|
- Nobody can grant what is not theirs.
- Hiç kimse kendine ait olmayan bir şeyi bağışlayamaz.
- Nobody in Parliament has been allowed to see the reply from the British Government.
- Parlamentodaki hiç kimsenin İngiliz Hükümetinden gelen cevabı görmesine izin verilmedi.
- Nobody can deny that NATO's record is what we should be seeking to protect, not to undermine.
- Hiç kimse NATO'nun sicilinin zayıflatmaya değil, korumaya çalışmamız gereken bir sicil olduğunu inkar edemez.
- Nobody in the Europe in which we live would understand if we took a different approach today.
- Bugün farklı bir yaklaşım benimsemiş olsaydık içinde yaşadığımız Avrupa'da hiç kimse bunu anlamazdı.
- Nobody should be delayed if they are ready to come in, and December 2002 is the crucial date.
- Gelmeye hazırl olmaları halinde hiç kimse geciktirilmemelidir ve Aralık 2002 çok önemli bir tarihtir.
- Nobody needs to cut down the current weekend driving bans by even one minute.
- Hiç kimsenin mevcut hafta sonu sürüş yasaklarını bir dakika bile azaltmasına gerek yok.
- Nobody in this House, I believe, wants to hold enlargement up.
- Sanırım bu Mecliste hiç kimse genişlemeyi engellemek istemiyor.
- Nobody should be immune from that sort of scrutiny where taxpayers' money is involved.
- Vergi mükelleflerinin parasının söz konusu olduğu durumlarda hiç kimse bu tür bir incelemeden muaf tutulmamalıdır.
- Nobody can criticise the measures adopted by the Union or the Member States as being emergency or exceptional rules.
- Hiç kimse Birlik ya da Üye Devletler tarafından kabul edilen tedbirleri acil ya da istisnai kurallar olarak eleştiremez.
- Nobody can doubt the drastic measures that have had to be used to curtail it.
- Bunu engellemek için başvurulması gereken sert önlemlerden hiç kimse şüphe duyamaz.
- Nobody can or will deny that this has led to major side effects.
- Hiç kimse bunun önemli yan etkilere yol açtığını inkar edemez ya da etmeyecektir.
- Nobody is going to be obliged to receive waste from third countries, nobody.
- Hiç kimse üçüncü dünya ülkelerinden atık almak zorunda kalmayacak, hem de hiç kimse.
- Nobody in Europe can or should hope to profit from this.
- Avrupa'da hiç kimse bundan kazanç elde edemez ve etmemelidir.
- Virtually nobody believes that there are still rules which seriously restrict that right.
- Neredeyse hiç kimse hala bu hakkı ciddi şekilde kısıtlayan kurallar olduğuna inanmıyor.
- Nobody can deny that the right to security is a fundamental right.
- Hiç kimse güvenlik hakkının temel bir hak olduğunu inkar edemez.
- I know nobody who would not rather see a peaceful solution in Iraq.
- Irak'ta barışçıl bir çözüm görmek istemeyen hiç kimseyi tanımıyorum.
- Nobody who reads this report can doubt that it never recommends abortion.
- Bu raporu okuyan hiç kimse, kürtajı asla tavsiye etmediğinden şüphe edemez.
- Nobody is indifferent to the public's opinion on enlargement.
- Hiç kimse halkın genişleme konusundaki görüşlerine kayıtsız değildir.
- Nobody, not even the Commission, quite knows exactly who is involved in these.
- Hiç kimse, hatta Komisyon bile, bu işlere kimin karıştığını tam olarak bilmiyor.
- Nobody has undertaken any studies on human tissue in that regard.
- Hiç kimse bu konuda insan dokusu üzerinde herhangi bir çalışma yapmamıştır.
- I believe that such a stance on Parliament's part would be understood by nobody at all.
- Parlamento'nun böyle bir tutumunun hiç kimse tarafından anlaşılmayacağına inanıyorum.
- Nobody has been able to use and set in motion the abundant means available to Europe.
- Hiç kimse Avrupa'nın elindeki bol miktarda imkânı kullanamamış ve harekete geçirememiştir.
- Furthermore, nobody is asking for a reduction in the safety elements.
- Ayrıca, hiç kimse güvenlik unsurlarının azaltılmasını talep etmemektedir.
- The equivalence is with the Council and nobody has ever thought differently.
- Eşdeğerlik Konsey'dedir ve hiç kimse farklı düşünmemiştir.
- Ultimately, nobody is safe from injustice and from the terrorism which draws strength from this.
- Nihayetinde hiç kimse adaletsizlikten ve bundan güç alan terörizmden güvende değildir.
- Nobody can claim, though, that trade has nothing to do with fundamental rights.
- Yine de hiç kimse ticaretin temel haklarla hiçbir ilgisi olmadığını iddia edemez.
- Nobody is indifferent to the public's opinion on enlargement.
- Hiç kimse kamuoyunun genişleme konusundaki görüşlerine kayıtsız değildir.
- Nobody else could discuss this report as well as he could.
- Başka hiç kimse bu raporu onun kadar iyi tartışamazdı.
- Nobody should be delayed if they are ready to come in, and December 2002 is the crucial date.
- Gelmeye hazır olan hiç kimse geciktirilmemelidir ve Aralık 2002 çok önemli bir tarihtir.
- It is a very serious and distressing situation which does nobody any great credit.
- Bu çok ciddi ve üzücü bir durumdur ve hiç kimseye büyük bir itibar kazandırmaz.
- Nobody here wants to see events such as these repeated, but we have a responsibility to be realistic.
- Burada hiç kimse bu tür olayların tekrarlanmasını istemiyor ancak gerçekçi olmak gibi bir sorumluluğumuz var.
- Nobody but a fantasist would suggest such a thing.
- Bir hayalperest dışında hiç kimse böyle bir şey önermez.
- Nobody should stand by and allow this to happen.
- Hiç kimse buna seyirci kalmamalı ve izin vermemelidir.
- The equivalence is with the Council and nobody has ever thought differently.
- Eşdeğerlik Konsey'e aittir ve hiç kimse farklı bir şey düşünmemiştir.
- Nobody but a fantasist would suggest such a thing.
- Bir hayalperest dışında hiç kimse böyle bir şeyi öneremez.
- If there is more than one decision-maker, nobody clearly bears the responsibility.
- Birden fazla karar verici varsa, hiç kimse açıkça sorumluluk taşımaz.
- Nobody else before or since has accomplished this.
- Daha öncesinde ya da o zamandan beri hiç kimse bunu başaramadı.
- Nobody may be convicted twice for the same crime.
- Hiç kimse aynı suçtan dolayı iki defa mahkum edilemez.
- And nobody proves that better than my kid brother, Paulie.
- Hiç kimse, bunu küçük kardeşim Paulie'den daha iyi ispatlayamaz.
- And nobody proves that better than my kid brother, Paulie.
- Ve hiç kimse bunu çocuk kardeşim Paulie'den daha iyi kanıtlayamaz.
- Nobody comes to my country.
- Hiç kimse benim ülkeme gelmiyor.
- Nobody told us that we needed visas.
- Hiç kimse bize vizelere ihtiyacımız olduğunu söylemedi.
- Nobody's going to rescue you.
- Hiç kimse seni kurtarmayacak.
- Nobody wants to play with Mary.
- Hiç kimse Mary ile oynamak istemiyor.
- Nobody laughs at my jokes.
- Hiç kimse benim esprilerime gülmez.
- Nobody was rich in my country.
- Ülkemde hiç kimse zengin değildi.
- Nobody came to help me.
- Bana yardım etmek için hiç kimse gelmedi.
- Nobody has Internet in my country.
- Ülkemde hiç kimsenin interneti yok.
- Nobody wants to come.
- Hiç kimse gelmek istemiyor.
- Nobody thinks this is a joke.
- Hiç kimse bunun bir şaka olduğunu düşünmüyor.
- Nobody called.
- Hiç kimse aramadı.
- Nobody will need an explanation.
- Hiç kimsenin bir açıklamaya ihtiyacı olmayacak.
- Nobody knows why Tom hasn't done that.
- Hiç kimse Tom'un bunu neden yapmadığını bilmiyor.
- Nobody answered the telephone.
- Hiç kimse telefona cevap vermedi.
- Almost nobody is unemployed now.
- Şimdi neredeyse hiç kimse işsiz değil.
- Nobody hated my country.
- Hiç kimse benim ülkemden nefret etmedi.
- Nobody died.
- Hiç kimse ölmedi.
- Nobody volunteers.
- Hiç kimse gönüllü olmuyor.
- Nobody's that stupid.
- Hiç kimse o kadar aptal değil.
- Nobody tells the truth anymore.
- Artık hiç kimse gerçeği söylemiyor.
- Nobody wants to come to your party.
- Hiç kimse partine gelmek istemiyor.
- Nobody else showed up.
- Başka hiç kimse gelmedi.
- Nobody ever helped us.
- Hiç kimse bize yardım etmedi.
- Nobody talks about Tom.
- Hiç kimse Tom hakkında konuşmaz.
- Nobody talks to Tom except you and me.
- Sen ve ben hariç hiç kimse Tom'la konuşmuyor.
- Nobody asked.
- Hiç kimse sormadı.
- Nobody knows where Tom came from.
- Tom'un nereden geldiğini hiç kimse bilmiyor.
- Nobody will recognize you.
- Hiç kimse seni tanımayacak.
- Nobody but Tom was ready.
- Tom'dan başka hiç kimse hazır değildi.
- Nobody was there.
- Hiç kimse orada değildi.
- Nobody wanted to forget my country.
- Hiç kimse ülkemi unutmak istemedi.
- She went into the kitchen to see who was there, but there was nobody there.
- Orada kim olduğunu görmek için mutfağa girdi ama orada hiç kimse yoktu.
- Nobody knew where she was.
- Onun nerede olduğunu hiç kimse bilmiyordu.
- Nobody knows what happened to all that money.
- O kadar paraya ne olduğunu hiç kimse bilmiyor.
- I'm pretty sure nobody's going to be able to recognize you.
- Hiç kimsenin seni tanıyamayacağından oldukça eminim.
- Nobody listened to me.
- Hiç kimse beni dinlemedi.
- Nobody ever believes me.
- Hiç kimse bana inanmıyor.
- Nobody knows we're cousins.
- Bizim amca oğulları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody does it better than Tom.
- Hiç kimse bunu Tom'dan daha iyi yapamaz.
- Nobody knows about the plan.
- Hiç kimse plan hakkında bir şey bilmiyor.
- Nobody's life was in danger.
- Hiç kimsenin hayatı tehlikede değildi.
- Nobody has ever loved him.
- Hiç kimse onu sevmedi.
- Nobody wanted to hate my country.
- Hiç kimse ülkemden nefret etmek istemedi.
- I'm basically a nobody.
- Ben temelde hiç kimseyim.
- Nobody knew Tom was in Boston.
- Hiç kimse Tom'un Boston'da olduğunu bilmiyordu.
- Nobody knows what will happen.
- Ne olacağını hiç kimse bilmiyor.
- Nobody suspected anything.
- Hiç kimse bir şeyden şüphelenmedi.
- Nobody can do it as well as Tom can.
- Hiç kimse onu Tom'un yapabildiği kadar iyi yapamaz.
- Nobody can exist without food.
- Hiç kimse yiyecek olmadan yaşayamaz.
- Nobody's in favor of torture.
- Hiç kimse işkenceden yana değildir.
- Nobody had any idea what I wanted.
- Hiç kimsenin ne istediğim konusunda bir fikri yoktu.
- Nobody's seen her in a month.
- Bir ay içinde hiç kimse onu görmedi.
- Nobody talks about my country.
- Hiç kimse ülkem hakkında konuşmuyor.
- Nobody knows this.
- Hiç kimse bunu bilmiyor.
- There's nobody here by that name.
- Burada o isimde hiç kimse yok.
- Nobody but Tom did that.
- Tom'dan başka bunu hiç kimse yapmadı.
- Almost nobody knows this.
- Neredeyse hiç kimse bunu bilmez.
- Nobody's working; they're all watching the World Cup.
- Hiç kimse çalışmıyor; onların hepsi Dünya Kupası'nı izliyor.
- Nobody else bothered us.
- Başka hiç kimse bizi rahatsız etmedi.
- Nobody has seen Tom for a while.
- Hiç kimse bir süredir Tom'u görmedi.
- Nobody messes with him.
- Hiç kimse onunla dalaşamaz.
- Nobody has solved the problem.
- Hiç kimse problemi çözmedi.
- Nobody's blaming you.
- Hiç kimse seni suçlamıyor.
- Nobody deserves to die.
- Hiç kimse ölmeyi hak etmiyor.
- Nobody forced me to do that.
- Hiç kimse beni onu yapmaya zorlamadı.
- Nobody noticed her absence.
- Hiç kimse onun yokluğunu farketmedi.
- Nobody noticed that she was absent until the meeting ended.
- Toplantı bitinceye kadar hiç kimse onun yok olduğunu fark etmedi.
- Nobody in the world wants war.
- Dünyada hiç kimse savaş istemiyor.
- Almost nobody lives in Antarctica.
- Antarktika'da neredeyse hiç kimse yaşamaz.
- Nobody can say no to Tom.
- Hiç kimse Tom'a hayır diyemez.
- Nobody listens.
- Hiç kimse dinlemiyor.
- Nobody believed her.
- Hiç kimse ona inanmadı.
- Nobody told me that it was going to cost this much.
- Onun bu kadar fazlaya mal olacağını hiç kimse bana söylemedi.
- Nobody knew where Tom went.
- Tom'un nereye gittiğini hiç kimse bilmiyordu.
- Nobody stays in my country.
- Hiç kimse ülkemde kalmıyor.
- Nobody wants you to do that.
- Hiç kimse onu yapmanı istemiyor.
- Nobody could've guessed it.
- Hiç kimse bunu tahmin edemezdi.
- Nobody has ever done anything like this before.
- Hiç kimse daha önce asla böyle bir şey yapmadı.
- Nobody gained weight.
- Hiç kimse kilo almadı.
- Nobody I know ever paid sticker price for a car.
- Tanıdığım hiç kimse bir arabaya etiket fiyatı ödemedi.
- Nobody wants to see that happen again.
- Bunun tekrarlanmasını hiç kimse istemiyor.
- Nobody ever got rich by saving on drinks.
- İçkiden kısarak zengin olan hiç kimse yoktur.
- Nobody can stand Tom.
- Hiç kimse Tom'a katlanamaz.
- Nobody but John has heard of it.
- John'dan başka hiç kimse onu duymadı.
- Nobody should've died.
- Hiç kimse ölmemeliydi.
- Tom has got nobody.
- Tom'un hiç kimsesi yok.
- Nobody I know has done that.
- Tanıdığım hiç kimse bunu yapmadı.
- If I die, I want to die where nobody ever finds me.
- Eğer ölürsem, hiç kimsenin beni bulmayacağı yerde ölmek istiyorum.
- Nobody likes a sore loser.
- Hiç kimse kaybedince kızan kimseyi sevmez.
- Nobody wanted to get up from the table.
- Hiç kimse masadan kalkmak istemedi.
- Nobody's around.
- Görünürde hiç kimse yok.
- Nobody wants to go to my country.
- Hiç kimse benim ülkeme gitmek istemiyor.
- Nobody could tell Tom anything.
- Hiç kimse Tom'a bir şey söyleyemedi.
- Nobody believed them.
- Hiç kimse ona inanmadı.
- Nobody knows why.
- Hiç kimse sebebini bilmiyor.
- Nobody's there.
- Hiç kimse orada değil.
- Nobody knew how dangerous Tom was.
- Hiç kimse Tom'un ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyordu.
- Nobody wanted to be poor in my country.
- Ülkemde hiç kimse fakir olmak istemedi.
- Nobody's indispensable.
- Hiç kimse vazgeçilmez değildir.
- Nobody had Internet in my country.
- Ülkemde hiç kimsenin interneti yoktu.
- Nobody's forcing you to do that.
- Onu yapman için hiç kimse seni zorlamıyor.
- Nobody understands.
- Hiç kimse anlamıyor.
- Nobody came to work this morning.
- Bu sabah hiç kimse işe gelmedi.
- Nobody complained.
- Hiç kimse şikayet etmedi.
- Nobody is rich in my country.
- Ülkemde hiç kimse zengin değildir.
- Why is nobody visiting my website?
- Siteme niye hiç kimse girmiyor?
- Nobody will beat him.
- Hiç kimse onu yenmeyecek.
- She has married nobody.
- Hiç kimseyle evlenmemiş.
- Nobody believed that he went to Switzerland.
- Hiç kimse onun İsviçre'ye gittiğine inanmıyordu.
- There's nobody on this ship except us.
- Bu gemide bizim dışımızda hiç kimse yok.
- Nobody can understand me.
- Hiç kimse beni anlayamaz.
- Nobody read about my country.
- Hiç kimse ülkem hakkında okumadı.
- Nobody's laughing now.
- Artık hiç kimse gülmüyor.
- Nobody that I know has been to Australia.
- Tanıdığım hiç kimse Avustralya'ya gitmedi.
- Nobody studies in my country.
- Benim ülkemde hiç kimse okumuyor.
- Nobody really wants to do that.
- Hiç kimse gerçekten bunu yapmak istemiyor.
- Nobody else was there.
- Başka hiç kimse orada değildi.
- Nobody told me Tom would be here.
- Hiç kimse bana Tom'un burada olacağını söylemedi.
- Nobody else believes Tom is still alive.
- Tom'un hâlâ hayatta olduğuna hiç kimse inanmıyor.
- Nobody ever calls me anymore.
- Artık hiç kimse beni aramıyor.
- Tom shouted as loud as he could, but nobody heard him.
- Tom elinden geldiği kadar yüksek sesle bağırdı ama hiç kimse onu duymadı.
- Nobody wants to be my friend anymore.
- Artık hiç kimse arkadaşım olmak istemiyor.
- There was nobody in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
- Nobody really knows.
- Hiç kimse gerçekten bilmiyor.
- I'm lucky that nobody saw me do that.
- Şanslıyım ki hiç kimse onu yaptığımı görmedi.
- Tom made sure nobody could overhear us.
- Tom hiç kimsenin bizi duyamayacağından emin oldu.
- Nobody believed Kevin because he always makes up stories.
- O her zaman hikayeler uydurduğu için hiç kimse Kevin'e inanmadı.
- Nobody wanted to remember my country.
- Hiç kimse ülkemi hatırlamak istemedi.
- Nobody could remember the sequence of events.
- Hiç kimse olaylar dizisini hatırlayamadı.
- Nobody expected anything from me.
- Hiç kimse benden bir şey beklemiyordu.
- Nobody can love him.
- Hiç kimse onu sevemez.
- Nobody got zero in that test.
- Hiç kimse o testten sıfır almadı.
- Nobody disliked Tom.
- Hiç kimse Tom'u sevmedi.
- Nobody's busy.
- Hiç kimse meşgul değil.
- Nobody wants to play with her.
- Hiç kimse onunla oynamak istemiyor.
- Nobody knows where Bill went.
- Hiç kimse Bill'in nereye gittiğini bilmiyor.
- Nobody visits Tom.
- Hiç kimse Tom'u ziyaret etmiyor.
- Nobody's moving.
- Hiç kimse hareket etmiyor.
- Nobody asked him.
- Ona hiç kimse sormadı.
- Nobody will know.
- Hiç kimse bilmeyecek.
- Nobody ever comes here.
- Buraya hiç kimse gelmez.
- Nobody wants you to do this.
- Hiç kimse bunu yapmanı istemiyor.
- Nobody wants to praise my country.
- Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor.
- Nobody can escape death.
- Hiç kimse ölümden kaçamaz.
- Nobody's seen them.
- Onları hiç kimse görmedi.
- Nobody there knew him well.
- Oradaki hiç kimse onu iyi tanımıyordu.
- Nobody here does that.
- Buradaki hiç kimse onu yapmaz.
- Nobody told me.
- Hiç kimse bana söylemedi.
- Nobody was paying attention.
- Hiç kimse dikkat etmiyordu.
- According to the police, nobody died.
- Polise göre hiç kimse ölmedi.
- Nobody knows we're cousins.
- Hiç kimse kuzen olduğumuzu bilmiyor.
- Nobody speaks like this in Germany.
- Almanya'da hiç kimse böyle konuşmaz.
- Nobody has ever loved him.
- Onu hiç kimse sevmedi.
- Nobody is allowed to leave the classroom until the bell rings.
- Zil çalıncaya kadar hiç kimsenin sınıfı terk etmesine izin verilmez.
- Are you sure there's nobody out there?
- Orada hiç kimse olmadığından emin misin?
- Nobody could believe what he saw.
- Gördüğüne hiç kimse inanamadı.
- Nobody knew where he went.
- Onun nereye gittiğini hiç kimse bilmiyordu.
- Nobody wanted to buy a house in my country.
- Hiç kimse ülkemde bir ev satın almak istemedi.
- Nobody called Mary.
- Hiç kimse Mary'yi aramadı.
- Nobody has ever asked such a question before.
- Daha önce hiç kimse böyle bir soru sormadı.
- Nobody wants to trust my country.
- Hiç kimse ülkeme güvenmek istemez.
- Nobody told me what time I should come.
- Hiç kimse bana ne zaman gelmem gerektiğini söylemedi.
- Apart from his parents, nobody would defend the suspect.
- Anne ve babasının dışında, hiç kimse şüpheliyi savunmadı.
- Nobody can foresee when the war will end.
- Hiç kimse savaşın ne zaman biteceğini öngöremez.
- She cried and cried, but nobody came to comfort her.
- O ağladı ve ağladı ama hiç kimse onu avutmak için gelmedi.
- Nobody understands me.
- Hiç kimse beni anlamıyor.
- Nobody bought it.
- Hiç kimse onu almadı.
- Nobody saw me leave the room.
- Hiç kimse odayı terk ettiğimi görmedi.
- Nobody is truly free, because there are people who are slaves of their independence.
- Hiç kimse gerçekten özgür değildir, çünkü bağımsızlıklarının kölesi olan insanlar vardır.
- Nobody knew it was Tom who did that.
- Onu yapanın Tom olduğunu hiç kimse bilmiyordu.
- Nobody touched me.
- Hiç kimse bana dokunmadı.
- Nobody wants to touch this.
- Hiç kimse buna dokunmak istemiyor.
- Nobody wants to play with me.
- Hiç kimse benimle oynamak istemiyor.
- Nobody remembered my country.
- Hiç kimse benim ülkemi hatırlamadı.
- Nobody hurt me.
- Hiç kimse beni incitmedi.
- Nobody lied.
- Hiç kimse yalan söylemedi.
- Nobody's hungry.
- Hiç kimse aç değil.
- Nobody seemed to notice that.
- Hiç kimse onu fark ediyor gibi görünmüyordu.
- Nobody can do it like he can.
- Hiç kimse bunu onun yaptığı gibi yapamaz.
- Nobody ever comes to see us in this out-of-the-way village.
- Bu uzak köyde hiç kimse asla bizi görmeye gelmez.
- Nobody had ever done anything like this before.
- Daha önce hiç kimse hiç bunun gibi bir şey yapmamıştı.
- Nobody is going to hurt you.
- Seni hiç kimse incitemez.
- Nobody answered me.
- Hiç kimse bana karşılık vermedi.
- Nobody in the world wants war.
- Dünyada hiç kimse savaş istemez.
- Nobody ever praises him.
- Hiç kimse onu övmez.
- Nobody trusted my country.
- Hiç kimse ülkeme güvenmedi.
- Nobody can deny the fact that Leanne is my girlfriend.
- Hiç kimse Leanne'in benim kız arkadaşım olduğu gerçeğini inkar edemez.
- Nobody slept.
- Hiç kimse uyumadı.
- I asked them how dinner was, but nobody answered me.
- Onlara akşam yemeğinin nasıl olduğunu sordum ama hiç kimse bana cevap vermedi.
- Nobody wanted to support my country.
- Hiç kimse ülkemi desteklemek istemedi.
- Nobody answered.
- Hiç kimse cevap vermedi.
- Nobody knows that it belonged to Yamada.
- Bunun Yamada'ya ait olduğunu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody talks to me anymore.
- Artık hiç kimse benimle konuşmuyor.
- Nobody laughed.
- Hiç kimse gülmedi.
- Nobody trusts my country.
- Hiç kimse ülkeme güvenmez.
- She didn't arrive at the party, but nobody knows why.
- O, partiye gelmedi ama hiç kimse nedenini bilmiyor.
- Nobody knows that we're cousins.
- Bizim amca kızları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody here does that anymore.
- Artık buradaki hiç kimse onu yapmıyor.
- Nobody feels optimistic today.
- Bugün hiç kimse iyimser hissetmiyor.
- Nobody said anything.
- Hiç kimse bir şey söylemedi.
- Nobody called him.
- Hiç kimse onu davet etmedi.
- Nobody is able to succeed without endurance.
- Hiç kimse tahammülsüz başarılı olamaz.
- When it comes to dancing, nobody can move like Michael Jackson.
- Dans etmek söz konusu olduğunda hiç kimse Michael Jackson gibi hareketler yapamaz.
- Nobody that I know went to Australia.
- Tanıdığım hiç kimse Avustralya'ya gitmedi.
- Nobody can tell you who your father is.
- Hiç kimse sana babanın kim olduğunu söyleyemez.
- Nobody I know likes Tom.
- Tanıdığım hiç kimse Tom'u sevmiyor.
- Nobody's infallible.
- Hiç kimse yanılmaz değildir.
- Nobody goes there anymore.
- Artık hiç kimse oraya gitmiyor.
- There was nobody there.
- Orada hiç kimse yoktu.
- Nobody encouraged her.
- Hiç kimse onu teşvik etmedi.
- Nobody volunteered.
- Hiç kimse gönüllü olmadı.
- I am a nobody.
- Ben hiç kimseyim.
- Nobody will pay that much for something like that.
- Hiç kimse öyle bir şey için o kadar çok ödemez.
- Nobody knows what will happen next.
- İleride ne olacağını hiç kimse bilmiyor.
- Nobody can prevent this plan from being carried out.
- Hiç kimse bu planın uygulanmasını engelleyemez.
- Nobody would want to hurt Tom.
- Hiç kimse Tom'u incitmek istemez.
- Nobody knows we're cousins.
- Amca oğulları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody could decide as to what to do.
- Ne yapılacağı ile ilgili hiç kimse karar veremedi.
- Nobody did anything.
- Hiç kimse bir şey yapmadı.
- Nobody is going to know where you purchased your clothes.
- Hiç kimse giysilerini nereden aldığını bilmeyecek.
- Nobody forgot my country.
- Hiç kimse ülkemi unutmadı.
- Nobody knows what happened to Tom.
- Tom'a ne olduğunu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody likes to pay taxes.
- Hiç kimse vergi ödemeyi sevmiyor.
- Nobody's volunteering.
- Hiç kimse gönüllü değil.
- Nobody supports my country.
- Hiç kimse ülkemi desteklemez.
- Nobody saw what happened.
- Ne olduğunu hiç kimse görmedi.
- Nobody knows that we're cousins.
- Amca kızları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody can replace Tom.
- Hiç kimse Tom'un yerini alamaz.
- Nobody answered my question.
- Hiç kimse soruma cevap vermedi.
- Nobody would ever know the truth.
- Hiç kimse gerçeği bilemezdi.
- She has married a nobody.
- Hiç kimseyle evlenmedi.
- Nobody lives forever.
- Hiç kimse sonsuza kadar yaşamaz.
- Nobody cares.
- Hiç kimse umursamıyor.
- Nobody knows what's going to happen.
- Ne olacağını hiç kimse bilmiyor.
- Nobody wanted to go to my country.
- Benim ülkeme hiç kimse gitmek istemedi.
- The bus is full and nobody sits beside me.
- Otobüs dolu ve hiç kimse yanıma oturmuyor.
- Nobody called them.
- Hiç kimse onları çağırmadı.
- Nobody saw him leave the room.
- Hiç kimse onun odayı terk ettiğini görmedi.
- Nobody has ever climbed that mountain.
- Hiç kimse o dağa tırmanmadı.
- Nobody knows me in Boston.
- Boston'da hiç kimse beni tanımıyor.
- Nobody knows the original language of their holy writings.
- Kutsal yazıların orijinal dilini hiç kimse bilmez.
- Look, Tom, nobody needs to know about this.
- Bak Tom, hiç kimsenin bu konuyu bilmesi gerekmez.
- Nobody knows that we're cousins.
- Bizim amca oğulları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody's seen him in a month.
- Bir ay içinde hiç kimse onu görmedi.
- Nobody wanted to criticize my country.
- Hiç kimse ülkemi eleştirmek istemedi.
- Nobody is born learned.
- Hiç kimse öğrenmiş olarak doğmaz.
- Nobody questioned Tom's decision.
- Hiç kimse Tom'un kararını sorgulamadı.
- Nobody wants to work in my country.
- Hiç kimse ülkemde çalışmak istemiyor.
- Nobody tried to help Tom.
- Hiç kimse Tom'a yardım etmeye çalışmadı.
- Nobody saw us leave the room.
- Hiç kimse odayı terk ettiğimizi görmedi.
- Nobody seems to have paid attention to what he said.
- Hiç kimse onun söylediğine dikkat etmemiş gibi görünüyor.
- Nobody thinks that you're a coward.
- Hiç kimse senin korkak olduğunu düşünmüyor.
- Nobody was listening to what Tom was saying.
- Tom'un söylediklerini hiç kimse dinlemiyordu.
- Nobody I know got killed in South Central L.A.
- Güney Los Angeles'ta tanıdığım hiç kimse öldürülmedi.
- Nobody answered Tom.
- Hiç kimse Tom'a cevap vermedi.
- Nobody knows where she is.
- Onun nerede olduğunu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody likes being laughed at.
- Hiç kimse kendisine gülünmesinden hoşlanmaz.
- Nobody in Avonlea had ever kept a parrot before.
- Avonlea'daki hiç kimse daha önce hiç papağan bakmamıştı.
- Nobody has ever done that.
- Şimdiye kadar bunu hiç kimse yapmadı.
- Nobody knew what to say.
- Hiç kimse ne söyleyeceğini bilmiyordu.
- Nobody's singing.
- Hiç kimse şarkı söylemiyor.
- Nobody likes attention whores.
- İlgi manyaklarını hiç kimse sevmez.
- I'm pretty sure nobody's going to recognize you.
- Hiç kimsenin seni tanımayacağından oldukça eminim.
- Nobody else would help her.
- Başka hiç kimse ona yardımcı olmaz.
- Nobody really wants us here.
- Hiç kimse gerçekten bizi burada istemiyor.
- Nobody talks about us.
- Hiç kimse bizden bahsetmiyor.
- Nobody stayed in my country.
- Hiç kimse ülkemde kalmadı.
- Nobody's seen us.
- Bizi hiç kimse görmedi.
- Nobody said I wasn't supposed to do this.
- Hiç kimse bunu yapmamam gerektiğini söylemedi.
- Nobody really wants us.
- Hiç kimse gerçekten bizi istemiyor.
- Nobody wants you to be happy.
- Hiç kimse senin mutlu olmanı istemez.
- Nobody laughs at his jokes.
- Hiç kimse onun esprilerine gülmez.
- Nobody has heard of it but me.
- Benden başka hiç kimse onu duymadı.
- Nobody claimed responsibility.
- Hiç kimse sorumluluk üstlenmedi.
- Nobody had ever done anything like this before.
- Daha önce hiç kimse böyle bir şey yapmamıştı.
- I like nobody and nobody likes me.
- Hiç kimseyi sevmiyorum ve hiç kimse beni sevmiyor.
- Nobody mentions my country.
- Hiç kimse ülkemden söz etmiyor.
- Nobody but Tom agreed with me.
- Tom'dan başka hiç kimse benimle aynı fikirde değildi.
- Tom and Mary told nobody about the wedding.
- Tom ve Mary düğünden hiç kimseye bahsetmedi.
- Nobody's happy.
- Hiç kimse mutlu değil.
- Nobody could've planned this.
- Hiç kimse bunu planlayamazdı.
- Nobody knows we're cousins.
- Bizim kuzen olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Tom looked into the room and saw that nobody was there.
- Tom odaya baktı ve orada hiç kimsenin olmadığını gördü.
- Nobody survived the accident.
- Hiç kimse kazadan kurtulmadı.
- She has married a nobody.
- O hiç kimseyle evlenmedi.
- Nobody wants to be poor in my country.
- Ülkemde hiç kimse fakir olmak istemiyor.
- Nobody's going to try anything.
- Hiç kimse bir şey denemeyecek.
- Nobody wants to play with Tom.
- Hiç kimse Tom'la oynamak istemiyor.
- Nobody can get along with such a person.
- Hiç kimse böyle bir kişi ile geçinemez.
- He likes nobody and nobody likes him.
- O hiç kimseyi sevmez ve hiç kimse de onu sevmez.
- Nobody wants to forget my country.
- Hiç kimse ülkemi unutmak istemiyor.
- Nobody's forcing you to do anything.
- Hiç kimse seni bir şey yapman için zorlamıyor.
- Nobody talks with Mary anymore.
- Artık hiç kimse Mary ile konuşmuyor.
- Nobody speaks to me.
- Hiç kimse benimle konuşmuyor.
- Nobody can translate his sentences because they are quite difficult.
- Oldukça zor olduğu için hiç kimse onun cümlelerini çeviremez.
- Nobody can make pizza as well as Tom can.
- Hiç kimse Tom'un yapabildiği kadar iyi pizza yapamaz.
- Nobody was listening.
- Hiç kimse dinlemiyordu.
- But nobody believed her.
- Ama hiç kimse ona inanmadı.
- Nobody knows just how many people died in the avalanche.
- Çığda kaç kişinin öldüğünü hiç kimse bilmiyor.
- Nobody will be in the house.
- Hiç kimse evde olmayacak.
- Nobody wants to visit my country.
- Hiç kimse benim ülkemi ziyaret etmek istemiyor.
- Nobody knows that we're cousins.
- Bizim kuzen olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody else seemed to be amused.
- Başka hiç kimse eğleniyor gibi görünmüyordu.
- Nobody will say it so bluntly, but that is the gist of it.
- Hiç kimse bunu çok açıkça söylemeyecek ama bunun özü odur.
- Nobody wants it.
- Hiç kimse onu istemiyor.
- Nobody knows what to say.
- Hiç kimse ne söyleyeceğini bilmiyor.
- Nobody knew what to do.
- Hiç kimse ne yapacağını bilmiyordu.
- Nobody saw her leave the room.
- Hiç kimse onun odayı terk ettiğini görmedi.
- Nobody'll ever know.
- Hiç kimse asla bilmeyecek.
- Nobody saw her steal the book.
- Hiç kimse onun kitabı çaldığını görmedi.
- Nobody helped her.
- Ona hiç kimse yardım etmedi.
- Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
- Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının baş antrenörü olamaz.
- There was nobody under 30 around.
- Orada 30 yaşın altında hiç kimse yoktu.
- I help nobody.
- Hiç kimseye yardım etmem.
- Nobody's seen you in a month.
- Bir ay içinde hiç kimse sizi görmedi.
- Nobody loves war.
- Hiç kimse savaşı sevmez.
- Nobody's forcing you to stay.
- Hiç kimse seni kalman için zorlamıyor.
- The telephone is ringing, but nobody is answering.
- Telefon çalıyor ama hiç kimse yanıtlamıyor.
- Nobody's that good.
- Hiç kimse o kadar iyi değil.
- Almost nobody is unemployed now.
- Şu anda neredeyse hiç kimse işsiz değil.
- Nobody predicted this would happen.
- Hiç kimse bunun olacağını öngörmedi.
- He thinks he is somebody, but really he is nobody.
- Kendini bir şey sanıyor ama aslında hiç kimse değil.
- Nobody really wants to do that anymore.
- Artık onu hiç kimse yapmak istemiyor.
- Nobody wants to remember my country.
- Hiç kimse ülkemi hatırlamak istemiyor.
- Nobody really knows where it comes from.
- Hiç kimse onun nereden geldiğini gerçekten bilmiyor.
- Nobody works in my country.
- Benim ülkemde hiç kimse çalışmıyor.
- In the future, nobody will drive cars.
- Gelecekte hiç kimse araba kullanmayacak.
- Nobody talks about me.
- Hiç kimse benim hakkımda konuşmuyor.
- Nobody but you can make me happy.
- Senden başka hiç kimse beni mutlu edemez.
- Nobody would've gotten hurt if we'd been more careful.
- Daha dikkatli olsaydık hiç kimse incinmezdi.
- Nobody knows that I have bought a new car.
- Hiç kimse yeni bir araba aldığımı bilmiyor.
- Tom made sure nobody was following him.
- Tom hiç kimsenin onu takip etmediğinden emin oldu.
- Nobody had an answer.
- Hiç kimsenin bir cevabı yoktu.
- Nobody thinks you're the one who did it.
- Hiç kimse bunu yapan kişinin sen olduğunu düşünmüyor.
- Nobody is hungry.
- Hiç kimse aç değil.
- Nobody's going to believe this.
- Hiç kimse buna inanmayacak.
- Nobody knows Tom like I know Tom.
- Benim Tom'u tanıdığım gibi hiç kimse Tom'u tanımıyor.
- Nobody wants to go to Boston with us.
- Hiç kimse bizimle birlikte Boston'a gitmek istemiyor.
- Nobody wanted to trust my country.
- Hiç kimse ülkeme güvenmek istemedi.
- Nobody wants to buy a house in my country.
- Hiç kimse benim ülkemde bir ev satın almak istemiyor.
- That's something nobody else does.
- Bu başka hiç kimsenin yapmadığı bir şeydir.
- Nobody wanted to work in my country.
- Hiç kimse benim ülkemde çalışmak istemedi.
- Nobody talks about you.
- Hiç kimse senin hakkında konuşmuyor.
- Nobody can save me.
- Hiç kimse beni kurtaramaz.
- Nobody likes her.
- Hiç kimse onu sevmez.
- I thought you said nobody liked Tom.
- Hiç kimsenin Tom'u sevmediğini söylediğini düşündüm.
- Nobody does that anymore.
- Artık onu hiç kimse yapmaz.
- Nobody likes to do laundry.
- Hiç kimse çamaşır yıkamaktan hoşlanmıyor.
- Nobody had any idea what was going to happen.
- Ne olacağı konusunda hiç kimsenin bir fikri yoktu.
- Nobody but Tom agrees with you.
- Tom'dan başka hiç kimse seninle aynı fikirde değil.
- Nobody saw or heard anything.
- Hiç kimse herhangi bir şey görmedi ya da duymadı.
- Nobody brought eating utensils to the party.
- Hiç kimse çatal-bıçak takımlarını partiye getirmedi.
- Nobody reads about my country.
- Hiç kimse ülkem hakkında okumaz.
- Nobody who works forty hours a week should be living in poverty.
- Haftada kırk saat çalışan hiç kimse yoksulluk içinde yaşamamalı.
- It doesn't matter if nobody comes.
- Hiç kimsenin gelip gelmemesi önemli değil.
- Nobody is interested in my country.
- Hiç kimse benim ülkemle ilgilenmiyor.
- Nobody knows why Tom did that.
- Hiç kimse Tom'un bunu neden yaptığını bilmiyor.
- Nobody told Tom not to do that.
- Hiç kimse Tom'a onu yapmamasını söylemedi.
- Nobody likes attention whores.
- Hiç kimse, tüm ilgiyi üzerinde toplamaya çalışan tiplerden hoşlanmaz.
- Nobody knows how to do that except Tom.
- Tom hariç hiç kimse onu nasıl yapacağını bilmiyor.
- Nobody is scared of Tom.
- Hiç kimse Tom'dan korkmuyor.
- Nobody will care.
- Hiç kimse umursamayacak.
- Almost nobody lives in Antarctica.
- Antarktika'da neredeyse hiç kimse yaşamıyor.
- Nobody has been formally charged.
- Hiç kimse resmen suçlanmadı.
- Nobody at the party knew that Tom had just gotten out of prison.
- Partideki hiç kimse Tom'un hapisten yeni çıktığını bilmiyordu.
- Nobody's trying to make you do anything.
- Hiç kimse sana bir şey yaptırmaya çalışmıyor.
- Nobody knows why she doesn't like me.
- Onun beni neden sevmediğini hiç kimse bilmiyor.
- Nobody is in the living room, but the TV is on.
- Oturma odasında hiç kimse yok ama TV açık.
- Nobody likes that.
- Hiç kimse ondan hoşlanmıyor.
- Nobody had ever done this for me.
- Şimdiye kadar hiç kimse bunu benim için yapmadı.
- Nobody else can know.
- Başka hiç kimse bilemez.
- Nobody asked Mary.
- Hiç kimse Mary'yi sormadı.
- Nobody is his own enemy.
- Hiç kimse kendisinin düşmanı değildir.
- Nobody would talk to me.
- Hiç kimse benimle konuşmazdı.
- Nobody had the courage to say it to Tom.
- Hiç kimsenin bunu Tom'a söyleyecek cesareti yoktu.
- Nobody walks in LA.
- Los Angeles'ta hiç kimse yürümez.
- Nobody told me where the meeting was going to be.
- Toplantının nerede olacağını hiç kimse bana söylemedi.
- Nobody else got hurt.
- Başka hiç kimse yaralanmadı.
- Nobody liked Tom.
- Hiç kimse Tom'u sevmiyordu.
- Nobody's forcing you.
- Hiç kimse seni zorlamıyor.
- Nobody wanted to praise my country.
- Hiç kimse ülkemi övmek istemedi.
- Nobody in Avonlea had ever kept a parrot before.
- Avonlea'de daha önce hiç kimse papağan beslememişti.
- Nobody is truly free, because there are people who are slaves of their independence.
- Hiç kimse gerçekten özgür değildir, çünkü bağımsızlıklarının kölesi olan insanlar var.
- Nobody is indispensable.
- Hiç kimse zorunlu değil.
- Nobody has ever climbed that mountain.
- Şu ana kadar hiç kimse o dağa tırmanmadı.
- Nobody wants to say something about my country.
- Hiç kimse ülkemle ilgili bir şey söylemek istemiyor.
- Nobody can stop what is happening now.
- Şu an yaşananlara hiç kimse mani olamaz.
- Nobody was to be seen on the main street.
- Ana caddede hiç kimse görülmedi.
- Nobody lives in this house.
- Bu evde hiç kimse yaşamıyor.
- Nobody wanted to insult my country.
- Hiç kimse ülkeme hakaret etmek istemedi.
- Nobody likes crybabies.
- Hiç kimse sulu gözlüleri sevmez.
- Nobody needs me.
- Hiç kimsenin bana ihtiyacı yok.
- Nobody knows what to do.
- Hiç kimse ne yapacağını bilmiyor.
- Nobody is forcing you to do this.
- Hiç kimse bunu yapman için zorlamıyor.
- Nobody saw them leave the room.
- Hiç kimse onların odayı terk ettiğini görmedi.
- Nobody mentioned my country.
- Hiç kimse ülkemden söz etmedi.
- Nobody wanted to know my country.
- Hiç kimse ülkemi tanımak istemedi.
- Nobody wants to help you.
- Hiç kimse size yardım etmek istemiyor.
- Nobody studies my country.
- Hiç kimse ülkemi araştırmıyor.
- Nobody knows that we're cousins.
- Hiç kimse kuzen olduğumuzu bilmiyor.
- Nobody could do it better than Tom.
- Hiç kimse bunu Tom'dan daha iyi yapamadı.
- Nobody's doing that.
- Hiç kimse onu yapmıyor.
- Nobody else offered to help.
- Başka hiç kimse yardım etmeyi önermedi.
- Nobody saw him steal the book.
- Hiç kimse onun kitabı çaldığını görmedi.
- Nobody is so busy that they cannot find time to read.
- Okumak için zaman bulamayan hiç kimse çok meşgul değildir.
- Nobody saw them do it.
- Hiç kimse onların bunu yaptığını görmedi.
- Nobody can deny that the prisoner is guilty.
- Tutuklunun suçlu olduğunu hiç kimse reddedemez.
- Nobody's home.
- Hiç kimse evde değil.
- Nobody wants to work outdoors on a cold day.
- Hiç kimse soğuk bir günde dışarıda çalışmak istemez.
- Nobody had ever done anything like that before.
- Daha önce hiç kimse böyle bir şey yapmamıştı.
- Nobody is too old to learn.
- Hiç kimse öğrenmek için çok yaşlı değildir.
- Nobody tells the truth.
- Hiç kimse gerçeği söylemiyor.
- Nobody was conscious of my presence there.
- Orada hiç kimse varlığımın farkında değildi.
- Nobody has a landline these days.
- Bu günlerde hiç kimsenin bir sabit hattı yok.
- Nobody'll know.
- Hiç kimse bilmeyecek.
- Nobody knew that Tom was a dangerous child molester.
- Hiç kimse Tom'un tehlikeli bir çocuk tacizcisi olduğunu bilmiyordu.
- Nobody believes in my country.
- Hiç kimse benim ülkeme inanmıyor.
- Strange as it may seem, nobody was injured in the fire.
- Garip görünebilir, yangında hiç kimse yaralanmadı.
- Tom loved to sing, but nobody wanted to listen to his singing.
- Tom şarkı söylemeyi severdi fakat hiç kimse onun şarkı söylemesini dinlemek istemiyordu.
- Nobody knew Tom was coming.
- Tom'un geldiğini hiç kimse bilmiyordu.
- Nobody understands it.
- Hiç kimse bunu anlamıyor.
- Nobody knows except Tom and me.
- Tom ve ben hariç hiç kimse bilmiyor.
- Nobody wants to support my country.
- Hiç kimse ülkemi desteklemek istemez.
- Nobody came.
- Hiç kimse gelmedi.
- Nobody worked in my country.
- Ülkemde hiç kimse çalışmadı.
- Nobody can do this better than Tom.
- Hiç kimse bunu Tom'dan daha iyi yapamaz.
- There was nobody here yesterday.
- Dün burada hiç kimse yoktu.
- Nobody noticed that the picture was hung upside down.
- Hiç kimse resmin baş aşağı asılı olduğunu fark etmedi.
- Nobody knows it's my birthday today.
- Hiç kimse doğum günümün bugün olduğunu bilmiyor.
- Nobody must know.
- Hiç kimse bilmemeli.
- Nobody loves me.
- Hiç kimse beni sevmiyor.
- Nobody wants to look for my car.
- Hiç kimse arabamı aramak istemiyor.
- Since he often tells lies, nobody believes what he says.
- Sık sık yalan söylediği için hiç kimse onun söylediğine inanmıyor.
- Nobody wanted to visit my country.
- Hiç kimse ülkemi ziyaret etmek istemedi.
- Nobody believed me.
- Hiç kimse bana inanmadı.
- Nobody can stop Tom.
- Hiç kimse Tom'u durduramaz.
- Nobody can stop what's happening now.
- Şu an yaşananlara hiç kimse mani olamaz.
- Nobody knows his name.
- Hiç kimse onun adını bilmiyor.
- Nobody can stop it.
- Hiç kimse beni durduramaz.
- Nobody hates my country.
- Hiç kimse ülkemden nefret etmez.
- Nobody wants to play with him.
- Hiç kimse onunla oynamak istemiyor.
- Nobody likes to lose money.
- Hiç kimse para kaybetmekten hoşlanmaz.
- Nobody has ever done anything like this for me before.
- Daha önce hiç kimse benim için asla böyle bir şey yapmadı.
- Nobody I know went to Australia.
- Tanıdığım hiç kimse Avustralya'ya gitmedi.
- Nobody wants to live in my country.
- Hiç kimse ülkemde yaşamak istemiyor.
- Nobody seems to know where Jean is.
- Hiç kimse Jean'in nerede olduğunu biliyor gibi görünmüyor.
- Nobody got hurt.
- Hiç kimse yaralanmadı.
- The stone was so heavy that nobody could lift it.
- Taş o kadar ağırdı ki hiç kimse onu kaldıramadı.
- Tom knows why nobody came to his party.
- Tom neden hiç kimsenin partisine gelmediğini biliyor.
- He saw nobody.
- O hiç kimseyi görmedi.
- Nobody talks to Tom anymore.
- Artık hiç kimse Tom'la konuşmuyor.
- Nobody believed he stood a chance of winning the match.
- Onun maçı kazanma şansı olduğuna hiç kimse inanmadı.
- Nobody can control us.
- Hiç kimse bizi kontrol edemez.
- Nobody knows the future.
- Hiç kimse geleceği bilmiyor.
- Nobody can compete with that.
- Hiç kimse onunla yarışamaz.
- Nobody's volunteered.
- Hiç kimse gönüllü değil.
- Nobody called Tom.
- Hiç kimse Tom'u aramadı.
- Nobody will force you to do that.
- Hiç kimse onu yapmak için seni zorlamayacak.
- Nobody wants to talk to me anymore.
- Artık hiç kimse benimle konuşmak istemiyor.
- Nobody I know has been to Australia.
- Tanıdığım hiç kimse Avustralya'ya gitmedi.
- Nobody insults my country.
- Hiç kimse ülkeme hakaret etmez.
- Nobody wants to do that.
- Hiç kimse bunu yapmak istemiyor.
- Nobody talked about my country.
- Hiç kimse ülkem hakkında konuşmadı.
- Nobody insulted my country.
- Hiç kimse ülkeme hakaret etmedi.
- Nobody has ever asked such a question before.
- Daha önce hiç kimse böyle bir soru sormamıştı.
- Nobody talks about Tom anymore.
- Artık hiç kimse Tom'dan bahsetmiyor.
- Nobody's there right now.
- Şu anda hiç kimse orada değil.
- Nobody's asking you for money.
- Hiç kimse senden para istemiyor.
- Nobody likes to work with Tom.
- Hiç kimse Tom'la çalışmayı sevmiyor.
- Nobody here is denying that.
- Buradaki hiç kimse onu reddetmiyor.
- Nobody was watching.
- Hiç kimse izlemiyordu.
- Nobody knows we're cousins.
- Amca kızları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody went with me.
- Hiç kimse benimle gitmedi.
- Nobody has ever done this before.
- Daha önce bunu hiç kimse yapmadı.
- Nobody I know goes there anymore because it's too crowded.
- Çok kalabalık olduğu için tanıdığım hiç kimse artık oraya gitmiyor.
- Nobody wants to know my country.
- Hiç kimse ülkemi tanımak istemiyor.
- Nowadays nobody believes in ghosts.
- Bugünlerde hiç kimse hortlaklara inanmıyor.
- Go where nobody knows you.
- Hiç kimsenin seni tanımadığı bir yere git.
- Nobody told us Tom was planning to get married.
- Tom'un evlenmeyi planladığını hiç kimse bize söylemedi.
- I thought you said nobody knew about us.
- Hiç kimsenin bizi tanımadığını söylediğini düşündüm.
- Nobody here smokes.
- Buradaki hiç kimse sigara içmez.
- I've seen nobody except you.
- Senden başka hiç kimseyi görmedim.
- Nobody ever laughs at my jokes.
- Şakalarıma hiç kimse gülmez.
- Nobody talked about the movie.
- Hiç kimse film hakkında konuşmadı.
- Nobody likes being spoken ill of behind his back.
- Hiç kimse arkasından kötü konuşulmasını sevmez.
- Nobody praised my country.
- Hiç kimse ülkemi övmedi.
- Nobody's accusing you of a crime.
- Hiç kimse seni bir suçla suçlamıyor.
- Nobody wants your books!
- Hiç kimse senin kitaplarını istemez!
- Nobody encouraged him.
- Hiç kimse onu teşvik etmedi.
- Nobody knew Tom was here.
- Tom'un burada olduğunu hiç kimse bilmiyordu.
- Nobody knows who's in charge.
- Hiç kimse kimin sorumlu olduğunu bilmiyor.
- Nobody's going to blame you.
- Seni hiç kimse suçlamayacak.
- Nobody wants to do it, but one of us has to.
- Hiç kimse bunu yapmak istemiyor ama bizden biri yapmak zorunda.
- There was nobody else in the room except Tom.
- Odada Tom'dan başka hiç kimse yoktu.
- Nobody can break his record.
- Hiç kimse onun rekorunu kıramaz.
- Nobody knows where Tom went.
- Hiç kimse Tom'un nereye gittiğini bilmiyor.
- Nobody knew where Tom was.
- Tom'un nerede olduğunu hiç kimse bilmiyordu.
- Nobody ever wants to be without money.
- Hiç kimse parasız kalmak istemez.
- Nobody talks about them.
- Hiç kimse onlar hakkında konuşmuyor.
- I asked around, but nobody seemed to have any idea how to fix the problem.
- Çevreye sordum fakat sorunu nasıl halledeceğimize dair hiç kimsenin fikri yok gibi görünüyordu.
- Nobody seems to know why Tom did that.
- Hiç kimse Tom'un onu neden yaptığını bilmiyor gibi görünüyor.
- Nobody's expecting us to win.
- Hiç kimse bizim kazanmamızı beklemiyor.
- Nobody knew it was you that did that.
- Bunu yapanın sen olduğunu hiç kimse bilmiyordu.
- Nobody forgets my country.
- Hiç kimse ülkemi unutmaz.
- Nobody seemed to have a motive for the murder.
- Hiç kimsenin cinayet için bir nedeni var gibi görünmüyordu.
- Nobody knows what happened to him.
- Hiç kimse ona ne olduğunu bilmiyor.
- Nobody knows that we're cousins.
- Kuzen olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody knows we're cousins.
- Kuzen olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- We have nobody to blame but ourselves.
- Kendimizden başka suçlayacak hiç kimse yok.
- Nobody studied my country.
- Hiç kimse ülkemi araştırmadı.
- Nobody answered us.
- Hiç kimse bizi yanıtlamadı.
- Nobody knows we're cousins.
- Bizim amca kızları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody gave us a chance.
- Hiç kimse bize bir şans vermedi.
- Nobody handed Tom anything.
- Hiç kimse Tom'a bir şey vermedi.
- Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
- Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
- Nobody knows that we're cousins.
- Amca oğulları olduğumuzu hiç kimse bilmiyor.
- Nobody will be able to stop Tom from doing that.
- Hiç kimse Tom'u onu yapmasını engelleyemez.
- Nobody can stop me!
- Hiç kimse beni durduramaz!
- Nobody went to my country.
- Hiç kimse benim ülkeme gitmedi.
- Nobody invested in my country.
- Hiç kimse ülkeme yatırım yapmadı.
- Nobody could say no to Tom.
- Hiç kimse Tom'a hayır diyemedi.
- Nobody noticed us.
- Hiç kimse bizi fark etmedi.
- Nobody's been inside.
- Hiç kimse içeride değildi.
- Nobody wants to help Tom.
- Hiç kimse Tom'a yardım etmek istemiyor.
- Nobody told Tom what he should do.
- Hiç kimse Tom'a ne yapması gerektiğini söylemedi.
- Nobody knows that better than you.
- Hiç kimse onu senden daha iyi bilmiyor.
- Nobody goes to my country.
- Hiç kimse benim ülkeme gitmiyor.
Show More (564)
|