|
- There were fundamental points raised on a budget about which I feel passionately.
- Tutkuyla bağlı olduğum bir bütçe konusunda temel hususlar dile getirildi.
- We have been passionately committed to enlargement.
- Genişlemeye tutkuyla bağlıyız.
- The Erasmus Mundus Programme can only be passionately supported.
- Erasmus Mundus Programı sadece tutkuyla desteklenebilir.
- The vampire kissed her neck passionately.
- Vampir tutkuyla onun boynunu öptü.
- They kissed passionately.
- Tutkuyla öpüştüler.
- Tom and Mary kissed passionately.
- Tom ve Mary tutkuyla öpüştü.
- He kissed her passionately on the lips.
- Onu dudaklarından tutkuyla öptü.
- Even if you go away, I'll still passionately love you.
- Sen gitsen bile, ben seni tutkuyla sevmeye devam edeceğim.
- Tom and Mary kissed each other passionately.
- Tom ve Mary birbirlerini tutkuyla öptüler.
- He kissed her passionately on the lips.
- Onu tutkuyla dudaklarından öptü.
- Sami and Layla kissed passionately.
- Sami ve Leyla tutkuyla öpüştüler.
- The vampire kissed her neck passionately.
- Vampir onun boynunu tutkuyla öptü.
- Even if you go away, I'll still passionately love you.
- Gitsen bile, seni tutkuyla sevmeye devam edeceğim.
- Tom kissed Mary passionately.
- Tom Mary'i tutkuyla öptü.
- Tom kissed Mary passionately.
- Tom Mary'yi tutkuyla öptü.
- Tom, aware that he would soon have to board the train to Boston, had passionately clung to Mary on the station platform.
- Yakında Boston'a giden trene binmek zorunda kalacağının farkında olan Tom, istasyon platformunda Mary'ye tutkuyla sarılmıştı.
- They kissed passionately.
- Onlar tutkuyla öpüştü.
- Tom and Mary passionately kissed each other.
- Tom ve Mary tutkuyla birbirlerini öptüler.
- Even if you go away, I'll still passionately love you.
- Uzaklara gitsen bile, seni yine de tutkuyla seveceğim.
- He kissed me passionately.
- O beni tutkuyla öptü.
- He kissed her passionately.
- Onu tutkuyla öptü.
- Tom kissed Mary passionately on the lips.
- Tom tutkuyla Mary'yi dudaklarından öptü.
- She kissed me passionately.
- O beni tutkuyla öptü.
- She kissed me passionately.
- Beni tutkuyla öptü.
- Tom took off Mary's glasses and they kissed passionately.
- Tom, Mary'nin gözlüklerini çıkardı ve tutkuyla öpüştüler.
- Tom and Mary passionately kissed each other.
- Tom ve Mary birbirlerini tutkuyla öptüler.
- Tom was passionately in love with her.
- Tom tutkuyla aşıktı ona.
- Tom was passionately in love with her.
- Tom ona tutkuyla aşıktı.
- Tom and Mary kissed passionately.
- Tom ve Mary tutkuyla öpüştüler.
- He kissed me passionately.
- Beni tutkuyla öptü.
- Tom kissed Mary passionately on the lips.
- Tom, Mary'yi dudaklarından tutkuyla öptü.
Show More (28)
|