metallic - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
metallic metalik adj.
  • The car was painted in a stunning metallic blue.
  • Araba, çarpıcı bir metalik maviye boyanmıştı.
  • Tom's new bicycle is metallic red.
  • Tom'un yeni bisikleti metalik kırmızıdır.
  • Plutonium has a metallic taste.
  • Plütonyumun metalik bir tadı vardır.
Show More (2)
metallic kulak tırmalayan adj.
  • The villain's metallic voice sent shivers down the protagonist's spine.
  • Kötü adamın kulak tırmalayan sesi kahramanın tüylerini diken diken etti.
Show More (-2)
metallic metalden yapılmış adj.
  • The robot's exterior was composed of a strong metallic alloy.
  • Robotun dış yüzeyi güçlü bir metalik alaşımdan oluşuyordu.
Show More (-2)
metallic metalimsi adj.
  • The medication left a metallic taste in her mouth.
  • İlaç ağzında metalik bir tat bırakmıştı.
Show More (-2)
metallic çınlama adj.
  • The metallic clang echoed through the workshop.
  • Metalik çınlama, tüm atölyede yankılandı.
Show More (-2)