|
- My mother died of Parkinson's disease and I watched the long-term degeneration of her life.
- Annem Parkinson hastalığından öldü ve hayatının uzun vadeli dejenerasyonunu izledim.
- My mother died in January.
- Annem Ocak ayında öldü.
- I never understood why he left me here after my mother died.
- Annem öldükten sonra beni niçin buraya bıraktığını hiç anlamadım.
- My mother sold all our possessions to bribe the French officials.
- Annem Fransız yetkililere rüşvet vermek için tüm eşyalarımızı sattı.
- You see, my mother is sick since my father's death.
- Görüyorsunuz, annem babamın ölümünden beri hasta.
- Only my mother and people with warrants call me that.
- Sadece annem ve arama izni olan insanlar bana öyle seslenir.
- You see, my mother is sick since my father's death.
- Görüyorsun, annem babam öldüğünden beridir hasta.
- When I became a warrior, my mother gave me beads just like these.
- Savaşçı olduğum zaman annem bana buna benzer bir kolye vermişti.
- My mother locked herself in her room and cried for years.
- Annem kendini odasına kilitledi ve yıllarca ağladı.
- I never understood why he left me here after my mother died.
- Annem öldükten sonra beni neden burada bıraktığını hiç anlamadım.
- My mother sold all our possessions to bribe the French officials.
- Annem Fransız yetkililere rüşvet vermek için elimizde ne varsa sattı.
- You see, my mother is sick since my father's death.
- Bak işte, babam öldüğünden beri annem hasta.
- My mother taught me how to make osechi.
- Annem bana nasıl osechi yapılacağını öğretti.
- My mother told me that Tom is too old for me.
- Annem bana Tom'un benim için çok yaşlı olduğunu söyledi.
- My mother is certain to say no.
- Annem kesinlikle hayır diyecek.
- Did my mother send you?
- Seni annem mi gönderdi?
- My mother is more nervous about the exam results than I am.
- Annem sınav sonuçları konusunda benden daha gergin.
- You aren't my mother.
- Sen benim annem değilsin.
- My mother won't let me have one.
- Annem bir tane almama izin vermeyecek.
- My mother believes in Christianity.
- Annem Hıristiyanlığa inanıyor.
- My mother hates to watch the television.
- Annem televizyon seyretmekten nefret eder.
- When I was in elementary school, my mother always fetched me from school.
- Ben ilkokuldayken, annem beni hep okuldan alırdı.
- My mother tells me not to study so hard.
- Annem bana çok çalışmamamı söylüyor.
- I was scolded by my mother for being lazy.
- Tembel olduğum için annem tarafından azarlandım.
- My mother made some new clothes.
- Annem yeni kıyafetler dikti.
- My mother often bakes apple pies for us.
- Annem bizim için sık sık elmalı turta pişirir.
- My mother gave it to me.
- Annem onu bana verdi.
- My mother is in the hospital now.
- Annem şu anda hastanede.
- My mother works in a big office.
- Annem büyük bir ofiste çalışıyor.
- My mother is, without a doubt, the most important.
- Annem, şüphesiz, en önemlisidir.
- My mother taught me how to make miso soup.
- Annem bana miso çorbasının nasıl yapılacağını öğretti.
- Unfortunately, my mother isn't at home.
- Maalesef annem evde değil.
- My mother works at an office.
- Annem bir ofiste çalışıyor.
- My mother is the first one to get up every morning.
- Annem her sabah ilk kalkan kişidir.
- My mother sent me a birthday present.
- Annem bana bir doğum günü hediyesi gönderdi.
- My mother died when I was a kid.
- Annem ben çocukken öldü.
- My mother is loved by my father.
- Annem, babam tarafından seviliyor.
- My mother grew pale on hearing the news.
- Annem haberi duyunca sarardı.
- My mother is preparing dinner.
- Annem akşam yemeğini hazırlıyor.
- I never see you without thinking of my mother.
- Seni görünce hep annem aklıma geliyor.
- He took me for my mother.
- O beni annem sandı.
- Since my mother was sick, I stayed home from school.
- Annem hasta olduğu için okuldan sonra evde kaldım.
- My mother excused his mistake.
- Annem onun hatasını mazur gördü.
- My mother is always busy.
- Annem her zaman meşguldür.
- My mother doesn't like to watch TV.
- Annem televizyon seyretmeyi sevmez.
- My mother attempted to reconcile the couple.
- Annem çifti barıştırmayı denedi.
- My mother loves jewelry a lot.
- Annem takıyı çok sever.
- My mother was usually very busy.
- Annem genellikle çok meşguldü.
- My mother has five more years than my father.
- Annem babamdan beş yıl daha fazla yaşadı.
- My mother was so tired that she went to bed early.
- Annem çok yorgundu bu yüzden erkenden uyumaya gitti.
- My mother does her usual shopping on her way home from work.
- Annem işten eve dönerken her zamanki alışverişini yapıyor.
- My mother bought some apples at a fruit store.
- Annem manavdan biraz elma aldı.
- I hope that my mother is well.
- Umarım annem iyidir.
- My mother was sick for two days.
- Annem iki gündür hastaydı.
- My mother is a very good cook.
- Annem çok iyi bir aşçıdır.
- My mother feels better.
- Annem daha iyi hissediyor.
- My mother doesn't like watching TV.
- Annem televizyon izlemeyi sevmez.
- My mother is always busy.
- Annem her zaman meşgul.
- My mother doesn't like watching TV.
- Annem TV izlemeyi sevmez.
- My mother objects to smoking.
- Annem sigaraya karşı.
- My mother bought a refrigerator and had it delivered.
- Annem bir buzdolabı aldı ve onu teslim ettirdi.
- My mother told us an interesting story.
- Annem bize ilginç bir hikâye anlattı.
- My mother caught the flu last week.
- Annem geçen hafta grip oldu.
- My mother almost never complains.
- Annem neredeyse hiç şikâyet etmez.
- My mother is sick in bed.
- Annem hasta yatağında.
- My mother set the table.
- Masayı annem kurdu.
- My father can swim, but my mother can't.
- Babam yüzebilir ama annem yüzemez.
- My mother boiled ten eggs.
- Annem on yumurta kaynattı.
- My mother has never talked to your father before.
- Annem babanla daha önce hiç konuşmadı.
- I will choose them for my mother.
- Onları annem için seçeceğim.
- My mother insists that I should not go out after dark.
- Annem hava karardıktan sonra dışarı çıkmamam konusunda ısrar ediyor.
- While I was watching tv, my mother was reading a book.
- Ben televizyon izlerken, annem kitap okuyordu.
- My mother is my jewel.
- Annem benim mücevherimdir.
- My mother is well off.
- Annem zengindir.
- My mother makes cakes.
- Annem kek yapar.
- My mother doesn't like to watch TV.
- Annem TV izlemeyi sevmiyor.
- My mother is a sister of their mother.
- Benim annem onların annesinin kız kardeşi.
- My mother can't ride a bicycle.
- Annem bisiklet süremez.
- I must hurry back home before my mother misses me.
- Annem beni özlemeden eve dönmeliyim.
- My mother asked me to set the table.
- Annem benden masayı hazırlamamı istedi.
- My mother made a sweater for me.
- Annem benim için bir kazak yaptı.
- My mother is a sister of theirs.
- Annem onların kız kardeşlerinden biri.
- My mother cooks my meals for me.
- Yemeklerimi annem hazırlar.
- This is what my mother gave me when I got married.
- Evlendiğimde annem bana bunu vermişti.
- My mother is seriously ill.
- Annem ciddi şekilde hasta.
- My mother taught me how to make miso soup.
- Annem bana miso çorbası yapmayı öğretti.
- My mother gave me her sewing machine.
- Annem bana dikiş makinesini verdi.
- My mother told me to clean the room.
- Annem odayı temizlememi söyledi.
- My mother made me take some medicine.
- Annem bana biraz ilaç içirtti.
- That's what my mother used to say.
- Annem de böyle söylerdi.
- My mother was an alcoholic.
- Annem bir alkolikti.
- My mother told me why my father was so angry with me.
- Annem babamın bana neden bu kadar kızdığını anlattı.
- When I was a child, my mother would often read fairy tales to me.
- Ben çocukken annem bana sık sık masal okurdu.
- My mother is a fantastic woman.
- Annem fantastik bir kadın.
- My mother believes that this doctor is a charlatan.
- Annem bu doktorun bir şarlatan olduğuna inanıyor.
- My mother doesn't want me to go skating on the pond.
- Annem gölette patenle kaymamı istemiyor.
- My mother doesn't know how to ride a bicycle.
- Annem bisiklet sürmeyi bilmiyor.
- My mother is two years younger than my father.
- Annem babamdan iki yaş daha gençtir.
- My mother always wears a kimono at home.
- Annem evde her zaman kimono giyer.
- My mother made me a cute skirt.
- Annem bana şirin bir etek yaptı.
- My mother boiled ten eggs.
- Annem on yumurta haşladı.
- My mother died on the same day I got married.
- Annem evlendiğim gün öldü.
- My mother asked me to shave off my beard.
- Annem sakalımı kesmemi istedi.
- My family has my father, my mother, and my little sister.
- Ailem babam, annem ve küçük kız kardeşimden oluşuyor.
- Did my mother send you?
- Sizi annem mi gönderdi?
- My mother made me practice the piano every day when I was a kid.
- Çocukken annem bana her gün piyano alıştırması yaptırırdı.
- My mother didn't mention it.
- Annem bundan bahsetmedi.
- My mother bought me two pairs of pants last Sunday.
- Annem geçen Pazar bana iki çift pantolon satın aldı.
- My mother said that with a smile.
- Annem bunu gülümseyerek söyledi.
- My mother had to patch my pants.
- Annem pantolonuma yama yapmak zorunda kaldı.
- My mother is making a cake for my father.
- Annem babam için pasta yapıyor.
- My mother plays the piano well.
- Annem iyi piyano çalar.
- My mother is beautiful.
- Annem güzeldir.
- My mother cooks well.
- Benim annem iyi yemek pişirir.
- My mother finally has given in to my views.
- Annem sonunda görüşümü kabullendi.
- My mother is constantly forgetting people's names.
- Annem sürekli insanların isimlerini unutuyor.
- My mother took my temperature.
- Annem ateşimi ölçtü.
- My mother often sings when she's washing dishes.
- Annem bulaşık yıkarken sık sık şarkı söyler.
- My mother is cooking for me.
- Annem benim için yemek yapıyor.
- My mother will be expecting me at any moment.
- Annem beni her an bekliyor olacak.
- My mother bought me a new bicycle.
- Annem bana yeni bir bisiklet satın aldı.
- My mother can't read without glasses.
- Annem gözlüksüz okuyamıyor.
- My mother says I am very intelligent.
- Annem çok zeki olduğumu söylüyor.
- My mother takes a bath every other day.
- Annem gün aşırı banyo yapar.
- My mother taught me Berber.
- Annem bana Berberice öğretti.
- My mother cut my hair too short.
- Annem saçımı çok kısa kesti.
- My mother set the table.
- Annem masayı hazırladı.
- My mother is always on the go.
- Annem her zaman hareket halindedir.
- My mother is now crazy about tennis.
- Annem şimdi tenis için deli oluyor.
- My mother gets up early.
- Annem erken kalkar.
- My mother asked me if I could fetch some milk.
- Annem bana biraz süt getirip getiremeyeceğimi sordu.
- My mother has been learning French for several years.
- Annem birkaç yıldır Fransızca öğreniyor.
- My mother is an early riser.
- Annem erken kalkar.
- My mother had to patch my pants.
- Annem pantolonumu yamamak zorunda kaldı.
- My mother insists that I should not go out after dark.
- Annem karanlıktan sonra dışarı çıkmamam gerektiğinde ısrar ediyor.
- I am loved by my mother.
- Ben annem tarafından sevilirim.
- My mother gets up early in the morning.
- Annem sabahları erken kalkar.
- My mother isn't at home.
- Annem evde yok.
- My mother wrapped the sandwiches in paper.
- Annem sandviçleri kağıda sardı.
- My mother cooks well.
- Annem iyi yemek yapar.
- My mother looked up the history of coffee cups.
- Annem kahve fincanlarının tarihini araştırdı.
- I can't swim and my mother can't either.
- Ben yüzemem ve annem de yüzemez.
- My mother is afraid of lifts.
- Annem asansörlerden korkar.
- My mother was very weak from a long illness.
- Annem uzun bir hastalıktan dolayı çok zayıftı.
- My mother is Greek.
- Benim annem Yunan.
- My mother can't ride a bicycle.
- Annem bisiklete binemez.
- My mother isn't like other mothers.
- Benim annem diğer anneler gibi değil.
- My mother is sick in bed.
- Annem hasta yatıyor.
- My mother is to meet with my homeroom teacher tomorrow.
- Annem yarın sınıf öğretmenimle buluşacak.
- My mother made me a Christmas cake.
- Annem bana bir Noel pastası yaptı.
- My mother was up late last night.
- Annem dün gece geç saatlere kadar ayaktaydı.
- When I was a child, my mother made me eat everything on my plate.
- Çocukken annem bana tabağımdaki her şeyi yedirirdi.
- My mother bakes bread every morning.
- Annem her sabah ekmek pişirir.
- When my mother was young, she was very beautiful.
- Annem gençken çok güzeldi.
- My mother does not like television.
- Annem televizyonu sevmez.
- My mother is home every day.
- Annem her gün evde.
- My father always speaks to me in French and my mother always speaks to me in English.
- Babam benimle her zaman Fransızca, annem de her zaman İngilizce konuşur.
- My mother can play golf very well.
- Annem çok iyi golf oynayabilir.
- My mother always sticks her nose in my private business.
- Annem her zaman özel işlerime burnunu sokar.
- My mother is always poking her nose into my private life.
- Annem her zaman özel hayatıma burnunu sokar.
- My mother often makes potato salad.
- Annem sık sık patates salatası yapar.
- My mother is not a secretary.
- Annem sekreter değil.
- My mother is in the hospital now.
- Annem şimdi hastanededir.
- While I was watching tv, my mother read a book.
- Ben televizyon izlerken, annem kitap okudu.
- My mother is easily moved to tears.
- Annem kolayca gözyaşlarına boğulur.
- My mother likes our neighbors not too much.
- Annem komşularımızı çok fazla sevmez.
- My mother used to read me stories when I was a young kid.
- Ben küçük bir çocukken annem bana hikayeler okurdu.
- My mother made me a Christmas cake.
- Annem bana Noel pastası yaptı.
- My mother finally approved of our plan.
- Annem sonunda planımızı onayladı.
- My mother wouldn't let me wear one in high school.
- Annem lisede bir tane giymeme izin vermezdi.
- My mother won't let me have one.
- Annem bir tane almama izin vermiyor.
- My mother uses my father's old short as a dust rag.
- Annem babamın eski şortunu toz bezi olarak kullanır.
- I love my mother and she loves me.
- Ben annemi seviyorum ve annem beni seviyor.
- My mother is against smoking.
- Annem sigaraya karşı.
- My mother gave birth to me when she was sixteen years old.
- Annem beni on altı yaşındayken dünyaya getirmiş.
- My mother does not speak English.
- Annem İngilizce konuşmaz.
- My mother objects to smoking.
- Annem sigara içmeye karşı çıkıyor.
- My mother is eccentric.
- Annem eksantriktir.
- My mother didn't like dogs.
- Annem köpekleri sevmezdi.
- My mother is outdoors.
- Annem dışarıdadır.
- My mother used to read stories to me when I was a young child.
- Ben küçük bir çocukken annem bana hikayeler okurdu.
- My mother put clean linen on my bed.
- Annem yatağıma temiz çarşaflar serdi.
- My mother is not accustomed to hard work.
- Annem sıkı çalışmaya alışkın değildir.
- My mother does not always get up early.
- Annem her zaman erken kalkmaz.
- My mother didn't like dogs.
- Annem köpeklerden hoşlanmadı.
- My mother is always very cheerful in spite of poor health.
- Annem bozuk sağlığına rağmen daima çok neşelidir.
- My mother gets up at six every morning.
- Annem her sabah altıda kalkar.
- I never wash the dishes unless my mother tells me to.
- Annem söylemedikçe asla bulaşıkları yıkamam.
- My mother told me to mow the lawn.
- Annem çimi biçmemi söyledi.
- My mother is on a banana diet.
- Annem muz diyeti yapıyor.
- My mother said that with a smile.
- Annem onu bir gülümseme ile söyledi.
- She denied that she's my mother.
- O, annem olduğunu reddetti.
- I never wash the dishes unless my mother tells me to.
- Annem söylemedikçe bulaşıkları asla yıkamam.
- My studies are financed by my mother.
- Çalışmalarım annem tarafından finanse edilir.
- My mother told me not to be noisy.
- Annem bana gürültü yapmamamı söyledi.
- My mother was in tears.
- Annem gözyaşları içindeydi.
- My mother gets along with my aunt.
- Annem halamla iyi anlaşır.
- My mother prefers the arbitrary selection of the lottery machines over my lucky numbers.
- Annem benim şanslı numaralarımdansa loto makinesinin keyfi seçimini tercih eder.
- My mother calls me Thomas, but everyone else calls me Tom.
- Annem bana Thomas der ama herkes beni Tom diye çağırır.
- My mother gave me all the love I needed.
- Annem bana ihtiyaç duyduğum tüm sevgiyi verdi.
- My mother put clean sheets on my bed.
- Annem yatağıma temiz çarşaflar serdi.
- My studies are financed by my mother.
- Çalışmalarım annem tarafından finanse ediliyor.
- Since my mother was sick, I stayed home from school.
- Annem hasta olduğu için okuldan evde kaldım.
- My mother always wears lipstick.
- Annem hep ruj sürer.
- My mother is carefree, cheerful and good-natured.
- Annem kaygısız, neşeli ve iyi huyludur.
- My mother bought two bottles of orange juice.
- Annem iki şişe portakal suyu aldı.
- My mother attempted to reconcile the couple.
- Annem çifti barıştırmaya çalıştı.
- My mother put clean sheets on my bed.
- Annem temiz çarşafları yatağıma koydu.
- I was unable to leave home last Saturday, with my mother being ill.
- Annem hasta olduğu için, geçen Cumartesi evden ayrılamadım.
- My mother put clean sheets on the bed.
- Annem yatağa temiz çarşaflar serdi.
- My mother is a very strange person.
- Annem çok garip bir kişidir.
- My mother does not like to watch the television.
- Annem televizyon izlemekten hoşlanmaz.
- My mother teaches flower arranging.
- Annem çiçek düzenleme öğretir.
- My mother likes tulips very much and so does my sister.
- Annem laleleri çok sever, kız kardeşim de öyle.
- My mother allowed me to go abroad.
- Annem yurt dışına gitmem için izin verdi.
- My mother always says she's going to visit me soon.
- Annem her zaman yakında beni ziyaret edeceğini söyler.
- My family has my father, my mother, and my little sister.
- Benim ailem, babam, annem ve küçük kız kardeşimden oluşmaktadır.
- My mother doesn't care for our neighbor very much.
- Annem komşumuzu çok sevmiyor.
- My mother hates writing letters.
- Annem mektup yazmaktan nefret eder.
- My mother can't drive a car.
- Annem araba kullanamıyor.
- That's my mother.
- Bu benim annem.
- My mother visits the dentist's every other day to get her teeth fixed.
- Annem dişlerini düzelttirmek için gün aşırı diş hekimini ziyaret eder.
- My mother cooked a big turkey for Thanksgiving.
- Annem Şükran Günü için büyük bir hindi pişirdi.
- My mother told me to do a careless job of it.
- Annem bana bu işi dikkatsizce yapmamı söyledi.
- She denied that she's my mother.
- Annem olduğunu inkar etti.
- My mother always gets up earlier in the morning.
- Annem sabahları her zaman erken kalkar.
- My mother gave me a pair of gloves of her own making.
- Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
- Last week my mother came down with the flu.
- Geçen hafta annem grip nedeniyle hasta oldu.
- My mother doesn't like my room being untidy.
- Annem odamın dağınık olmasından hoşlanmaz.
- My mother gets up early in the morning.
- Annem sabah erken kalkar.
- My mother opened the door very carefully.
- Annem kapıyı çok dikkatli açtı.
- My mother does not speak English.
- Annem İngilizce bilmiyor.
- My mother finally came home.
- Annem nihayet eve geldi.
- My mother went shopping downtown yesterday.
- Annem dün çarşıya alışverişe gitti.
- My mother will be expecting me at any moment.
- Annem her an beni bekliyor olabilir.
- My mother always says she's going to visit me soon.
- Annem hep, yakında beni ziyaret edeceğini söyler.
- My mother called the doctor because I had a temperature.
- Ateşim olduğu için annem doktoru aradı.
- My mother is reading a magazine.
- Annem bir dergi okuyor.
- While I was watching tv, my mother read a book.
- Ben televizyon izlerken annem bir kitap okudu.
- My mother gave birth to me when she was sixteen years old.
- Annem beni on altı yaşındayken doğurmuş.
- My mother hates watching the television.
- Annem televizyon izlemekten nefret eder.
- My mother has been sick since last month.
- Annem geçen aydan beri hasta.
- My mother called me.
- Annem beni aradı.
- My mother is doing the shopping.
- Annem alışveriş yapıyor.
- My mother always wears lipstick.
- Annem her zaman ruj sürer.
- My mother doesn't like the summer heat.
- Annem yaz sıcağını sevmez.
- My mother made me a new dress.
- Annem bana yeni bir elbise yaptı.
- My father was son of Argentines and my mother was daughter of Brazilians.
- Babam Arjantinlilerin oğluydu ve annem Brezilyalıların kızıydı.
- My mother is seriously ill.
- Annem ağır hasta.
- I'm looking for a present for my mother.
- Annem için bir hediye arıyorum.
- My mother can't drive a car.
- Annem araba kullanamaz.
- My mother signaled for Alice to follow her.
- Annem Alice'in onu takip etmesi için işaret etti.
- My mother made me study for three hours last night.
- Annem dün gece beni üç saat ders çalışmaya zorladı.
- My mother has never seen me drunk.
- Annem beni asla sarhoş görmedi.
- My mother is anxious about my future.
- Annem benim geleceğim hakkında endişeli.
- My mother usually relaxes and sleeps after lunch.
- Annem genellikle öğle yemeğinden sonra dinlenir ve uyur.
- My mother told me I have to behave myself.
- Annem uslu durmam gerektiğini söyledi.
- My mother often makes pasta salad.
- Annem sık sık makarna salatası yapar.
- My mother can't drive a car.
- Annem araba süremez.
- My mother appears young for her age.
- Annem yaşına göre genç görünüyor.
- My mother made me a white dress.
- Annem bana beyaz bir elbise yaptı.
- My mother speaks little English.
- Annem az İngilizce konuşur.
- My mother told me to mow the lawn.
- Annem çimleri biçmemi söyledi.
- My mother bakes bread and cookies on weekends.
- Annem hafta sonları ekmek ve kurabiye pişirir.
- My mother loves me.
- Annem beni seviyor.
- My mother often suffers from headaches.
- Annem sık sık baş ağrısı çeker.
- My mother asked me if I could fetch some milk.
- Annem süt getirebilir miyim diye sordu.
- She said that she was not my mother.
- Annem olmadığını söyledi.
- My mother loves to eat cottage cheese.
- Annem süzme peynir yemeyi çok sever.
- My mother teaches flower arranging.
- Annem çiçek düzenleme öğretiyor.
- My mother says I am very intelligent.
- Annem çok akıllı olduğumu söylüyor.
- My mother asked me not to feed the dog until after we had all eaten.
- Annem hepimiz yemek yiyene kadar köpeği beslemememi istedi.
- My mother grows flowers in her garden.
- Annem bahçesinde çiçekler yetiştirir.
- My mother likes our neighbors not too much.
- Annem komşularımızı pek sevmez.
- My mother looks young for her age.
- Annem yaşına göre genç görünüyor.
- My mother speaks slowly.
- Annem yavaş konuşuyor.
- My mother always gets involved in my private life.
- Annem her zaman özel hayatıma burnunu sokar.
- My mother gave me a pair of gloves of her own making.
- Annem bana kendi yaptığı bir çift eldiven verdi.
- My mother taught me that it's not polite to point.
- Annem bana işaret etmenin kibarlık olmadığını öğretti.
- My mother hasn't slept in 3 days due to her illness.
- Annem hastalığı nedeniyle üç gündür uyumuyor.
- My mother is busy planting flowers in the garden.
- Annem bahçeye çiçek ekmekle meşgul.
- My mother is not a secretary.
- Annem bir sekreter değil.
- My mother gets up early.
- Annem erken kalkıyor.
- My mother gave me a pearl necklace.
- Annem bana inci bir kolye verdi.
- You mentioned something about my mother.
- Annem hakkında bir şeyden bahsettin.
- My mother can't read without glasses.
- Annem gözlüksüz okuyamaz.
- The person I am writing to is my mother.
- Yazdığım kişi annem.
- My mother bought me a new dress.
- Annem bana yeni bir elbise aldı.
- My mother will make me a birthday cake.
- Annem bana doğum günü pastası yapacak.
- All of a sudden, my mother began to sing.
- Birdenbire annem şarkı söylemeye başladı.
- My mother has gone to the beauty shop.
- Annem güzellik salonuna gitti.
- My mother bought me two pairs of pants last Sunday.
- Annem geçen pazar bana iki çift pantolon aldı.
- My mother is always finding fault with me.
- Annem her zaman bana kusur bulur.
- My mother cannot drive a car at all.
- Annem hiç araba süremez.
- My meals are prepared by my mother.
- Yemeklerim annem tarafından hazırlanır.
- My mother is slicing the cake into eight pieces.
- Annem pastayı sekiz parçaya bölüyor.
- My mother made me clean the bathroom.
- Annem bana banyoyu temizletti.
- My mother prepared me for the bad news.
- Annem beni kötü haber için hazırladı.
- My mother goes to the market every day to buy things.
- Annem bir şeyler satın almak için her gün markete gider.
- My mother makes a cake.
- Annem kek yapar.
- My mother bought me a nice dress last Sunday.
- Annem geçen Pazar bana güzel bir elbise aldı.
- My mother tasted the soup and added a little more salt.
- Annem çorbanın tadına baktı ve biraz daha tuz ekledi.
- At that time, my mother was younger than I am now.
- O zaman annem benim şimdi olduğumdan daha gençti.
- My mother has a kip every afternoon.
- Annem her öğleden sonra biraz kestirir.
- My mother tried to reconcile the couple.
- Annem çifti barıştırmaya çalıştı.
- My mother isn't at home.
- Annem evde değil.
- My mother takes a nap every afternoon.
- Annem her öğleden sonra kestirir.
- My mother is a crazy woman.
- Annem deli bir kadın.
- My mother did nothing but weep.
- Annem, ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.
- My mother left home ten minutes ago.
- Annem on dakika önce evden ayrıldı.
- My mother is a good woman.
- Annem iyi bir kadındır.
- My mother tried to encourage me to eat a healthier diet.
- Annem beni daha sağlıklı beslenmeye teşvik etmeye çalıştı.
- My mother usually goes shopping with me.
- Annem genellikle benimle alışverişe gelir.
- Where is my mother?
- Annem nerede?
- My mother is still working in the kitchen.
- Annem mutfakta hâlâ çalışıyor.
- She is not my mother but rather my oldest sister.
- O benim annem değil, en büyük kız kardeşim.
- My mother must be angry.
- Annem kızgın olmalı.
- The one who uses this toothbrush isn't my mother.
- Bu diş fırçasını kullanan kişi annem değil.
- My mother thinks that caesarian sections are dangerous.
- Annem sezaryen ameliyatlarının tehlikeli olduğunu düşünüyor.
- My mother allowed me to go abroad.
- Annem yurtdışına gitmeme izin verdi.
- My mother knows Tom's mother.
- Annem Tom'un annesini tanıyor.
- My mother cannot drive a car.
- Annem araba süremez.
- My mother doesn't like my room being untidy.
- Annem odamın düzensiz olmasından hoşlanmıyor.
- My mother was sick for two days.
- Annem iki gün boyunca hastaydı.
- My mother objected to my traveling alone.
- Annem yalnız seyahat etmeme karşı çıktı.
- My mother does a laundry every day.
- Annem her gün çamaşır yıkar.
- My mother cannot drive a car at all.
- Annem hiç araba kullanamaz.
- My mother never gets up early.
- Annem hiç erken kalkmaz.
- The woman talking to Tom is my mother.
- Tom'la konuşan kadın benim annem.
- If my mother had still been alive, she would have helped me at that time.
- Annem hala hayatta olsaydı, o zaman bana yardım ederdi.
- I live with my mother, brother and my grandparents.
- Annem, kardeşim ve büyükannem ve büyükbabamla yaşıyorum.
- My mother taught me not to waste money.
- Annem bana parayı boşa harcamamamı öğretti.
- My mother left me a message.
- Annem bana bir mesaj bıraktı.
- My mother doesn't speak much English.
- Annem çok İngilizce konuşmaz.
- If my mother were still alive, she would have helped me.
- Annem hâlâ hayatta olsaydı, bana yardım ederdi.
- My mother is always very cheerful in spite of poor health.
- Annem kötü sağlığına rağmen her zaman çok neşeli.
- My mother worked hard in order to raise us.
- Annem bizi büyütmek için çok çalıştı.
- My mother was busy cooking dinner.
- Annem akşam yemeğini pişirmekle meşguldü.
- My mother is on a diet.
- Annem diyette.
- My mother was disappointed by my failure.
- Hatamdan dolayı annem hayal kırıklığına uğradı.
- My mother never drives for fear of causing an accident.
- Kaza olur korkusuyla annem asla araba sürmez.
- My mother wasn't a good mother.
- Annem iyi bir anne değildi.
- My father always speaks to me in French and my mother always speaks to me in English.
- Babam benimle her zaman Fransızca konuşur ve annem benimle her zaman İngilizce konuşur.
- My mother told us an interesting story.
- Annem bize ilginç bir hikaye anlattı.
- My mother made some new clothes.
- Annem bana birkaç yeni giysi yaptı.
- My mother is a lawyer.
- Annem bir avukat.
- My mother goes to the hospital in the morning.
- Annem sabahları hastaneye gider.
- My mother is busy planting flowers in the garden.
- Annem bahçeye çiçek dikmekle meşgul.
- My mother loves to eat cottage cheese.
- Annem süzme peynir yemeyi sever.
- My mother didn't mention it.
- Annem ondan bahsetmedi.
- My mother does her usual shopping on her way home from work.
- Annem işten eve gelirken günlük alışverişini yapar.
- My mother was a very good cook, unfortunately my wife isn't!
- Annem çok iyi bir aşçıydı, ne yazık ki karım öyle değil!
- Mary is my mother.
- Mary benim annem.
- My mother thinks that everything is a question of money.
- Annem her şeyin para meselesi olduğunu düşünüyor.
- My mother always gets up earlier in the morning.
- Annem sabahları hep erken kalkar.
- My mother told me not to be noisy.
- Annem gürültücü olmamamı söyledi.
- My mother planted daffodils in the garden.
- Annem bahçeye nergis ekti.
- My mother goes to the dentist every Monday to get her teeth fixed.
- Annem her pazartesi dişlerini yaptırmak için dişçiye gider.
- My mother died during my absence.
- Annem ben yokken öldü.
- My mother hates to watch the television.
- Annem televizyon izlemekten nefret eder.
- My mother will make me a birthday cake.
- Annem bana bir doğum günü pastası yapacak.
- My mother is a sister of theirs.
- Annem onların kız kardeşidir.
- My mother gave me a sewing machine.
- Annem bana bir dikiş makinesi verdi.
- My mother worries about everything.
- Annem her şey hakkında endişe eder.
- My mother never wanted to be just a housewife.
- Annem asla sadece bir ev kadını olmak istemedi.
- My mother taught me that it's not polite to point.
- Annem bana işaret etmenin nazik olmadığını öğretti.
- My mother is making a cake for my father.
- Annem babam için bir kek yapıyor.
- My mother was no less angry with me than my father.
- Annem bana babamdan daha az kızgın değildi.
- My mother is making a cake.
- Annem pasta yapıyor.
- My mother cooked the potatoes very well.
- Annem patatesi çok iyi pişirdi.
- My mother is outside.
- Annem dışarıda.
- My mother is a woman.
- Annem bir kadındır.
- Since my mother was sick, I couldn't leave the house last Saturday.
- Annem hasta olduğu için geçen Cumartesi evden çıkamadım.
- My mother didn't bake me a birthday cake this year.
- Annem bu yıl bana doğum günü pastası yapmadı.
- My mother never gets up early.
- Annem asla erken kalkmaz.
- My mother is very busy just now.
- Annem şu anda çok meşgul.
- My mother permitted me to go to the movies.
- Annem sinemaya gitmeme izin verdi.
- My mother is making a cake for my father.
- Annem, babama bir pasta yapıyor.
- My mother is like a friend to me.
- Annem benim için bir arkadaş gibidir.
- My mother bought me a new bicycle.
- Annem bana yeni bir bisiklet aldı.
- My mother bought my little brother a yellow umbrella.
- Annem küçük kardeşime sarı bir şemsiye aldı.
- My mother is slicing the cake into eight pieces.
- Annem keki sekiz dilime bölüyor.
- My father can speak French, but my mother can't.
- Babam Fransızca konuşabiliyor ama annem konuşamıyor.
- My mother often prepares us doughnuts for breakfast because we love them.
- Annem bize kahvaltıda sık sık çörek hazırlar çünkü onları severiz.
- My mother is, without a doubt, the most important.
- Annem şüphesiz en önemlidir.
- Since my mother was sick, I looked after her.
- Annem hasta olduğu için ona ben baktım.
- My mother is preparing supper.
- Annem akşam yemeğini hazırlıyor.
- I can't swim and my mother can't either.
- Ben yüzme bilmiyorum, annem de bilmiyor.
- My mother was a wonderful woman.
- Annem harika bir kadındı.
- My mother warned me not to follow in the footsteps of my brother.
- Annem, erkek kardeşimi örnek almamam konusunda beni uyardı.
- My mother never wanted to be just a housewife.
- Annem asla sadece bir ev hanımı olmak istemedi.
- My mother is active.
- Annem aktiftir.
- My mother cut the cake.
- Annem pastayı kesti.
- My mother wants grandchildren.
- Annem torun istiyor.
- Only my mother really understands me.
- Sadece annem beni gerçekten anlıyor.
- My mother died the same day I got married.
- Annem evlendiğim gün öldü.
- My mother is loved by my father.
- Annem babam tarafından çok sevilir.
- My mother thinks that the doctor is a charlatan.
- Annem doktorun bir şarlatan olduğunu düşünüyor.
- I was three years old when my mother died.
- Annem öldüğünde üç yaşındaydım.
- My mother was happy about the news, and so was I.
- Annem bu habere çok sevindi, ben de öyle.
- I am looking for a present for my mother.
- Annem için bir hediye arıyorum.
- My father can sing well, but my mother can't.
- Babam iyi şarkı söyleyebilir ama annem söyleyemez.
- My mother almost never complains.
- Annem neredeyse hiç şikayet etmez.
- My mother is strict about manners.
- Annem görgü kuralları konusunda katıdır.
- Only my mother really understands me.
- Sadece annem beni gerçekten anlar.
- My mother usually goes shopping with me.
- Annem genellikle benimle alışverişe gider.
- Had she been alive, my mother would have given me a hand then.
- Annem hâlâ hayatta olsaydı, o zaman bana yardımcı olurdu.
- My mother baked a cake for my birthday.
- Annem doğum günüm için pasta pişirdi.
- My mother cooks my meals for me.
- Annem benim için yemek pişirir.
- My mother makes the best cakes in the world.
- Annem dünyadaki en iyi kekleri yapar.
- My mother visits the dentist's every other day to get her teeth fixed.
- Annem dişlerini yaptırmak için gün aşırı dişçiye gider.
- My mother did nothing but weep.
- Annem ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
- My mother cut my hair too short.
- Annem saçımı çok kısa kesmiş.
- My mother is a nurse.
- Annem bir hemşiredir.
- He took me for my mother.
- Beni annem sandı.
- My mother bought me a nice dress last Sunday.
- Geçen Pazar annem bana güzel bir elbise aldı.
- My mother used to be into tennis.
- Annem tenisle ilgilenirdi.
- My mother doesn't like my watching TV.
- Annem televizyon izlememden hoşlanmaz.
- My mother got injured, I need to be her carer.
- Annem yaralandı, ona bakmam gerekiyor.
- She said that she was not my mother.
- O benim annem olmadığını söyledi.
- My mother finally has given in to my views.
- Annem sonunda benim görüşlerime boyun eğdi.
- My mother left home ten minutes ago.
- Annem on dakika önce evden çıktı.
- He took me for my mother.
- O, beni annem sandı.
- My mother says I am very handsome.
- Annem çok yakışıklı olduğumu söylüyor.
- My mother made me a bag.
- Annem bana bir çanta yaptı.
- My mother gave me what I wanted for lunch.
- Annem, bana öğle yemeği için istediğimi verdi.
- My mother was once a champion swimmer.
- Annem bir zamanlar bir şampiyon yüzücüydü.
- My mother made me study.
- Annem bana ders çalıştırdı.
- My mother likes tea very much.
- Annem çayı çok sever.
- She asked me about my mother.
- O, bana annem hakkında soru sordu.
- My mother signaled for Alice to follow her.
- Annem Alice'e onu takip etmesini işaret etti.
- My mother always gets up early in the morning.
- Annem sabahları hep erken kalkar.
- My mother told me not to study so hard.
- Annem bana çok çalışmamamı söyledi.
- My mother objected to my going to the Middle East.
- Annem Orta Doğu'ya gitmeme karşı çıktı.
- My mother called the doctor because I had a temperature.
- Annem ateşim olduğu için doktoru aradı.
- My mother is preparing breakfast.
- Annem kahvaltı hazırlıyor.
- My mother wants to be my friend on Facebook.
- Annem Facebook'ta benimle arkadaş olmak istiyor.
- My mother tasted the milk.
- Annem sütü tattı.
- My mother never liked me.
- Annem beni hiç sevmedi.
- My mother doesn't speak much English.
- Annem pek İngilizce bilmez.
- My mother was a wonderful person.
- Annem harika bir insandı.
- I am loved by my mother.
- Annem tarafından seviliyorum.
- My mother is making my father a cake.
- Annem babama pasta yapıyor.
- When my mother was young, she was very beautiful.
- Annem gençken çok güzelmiş.
- My mother took me to the park.
- Annem beni parka götürürdü.
- My mother was so tired that she went to bed early.
- Annem o kadar yorgundu ki erkenden yattı.
- My mother went shopping, didn't she?
- Annem alışverişe gitti, değil mi?
- My mother cleans the room.
- Annem odayı temizliyor.
- Had she been alive, my mother would have given me a hand then.
- Annem hayatta olsaydı o zaman bana yardım ederdi.
- My mother is sick.
- Annem hasta.
- My mother is home every day.
- Annem her gün evdedir.
- My mother often bakes bread.
- Annem sık sık ekmek pişirir.
- My mother noticed that my feet weren't clean.
- Annem ayaklarımın temiz olmadığını fark etti.
- My mother is afraid of lifts.
- Annem asansörden korkar.
- My mother excused his mistake.
- Annem onun hatasını affetti.
- My mother is preparing dinner.
- Annem akşam yemeği hazırlıyor.
- My mother gets up earlier than I do.
- Annem benden daha erken kalkar.
- My mother speaks little English.
- Annem biraz İngilizce konuşur.
- Both my mother and I can cook fairly well.
- Annem de ben de oldukça iyi yemek yaparız.
- My mother is a teacher.
- Annem bir öğretmen.
- While I was watching tv, my mother was reading a book.
- Ben televizyon izlerken annem bir kitap okuyordu.
- Suddenly, my mother started singing.
- Birden annem şarkı söylemeye başladı.
- My mother takes a nap every afternoon.
- Annem her öğleden sonra bir şekerleme yapar.
- My mother told me to clean the room.
- Annem bana odayı temizlememi söyledi.
- My mother and father are sending me to Boston for the summer to visit my cousins.
- Annem ve babam kuzenlerimi ziyaret etmem için yazın beni Boston'a gönderiyorlar.
- My mother hates to watch television.
- Annem televizyon izlemekten nefret eder.
- Both my mother and I can cook fairly well.
- Hem annem hem de ben oldukça iyi yemek yapabiliriz.
- My mother was a university graduate.
- Annem üniversite mezunuydu.
- My mother forgot to add salt to the salad.
- Annem salataya tuz eklemeyi unuttu.
- My mother hates to write letters.
- Annem mektup yazmaktan nefret eder.
- Tom asked me about my mother.
- Tom bana annem hakkında soru sordu.
- My mother told me not to go out.
- Annem bana dışarı çıkmamamı söyledi.
- My mother is out.
- Annem dışarıda.
- That woman over there is my mother.
- Şuradaki kadın benim annem.
- My mother is cooking breakfast.
- Annem kahvaltı hazırlıyor.
- My mother likes tulips very much and so does my sister.
- Annem laleleri çok sever ve kız kardeşim de öyle.
- My mother is two years younger than my father.
- Annem babamdan iki yaş küçük.
- My mother divided the cake into eight pieces.
- Annem pastayı sekiz parçaya böldü.
- My mother told me I needed to eat less candy.
- Annem bana daha az şeker yemem gerektiğini söyledi.
- My mother seldom watches TV at night.
- Annem gece nadiren televizyon izler.
- My mother washes clothes every day.
- Annem her gün çamaşır yıkar.
- My mother bought me a pretty dress this past Sunday.
- Annem geçen Pazar bana güzel bir elbise aldı.
- My mother gets along with my aunt.
- Annem teyzemle iyi geçinir.
- My mother is knitting me a new sweater.
- Annem bana yeni bir kazak örüyor.
- My mother got married at the age of twenty.
- Annem yirmi yaşında evlendi.
- My mother is certain to say no.
- Annem kesin hayır der.
- My mother makes the best cakes in the world.
- Annem dünyanın en iyi pastalarını yapar.
- My mother had none of the mod cons which are available to today's housewives.
- Annem bugünün ev kadınlarının sahip olduğu hiçbir modern kolaylığa sahip değildi.
- My mother always told me that I should put money in the bank every month so I'd have enough money in case of an emergency.
- Annem bana her zaman bankaya her ay para yatırmamı, böylece acil bir durumda yeterli param olacağını söylerdi.
- My mother is writing a letter now.
- Annem şu anda bir mektup yazıyor.
- My mother never drives for fear of causing an accident.
- Annem kaza yapmaktan korktuğu için asla araba kullanmaz.
- To tell the truth, I was scolded by my mother.
- Doğruyu söylemek gerekirse, ben annem tarafından azarlandım.
- My mother made me a cute skirt.
- Annem bana sevimli bir etek yaptı.
- All of a sudden, my mother began to sing.
- Aniden annem şarkı söylemeye başladı.
- My mother is a woman.
- Benim annem bir kadın.
- My mother is always complaining about me.
- Annem hep benden şikayet ediyor.
- My mother doesn't know how to ride a bicycle.
- Annem bisiklete binmeyi bilmiyor.
- I sometimes do the dishes for my mother.
- Annem için bazen bulaşıkları yıkarım.
- My mother cooked a big turkey for Thanksgiving.
- Annem, Şükran Günü için büyük bir hindi pişirdi.
- My mother is a fantastic woman.
- Annem harika bir kadındır.
- My mother was disappointed by my failure.
- Annem başarısızlığımdan dolayı düş kırıklığına uğradı.
- My mother went to the department store to do some shopping.
- Annem alışveriş yapmak için mağazaya gitti.
- My mother is a good woman.
- Benim annem iyi bir kadındır.
- My mother would freak out if she knew about it.
- Annem bunu bilse çıldırırdı.
- My mother is afraid of elevators.
- Annem asansörlerden korkar.
- My mother made me study.
- Annem beni çalıştırdı.
- My mother left me a message.
- Annem bana bir mesaj bırakmış.
- My mother is a teacher, too.
- Benim annem de öğretmen.
- My mother is a very strange person.
- Annem çok tuhaf bir insandır.
- My mother always wears a kimono at home.
- Annem her zaman evde bir kimono giyer.
- My mother is busy preparing supper.
- Annem akşam yemeğini hazırlamakla meşgul.
- You aren't my mother.
- Siz benim annem değilsiniz.
- My mother is carefree, cheerful and good-natured.
- Annem, kaygısız, neşeli ve iyi huyludur.
- My mother tasted the milk.
- Annem sütün tadına baktı.
- My mother gave it to me.
- Onu bana annem vermişti.
- My mother is angry.
- Annem kızgın.
- My mother wouldn't let me wear one in high school.
- Annem lisede takmama izin vermezdi.
- This is what my mother used to say.
- Annem de böyle söylerdi.
- My mother is still working in the kitchen.
- Annem hala mutfakta çalışıyor.
- My mother goes to the market every day to buy things.
- Annem her gün bir şeyler almak için markete gider.
- My mother was killed in an accident.
- Annem bir kazada öldü.
- My mother is making a cake.
- Annem bir pasta yapıyor.
- My mother didn't even bake me a birthday cake this year.
- Annem bu yıl bana doğum günü pastası bile hazırlamadı.
- My mother worries about everything.
- Annem her şey için endişelenir.
- My mother gets up earlier than I do.
- Annem benden daha erken kalkıyor.
- My mother was up late last night.
- Annem dün gece geç saate kadar ayaktaydı.
- My mother made cookies this morning.
- Annem bu sabah kurabiye yaptı.
- My mother is outdoors.
- Annem dışarıda.
- My mother loves music.
- Annem müziği çok sever.
- My mother bought me a pretty dress this past Sunday.
- Geçtiğimiz Pazar annem bana güzel bir elbise aldı.
- My mother is busy cooking dinner.
- Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
- My mother was in the hospital during the summer.
- Annem yaz boyunca hastanedeydi.
- My mother is very busy right now.
- Annem şu anda çok meşgul.
- My mother died when I was just three months old.
- Annem ben daha üç aylıkken öldü.
- My mother didn't see the boy on the street.
- Annem caddedeki oğlanı görmedi.
- My mother was once a champion swimmer.
- Annem bir zamanlar şampiyon bir yüzücüydü.
- My mother prepares my meals.
- Annem yemeklerimi hazırlar.
- My mother was a dancer.
- Annem bir dansçıydı.
- When I was a child, my mother made me eat everything on my plate.
- Ben bir çocukken, annem bana tabağımdaki her şeyi yedirirdi.
- My mother is afraid of elevators.
- Annem asansörlerden korkuyor.
- Look, there's my mother.
- Bak, annem orada.
- My mother takes a bath every other day.
- Annem iki günde bir banyo yapar.
- My mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- My mother told me I needed to eat more vegetables.
- Annem bana daha fazla sebze yemem gerektiğini söyledi.
- Unfortunately, my mother isn't at home.
- Ne yazık ki, annem evde değil.
- My mother is cooking breakfast.
- Annem kahvaltı pişiriyor.
- My mother is a crazy woman.
- Annem çılgın bir kadındır.
- Suddenly, my mother started singing.
- Aniden, annem şarkı söylemeye başladı.
- My mother gets up at six every morning.
- Annem her sabah altıda kalkıyor.
- She is my mother.
- O benim annem.
- My mother worked hard in order to rear us.
- Annem bizi büyütmek için çok çalıştı.
- My mother is out there.
- Annem orada dışarıdadır.
- My mother is an early riser.
- Annem sabahçıdır.
- My mother thinks that everything is a question of money.
- Annem her şeyin bir para meselesi olduğunu düşünüyor.
- In her youth, my mother was very beautiful.
- Annem gençliğinde çok güzeldi.
- My mother cooked the potatoes very well.
- Annem patatesleri çok iyi pişirdi.
- My mother told me that if I masturbated, I'd go blind.
- Annem bana mastürbasyon yaparsam kör olacağımı söyledi.
- My mother is sick with a bad cold.
- Annem kötü bir soğuk algınlığı yüzünden hasta.
- My mother told me that if I masturbated, I'd go blind.
- Annem bana mastürbasyon yaparsam kör olacağımı söylemişti.
- My mother speaks slowly.
- Annem yavaş yavaş konuşur.
- My mother is out there.
- Annem dışarıda.
- This is my mother.
- Bu benim annem.
- My mother is very busy just now.
- Annem şimdi çok meşgul.
- My mother bought a refrigerator and had it delivered.
- Annem bir buzdolabı aldı ve teslim ettirdi.
- My mother is not at home.
- Annem evde değil.
- My mother speaks French better than my father speaks English, so they usually speak to each other in French.
- Annem Fransızcayı babamın İngilizce konuştuğundan daha iyi konuşur, bu yüzden birbirleriyle genellikle Fransızca konuşurlar.
- My mother gets up earlier than anyone else.
- Annem herkesten daha erken kalkar.
- My mother is a teacher.
- Benim annem bir öğretmendir.
- My mother prepared our lunch.
- Annem öğle yemeğimizi hazırladı.
- My mother carefully opened the door.
- Annem kapıyı dikkatlice açtı.
- My mother gave birth to me when she was sixteen years old.
- Annem beni 16 yaşındayken doğurmuş.
- Since my mother was sick, I couldn't leave the house last Saturday.
- Annem hasta olduğu için geçen cumartesi evden ayrılamadım.
- My mother works at an office.
- Annem bir büroda çalışır.
- My mother taught me how to make osechi.
- Annem bana nasıl "osechi" yapılacağını öğretti.
- My mother is making my father a cake.
- Annem babama bir kek yapıyor.
- My mother is always poking her nose into my private life.
- Annem her zaman benim özel hayatıma burnunu sokuyor.
- My mother always gets up early in the morning.
- Annem her zaman sabah erken kalkar.
- My mother wouldn't stop crying.
- Annem ağlamayı kesmezdi.
- My mother is not always at home.
- Annem her zaman evde değildir.
- My mother lives by herself.
- Annem tek başına yaşıyor.
- She is not my mother but my oldest sister.
- O benim annem değil, en büyük kız kardeşimdir.
- I sometimes do the dishes for my mother.
- Bazen annem için bulaşık yıkıyorum.
- My mother is busy in the kitchen.
- Annem mutfakta meşgul.
- My mother passed away recently.
- Annem geçenlerde vefat etti.
- My mother loves music.
- Annem müziği sever.
- I bought this for my mother.
- Bunu annem için aldım.
- My mother grows flowers in her garden.
- Annem bahçesinde çiçek yetiştirir.
- My mother has a kip every afternoon.
- Annem her öğleden sonra uyur.
- My mother bought my little brother a yellow umbrella.
- Annem küçük erkek kardeşime sarı bir şemsiye aldı.
- My mother was crying.
- Annem ağlıyordu.
- My mother has been taking French lessons for several years.
- Annem birkaç yıldır Fransızca dersleri alıyor.
- My mother caught a cold and couldn't smell.
- Annem üşüttü ve koku alamıyor.
- In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband.
- 1950'lerin sonunda annem bir şişe rom almak istemiş ve Ontario'daki içki dükkanındaki tezgahtar elinde kocasından bir not olup olmadığını sormuş.
- My mother has gone shopping.
- Annem alışverişe gitti.
- My mother put a large vase on the shelf.
- Annem rafa büyük bir vazo koydu.
- My mother put clean linen on my bed.
- Annem yatağıma temiz çarşaf koydu.
- My mother hates watching television.
- Annem televizyon izlemekten nefret eder.
- I bought this for my mother.
- Ben bunu annem için satın aldım.
- I have to buy some medicine for my mother.
- Annem için ilaç almak zorundayım.
- My mother doesn't speak French.
- Annem Fransızca bilmiyor.
- My mother caught a cold and couldn't smell.
- Annem soğuk aldı ve koku alamadı.
- Tom dated my mother before she got married to my father.
- Annem babamla evlenmeden önce Tom onunla çıkıyordu.
- My mother bought my brother a yellow umbrella.
- Annem erkek kardeşime sarı bir şemsiye aldı.
- My mother went shopping downtown yesterday.
- Annem dün şehir merkezine alışverişe gitti.
- My mother just went shopping.
- Annem az önce alışverişe gitti.
- My mother never taught me how to do laundry.
- Annem bana nasıl çamaşır yıkanacağını hiç öğretmedi.
- My mother has sold everything that is dear to her.
- Annem onun için değerli olan her şeyi sattı.
- My mother baked a cake for my birthday.
- Annem doğum günüm için pasta yaptı.
- My mother is my jewel.
- Annem benim mücevherim.
- My mother is cooking for me.
- Annem benim için yemek pişiriyor.
- My mother calls me Thomas, but everyone else calls me Tom.
- Annem bana Thomas der, ama diğer herkes Tom der.
- My mother didn't let me wear a miniskirt.
- Annem mini etek giymeme izin vermedi.
- My mother is outdoors.
- Annem açık havada.
- My mother suggested that I throw away some of the stuff in my closet.
- Annem dolabımdaki bazı eşyaları atmamı önerdi.
- My mother is at home.
- Annem evde.
- My mother is on good terms with my aunt.
- Annem teyzemle iyi geçinir.
- My mother put clean sheets on the bed.
- Annem, yatağın üstüne temiz çarşaf koydu.
- My mother and father are sending me to Boston for the summer to visit my cousins.
- Annem ve babam beni yaz için Boston'a kuzenlerimi ziyarete gönderiyor.
- That's my mother.
- O benim annem.
- My mother cooks for me.
- Annem benim için yemek pişirir.
- My mother is writing a letter now.
- Annem şimdi bir mektup yazıyor.
- My mother is crazy.
- Annem deli.
- My mother worked hard in order to rear us.
- Annem bizi yetiştirmek için çok çalıştı.
- My mother worked hard in order to raise us.
- Annem bizi yetiştirmek için çok çalıştı.
- My father plays the piano and so does my mother.
- Babam piyano çalar, annem de öyle.
- Our fire alarm sometimes goes off when my mother is cooking something in the kitchen.
- Yangın alarmımız bazen annem mutfakta bir şeyler pişirirken çalıyor.
- My mother set the table for dinner.
- Annem akşam yemeği için masayı hazırladı.
- My mother is a psychology teacher.
- Annem bir psikoloji öğretmeni.
- My mother warned me not to marry you.
- Annem seninle evlenmemem için beni uyarmıştı.
- My mother suggested that I throw away some of the stuff in my closet.
- Annem, dolabımdaki eşyalarımın bir kısmını atmamı önerdi.
- My mother knows how to make cakes.
- Annem nasıl kek yapılacağını bilir.
- My mother is a psychology teacher.
- Annem bir psikoloji öğretmenidir.
- My mother is not accustomed to hard work.
- Annem zor işe alışık değildir.
- My mother always gets involved in my private life.
- Annem her zaman özel hayatıma karışır.
- My mother seldom watches TV at night.
- Annem geceleri nadiren televizyon izler.
- My mother often bakes apple pies for us.
- Annem bizim için sık sık elmalı turta yapar.
- Shortly after our return to England my mother died.
- İngiltere'ye döndükten kısa bir süre sonra annem öldü.
- My mother does not like to watch the television.
- Annem televizyon izlemeyi sevmez.
- I must hurry back home before my mother misses me.
- Annem beni özlemeden önce eve geri dönmeliyim.
- My mother has been sick for two days.
- Annem iki gündür hasta.
- My father was son of Argentines and my mother was daughter of Brazilians.
- Babam Arjantinli bir ailenin oğlu, annem ise Brezilyalı bir ailenin kızıydı.
- My mother hasn't slept in 3 days due to her illness.
- Annem hastalığı nedeniyle 3 gün uyumadı.
- You're not my mother.
- Sen benim annem değilsin.
- My mother is sick with a bad cold.
- Annem kötü bir soğuk algınlığından dolayı hasta.
- That short woman over there is my mother.
- Şuradaki kısa boylu kadın benim annem.
- Since my mother was sick, I couldn't go to the concert.
- Annem hasta olduğu için konsere gidemedim.
- My mother took me to the park.
- Annem beni parka götürdü.
- My mother is a nurse.
- Annem bir hemşire.
- My mother cannot drive a car.
- Annem araba kullanamaz.
- My mother made me take some medicine.
- Annem bana ilaç içirdi.
- My mother gave me what I wanted for lunch.
- Annem bana öğle yemeğinde istediğimi verdi.
- My mother was very weak from a long illness.
- Annem uzun bir hastalıktan dolayı çok zayıf düşmüştü.
- My mother wants to be my friend on Facebook.
- Annem Facebook'ta arkadaşım olmak istiyor.
- My mother went to the department store to do some shopping.
- Annem biraz alışveriş yapmak için mağazaya gitti.
- My mother often gives pies to passers-by.
- Annem sık sık yoldan geçenlere turta verir.
- I wish I could cook as well as my mother.
- Keşke annem kadar iyi yemek yapabilseydim.
- My mother finally came home.
- Annem sonunda eve geldi.
- My mother objected to my working part time.
- Annem yarı zamanlı çalışmama karşı çıktı.
- My mother says I'm very handsome.
- Annem benim çok yakışıklı olduğumu söylüyor.
- My mother didn't bake me a birthday cake this year.
- Annem bana bu yıl bir doğum günü pastası pişirmedi.
- My mother could speak five languages.
- Annem beş dil konuşabilir.
- My mother passed away recently.
- Annem yakın zamanda vefat etti.
- My mother has never talked to your father before.
- Annem senin babanla daha önce hiç konuşmadı.
- My mother warned me not to marry you.
- Annem, seninle evlenmemem konusunda uyardı.
- My mother advised me to see the dentist.
- Annem bana dişçiye gitmemi tavsiye etti.
- My mother is making sandwiches for lunch.
- Annem öğle yemeği için sandviç yapıyor.
- Last week my mother came down with the flu.
- Geçen hafta annem grip oldu.
- My mother set the table.
- Annem sofrayı kurdu.
- My mother is making dinner.
- Annem akşam yemeği hazırlıyor.
- My mother made me a sweater.
- Annem bana bir kazak yaptı.
- My mother is beautiful.
- Annem çok güzeldir.
- My mother tasted the soup and added a little more salt.
- Annem çorbanın tadına baktı ve biraz daha tuz ilave etti.
- My mother asked me to set the table.
- Annem sofrayı hazırlamamı rica etti.
- My mother advised me to see the dentist.
- Annem diş hekimi ile görüşmemi tavsiye etti.
- My father can sing well, but my mother can't.
- Babam iyi şarkı söyleyebilir, ancak annem söyleyemez.
- My mother loves jewelry a lot.
- Annem mücevherleri çok sever.
- My mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözü yaşlı bana baktı.
- My mother wants me to study in Switzerland.
- Annem İsviçre'de okumamı istiyor.
- When I was in elementary school, my mother always fetched me from school.
- Ben ilkokul iken, annem her zaman beni okuldan alırdı.
- My mother knows how to make cakes.
- Annem nasıl kek yapacağını bilir.
- My mother has never seen me drunk.
- Annem beni hiç sarhoş görmedi.
- My mother cooks for me.
- Annem benim için yemek yapar.
- My mother is busy cooking supper.
- Annem akşam yemeği pişirmekle meşgul.
- Since my mother was sick, I couldn't go there.
- Annem hasta olduğu için, oraya gidemedim.
- Where's my mother?
- Annem nerede?
- My mother said there was nothing I could do to completely prepare for parenthood.
- Annem, ebeveynliğe tamamen hazırlanmak için yapabileceğim hiçbir şey olmadığını söyledi.
- My mother used to be into tennis.
- Annem eskiden tenisle ilgilenirdi.
- My mother asked me to shave off my beard.
- Annem sakalımı tıraş etmemi istedi.
- My mother is a teacher, too.
- Benim annem de bir öğretmen.
- My mother gets up early every morning.
- Annem her sabah erken kalkar.
- Of all the women, my mother cooks the best.
- Bütün kadınlar arasında en iyi yemeği annem yapar.
- My mother is busy cooking dinner.
- Annem yemek pişirmekle meşgul.
- My mother doesn't want me to go skating on the pond.
- Annem gölette kaymamı istemiyor.
- My mother doesn't care for our neighbor very much.
- Annem komşumuzdan pek hoşlanmaz.
- In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband.
- 1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.
- My mother objected to my going to the Middle East.
- Annem benim Orta Doğuya gitmeme itiraz etti.
- Alice is my mother.
- Alice benim annem.
- My mother caught the flu last week.
- Annem geçen hafta gribe yakalandı.
- My mother is a lawyer.
- Annem bir avukattır.
- My mother gave me all the love I needed.
- Annem bana ihtiyacım olan tüm sevgiyi verdi.
- My mother was furious.
- Annem çok öfkeliydi.
- He took me for my mother.
- Beni annem zannetti.
- My mother could speak five languages.
- Annem beş dil konuşabilirdi.
- My mother warned me not to follow in the footsteps of my brother.
- Annem kardeşimin izinden gitmemem konusunda beni uyarmıştı.
- My mother and I are completely different.
- Annem ve ben tamamen farklıyız.
- My mother taught me not to waste money.
- Annem bana para israf etmemeyi öğretti.
- My mother forgot to add salt to the salad.
- Annem salataya tuz eklemeyi unutmuş.
- My mother is against smoking.
- Benim annem sigara içmeye karşıdır.
- My mother was an alcoholic.
- Annem alkolikti.
- My mother spends a lot of money on clothes.
- Annem kıyafetlere çok para harcar.
- My mother is always finding fault with me.
- Annem hatayı her zaman bende buluyor.
- My mother doesn't speak French.
- Annem Fransızca konuşamıyor.
- My mother said that she was all right.
- Annem iyi olduğunu söyledi.
- She had my mother take care of the baby.
- Bebeğe annem baktı.
- I have to buy some medicine for my mother.
- Annem için biraz ilaç almak zorundayım.
- My mother works in a factory, and is tired when she comes home.
- Annem bir fabrikada çalışıyor ve eve geldiğinde yorgun oluyor.
- If my mother had still been alive, she would have helped me at that time.
- Annem hâlâ hayatta olsaydı, o zaman bana yardımcı olurdu.
- My mother doesn't like my watching TV.
- Annem benim TV izlememden hoşlanmaz.
- My mother spends a lot of money on clothes.
- Annem giysilere çok para harcar.
- My mother prepares my meals.
- Benim yemeklerimi annem hazırlar.
- If my mother were still alive, she would have helped me.
- Annem hayatta olsaydı, bana yardım ederdi.
- My mother is in the kitchen.
- Annem mutfakta.
- My mother believes in Christianity.
- Annem Hıristiyanlığa inanır.
- My mother is on a diet.
- Annem diyet yapıyor.
- My mother objected to my working part time.
- Annem yarı zamanlı çalışmama itiraz etti.
- My mother says I'm very handsome.
- Annem çok yakışıklı olduğumu söylüyor.
- My mother uses my father's old short as a dust rag.
- Annem, babamın eski şortunu toz bezi olarak kullanıyor.
- My mother does not like television.
- Annem televizyondan hoşlanmaz.
- My father can speak French, but my mother can't.
- Babam Fransızca konuşabilir, ancak annem konuşamaz.
- Since my mother was sick, I couldn't go there.
- Annem hasta olduğu için oraya gidemedim.
- My mother hates watching the television.
- Annem televizyon seyretmekten nefret eder.
- My mother was busy cooking dinner.
- Annem yemek pişirmekle meşguldü.
- I wish I could cook as well as my mother.
- Keşke annem kadar iyi yemek pişirebilsem.
- My mother goes to the hospital in the morning.
- Annem hastaneye sabah gider.
- My mother is more nervous about the exam results than I am.
- Annem sınav sonuçları hakkında benden daha gergin.
- My mother is busy cooking dinner.
- Annem akşam yemeği pişirmekle meşgul.
- My mother prepared breakfast.
- Annem kahvaltı hazırladı.
- My mother is like a friend to me.
- Annem benim arkadaşım gibidir.
- My mother wouldn't stop crying.
- Annem ağlamayı kesmedi.
- My mother didn't see the boy on the street.
- Annem çocuğu sokakta görmemiş.
- My mother is Greek.
- Annem Yunan.
- My mother was a very good cook, unfortunately my wife isn't!
- Annem çok iyi bir aşçıydı, ne yazık ki karım değil!
- I was unable to leave home last Saturday, with my mother being ill.
- Annem hasta olduğu için geçen Cumartesi evden çıkamadım.
- I will leave home when my mother comes back.
- Annem döndüğünde evden ayrılacağım.
- My mother is anxious about my future.
- Annem geleceğim için endişeli.
- My mother happened to be there when the fire broke out.
- Yangın başladığında annem tesadüfen oradaydı.
- My mother never taught me how to do laundry.
- Annem bana çamaşır yıkamayı hiç öğretmedi.
- My mother was killed in an accident.
- Annem bir kazada öldürüldü.
- My mother has five more years than my father.
- Annem babamdan beş yaş büyük.
- My mother bought my brother a yellow umbrella.
- Annem kardeşime sarı bir şemsiye aldı.
- My mother hates writing letters.
- Annem mektuplar yazmaktan nefret eder.
Show More (748)
|
