|
- People came to like her paintings.
- İnsanlar onun tablolarını beğenmek için geldiler.
- Those paintings look a lot better if you go by fast.
- Önlerinden hızla geçerseniz bu tablolar çok daha iyi görünüyor.
- It's a small price to pay for such a nice painting.
- Böyle güzel bir tablo için ödenecek küçük bir bedel.
- Those paintings look a lot better if you go by fast.
- O tablolar, önlerinden hızlıca geçerseniz daha güzel gözükür.
- It's a small price to pay for such a nice painting.
- Böyle hoş bir tabloya ödenecek küçük bir bedel.
- I think Tom is going to be pretty mad when he finds out that the painting he bought is a fake.
- Sanırım Tom aldığı tablonun sahte olduğunu öğrendiğinde oldukça kızacak.
- I'm going to buy that painting.
- O tabloyu satın alacağım.
- I'm sorry, this painting is not for sale.
- Üzgünüm, bu tablo satılık değil.
- This is one of the most beautiful paintings I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en güzel tablolardan biri.
- This is an exquisite little painting.
- Bu nefis küçük bir tablo.
- Fadil took all his paintings and burned them.
- Fadıl tüm tablolarını aldı ve onları yaktı.
- Tom has a painting depicting a hunting scene hanging on his wall.
- Tom'un duvarında bir av sahnesini tasvir eden bir tablo asılı.
- The painting is in the Louvre, Paris.
- Bu tablo Louvre, Paris'te.
- She looked at the painting.
- O, tabloya baktı.
- I have several paintings hanging on my wall.
- Duvarımda asılı birkaç tablo var.
- After his death, his paintings were hung in the museum.
- Ölümünden sonra tabloları müzede sergilendi.
- Paintings should not be exposed to direct sunlight.
- Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.
- I wanted to buy that painting, but it had already been sold to somebody else.
- O tabloyu almak istedim ama çoktan başkasına satılmıştı.
- Tom looked at the painting on the wall.
- Tom duvardaki tabloya baktı.
- Tom had the painting appraised by an expert before he bought it.
- Tom tabloyu satın almadan önce bir uzmana değer biçtirdi.
- Tom asked Mary when she had sold her first painting.
- Tom, Mary'ye ilk tablosunu ne zaman sattığını sordu.
- This work was painted circa 1650.
- Bu tablo yaklaşık 1650'de yapıldı.
- This painting is attributed to Monet.
- Bu tablo Monet'e atfedilmiştir.
- I noticed you were looking at paintings.
- Tablolara baktığınızı fark ettim.
- These paintings are beautiful.
- Bu tablolar çok güzel.
- How many of Tom's paintings have you sold for him?
- Tom'un tablolarından kaç tanesini onun için sattın?
- Tom went to Boston to buy a painting.
- Tom bir tablo almak için Boston'a gitti.
- If I had bought the painting then, I would be rich now.
- O tabloyu o zaman satın alsaydım, şimdi zengin olurdum.
- Tom owns many valuable paintings.
- Tom'un birçok değerli tablosu var.
- They are going to exhibit many famous old paintings at the gallery.
- Galeride birçok ünlü eski tabloyu sergileyecekler.
- He owns many valuable paintings.
- Çok değerli tabloları var.
- These paintings are priceless.
- Bu tablolara paha biçilemez.
- Tom convinced us to buy that painting.
- Tom bizi o tabloyu almaya ikna etti.
- That's a beautiful painting.
- O güzel bir tablo.
- One of his paintings fetched more than a million dollars at auction.
- Tablolarından biri müzayedede bir milyon dolardan fazla kazandı.
- Picasso painted this painting in 1950.
- Picasso bu tabloyu 1950 yılında yaptı.
- Although we don't have much money, I want to buy this painting.
- Fazla paramız olmamasına rağmen bu tabloyu almak istiyorum.
- Do you know who bought your painting?
- Tablonu kimin aldığını biliyor musun?
- The sky today looks like a painting.
- Gökyüzü bugün bir tablo gibi görünüyor.
- I'm not sure if this painting will fit on the wall.
- Bu tablonun duvara sığacağından emin değilim.
- She earns a living by selling her paintings.
- O, tablolarını satarak geçimini sağlıyor.
- Tom didn't want to sell any of his paintings.
- Tom tablolarından herhangi birini satmak istemiyordu.
- Isn't buying paintings for the office a little frivolous?
- Ofis için tablo almak biraz anlamsız değil mi?
- Tom thought that there was a good chance that it was Mary who had stolen the painting.
- Tom tabloyu çalanın Mary olma olasılığının yüksek olduğunu düşündü.
- I'm the one who gave Tom the painting that's hanging above his fireplace.
- Tom'a şöminesinin üstünde asılı olan tabloyu veren bendim.
- Hang the painting.
- Tabloyu as.
- Would you like a painting or a sculpture?
- Bir tablo mu yoksa heykel mi istersiniz?
- John laid claim to the painting.
- John tablo üzerinde hak iddia etti.
- I wonder if we'll have enough money to buy Tom the painting he wanted.
- İstediği tabloyu Tom'a almak için yeterli paramız olup olmayacağını merak ediyorum.
- Tom wasn't sure if he liked the painting or not.
- Tom tabloyu beğenip beğenmediğinden emin değildi.
- John laid claim to the painting.
- John tabloyu sahiplendi.
- You were wrong about the painting.
- Sen tablo hakkında hatalıydın.
- I think that Tom will be pretty mad when he finds out that the painting he bought is a fake.
- Bence Tom satın aldığı tablonun sahte olduğunu öğrenince çok kızacak.
- Tom wants to buy that painting, but I've already sold it to someone else.
- Tom o tabloyu satın almak istiyor ama ben onu daha önce başkasına sattım.
- That's a very beautiful painting.
- Bu çok güzel bir tablo.
- I keep my money in a hole behind a painting in my bedroom.
- Paramı yatak odamdaki bir tablonun arkasındaki bir delikte saklıyorum.
- This is an exquisite little painting.
- Bu, enfes bir küçük tablodur.
- Buying this painting was the smartest thing you've ever done.
- Bu tabloyu almak yaptığın en akıllıca şeydi.
- This is a photo of my painting.
- Bu, tablomun bir fotoğrafı.
- Mary says she'll buy a painting from Tom today.
- Mary bugün Tom'dan bir tablo alacağını söylüyor.
- There is a painting on the wall.
- Duvarda bir tablo var.
- Tom might not realize how valuable that painting is.
- Tom o tablonun ne kadar değerli olduğunun farkında olmayabilir.
- I hung the painting on the wall.
- Tabloyu duvara astım.
- Even the experts thought this painting was a genuine Rembrandt.
- Uzmanlar bile bu tablonun gerçek bir Rembrandt olduğunu düşünüyor.
- That is one of the most hideous paintings I have ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en iğrenç tablolardan biri.
- Tom told Mary he was interested in buying one of her paintings.
- Tom Mary'ye onun tablolarından birini almakla ilgilendiğini söyledi.
- The landscape painter made some touch-ups to the painting.
- Manzara ressamı tabloda bazı rötuşlar yaptı.
- The painting shows a young woman combing her hair before a mirror.
- Tablo genç bir kadını ayna karşısında saçlarını tararken gösteriyor.
- Tom enjoyed looking at the paintings hanging on Mary's wall.
- Tom, Mary'nin duvarında asılı olan tablolara bakmaktan hoşlanıyordu.
- In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings!
- Paris'teki Picasso Müzesi'nde muhteşem tablolar ve çizimler var!
- Tom is going to buy that painting.
- Tom o tabloyu satın alacak.
- This painting is attributed to Picasso.
- Bu tablo Pikaso'ya atfedilmiştir.
- It's only a painting.
- Bu sadece bir tablo.
- Did you buy the painting you were looking at?
- Baktığın tabloyu aldın mı?
- The Orangerie Museum has some magnificent paintings of Monet.
- Orangerie Müzesi'nde Monet'nin bazı muhteşem tabloları var.
- Which of these do you consider your best painting?
- Bunlardan hangisini en iyi tablon olarak düşünüyorsun?
- What can you tell us about this painting?
- Bu tablo hakkında bize ne söyleyebilirsin?
- I paid very little for this painting.
- Bu tablo için çok az para ödedim.
- The paintings were in very good condition.
- Tablolar çok iyi durumdaydı.
- Tom wants to buy that painting, but I've already sold it to someone else.
- Tom o tabloyu almak istiyor ama ben çoktan başkasına sattım.
- Where are the paintings?
- Tablolar nerede?
- Tom donated three paintings to the museum.
- Tom müzeye üç tablo bağışladı.
- I really like your paintings.
- Gerçekten tablolarını seviyorum.
- This painting is a good copy of the original.
- Bu tablo orijinalin iyi bir kopyası.
- He has a painting of Jesus Christ in the living room.
- Oturma odasında İsa Mesih'in bir tablosu var.
- Tom is going to buy that painting.
- Tom o tabloyu alacak.
- It's a beautiful painting.
- Bu güzel bir tablo.
- They are going to exhibit many famous old paintings at the gallery.
- Onlar birçok ünlü eski tabloyu galeride sergileyecek.
- This is one of the most beautiful paintings I've ever seen in my life.
- Bu hayatımda gördüğüm en güzel tablolardan biri.
- It's a beautiful painting.
- Bu çok güzel bir tablo.
- I wanted to buy a painting from Tom.
- Tom'dan bir tablo almak istedim.
- Tom thought that there was a good chance that it was Mary who had stolen the painting.
- Tom tabloyu çalanın Mary olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyordu.
- I still think we should've bought the painting you liked.
- Hâlâ istediğin tabloyu getirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
- I'd like to determine the value of this painting.
- Bu tablonun değerini belirlemek istiyorum.
- I wonder if we'll have enough money to buy Tom the painting he wanted.
- Acaba Tom'a istediği tabloyu alacak kadar paramız olacak mı?
- He has quite a few valuable paintings.
- Çok sayıda değerli tablosu var.
- I keep my money in a hole behind a painting in my bedroom.
- Paramı yatak odamdaki tablonun arkasındaki bir delikte saklıyorum.
- I don't know where your painting is.
- Tablonun nerede olduğunu bilmiyorum.
- I still think we should've bought the painting you liked.
- Hâlâ beğendiğin tabloyu almamız gerektiğini düşünüyorum.
- The sky today looks like a painting.
- Bugün gökyüzü bir tablo gibi görünüyor.
- Tom spent more money on that painting than he should've.
- Tom o tabloya harcaması gerektiğinden daha fazla para harcadı.
- Tom didn't want Mary to see his painting until it was done.
- Tom bitene kadar Mary'nin tablosunu görmesini istemiyordu.
- I like the colors on this painting, but it's far too small for me.
- Bu tablodaki renkleri seviyorum, ama benim için çok küçük.
- You didn't sell any of your paintings, did you?
- Tablolarından hiçbirini satmadın, değil mi?
- I obtained the painting at an auction.
- Tabloyu bir müzayededen aldım.
- Tom spent more money on that painting than he should've.
- Tom o tabloya harcaması gerekenden daha fazla para harcadı.
- This painting by Rembrandt is a masterpiece.
- Rembrandt tarafından yapılan bu tablo bir başyapıttır.
- This painting isn't complete yet.
- Bu tablo henüz tam değil.
- Have you framed those paintings I brought in last week?
- Geçen hafta getirdiğim tabloları çerçeveledin mi?
- Don't touch the paintings!
- Tablolara dokunmayın!
- The painting is not worth the price you are asking.
- Tablo, istediğiniz fiyata değmez.
- I think Tom is going to be pretty mad when he finds out that the painting he bought is a fake.
- Bence Tom satın aldığı tablonun sahte olduğunu öğrenince çok kızacak.
- Tom said he wanted to buy one of Mary's paintings.
- Tom, Mary'nin tablolarından birini almak istediğini söyledi.
- The colors of this painting are very bright.
- Bu tablonun renkleri çok parlak.
- I'm the one who stole the painting.
- Tabloyu çalan kişi benim.
- In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings!
- Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.
- Uncle Vasya gave me a painting as a gift.
- Vasya Amca bana bir tablo hediye etti.
- Tom should've listened to you and bought that painting when he had the chance.
- Tom seni dinlemeli ve şansı varken o tabloyu satın almalıydı.
- I'm going to buy that painting.
- O tabloyu alacağım.
- This painting was expensive.
- Bu tablo pahalıydı.
- These paintings are beautiful.
- Bu tablolar güzel.
- Don't buy this painting; it's a fake.
- Bu tabloyu satın alma; sahte.
- Tom was the one who gave me the painting that's hanging above my fireplace.
- Şöminemin üstünde asılı duran tabloyu bana veren kişi Tom'du.
- I like all sorts of paintings.
- Her tür tabloyu severim.
- This is a painting.
- Bu bir tablo.
- Tom owns a few very valuable paintings.
- Tom'un çok değerli birkaç tablosu var.
- Tom really likes your painting.
- Tom senin tablonu gerçekten sever.
- I may buy that painting.
- O tabloyu satın alabilirim.
- This painting was painted in the 21st century.
- Bu tablo 21. yüzyılda yapıldı.
- Tom told me you sold a painting.
- Tom bana bir tablo sattığını söyledi.
- I want to buy that painting.
- O tabloyu almak istiyorum.
- Tom told me you sold a painting.
- Tom bana senin bir tablo sattığını söyledi.
- Tom convinced us to buy that painting.
- Tom o tabloyu satın almamız için bizi ikna etti.
- This painting by Rembrandt is a work of art.
- Rembrandt'ın bu tablosu bir sanat eseri.
- This is a beautiful painting.
- Bu çok güzel bir tablo.
- I always find him whistling while working on his paintings.
- Tabloları üzerinde çalışırken onu hep ıslık çalarken buluyorum.
- Where did the painting come from?
- Tablo nereden geldi?
- Tom completed his painting.
- Tom tablosunu tamamladı.
- Tom has a nice collection of modern paintings.
- Tom modern tablolardan oluşan güzel bir koleksiyona sahip.
- Which painting is more alluring, Madame X or the Mona Lisa?
- Hangi tablo daha çekici, Madame X mi yoksa Mona Lisa mı?
- How old is that painting?
- O tablo kaç yıllık?
- This painting by Rembrandt is a masterpiece.
- Rembrandt'ın bu tablosu bir başyapıt.
- Don't buy this painting; it's a fake.
- Bu tabloyu almayın; sahte.
- I may buy that painting.
- O tabloyu alabilirim.
- Buying this painting was the smartest thing you've ever done.
- Bu tabloyu satın alman şimdiye kadar yaptığın en akıllıca şeydi.
- Nobody had seen such a beautiful painting.
- Kimse böyle güzel bir tablo görmemişti.
- It looks like a Michelangelo painting.
- Michelangelo tablosuna benziyor.
- That's a beautiful painting.
- Çok güzel bir tablo.
- The painting is the work of a Dutch master.
- Tablo, Hollandalı ustanın eseridir.
- If I had bought the painting then, I would be rich now.
- Tabloyu o zaman almış olsaydım, şimdi zengin olurdum.
- Did you buy the painting you were looking at?
- Baktığınız tabloyu aldınız mı?
- Little by little, I'm beginning to like that painting.
- Yavaş yavaş o tabloyu sevmeye başlıyorum.
- Tom told me that he wanted me to buy a painting for him.
- Tom bana onun için bir tablo almamı istediğini söyledi.
- Tom went to Boston to buy a painting.
- Tom bir tablo satın almak için Boston'a gitti.
- One of Tom's students gave him an interesting painting.
- Tom'un öğrencilerinden biri ona ilginç bir tablo verdi.
- You were wrong about the painting.
- Tablo hakkında yanılmışsın.
- The thieves stole the painting from the museum while the guard slept.
- Hırsızlar bekçi uyurken müzeden tabloyu çaldılar.
- This art collection is rich in paintings by Dutch masters.
- Bu sanat koleksiyonu Hollandalı ustaların tabloları açısından çok zengin.
- Tom was the one who gave me the painting that's hanging above my fireplace.
- Şöminemin üstünde asılı olan tabloyu bana veren Tom'du.
- Tom has agreed to pay a rather steep price for that painting.
- Tom o tablo için oldukça yüksek bir fiyat ödemeyi kabul etti.
- The thieves stole the painting from the museum while the guard slept.
- Muhafız uyuduğu sırada hırsızlar tabloyu müzeden çaldılar.
- She looked at the painting.
- Tabloya baktı.
- You must not touch the paintings.
- Tablolara dokunmamalısın.
- A rose in a painting is often a symbol of love.
- Bir tablodaki bir gül genellikle aşkın sembolüdür.
- I'd like to determine the value of this painting.
- Bu tablonun değerini belirlemek isterim.
- I hung the painting on the wall.
- Ben tabloyu duvara astım.
- Paintings should not be exposed to direct sunlight.
- Tablolar doğrudan güneş ışığına maruz kalmamalı.
- I think Tom will be pretty mad when he finds out that the painting he bought is a fake.
- Bence Tom satın aldığı tablonun sahte olduğunu öğrenince çok kızacak.
- All the paintings in the room hung crooked.
- Odadaki tüm tablolar yamuk asılmış.
- How did you obtain this painting?
- Bu tabloyu nasıl eldindin?
- The value of the painting was estimated at several million dollars.
- Tablonun değerinin birkaç milyon dolar olduğu tahmin ediliyor.
- He owns many valuable paintings.
- O çok değerli tablolara sahip.
- This Rembrandt painting is a work of art.
- Bu Rembrandt tablosu bir sanat eseri.
- The Orangerie Museum has some magnificent paintings of Monet.
- Orangerie Müzesi, Monet'nin bazı muhteşem tablolarına sahiptir.
- I have several paintings hanging on my wall.
- Duvarımda asılı birkaç tablom var.
- The painting shows a young woman combing her hair before a mirror.
- Tablo, aynanın önünde saçlarını tarayan genç bir kadını gösteriyor.
- The painting will cost at least 1,000 dollars.
- Tablo en az 1,000 dolara mal olacak.
- I don't know where your painting is.
- Senin tablonun nerede olduğunu bilmiyorum.
- That's a really good painting.
- O gerçekten iyi bir tablo.
- This painting isn't worth the price you're asking.
- Bu tablo istediğin fiyata değmez.
- Whose paintings are these?
- Bunlar kimin tabloları?
- Do you like the frame on this painting?
- Bu tablonun çerçevesini beğendin mi?
- I'm the one who gave Tom the painting that's hanging above his fireplace.
- Tom'a şöminenin üstünde asılı olan tabloyu veren kişi benim.
- This painting has already been sold.
- Bu tablo çoktan satıldı.
- Tom says he'll buy a painting from Mary today.
- Tom bugün Mary'den bir tablo alacağını söylüyor.
- That is one of the loveliest paintings I have ever seen.
- O şimdiye kadar gördüğüm en güzel tablolardan biridir.
- Tom will buy that painting.
- Tom o tabloyu satın alacak.
- Tom asked Mary when she had sold her first painting.
- Tom Mary'ye ilk tablosunu ne zaman sattığını sordu.
- Tom should've listened to you and bought that painting when he had the chance.
- Tom seni dinlemeliydi ve fırsatı olduğunda o tabloyu almalıydı.
- How did you ever get Tom to give you that painting?
- Tom'un o tabloyu sana vermesini nasıl sağladın?
- I'm planning to buy a painting from Tom.
- Tom'dan bir tablo almayı planlıyorum.
- I'm not going to sell this painting.
- Bu tabloyu satmayacağım.
- Tom is looking at the painting.
- Tom tabloya bakıyor.
- It's a small price to pay for such a nice painting.
- Böyle güzel bir tablo için ödenecek küçük bir bedel bu.
- Even the experts thought this painting was a genuine Rembrandt.
- Uzmanlar bile bu tablonun gerçek bir Rembrandt olduğunu düşündü.
- He is rich enough to buy the painting.
- Tabloyu almak için yeterince zengin.
- It looks like a Michelangelo painting.
- Michelangelo tablosu gibi görünüyor.
Show More (194)
|
|
- My painting came out a big mess.
- Resmim büyük bir karmaşa içinde çıktı.
- Those paintings look a lot better if you go by fast.
- Hızlı hızlı geçerseniz bu resimler çok daha iyi görünür.
- It's a small price to pay for such a nice painting.
- Böyle güzel bir resim için önemsiz bir bedel.
- Wright seemed to equate the two in this painting.
- Wright bu resimde ikisini eşitlemiş gibi görünüyor.
- Wright seemed to equate the two in this painting.
- Wright bu resimde ikisini eşitliyor gibi görünüyordu.
- Your paintings are beautiful.
- Resimleriniz çok güzel.
- I like your painting.
- Resmini seviyorum.
- Little by little, I'm beginning to like that painting.
- Yavaş yavaş, ben o resmi sevmeye başladım.
- Don't you want to see Tom's paintings?
- Tom'un resimlerini görmek istemiyor musun?
- That is one of the most beautiful paintings I have ever seen.
- O şimdiye kadar gördüğüm en güzel resimlerden biridir.
- Tom didn't have to sell any of his paintings.
- Tom resimlerinin hiçbirini satmak zorunda değildi.
- The hall was decorated with Japanese paintings.
- Giriş, japon resimleriyle dekore edilmiş.
- He hopes to exhibit his paintings in Japan.
- Japonya'da resimlerini sergilemeyi umuyor.
- There are many paintings on the wall.
- Duvarda birçok resim var.
- That is one of the loveliest paintings I have ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en güzel resimlerden biri.
- His paintings seem strange to me.
- Resimleri bana garip geliyor.
- Is that an original painting?
- Bu orijinal bir resim mi?
- Do you think Tom would sell me one of his paintings?
- Sence Tom bana resimlerinden birini satar mı?
- Do these paintings appeal to you?
- Bu resimler seni cezbediyor mu?
- How did you obtain this painting?
- Bu resmi nasıl elde ettiniz?
- After his death, his paintings were hung in the museum.
- Ölümünden sonra resimleri müzeye asıldı.
- No one seems interested in Tom's paintings anymore.
- Artık kimse Tom'un resimleriyle ilgilenmiyor.
- You must not touch the paintings.
- Resimlere dokunmamalısınız.
- I also like painting.
- Ben de resim yapmayı severim.
- I'm just an amateur when it comes to art, but I really like this painting.
- Sanat söz konusu olduğunda sadece bir amatörüm ama bu resmi gerçekten beğendim.
- Have you ever seen any of Tom's paintings?
- Sen hiç Tom'un resimlerinden birini gördün mü?
- Who's that guy in the painting?
- Resimdeki o adam kim?
- Yesterday I took part in the opening of the painting exposition.
- Dün bir resim sergisinin açılışına katıldım.
- Picasso's paintings seem strange to me.
- Picasso'nun resimleri bana garip geliyor.
- I thought about the meaning of his painting.
- Onun resminin anlamını düşündüm.
- Many paintings hang in art museums.
- Sanat müzelerinde birçok resim asılı.
- She's got a good eye for paintings.
- O resimlerden iyi anlar.
- Picasso painted this painting in 1950.
- Picasso bu resmi 1950'de yaptı.
- The artist painted the most intricate of murals on the old stone wall.
- Sanatçı eski taş duvara en karmaşık duvar resimlerini çizdi.
- Jack is interested in painting.
- Jack resimle ilgileniyor.
- Tom didn't need to sell any of his paintings.
- Tom'un resimlerinin hiçbirini satması gerekmiyordu.
- Picasso's paintings seem strange to me.
- Picasso'nun resimleri bana garip görünüyor.
- Mary says she'll buy a painting from Tom today.
- Mary bugün Tom'dan bir resim alacağını söylüyor.
- Who's that guy in the painting?
- Resimdeki adam kim?
- Which of Tom's paintings are you talking about?
- Tom'un hangi resminden bahsediyorsun?
- I wanted to show Tom my paintings.
- Tom'a resimlerimi göstermek istedim.
- He dedicated himself to painting, without thinking of fame or fortune.
- O ün veya servet düşünmeden kendini resme adadı.
- This is a photograph of my painting.
- Bu benim resmimin bir fotoğrafı.
- Tom didn't want Mary to see his painting until it was done.
- Tom, Mary'nin resmi bitene kadar görmesini istemedi.
- Do you have the painting?
- Resim sende mi?
- My painting is starting to look pretty cool.
- Resmim oldukça hoş görünmeye başlıyor.
- I'll go to France to study painting.
- Ben resim eğitimi almak için Fransa'ya gideceğim.
- Don't touch the paintings!
- Resimlere dokunma!
- I got tired of looking at that painting.
- O resme bakmaktan bıktım.
- Would you like a painting or a sculpture?
- Resim mi istersiniz, heykel mi?
- This painting is a good copy of the original.
- Bu resim orijinalinin iyi bir kopyası.
- I also like painting.
- Ben aynı zamanda resim yapmayı da severim.
- Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt.
- Bir resmin genel anlamı açık görünse de, zaten, içeriğinin tam olarak çözümü belirsiz kalır.
- Tom said that he wouldn't buy any of Mary's paintings.
- Tom, Mary'nin resimlerinden hiçbirini almayacağını söyledi.
- The painting is all but finished.
- Resim bitmek üzere.
- I wanted to buy that painting, but it had already been sold to somebody else.
- Bu resmi satın almak istedim, ama zaten bir başkasına satılmıştı.
- No, Tom, you can't touch the paintings!
- Hayır, Tom, resimlere dokunamazsın!
- That's a really good painting.
- Bu gerçekten iyi bir resim.
- This is a photograph of my painting.
- Bu, benim resmimin bir fotoğrafıdır.
- This painting is attributed to Monet.
- Bu resim Monet'ye atfediliyor.
- Do you know who bought your painting?
- Resmini kimin satın aldığını biliyor musun?
- Tom says he wants to buy one of my paintings.
- Tom resimlerimden birini satın almak istediğini söyledi.
- This painting was painted in the 21st century.
- Bu resim 21. yüzyılda yapıldı.
- The painting will cost at least 1,000 dollars.
- Resim en az 1,000 dolar olacak.
- I wanted to buy a painting from Tom.
- Tom'dan bir resim almak istedim.
- I really like your paintings.
- Resimlerini çok beğendim.
- I thought about the meaning of his painting.
- Resminin anlamını düşündüm.
- My painting is starting to look pretty cool.
- Resmim oldukça havalı görünmeye başladı.
- A rose in a painting is often a symbol of love.
- Bir resimdeki gül genellikle aşkın sembolüdür.
- Because novels, just like paintings, need you to practice.
- Çünkü romanlar, tıpkı resimler gibi, pratik yapmanızı gerektirir.
- This painting has already been sold.
- Bu resim şimdiden satıldı.
- This is one of the most beautiful paintings I've ever seen.
- Bu zamana kadar gördüğüm en güzel resimlerden biri.
- I told Tom that I was interested in buying one of his paintings.
- Tom'a onun resimlerinden birini almakla ilgilendiğimi söyledim.
- A leading specialist was brought in to authenticate the painting.
- Önde gelen bir uzman resmi tasdik etmek için içeriye getirildi.
- Tom has a painting depicting a hunting scene hanging on his wall.
- Tom'un duvarında asılı av sahnesini tasvir eden bir resmi var.
- Fadil took all his paintings and burned them.
- Fadıl bütün resimlerini aldı ve yaktı.
- He hopes to exhibit his paintings in Japan.
- Resimlerini Japonya'da sergilemeyi düşünüyor.
- Tom looked at the painting on the wall.
- Tom duvardaki resme baktı.
- I thought you might like to see some of Tom's paintings.
- Tom'un bazı resimlerini görmek isteyebileceğini düşündüm.
- I think Tom will be pretty mad when he finds out that the painting he bought is a fake.
- Sanırım satın aldığı resmin taklit olduğunu öğrendiğinde Tom oldukça kızacak.
- That's a very beautiful painting.
- Bu çok güzel bir resim.
- Tom is interested in buying one of your paintings.
- Tom resimlerinizden birini satın almakla ilgileniyor.
- I like all sorts of paintings.
- Her türlü resmi severim.
- What period is this painting from?
- Bu resim hangi dönemden?
- Tom's paintings didn't impress me at all.
- Tom'un resimleri beni hiç etkilemedi.
- That is one of the most beautiful paintings I have ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en güzel resimlerden biri.
- Tom didn't have to sell any of his paintings.
- Tom resimlerini satmak zorunda değildi.
- That painting is beautiful, and so is this one.
- O resim çok güzel, bu da öyle.
- Has Tom's painting improved?
- Tom'un resmi düzeldi mi?
- The painting on the wall above the fireplace is by Tom.
- Şöminenin üstündeki duvarda bulunan resim Tom tarafından yapıldı.
- The Altamira cave is famous for its magnificent Paleolithic paintings.
- Altamira Mağarası muhteşem Paleolitik resimleriyle ünlüdür.
- Yesterday I took part in the opening of the painting exposition.
- Dün resim sergisinin açılışına katıldım.
- Which of Tom's paintings are you talking about?
- Tom'un resimlerinin hangisinden bahsediyorsun?
- That painting is a copy.
- O resim bir kopya.
- How old is that painting?
- Bu resim kaç yaşında?
- Tom says he wants to buy one of my paintings.
- Tom benim resimlerden birini satın almak istediğini söylüyor.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
- Bir portre resmine hazırlanırken, arkadaşım konuyu yakından incelemek için birçok fotoğraf çeker.
- I don't like any of these paintings.
- Bu resimlerin hiçbirini beğenmedim.
- I got tired of looking at that painting.
- O resme bakmaktan yoruldum.
- Many paintings hang in the shop.
- Dükkanda birçok resim asılı.
- This is a painting.
- Bu bir resim.
- The cost of the painting is very high.
- Resmin maliyeti çok yüksek.
- Which of these do you consider your best painting?
- Bunlardan hangisini en iyi resminiz olarak görüyorsunuz?
- Tom added a few finishing touches to the painting.
- Tom resme birkaç son dokunuş ekledi.
- Tom said he wanted to buy one of Mary's paintings.
- Tom, Mary'nin resimlerinden birini almak istediğini söyledi.
- The hall was decorated with Japanese paintings.
- Salon, Japon resimleriyle süslenmişti.
- Ann finished painting the picture.
- Ann resmi yapmayı bitirdi.
- Who painted this painting?
- Bu resmi kim yaptı?
- The value of the painting was estimated at several million dollars.
- Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.
- Do you want to see some of my paintings?
- Benim resimlerden bazılarını görmek ister misin?
- Whose paintings are these?
- Bu resimler kimin?
- These paintings are priceless.
- Bu resimler paha biçilemez.
- His hobby is painting pictures of flowers.
- Hobisi çiçek resimleri yapmak.
- I noticed you were looking at paintings.
- Resimlere baktığını fark ettim.
- Tom is looking at the painting.
- Tom resme bakıyor.
- John laid claim to the painting.
- John resme sahip çıktı.
- I'll go to France to study painting.
- Resim okumak için Fransa'ya gideceğim.
- Do you like the frame on this painting?
- Bu resim üzerindeki çerçeveyi beğeniyor musun?
- Your paintings are beautiful.
- Resimlerin güzel.
- This is a photo of my painting.
- Bu da resmimin bir fotoğrafı.
- I like your painting.
- Resmini beğendim.
- Do you want to see some of my paintings?
- Resimlerimden bazılarını görmek ister misin?
- I shall keep on painting until the sun sets.
- Güneş batıncaya kadar resmi yapmaya devam edeceğim.
- Finally, I finished a painting.
- Nihayet, bir resim bitirdim.
- This painting is a forgery.
- Bu resim sahte.
- I'm very interested in painting.
- Resimle çok ilgileniyorum.
- Tom said that he wouldn't buy any of Mary's paintings.
- Tom, Mary'nin hiçbir resmini almayacağını söyledi.
- Tom didn't need to sell any of his paintings.
- Tom'un resimlerini satmasına gerek yoktu.
- It's only a painting.
- Bu sadece bir resim.
- Tom looked at the painting.
- Tom resme baktı.
- What do you prefer, abstract or figurative painting?
- Hangisini tercih edersiniz, soyut mu yoksa figüratif resim mi?
- Where did the painting come from?
- Resim nereden geldi?
- Jack is interested in painting.
- Jack, resimle ilgileniyor.
- I wanted to buy one of Tom's paintings.
- Tom'un resimlerinden birini almak istedim.
- How did you come by this painting?
- Bu resimi nereden buldunuz?
- What can you tell us about this painting?
- Bu resim hakkında bize ne söyleyebilirsin?
- The painting is all but finished.
- Resim neredeyse bitti.
- This is a beautiful painting.
- Bu güzel bir resim.
- His hobby is painting pictures.
- Onun hobisi resimler yapmaktır.
- What period is this painting from?
- Bu resim hangi döneme ait?
- How many of Tom's paintings have you sold for him?
- Tom'un kaç resmini onun için sattın?
- I don't think I'd be interested in buying any of Tom's paintings.
- Tom'un resimlerinden herhangi birini satın almakla ilgileneceğimi sanmıyorum.
- This painting isn't complete yet.
- Bu resim henüz tamamlanmadı.
- I'm going to France to study painting.
- Resim eğitimi almak için Fransa'ya gidiyorum.
- There are many paintings on the wall.
- Duvarda birçok resim vardır.
- Tom really likes your painting.
- Tom resminizi gerçekten beğeniyor.
- People came to like her paintings.
- İnsanlar onun resimlerini sevmeye başladı.
- Tom would never had met his wife if he hadn't signed up for a painting class.
- Tom resim kursuna yazılmasaydı karısıyla asla tanışamayacaktı.
- What's your favorite painting medium?
- En sevdiğin resim malzemesi hangisi?
- Tom didn't want to sell any of his paintings.
- Tom hiçbir resmini satmak istemiyordu.
- Tom is interested in buying one of your paintings.
- Tom resimlerinden birini almakla ilgileniyor.
- Isn't buying paintings for the office a little frivolous?
- Ofis için resim satın almak biraz saçma değil mi?
- A leading specialist was brought in to authenticate the painting.
- Resmi doğrulaması için önde gelen bir uzman getirildi.
- This painting is attributed to Picasso.
- Bu resim Picasso'ya atfediliyor.
- He has a talent for modern painting.
- Çağdaş resme yeteneği var.
- Tom told Mary he was interested in buying one of her paintings.
- Tom Mary'ye onun resimlerinden birini satın almak istediğini söyledi.
- I told Tom that I was interested in buying one of his paintings.
- Tom'a resimlerinden birini satın almak istediğimi söyledim.
- This is one of the most beautiful paintings I've ever seen in my life.
- Hayatımda gördüğüm en güzel resimlerden biri.
- The painting is in the Louvre, Paris.
- Resim Paris'te Louvre Müzesi'ndedir.
- Have you ever seen any of Tom's paintings?
- Hiç Tom'un resimlerini gördün mü?
- It is the painting he painted.
- Bu onun çizdiği resim.
- That painting is a copy.
- O resim bir kopyadır.
- The paintings were in very good condition.
- Resimler çok iyi durumdaydı.
- This is my painting.
- Bu benim resmim.
- The painting is the work of a Dutch master.
- Resim, Hollandalı bir ustanın eseri.
- That painting is beautiful, and so is this one.
- O resim çok güzel, ve bu da.
- She earns a living by selling her paintings.
- Resimlerini satarak hayatını kazanıyor.
- Finally, I finished a painting.
- Sonunda, bir resim bitirdim.
- I'm not sure if this painting will fit on the wall.
- Bu resmin duvara uyup uymayacağından emin değilim.
- That is one of the most hideous paintings I have ever seen.
- O şimdiye kadar gördüğüm en iğrenç resimlerinden biridir.
- You didn't sell any of your paintings, did you?
- Sen resimlerinin hiçbirini satmadın, değil mi?
- His hobby is painting pictures of flowers.
- Hobisi çiçek resimleri yapmaktır.
- He dedicated himself to painting, without thinking of fame or fortune.
- Şöhret ya da servet düşünmeden kendini resme adadı.
- She's got a good eye for paintings.
- Resimler için iyi bir gözü var.
- Tom is very interested in painting.
- Tom resimle çok ilgileniyor.
- The painting on the wall above the fireplace is by Tom.
- Şöminenin üstündeki duvardaki resim Tom'a ait.
- Tom completed his painting.
- Tom resmini tamamladı.
- The artist painted the most intricate of murals on the old stone wall.
- Ressam eski taş duvarda en karmaşık duvar resimlerini yaptı.
- Do you think that Tom would sell me one of his paintings?
- Sence Tom bana resimlerinden birini satar mı?
- I always find him whistling while working on his paintings.
- Resimleri üzerinde çalışırken onu her zaman ıslık çalarken buluyorum.
- He is rich enough to buy the painting.
- Resmi satın alabilecek kadar zengin.
- All he wanted was time to finish his painting.
- Tek istediği resmini bitirmek için zamandı.
- Although we don't have much money, I want to buy this painting.
- Fazla paramız olmamasına karşın ben bu resmi satın almak istiyorum.
- Tom is interested in painting.
- Tom resimle ilgileniyor.
- Tom got his painting framed.
- Tom resmini çerçeveletti.
Show More (182)
|
