|
- The International Council for the Exploration of the Sea claims that hake stocks are on the verge of collapse.
- Uluslararası Deniz Araştırmaları Konseyi, berlam balığı rezervlerinin çöküşün eşiğinde olduğunu iddia ediyor.
- That does not sound like a species on the verge of collapse.
- Bu, çöküşün eşiğindeki bir türe benzemiyor.
- We are therefore on the verge of making great progress in Europe in combating trafficking in human beings.
- Dolayısıyla Avrupa'da insan ticaretiyle mücadelede büyük bir ilerleme kaydetmenin eşiğindeyiz.
- We are on the verge of adopting a common constitution drawn up in the full light of day.
- Gün ışığında hazırlanmış ortak bir anayasayı kabul etmenin eşiğindeyiz.
- We are on the verge of a really historic round of accessions.
- Gerçekten tarihi bir katılım turunun eşiğindeyiz.
- Half a million Zimbabweans are now on the verge of starvation.
- Yarım milyon Zimbabveli şu anda açlığın eşiğinde.
- We're on the verge of another catastrophe.
- Başka bir felaketin eşiğindeyiz.
- Tom is on the verge of dying.
- Tom ölümün eşiğinde.
- Tom was on the verge of tears.
- Tom gözyaşlarının eşiğindeydi.
- She was on the verge of crying.
- Ağlamanın eşiğindeydi.
- I hear his business is on the verge of going bankrupt.
- İşinin iflasın eşiğinde olduğunu duydum.
- Some wild animals are on the verge of extinction.
- Bazı vahşi hayvanlar yok olmanın eşiğinde.
- Today, Turkey is a developed nation on the verge of joining the European Union.
- Türkiye bugün Avrupa Birliği'ne katılmanın eşiğindeki gelişmiş bir ülkedir.
- She is on the verge of a nervous breakdown.
- O bir sinir krizinin eşiğinde.
- Tom could see that Mary was on the verge of crying.
- Tom, Mary'nin ağlamanın eşiğinde olduğunu görebiliyordu.
- I hear his business is on the verge of ruin.
- Onun işinin iflasın eşiğinde olduğunu duyuyorum.
- Tom is on the verge of crying.
- Tom ağlamanın eşiğinde.
- She was on the verge of killing herself.
- Kendini öldürmenin eşiğindeydi.
- These animals are on the verge of extinction.
- Bu hayvanlar yok olmanın eşiğindedirler.
- He was just on the verge of going to sleep.
- Uyumanın eşiğindeydi.
- We're on the verge of another catastrophe.
- Biz başka bir felaketin eşiğindeyiz.
- She's on the verge of dying.
- O, ölümün eşiğinde.
- The poor cat was on the verge of starvation.
- Zavallı kedi açlıktan ölmenin eşiğindeydi.
- The children were on the verge of crying.
- Çocuklar ağlamanın eşiğindeydi.
- She's on the verge of buying it.
- Onu satın almanın eşiğinde.
- I hear his business is on the verge of going bankrupt.
- Onun işinin iflasın eşiğinde olduğunu duydum.
- The house was on the verge of collapse.
- Ev yıkılmanın eşiğindeydi.
- Donald Trump is on the verge of being elected President of the United States.
- Donald Trump Birleşik Devletler Başkanı seçilmenin eşiğinde.
- This building is on the verge of collapsing.
- Bu bina çökmenin eşiğinde.
- Tom is on the verge of tears.
- Tom gözyaşlarının eşiğinde.
- She was on the verge of tears.
- Gözyaşlarının eşiğindeydi.
- Today, Turkey is a developed nation on the verge of joining the European Union.
- Bugün Türkiye, Avrupa Birliği'ne katılmanın eşiğinde olan gelişmiş bir ülkedir.
- Liisa was on the verge of tears.
- Liisa gözyaşlarının eşiğindeydi.
- Many species of insects are on the verge of extinction.
- Birçok böcek türü yok olmanın eşiğinde.
- Tom is on the verge of losing consciousness.
- Tom bilincini kaybetmenin eşiğinde.
- Tom was on the verge of starvation.
- Tom açlığın eşiğindeydi.
Show More (33)
|
