|
- It has a larger population, it is more powerful and has more solidarity - it can still change world order.
- Daha büyük bir nüfusa sahiptir, daha güçlüdür ve daha fazla dayanışma gösterir; yani hala dünya düzenini değiştirebilir.
- It has often suffered at the expense of decisions made by larger and more powerful nations.
- Daha büyük ve daha güçlü uluslar tarafından alınan kararlar nedeniyle sık sık zarar görmüştür.
- But which is the more powerful?
- Ama hangisi daha güçlü?
- When we have completed the process of enlargement, we will be economically and politically more powerful.
- Genişleme sürecini tamamladığımızda ekonomik ve siyasi olarak daha güçlü olacağız.
- With these stories, nature welcomes us with a much more powerful space energy.
- Bu hikayelerle doğa bizi çok daha güçlü bir mekan enerjisiyle karşılıyor.
- It's a more powerful way of being in the long run.
- Uzun vadede var olmanın daha güçlü bir yolu.
- The fears of children were simpler and usually more powerful.
- Çocukların korkuları daha basitti ve genellikle daha güçlüydü.
- The three rules together are more powerful than any of them alone.
- Üç kural birlikte, tek başına hepsinden daha güçlüdür.
- With these stories, nature welcomes us with a much more powerful space energy.
- Bu hikayelerle doğa bizi çok daha güçlü bir mekan enerjisi ile karşılar.
- Human wars created a hunger for more powerful weapons.
- İnsan savaşları daha güçlü silahlara yönelik bir iştah yarattı.
- And cultural worldviews were four times more powerful than political affiliation.
- Kültürel dünya görüşleri, siyasi ilişkilerden dört kat daha güçlüydü.
- The three rules together are more powerful than any of them alone.
- Üç kural birlikte diğer herhangi birinin tek başına olduğundan daha güçlüdür.
- With these stories, nature welcomes us with a much more powerful space energy.
- Bu hikâyelerle doğa, bizi çok daha güçlü bir mekân enerjisiyle karşılar.
- A few things in the world are more powerful than a positive push.
- Dünyadaki sayılı şey olumlu bir etkiden daha güçlüdür.
- The three rules together are more powerful than any of them alone.
- Üç kural birlikte, herhangi birinin tek başına olduğundan daha güçlüdür.
- And cultural worldviews were four times more powerful than political affiliation.
- Ve kültürel dünya görüşleri siyasi bağlılıktan dört kat daha güçlüydü.
- The fears of children were simpler and usually more powerful.
- Çocukların korkuları daha basit ve genellikle daha güçlüydü.
- It's a more powerful way of being in the long run.
- Bu uzun vadede daha güçlü bir varoluş biçimidir.
- A few things in the world are more powerful than a positive push.
- Dünyada çok az şey olumlu bir itkiden daha güçlüdür.
- The soldiers had more powerful weapons.
- Askerlerin daha güçlü silahları vardı.
- Love is more powerful than death.
- Sevgi ölümden daha güçlüdür.
- The coronavirus isn't more powerful than the measures you take.
- Koronavirüs alacağınız tedbirlerden daha güçlü değildir.
- She's more powerful than you.
- O senden daha güçlü.
- The coronavirus isn't more powerful than the measures you take.
- Koronavirüs, aldığınız önlemlerden daha güçlü değildir.
- Love is more powerful than death.
- Aşk ölümden daha güçlüdür.
- Japan was becoming more powerful in Asia.
- Japonya Asya'da daha güçlü hale geliyordu.
Show More (23)
|