|
- It has also already been said that the debate is happening at an opportune moment.
- Tartışmanın uygun bir zamanda gerçekleştiği de zaten söylenmişti.
- The Salafranca report comes at an opportune moment.
- Salafranca raporu uygun bir zamanda geldi.
- It has come at an opportune time.
- Tam da uygun bir zamanda geldi.
- As previous speakers have already said, it is being considered at an opportune time.
- Daha önceki konuşmacıların da belirttiği gibi, uygun bir zamanda değerlendirilmektedir.
- This is an opportune moment to take a critical look at what has happened during that time.
- Bu süre zarfında yaşananlara eleştirel bir gözle bakmak için uygun bir an.
- This is an opportune moment to take a critical look at what has happened during that time.
- Bu süre zarfında neler olduğuna eleştirel bir gözle bakmak için uygun bir andayız.
- Others have explained that the timing of this report is opportune.
- Diğerleri bu raporun zamanlamasının uygun olduğunu açıklamışlardır.
- It has come at an opportune time.
- Uygun bir zamanda gelmiştir.
- You have come at an opportune time.
- Uygun bir zamanda geldiniz.
Show More (6)
|
