Tureng - on the street - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	on the street	sokakta	expr.
	A doctor was not allowed to attend to a bleeding man on the street until this man had bled to death. Bir doktorun sokakta kanaması olan bir adama, bu adam kan kaybından ölene kadar müdahale etmesine izin verilmemiştir. On the street at night, Tom was threatened by an unfamiliar man with a knife and robbed of his money. Tom gece sokakta tanımadığı bir adam tarafından bıçakla tehdit edildi ve parası çalındı. There were a lot of people on the street. Sokakta çok insan vardı. We happened to meet our teacher on the street yesterday. Dün sokakta tesadüfen öğretmenimizle karşılaştık. She warned the children not to play on the street. Çocukları sokakta oynamamaları için uyardı. Drinking alcohol on the street or in parks is illegal in most of the United States. Sokakta ya da parklarda alkol içmek Amerika'nın çoğunda yasadışıdır. I walked about aimlessly on the street. Sokakta amaçsızca dolaştım. I ran across my old teacher on the street. Sokakta eski öğretmenime rastladım. I just met her on the street. Onunla sokakta karşılaştım. Yesterday I happened to run into Tom on the street. Dün sokakta Tom'a rastladım. One morning, she unexpectedly met him on the street. Bir sabah, beklenmedik bir şekilde onunla sokakta karşılaştı. He enjoys engaging in macabre activities such as dissecting animal corpses and stalking people on the street at night. Hayvan cesetlerini parçalamak ve geceleri sokakta insanları takip etmek gibi ürkütücü faaliyetlerde bulunmaktan hoşlanıyor. He framed the picture he had bought on the street. Sokakta satın aldığı resmi çerçeveletti. Only the blackest of hearts could leave that poor kitty out on the street in the cold. O zavallı kediciği sokakta soğukta bırakmaya ancak kalbi en kara olanlar cesaret edebilir. We saw each other on the street. Birbirimizi sokakta gördük. I see the crimes commited every day on the street. Ben sokakta her gün işlenen suçları görüyorum. She deliberately ignored me on the street. O, sokakta kasten beni görmezlikten geldi. Hungry puppy barks on the street. Aç yavru köpek sokakta havlıyor. I just ran into her on the street. Az önce onunla sokakta karşılaştım. The other day I met an old friend on the street. Geçen gün sokakta eski bir arkadaşımla karşılaştım. She warned the children not to play on the street. Çocukları, sokakta oynamamaları için uyardı. Tom asked someone he met on the street how to get to the station. Tom sokakta tanıştığı birine istasyona nasıl gideceğini sordu. There were a number of cars on the street. Sokakta çok sayıda araba vardı. We happened to meet our teacher on the street yesterday. Dün öğretmenimizle sokakta karşılaştık. The policeman spoke to a man on the street. Polis, bir adamla sokakta konuştu. I met my friend on the street. Arkadaşımla sokakta karşılaştım. I came across your sibling on the street. Sokakta kardeşinle karşılaştım. By chance, I met your brother on the street. Şans eseri, kardeşinle sokakta karşılaştım. Two men were fighting on the street. İki adam sokakta kavga ediyordu. I met her on the street. Onunla sokakta karşılaştım. After the rain, there were puddles on the street. Yağmurdan sonra, sokakta su birikintileri vardı. I met him on the street the other day. Geçen gün onunla sokakta karşılaştım. Hungry puppies are barking on the street. Aç köpek yavruları sokakta havlıyor. They were fighting on the street. Sokakta kavga ediyorlardı. There were people on the street. Sokakta insanlar vardı. I met Mr Smith on the street by accident. Bay Smith ile sokakta tesadüfen bir araya geldim. My mother didn't see the boy on the street. Annem çocuğu sokakta görmemiş. Sami sold drugs on the street. Sami sokakta uyuşturucu satıyordu. Have you ever slept on the street? Hiç sokakta uyudun mu? Layla and Sami were walking on the street, holding hands. Layla ve Sami sokakta el ele tutuşmuş yürüyorlardı. I met him on the street by chance. Onunla sokakta, tesadüfen tanıştım. Tom always says hi to me when we pass each other on the street. Tom sokakta birbirimizi geçerken bana her zaman merhaba diyor. We see a lot of cars on the street. Sokakta bir sürü araba görüyoruz. I think it strange that there is no one on the street at this time of the day. Bence günün bu saatinde sokakta kimsenin olmaması garip. What would you do if this guy passed you on the street? Bu adam sokakta seni geçse ne yaparsın? Yesterday I happened to run into Tom on the street. Dün sokakta Tom'la karşılaştım. Sami saw the car sitting on the street, outside Layla's house. Sami arabayı Layla'nın evinin dışında, sokakta dururken gördü. I sometimes see him on the street. Bazen onu sokakta görürüm. There were hundreds of cars on the street. Sokakta yüzlerce araba vardı. Hungry puppy barks on the street. Aç köpek yavrusu sokakta havlıyor. It is very dangerous for children to play on the street. Çocukların sokakta oynaması çok tehlikeli. It was such a cold day that there was nobody on the street. O kadar soğuk bir gündü ki, sokakta kimse yoktu. Tom didn't want to live on the street. Tom sokakta yaşamak istemiyordu. I met my teacher on the street the other day. Geçen gün sokakta öğretmenimle karşılaştım. She deliberately ignored me on the street. Sokakta beni bilerek görmezden geldi. Tom was threatened with a knife on the street at night by an unfamiliar man and robbed of his money. Tom gece sokakta tanımadığı bir adam tarafından bıçakla tehdit edildi ve parası çalındı. There were two children playing on the street. Sokakta oynayan iki çocuk vardı. There were a lot of people on the street. Sokakta bir sürü insan vardı. There are no cars on the street. Sokakta hiç araba yok. I found a wallet on the street. Sokakta bir cüzdan buldum. Don't let the children play on the street. Çocukların sokakta oynamasına izin verme. When was the last time you found money on the street? En son ne zaman sokakta para buldun? An old man spoke to me on the street. Yaşlı bir adam sokakta benimle konuştu. There isn't a person on the street. Sokakta kimse yok. What would you do if this guy passed you on the street? Bu adam sokakta yanınızdan geçse ne yapardınız? Sami sold drugs on the street. Sami sokakta uyuşturucu sattı. Tom found a hundred dollar bill on the street. Tom sokakta yüz dolarlık bir banknot buldu. Tom always says hi to me when we pass each other on the street. Sokakta birbirimizin yanından geçerken Tom daima bana selam verir. The policeman spoke to a man on the street. Polis sokakta bir adamla konuştu. After the rain, there were puddles on the street. Yağmurdan sonra sokakta su birikintileri oluştu. A large crowd had gathered on the street. Sokakta büyük bir kalabalık toplanmıştı. I think it's strange that no one is on the street this time of the day. Bence günün bu saatinde sokakta kimsenin olmaması garip. A car is on the street. Sokakta bir araba var. I find it odd that there isn't anyone on the street at this hour. Bu saatte sokakta kimsenin olmamasını garip buluyorum. Yesterday I met Mary on the street. Dün sokakta Mary ile karşılaştım. When I was small I was one of the few boys on the street who didn't like soccer. Küçükken sokakta futbolu sevmeyen birkaç çocuktan biriydim. I met Tom on the street. Tom'la sokakta karşılaştım. When was the last time you found money on the street? En son ne zaman sokakta para buldunuz? I ran into your brother on the street. Kardeşinle sokakta karşılaştım. I met Mary on the street yesterday. Dün Mary ile sokakta karşılaştım. Have you ever slept on the street? Hiç sokakta yattın mı? I didn't see anyone on the street. Sokakta kimseyi görmedim. No one was to be seen on the street. Sokakta kimse görünmüyordu. A gentleman would not spit on the street. Bir beyefendi sokakta tükürmez. There is a bus on the street. Sokakta bir otobüs var. I greet my teacher on the street. Öğretmenimle sokakta selamlaştım. There are a bunch of kids playing on the street just outside my window. Penceremin hemen dışındaki sokakta oynayan bir grup çocuk var. I found it on the street. Onu sokakta buldum. I sometimes see him on the street. Bazen onu sokakta görüyorum. When I was small I was one of the few boys on the street who didn't like football. Küçükken sokakta futbolu sevmeyen birkaç çocuktan biriydim. I remember seeing her once on the street. Onu bir kez sokakta gördüğümü hatırlıyorum. I greet my teacher on the street. Sokakta öğretmenime selam veririm. Tom sometimes sees Mary on the street in front of his house. Tom bazen Mary'yi evinin önündeki sokakta görüyor. The police usually close their eyes to cars parked on the street. Polis genellikle sokakta park etmiş arabalara göz yumar. He was robbed of his money on the street. Sokakta parası çalındı. I met Tom on the street. Sokakta Tom'la karşılaştım. I came across your brother on the street. Sokakta kardeşinle karşılaştım. I think it strange that there is no one on the street at this time of the day. Günün bu saatinde sokakta kimsenin olmaması bence çok garip. I came across your sister on the street. Sokakta kız kardeşine rastladım. They walk on the street. Sokakta yürüyorlar. We see a lot of cars on the street. Sokakta bir sürü araba görürüz. If you find money on the street, you should take it to your local police department. Sokakta para bulursanız, yerel polis departmanınıza götürmelisiniz. There are two strangers walking on the street. Sokakta yürüyen iki yabancı var. Layla and Sami were walking on the street, holding hands. Leyla ve Sami el ele tutuşarak sokakta yürüyordu. I see the crimes commited every day on the street. Her gün sokakta işlenen suçları görüyorum. I met up with her on the street. Onunla sokakta karşılaştım. Maria doesn't eat food that's sold on the street. Maria sokakta satılan yiyecekleri yemiyor. There were many cars on the street. Sokakta birçok araba vardı. There were a lot of cars on the street. Sokakta bir sürü araba vardı. Show More (106)
2	on the street	cadde üzerinde	adv.
	There is a crowd of people on the street. Cadde üzerinde bir insan kalabalığı var. Traffic on the street was really terrible. Cadde üzerindeki trafik gerçekten korkunçtu. Show More (-1)