote on the Liberals' amendment and then on ours. Bu nedenle önce Liberallerin değişikliğini, ardından da bizimkini oylamamızı talep ediyorum. Its economic strategy is already liberal. Ekonomik stratejisi zaten liberaldir. That is why I would request that we first vote on the Liberals' amendment and then on ours. Bu nedenle önce Liberallerin değişikliğini sonra da bizimkini oylamamızı talep ediyorum. The liberal group will therefore vote against these amendments. Bu nedenle liberal grup bu değişikliklere karşı oy kullanacaktır. The correct way forward in this case is to approve the liberals' and others' amendments. Bu durumda izlenecek doğru yol, liberallerin ve diğerlerinin değişikliklerini onaylamaktır. The Liberal Group is taking the asylum obligations arising from the Geneva Convention very seriously. Liberal Grup Cenevre Sözleşmesinden kaynaklanan sığınma yükümlülüklerini çok ciddiye almaktadır. So, in fact, we as Liberals are not too badly represented in the European institutions. Yani aslında Liberaller olarak Avrupa kurumlarında çok da kötü temsil edilmiyoruz. We Swedish Liberals will vote against the report because it lacks this overall combination. Biz İsveçli Liberaller, bu genel kombinasyondan yoksun olduğu için rapora karşı oy kullanacağız. I am slightly disappointed that the Liberal benches tonight are empty. Bu akşam Liberal sıraların boş olması beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. As a liberal, it is with particular pleasure that I stand here today. Bir liberal olarak bugün burada bulunmaktan özel bir memnuniyet duyuyorum. And does the liberal model actually guarantee equitable development in these countries? Peki liberal model bu ülkelerde gerçekten adil bir kalkınmayı garanti ediyor mu? I cannot go along with the Liberals on this. Bu konuda Liberallerle aynı fikirde olamam. Health care and care for the elderly are issues that have traditionally occupied prominent places on our Liberal agenda. Sağlık ve yaşlı bakımı, geleneksel olarak Liberal gündemimizde önemli bir yer işgal eden konulardır. For us Liberals, scrutiny of foreign policy is also important. Biz Liberaller için dış politikanın incelenmesi de önemlidir. We believe that a more liberal market is the best way forward. Daha liberal bir piyasanın ileriye dönük en iyi yol olduğuna inanıyoruz. The Liberals have been saying that for a hundred years. Liberaller bunu yüz yıldır söylüyor. The Liberal group has always set great store by public access. Liberal Grup her zaman halkın erişimine büyük önem vermiştir. The Karas report draws on the very liberal conclusions of the Feira European Council in approving the directive. Karas raporu, Feira Avrupa Konseyi'nin yönergeyi onaylarken aldığı oldukça liberal sonuçlara dayanmaktadır. We have invited four liberal friends from Cuba who are working entirely peacefully on issues of democratisation. Küba'dan demokratikleşme konularında tamamen barışçıl bir şekilde çalışan dört liberal dostumuzu davet ettik. In my opinion, recital C is a liberal interpretation of Article 2 of the Council's draft decision. Kanaatimce, gerekçe C, Konsey'in karar taslağının 2. Maddesinin liberal bir yorumudur. Thank God, however, this liberal and proactive policy has borne fruit. Ancak Tanrı'ya şükür, bu liberal ve proaktif politika meyvelerini verdi. This position was rejected by the United Left, the Social Democrats and the Liberals. Bu tutum Birleşik Sol, Sosyal Demokratlar ve Liberaller tarafından reddedildi. The Commission, the Liberals and also the Christian Democrats are not averse to the principle of deposit systems. Komisyon, Liberaller ve Hristiyan Demokratlar depozito sistemi ilkesine karşı değiller. I gather that the Socialists and Liberals cannot accept many of these. Anladığım kadarıyla Sosyalistler ve Liberaller bunların birçoğunu kabul edemiyor. Regarding the amendments, I urge colleagues to vote against Amendment No 21 from the Liberals. Değişikliklerle ilgili olarak, meslektaşlarımdan Liberallerin 21 No'lu Değişikliğine karşı oy kullanmalarını istiyorum. Populism is the new epidemic, which must be fought with liberal means and should not be encouraged. Popülizm, liberal araçlarla mücadele edilmesi ve teşvik edilmemesi gereken yeni bir salgındır. Last year, the President of Taiwan, Chen Shui-bian, was awarded the Liberal International Freedom Prize. Geçtiğimiz yıl Tayvan Devlet Başkanı Chen Shui-bian, Liberal Uluslararası Özgürlük Ödülü'ne layık görüldü. Either you are liberal in both cases or strict in both cases! Ya her iki durumda da liberalsiniz ya da her iki durumda da katısınız! Luckily the Liberals have included it in a proposed amendment. Neyse ki Liberaller bunu bir değişiklik önerisine dahil ettiler. On behalf of the Liberal Group I welcome this closer working relationship between Parliament and the Council. Liberal Grup adına Parlamento ve Konsey arasındaki bu yakın çalışma ilişkisini memnuniyetle karşılıyorum. My group, the Liberal Group, wants to make three points, largely in the form of questions. Benim grubum olan Liberal Grup, büyük ölçüde sorular şeklinde üç noktaya değinmek istiyor. As a liberal, I am always in favour of dialogue in Parliament. Bir liberal olarak, Parlamento'da her zaman diyalogdan yanayım. The collapse of liberal dogmas is becoming increasingly apparent. Liberal dogmaların çöküşü giderek daha belirgin hale geliyor. Now he is a Liberal. Şimdi o bir Liberal. The Liberal Group also wanted the text to contain a reference to scientific and technical progress. Liberal Grup ayrıca metinde bilimsel ve teknik ilerlemeye de atıfta bulunulmasını istemiştir. As liberals, we believe in globalisation, free trade and international solidarity. Liberaller olarak küreselleşmeye, serbest ticarete ve uluslararası dayanışmaya inanıyoruz. Regardless of the amendments incorporated, the text remains liberal. Yapılan değişiklikler ne olursa olsun, metin liberal kalmaya devam etmektedir. The Liberal Group will therefore support the report. Liberal Grup bu nedenle raporu destekleyecektir. We Liberals also believe that Europeans need a common European constitution. Biz Liberaller aynı zamanda Avrupalıların ortak bir Avrupa anayasasına ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. On behalf of the liberal group, I can say that we broadly support the Commission's proposals. Liberal grup adına Komisyonun önerilerini genel olarak desteklediğimizi söyleyebilirim. This is a noble-minded enterprise, to which I, as a Liberal, give my unqualified support. Bu, bir Liberal olarak benim de kayıtsız şartsız destek verdiğim asil bir girişimdir. Now he is a Liberal. Artık o bir Liberal. The Liberal Group welcomes the date of 2007 along with a roadmap for Bulgaria and Romania. Liberal Grup, Bulgaristan ve Romanya için bir yol haritası ile birlikte 2007 tarihini memnuniyetle karşılamaktadır. Why are Liberals in this House confident that you will succeed? Bu Meclisteki Liberaller neden başarılı olacağınızdan eminler? I would also like to make an appeal to the Liberal Group. Liberal Gruba da bir çağrıda bulunmak istiyorum. Unfortunately, a number of fellow MEPs, mainly from the liberal and green groups, have fallen for this lobby. Ne yazık ki, başta liberal ve yeşil gruplardan olmak üzere bazı AP üyesi dostlarımız bu lobiye kanmış durumdalar. This participation, however, should, according to the Liberal Group, feature within thematic programmes. Ancak Liberal Grup'a göre bu katılım tematik programlarda yer almalıdır. As a Liberal, and also on behalf of my group, that is excessive intervention from the powers that be. Bir Liberal olarak ve aynı zamanda grubum adına bu iktidarın aşırı müdahalesidir. According to the Liberals, climate, waste, and bio-diversity had to be included. Liberallere göre iklim, atık ve biyo-çeşitliliğin de dahil edilmesi gerekiyordu. We liberals have been fighting for enlargement since the fall of the Berlin Wall. Biz liberaller Berlin Duvarı'nın yıkılmasından bu yana genişleme için mücadele ediyoruz. I would therefore ask, on behalf of the Liberal Group, that we move it to the November II part-session. Bu nedenle, Liberal Grup adına, konuyu Kasım ayındaki II. kısmi oturuma taşımamızı rica ediyorum. You were chairman of the Liberal Group at the time. Siz o dönemde Liberal Grup başkanıydınız. This is why we, the Liberals, propose 10%. İşte bu yüzden biz, Liberaller, %10 öneriyoruz. Now we have a liberal president of the Council, of the European Parliament and of the Commission. Artık Konseyin, Avrupa Parlamentosunun ve Komisyonun liberal bir başkanı var. Liberals will never be silent wherever violations of human rights and the rule of law are committed. Liberaller, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün ihlal edildiği her yerde asla sessiz kalmayacaktır. Regarding the amendments, I urge colleagues to vote against Amendment No 21 from the Liberals. Değişikliklerle ilgili olarak meslektaşlarımdan Liberallerin 21 No'lu Değişikliğine karşı oy kullanmalarını istiyorum. The Liberal group has always set great store by public access. Liberal grup her zaman kamu erişimine büyük önem vermiştir. The Liberal Group has now tried, in parallel, to do the same thing for electricity as we have already done for gas. Liberal Grup, doğalgaz için yaptığımızın aynısını şimdi de elektrik için yapmaya çalışıyor. Self-handling provides an example of this liberal vision. Kendi kendine elleçleme bu liberal vizyona bir örnek teşkil etmektedir. We liberals always push for maximum transparency. Biz liberaller her zaman maksimum şeffaflık için çabalarız. This will receive the unqualified support of the Liberal Group. Bu Liberal Grubun kayıtsız şartsız desteğini alacaktır. Liberals tell us that as little State involvement as possible is required. Liberaller bize mümkün olduğunca az devlet müdahalesinin gerekli olduğunu söylüyor. I myself visited Cuba a few years ago on behalf of Liberal International. Birkaç yıl önce Liberal Enternasyonal adına Küba'yı ziyaret etmiştim. I can tell the Liberals that they will not be alone in this fight. Liberallere bu mücadelede yalnız olmayacaklarını söyleyebilirim. We thought we had in him a liberal, serious, intelligent leader. Liberal, ciddi ve zeki bir lidere sahip olduğumuzu düşündük. I would like to insist on one aspect which both the Commission and the Liberal Group have been highlighting. Hem Komisyonun hem de Liberal Grubun altını çizdiği bir husus üzerinde ısrar etmek istiyorum. We in the Liberal group will do everything to help it to do so. Biz Liberal grup olarak bu konuda yardımcı olmak için elimizden geleni yapacağız. But that participation of SMEs must, in the view of the Liberal Group, take place within themed programmes. Ancak Liberal Gruba göre KOBİ'lerin katılımı, temalı programlar dahilinde gerçekleşmelidir. He's had a liberal upbringing. Liberal bir terbiye almış. I have a liberal neighbor. Liberal görüşlü bir komşum var. I know Tom is a liberal. Tom'un liberal olduğunu biliyorum. Tom and Mary are both quite liberal, aren't they? Tom ve Mary oldukça liberaller, değil mi? I am not a liberal. Liberal değilim. Izmir is the liberal capital of Turkey. İzmir Türkiye'nin liberal başkentidir. Tom isn't exactly a liberal. Tom pek liberal sayılmaz. The Liberals blamed the Conservatives, and the Conservatives blamed the Liberals. Liberaller Muhafazakârları, Muhafazakârlar da Liberalleri suçladı. The president announced liberal reforms. Başkan liberal reformlar açıkladı. Tom is a bleeding-heart liberal. Tom bir liberaldir. Tom isn't exactly a liberal. Tom tam olarak bir liberal değil. I was surprised to learn that Tom was a liberal. Tom'un liberal olduğunu öğrenince şaşırdım. Is Tom a liberal or conservative? Tom liberal mi yoksa muhafazakar mı? I am not a liberal. Ben bir liberal değilim. Is Tom a liberal or conservative? Tom bir liberal mı yoksa bir muhafazakar mı? Tom is a liberal. Tom bir liberal. I am a liberal. Ben bir liberalim. He's a bleeding-heart liberal. O kanayan bir liberal. Are you a liberal or conservative? Sen liberal misin yoksa muhafazakar mı? I have a liberal neighbor. Liberal bir komşum var. Tom is quite liberal, isn't he? Tom oldukça liberal, değil mi? Mary is a liberal. Mary liberal. The president announced liberal reforms. Devlet başkanı liberal reformları duyurdu. Tom was too liberal. Tom çok liberaldi. I am a liberal. Liberalim. Are you a liberal or conservative? Liberal mi yoksa muhafazakar mısın? She's a bleeding-heart liberal. O kanayan bir liberal. Senator Kerry was considered a liberal. Senatör Kerry liberal olarak görülüyordu. Take a liberal view of young people. Gençlere liberal bir bakış açısıyla yaklaşın. The Liberals blamed the Conservatives, and the Conservatives blamed the Liberals. Liberaller Muhafazakarları suçladı ve Muhafazakarlar Liberalleri suçladı. Mary is a liberal. Mary bir liberal. Show More (154)
2	liberal	liberal	n.
	Liberals will never support the new gun law. Liberaller yeni silah yasasını asla desteklemeyecek. Show More (-2)