The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Anglais	Turc
1	look forward to (something)	(bir şey) için sabırsızlanmak	v.
	I am really pleased to have the signal from Parliament and I look forward to moving this forward. Parlamento'dan bu yönde bir sinyal almaktan büyük memnuniyet duyuyorum ve bu konuyu ilerletmek için sabırsızlanıyorum. I look forward to debating this on future Tuesdays in Strasbourg. Gelecek Salı günleri Strazburg'da bu konuyu tartışmak için sabırsızlanıyorum. I look forward to hearing his response. Cevabını duymak için sabırsızlanıyorum. I look forward to reading the communication. İletiyi okumak için sabırsızlanıyorum. We look forward to seeing that detail and wish its progress well. Bu ayrıntıyı görmek için sabırsızlanıyoruz ve ilerlemesinin iyi olmasını diliyoruz. I am looking forward to hearing Parliament's view on this subject. Parlamentonun bu konudaki görüşlerini duymak için sabırsızlanıyorum. I look forward to the best possible collaboration with you. Sizinle mümkün olan en iyi işbirliğini yapmak için sabırsızlanıyorum. We look forward to hearing the pipes at the next Burns'supper. Bir sonraki Burns's supper'da boru seslerini duymak için sabırsızlanıyoruz. We look forward to seeing part two. İkinci bölümü görmek için sabırsızlanıyoruz. We look forward to receiving your individual comments. Bireysel yorumlarınızı almak için sabırsızlanıyoruz. The Presidency will demonstrate efficiency and flexibility and looks forward to fruitful cooperation. Başkanlık etkinlik ve esneklik gösterecek ve verimli bir işbirliği için sabırsızlanacaktır. We are looking forward to getting to know you and your ideas. Sizi ve fikirlerinizi tanımak için sabırsızlanıyoruz. We look forward to seeing the winners! Kazananları görmek için sabırsızlanıyoruz! We look forward to serving you and your guests. Size ve misafirlerinize hizmet vermek için sabırsızlanıyoruz. I am looking forward to trying these new products. Bu yeni ürünleri denemek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to trying this soap. Bu sabunu denemek için sabırsızlanıyorum. Look forward to hearing about your wedding plans! Düğün planlarınızı duymak için sabırsızlanıyoruz! I look forward to learning more about your service. Hizmetiniz hakkında daha fazla bilgi edinmek için sabırsızlanıyorum. I look forward to seeing the site! Siteyi görmek için sabırsızlanıyorum! The INGUN Turkey team is looking forward to getting to know you! INGUN Türkiye ekibi sizi tanımak için sabırsızlanıyor! Try to solve your problems with us, we're looking forward to hearing from you! Sorunlarınızı bizimle çözmeye çalışın, sizden haber almak için sabırsızlanıyoruz! We are looking forward to new discoveries! Yeni keşifler için sabırsızlanıyoruz! We are looking forward to seeing your designs! Tasarımlarınızı görmek için sabırsızlanıyoruz! We look forward to delivering exceptional designs and advice for your project. Projeniz için olağanüstü tasarımlar ve tavsiyeler sunmak için sabırsızlanıyoruz. We look forward to bringing your dream project to life. Hayalinizdeki projeyi hayata geçirmek için sabırsızlanıyoruz. We look forward to creating a good future with you! Sizinle iyi bir gelecek yaratmak için sabırsızlanıyoruz! Looking forward to learning more about your service. Hizmetiniz hakkında daha fazla bilgi edinmek için sabırsızlanıyorum. We look forward to getting to know you and your ideas. Sizi ve fikirlerinizi tanımak için sabırsızlanıyoruz. We look forward to getting to know you and your company. Sizi ve şirketinizi tanımak için sabırsızlanıyoruz. We look forward to meeting your translation needs. Çeviri ihtiyaçlarınızı karşılamak için sabırsızlanıyoruz. We look forward to sharing the excitement! Heyecanı paylaşmak için sabırsızlanıyoruz! We’re looking forward to another meal here! Burada başka bir yemek için sabırsızlanıyoruz! We’re looking forward to creating a good future with you! Sizinle iyi bir gelecek yaratmak için sabırsızlanıyoruz! I’m looking forward to trying this soap. Bu sabunu denemek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to starting the next one. Bir sonrakine başlamak için sabırsızlanıyorum. I am looking forward to trying all three of them. Üçünü de denemek için sabırsızlanıyorum. I am looking forward to trying everything! Her şeyi denemek için sabırsızlanıyorum! I don't look forward to the sex. Seks için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to doing business with you. Seninle iş yapmak için sabırsızlanıyorum. Tom was looking forward to seeing Mary again. Tom Mary'yi tekrar görmek için sabırsızlanıyordu. I've been looking forward to meeting you again. Seninle tekrar buluşmak için sabırsızlanıyordum. I'm looking forward to doing that with you. Bunu seninle yapmak için sabırsızlanıyorum. Tom was looking forward to watching the football match he had recorded at home, and he was angry when he overheard someone mention the final score. Tom evde kaydettiği futbol maçını izlemek için sabırsızlanıyordu ve birinin maçın skorundan bahsettiğini duyunca sinirlendi. We look forward to competing. Yarışmak için sabırsızlanıyoruz. I'm looking forward to serving your company. Şirketinize hizmet vermek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to spending some time with you. Seninle biraz zaman geçirmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to spending time with my family. Ailemle vakit geçirmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to talking with you. Seninle konuşmak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to tomorrow. Yarın için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to touring bookstores in the US. ABD'deki kitapçıları gezmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to visiting Boston. Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum. I look forward to your next visit. Bir sonraki ziyaretin için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to visiting my sister in Los Angeles. Los Angeles'taki kız kardeşimi ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum. I've been looking forward to visiting Boston. Boston'u ziyaret etmek için sabırsızlanıyordum. I look forward to speaking with you again. Seninle tekrar konuşmak için sabırsızlanıyorum. Tom is looking forward to meeting you. Tom seninle tanışmak için sabırsızlanıyor. I look forward to seeing you at Christmas. Noel'de seni görmek için sabırsızlanıyorum. My daughter is looking forward to Christmas. Kızım Noel için sabırsızlanıyor. She is looking forward to seeing him again. Onu tekrar görmek için sabırsızlanıyor. I've been looking forward to meeting you, Tom. Seninle tanışmak için sabırsızlanıyordum, Tom. I look forward to seeing you on my next trip to your city. Şehrinize bir sonraki seyahatimde sizi görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing you. Seni görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing your father. Babanı görmek için sabırsızlanıyorum. I look forward to seeing you at Christmas. Seni Noelde görmek için sabırsızlanıyorum. Tom is looking forward to going to Boston. Tom, Boston'a gitmek için sabırsızlanıyor. Tom is looking forward to hearing from you. Tom senden haber almak için sabırsızlanıyor. Tom is looking forward to going to Boston. Tom Boston'a gitmek için sabırsızlanıyor. Tom is looking forward to seeing Mary this coming weekend. Tom önümüzdeki hafta sonu Mary'yi görmek için sabırsızlanıyor. I am looking forward to Christmas. Noel için sabırsızlanıyorum. I am looking forward to exploring this country and having many adventures. Bu ülkeyi keşfetmek ve birçok macera yaşamak için sabırsızlanıyorum. I'm just looking forward to going home. Eve gitmek için sabırsızlanıyorum. I look forward to seeing you. Seni görmek için sabırsızlanıyorum. Tom is looking forward to seeing you again. Tom seni tekrar görmek için sabırsızlanıyor. Tom is looking forward to seeing you soon. Tom seni yakında görmek için sabırsızlanıyor. Tom is looking forward to spending the day with Mary. Tom günü Mary ile geçirmek için sabırsızlanıyor. Tom is looking forward to working with you. Tom sizinle çalışmak için sabırsızlanıyor. I look forward to the summer vacation. Yaz tatili için sabırsızlanıyorum. I look forward to watching you dance. Seni dans ederken izlemek için sabırsızlanıyorum. Tom looks forward to going to work every morning. Tom her sabah işe gitmek için sabırsızlanıyor. We look forward to getting back home. Eve dönmek için sabırsızlanıyoruz. I am looking forward to seeing the film with her. Filmi onunla birlikte izlemek için sabırsızlanıyorum. I am looking forward to seeing you again soon. Seni en kısa zamanda tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. I am looking forward to seeing you again. Sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. I am looking forward to seeing you next Sunday. Gelecek Pazar seni görmek için sabırsızlanıyorum. We look forward to receiving your quote by return mail. Teklifinizi bu postanın cevabı ile almak için sabırsızlanıyoruz. We look forward to seeing you again. Sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyoruz. I'm looking forward to your visit. Ziyaretiniz için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to doing that. Bunu yapmak için sabırsızlanıyorum. I'm really looking forward to playing tennis with Tom. Tom ile tenis oynamak için sabırsızlanıyorum. I'm really looking forward to relaxing this weekend. Bu hafta sonu dinlenmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to doing this again. Bunu tekrar yapmak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to getting to know you better. Seni daha iyi tanımak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to getting your letter. Mektubunu almak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to going home. Eve gitmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to going swimming with you. Seninle yüzmeye gitmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to going to Boston. Boston'a gitmek için sabırsızlanıyorum. We look forward to seeing you. Size görmek için sabırsızlanıyoruz. We're looking forward to seeing you again. Sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyoruz. Tom is looking forward to getting started. Tom başlamak için sabırsızlanıyor. We're looking forward to seeing you soon. Seni yakında görmek için sabırsızlanıyoruz. We're looking forward to seeing you. Seni görmek için sabırsızlanıyoruz. I look forward to hearing from you soon. Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum. I look forward to hearing your feedback. Geri bildirimini dinlemek için sabırsızlanıyorum. I look forward to hearing your feedback. Görüşlerinizi duymak için sabırsızlanıyorum. I look forward to meeting her. Onunla buluşmak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing you in a wedding dress. Seni gelinlik içinde görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing you in Boston. Seni Boston'da görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to receiving letters from you. Senden mektup almak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to receiving your reply. Cevabınızı almak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing him. Onu görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing Tom. Tom'u görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing what you guys do with it. Bununla ne yapacağınızı görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing you again in Japan. Sizi Japonya'da tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing you again soon. Ben kısa sürede sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing you dance. Seni dans ederken görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing you in a wedding dress. Ben seni bir gelinlik içinde görmek için sabırsızlanıyorum. I look forward to eating Japanese food. Japon yemeği yemek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to reading Ayako's diary again. Ayako'nun günlüğünü tekrar okumak için sabırsızlanıyorum. I look forward to corresponding with you. Sizinle yazışmak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to meeting you all after such a long time. Uzun zaman sonra hepinizle tanışmak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to meeting your parents. Anne babanla tanışmak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to next week. Gelecek hafta için sabırsızlanıyorum. I look forward to doing that with you. Bunu seninle yapmak için sabırsızlanıyorum. Are you looking forward to doing that? Bunu yapmak için sabırsızlanıyor musunuz? We are looking forward to seeing you. Sizi görmek için sabırsızlanıyoruz. We are looking forward to seeing you. Seni görmek için sabırsızlanıyoruz. Are you looking forward to doing that? Bunu yapmak için sabırsızlanıyor musun? Everyone is looking forward to watching the game. Herkes maçı izlemek için sabırsızlanıyor. He is looking forward to seeing you. O seni görmek için sabırsızlanıyor. He is looking forward to seeing you. Seni görmek için sabırsızlanıyor. Beth was looking forward to meeting him, but he never showed up. Beth, onunla tanışmak için sabırsızlanıyordu ama o hiç gelmedi. I look forward to a rematch. Rövanş için sabırsızlanıyorum. I'm really looking forward to seeing it. Gerçekten görmek için sabırsızlanıyorum. I'm really looking forward to seeing Tom again. Tom'u tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. We are all looking forward to seeing you and your family. Hepimiz sizi ve ailenizi görmek için sabırsızlanıyoruz. We are all looking forward to seeing you. Hepimiz seni görmek için sabırsızlanıyoruz. We are all looking forward to seeing your family. Hepimiz ailenizi görmek için sabırsızlanıyoruz. I am looking forward to seeing you soon. Yakında seni görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to going to the concert. Konsere gitmek için sabırsızlanıyorum. We are looking forward to going on a hike next week. Gelecek hafta yürüyüşe çıkmak için sabırsızlanıyoruz. I'm looking forward to meeting Tom again. Tom'la tekrar görüşmek için sabırsızlanıyorum. We are looking forward to hearing about your trip. Seyahatiniz hakkında bilgi almak için sabırsızlanıyoruz. I am looking forward to visiting Britain once again. İngiltere'yi bir kez daha ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum. I am looking forward to visiting your school. Okulunu ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum. We are looking forward to hearing from you soon. Yakında senden haber almak için sabırsızlanıyoruz. I am looking forward to visiting your school. Okulunuzu ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum. We are looking forward to seeing you again. Sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyoruz. We are looking forward to seeing you soon. Seni yakında görmek için sabırsızlanıyoruz. We are looking forward to receiving your quote as soon as possible. Teklifinizi bir an önce almak için sabırsızlanıyoruz. I'm looking forward to meeting Tom. Tom'la tanışmak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to meeting with you the next time I visit your town. Kasabanıza bir sonraki ziyaretimde sizinle tanışmak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to hearing from you soon. Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum. I'm really looking forward to seeing you. Seni görmek için sabırsızlanıyorum. I am looking forward to seeing you again. Seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. I am looking forward to seeing you in this town. Seni bu kasabada görmek için sabırsızlanıyorum. I am looking forward to the trip. Gezi için sabırsızlanıyorum. I am looking forward to going to the zoo. Hayvanat bahçesine gitmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to watching the movie with her. Filmi onunla birlikte izlemek için sabırsızlanıyorum. I am looking forward to hearing from you soon. Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to working with you. Seninle çalışmak için sabırsızlanıyorum. We look forward to seeing you. Seni görmek için sabırsızlanıyoruz. I am looking forward to meeting you when you come. Geldiğinizde sizinle tanışmak için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing you in your wedding dress. Seni gelinliğinle görmek için sabırsızlanıyorum. We're looking forward to it all. Hepsi için sabırsızlanıyoruz. We are looking forward to serving you again. Size tekrar hizmet etmek için sabırsızlanıyoruz. We're looking forward to getting started. Başlamak için sabırsızlanıyoruz. I'm looking forward to seeing you soon. Seni yakında görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing you soon. Yakında görüşmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing you this April. Bu Nisan'da seni görmek için sabırsızlanıyorum. I'm looking forward to seeing you tomorrow. Yarın seni görmek için sabırsızlanıyorum. I look forward to meeting him. Onunla buluşmak için sabırsızlanıyorum. I look forward to meeting them. Onlarla buluşmak için sabırsızlanıyorum. I look forward to meeting Tom. Tom'la tanışmak için sabırsızlanıyorum. Tell Tom I'm looking forward to meeting him. Tom'a onunla tanışmak için sabırsızlandığımı söyle. She was looking forward to playing table tennis with him. Onunla masa tenisi oynamak için sabırsızlanıyordu. I look forward to meeting you. Seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum. I look forward to reading your new novel. Yeni romanını okumak için sabırsızlanıyorum. I look forward to reading your report. Raporunuzu okumak için sabırsızlanıyorum. I look forward to seeing them this spring. Bu ilkbahar onları görmek için sabırsızlanıyorum. I look forward to seeing you again soon. Yakında seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. I look forward to seeing you again very soon. Seni çok yakında tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. I look forward to seeing you again very soon. Çok yakında seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. I look forward to seeing you again. Sizi tekrar görmek için sabırsızlanıyorum. She was looking forward to spending time with him. Onunla vakit geçirmek için sabırsızlanıyordu. Tom is looking forward to doing that. Tom bunu yapmak için sabırsızlanıyor. Show More (182)