1 |
pay attention to |
dikkat etmek |
v. |
|
- Secondly, training courses for drivers should also pay attention to the rational use of energy.
- İkinci olarak, sürücülere yönelik eğitim kurslarında enerjinin rasyonel kullanımına da dikkat edilmelidir.
- Secondly, training courses for drivers should also pay attention to the rational use of energy.
- İkinci olarak sürücülere yönelik eğitim kurslarında enerjinin rasyonel kullanımına da dikkat edilmelidir.
- We shall pay attention to that.
- Buna dikkat etmeliyiz.
- For them, paying attention to possible negative effects is a luxury they cannot afford.
- Onlar için olası olumsuz etkilere dikkat etmek göze alamayacakları bir lüks.
- That is also why it is so important to pay attention to this.
- Buna dikkat etmek de bu yüzden çok önemlidir.
- It is much more important to pay attention to making sure that Europe's coastline is protected.
- Avrupa'nın kıyı şeridinin korunmasını sağlamaya dikkat etmek çok daha önemlidir.
- Basketball requires paying attention to a few different things at once.
- Basketbol aynı anda birkaç farklı şeye dikkat etmeyi gerektirir.
- I paid attention to what Tom was saying.
- Ben Tom'un söylediğine dikkat ettim.
- Tom should have paid attention to what Mary said.
- Tom Mary'nin söylediğine dikkat etmeliydi.
- Tom doesn't have to pay attention to what Mary says.
- Tom Mary'nin söylediklerine dikkat etmek zorunda değil.
- Nobody seems to have paid attention to what he said.
- Hiç kimse onun söylediğine dikkat etmemiş gibi görünüyor.
- I told you you had to pay attention to your legs and feet.
- Bacaklarına ve ayaklarına dikkat etmen gerektiğini sana söylemiştim.
- For a strong immune system, drink plenty of liquids, eat a balanced diet and pay attention to your sleeping patterns.
- Güçlü bir bağışıklık sistemi için bol sıvı tüketin, dengeli beslenin ve uyku düzeninize dikkat edin.
- Layla paid attention to nothing.
- Leyla hiçbir şeye dikkat etmedi.
- Tom pays attention to details.
- Tom ayrıntılara dikkat ediyor.
- This is what happens when you don't pay attention to what you're doing.
- Ne yaptığınıza dikkat etmediğinizde böyle olur.
- Pay attention to what's going on.
- Neler olup bittiğine dikkat edin.
- I didn't pay attention to Tom.
- Tom'a dikkat etmedim.
- He paid attention to my warning.
- O, uyarıma dikkat etti.
- I paid attention to what Tom was saying.
- Tom'un söylediklerine dikkat ettim.
- You should pay attention to Tom.
- Tom'a dikkat etmelisin.
- Do you pay attention to what I say?
- Ne dediğime dikkat ediyor musun?
- Pay attention to what he's saying!
- Ne söylediğine dikkat edin!
- When driving a car, you must pay attention to the blind spot.
- Araba kullanırken kör noktaya dikkat etmelisiniz.
- Please pay attention to what I'm saying.
- Lütfen ne dediğime dikkat edin.
- Pay attention to them.
- Onlara dikkat edin.
- Apart from that, I always pay attention to my hand hygiene.
- Onun dışında el hijyenime her zaman dikkat ederim.
- You must pay attention to every minute detail from now on.
- Şu andan itibaren en ufak ayrıntıya dikkat etmelisin.
- No one pays attention to me.
- Kimse bana dikkat etmiyor.
- No one pays attention to Tom.
- Hiç kimse Tom'a dikkat etmiyor.
- No one pays attention to anything Tom says anymore.
- Artık hiç kimse Tom'un söylediği hiçbir şeye dikkat etmiyor.
- You never pay attention to what I say.
- Ne dediğime asla dikkat etmiyorsun.
- Tom wasn't really paying attention to what he was doing.
- Tom gerçekten ne yaptığına dikkat etmiyordu.
- You don't have to pay attention to what he says.
- Söylediklerine dikkat etmek zorunda değilsin.
- None of this would've happened if you'd paid attention to what you were doing.
- Ne yaptığına dikkat etseydin bunların hiçbiri olmazdı.
- You should pay attention to his story.
- Onun hikayesine dikkat etmelisiniz.
- Tom never pays attention to what I say.
- Tom söylediklerime hiç dikkat etmiyor.
- Tom doesn't have to pay attention to what Mary says.
- Tom, Mary'nin söylediklerine dikkat etmek zorunda değil.
- You don't have to pay attention to what he says.
- Onun ne dediğine dikkat etmenize gerek yok.
- Tom knows what's worth paying attention to.
- Tom neye dikkat edilmesi gerektiğini bilir.
- He is paying attention to his budget.
- Bütçesine dikkat ediyor.
- Tom's not paying attention to the TV.
- Tom televizyona dikkat etmiyor.
- We must pay attention to traffic signals.
- Trafik işaretlerine dikkat etmeliyiz.
- No one pays attention to them.
- Kimse onlara dikkat etmiyor.
- He never pays attention to what I say.
- O ne dediğime asla dikkat etmez.
- Tom wasn't really paying attention to Mary.
- Tom, Mary'ye gerçekten dikkat etmiyordu.
- Pay attention to what you're doing.
- Ne yaptığınıza dikkat edin.
- Tom paid attention to his teacher.
- Tom öğretmenine dikkat etti.
- You should pay attention to your well-being.
- Sağlığına dikkat etmelisin.
- Layla and Sami paid attention to nothing except to themselves.
- Layla ve Sami kendilerinden başka hiçbir şeye dikkat etmediler.
- Pay attention to us.
- Bize dikkat edin.
- She buys everything she wants without paying attention to the price.
- O, fiyata dikkat etmeden istediği her şeyi alır.
- You never pay attention to what I say.
- Söylediklerime hiç dikkat etmiyorsun.
- We must pay attention to environmental problems.
- Çevre sorunlarına dikkat etmeliyiz.
- Pay attention to what others around you are doing.
- Çevrenizdekilerin ne yaptığına dikkat edin.
- She buys everything she wants without paying attention to the price.
- Fiyatına dikkat etmeden istediği her şeyi satın alıyor.
- Tom wasn't really paying attention to what he was doing.
- Tom ne yaptığına gerçekten dikkat etmiyordu.
- Pay attention to your surroundings at all times.
- Çevrenize her zaman dikkat edin.
- When meeting a person for the first time, be sure to pay attention to the distance placed between yourself and your partner.
- Bir insanla ilk kez tanışırken, kendiniz ve partneriniz arasındaki mesafeye dikkat ettiğinizden emin olun.
- He didn't pay attention to what she said.
- Kadının söylediklerine dikkat etmedi.
- This kind of thing happens when you don't pay attention to what you're doing.
- Ne yaptığınıza dikkat etmediğinizde bu tür şeyler olur.
- Tom should've paid attention to Mary.
- Tom, Mary'ye dikkat etmeliydi.
- Pay attention to what he says.
- Onun ne dediğine dikkat edin.
- You must pay attention to the teacher.
- Öğretmene dikkat etmelisin.
- Pay attention to your surroundings.
- Çevrenize dikkat edin.
- Nobody seems to have paid attention to what he said.
- Kimse söylediklerine dikkat etmemiş gibi görünüyor.
- You should pay attention to what he says.
- Söylediklerine dikkat etmelisin.
- Pay attention to this problem.
- Bu soruna dikkat edin.
- Pay attention to what others around you are doing.
- Etrafınızdakilerin ne yaptığına dikkat edin.
- You must pay attention to what your teacher says.
- Öğretmeninizin söylediklerine dikkat etmelisiniz.
- Tom wasn't paying attention to the teacher.
- Tom öğretmene dikkat etmiyordu.
- Apart from that, I always pay attention to my hand hygiene.
- Onun dışında el temizliğine sürekli dikkat ediyorum.
- Layla and Sami paid attention to nothing except to themselves.
- Leyla ve Sami kendileri hariç hiçbir şeye dikkat etmediler.
- I wasn't really paying attention to what Tom was saying.
- Tom'un söylediklerine gerçekten dikkat etmiyordum.
- Pay attention to your surroundings.
- Etrafınıza dikkat edin.
- Tom always pays attention to details.
- Tom her zaman ayrıntılara dikkat eder.
- Clearly, both drivers weren't paying attention to the road.
- Belli ki iki sürücü de yola dikkat etmiyordu.
- It appears that you are not paying attention to me.
- Bana dikkat etmiyorsun gibi görünüyor.
- I paid attention to Tom.
- Tom'a dikkat ettim.
- No one pays attention to us.
- Kimse bize dikkat etmiyor.
- No one pays attention to her.
- Kimse ona dikkat etmiyor.
- Tom wasn't really paying attention to Mary.
- Tom gerçekten Mary'ye dikkat etmiyordu.
- We must pay attention to the traffic light.
- Trafik ışıklarına dikkat etmek zorundayız.
- It appears that you are not paying attention to me.
- Görünüşe göre bana dikkat etmiyorsun.
- When driving a car, you must pay attention to the blind spot.
- Araba kullanırken, kör noktaya dikkat etmeniz gerekir.
- For a strong immune system, drink plenty of liquids, eat a balanced diet and pay attention to your sleeping patterns.
- Güçlü bir bağışıklık sistemi için bol sıvı tüketin, dengeli beslenin, uyku düzeninize dikkat edin.
- I wasn't really paying attention to what Tom was saying.
- Tom'un söylediklerine pek dikkat etmiyordum.
- Please pay attention to what I'm saying.
- Lütfen söylediklerime dikkat edin.
- Nobody is paying attention to Tom.
- Kimse Tom'a dikkat etmiyor.
- You can't treat the class as a whole, but must pay attention to each member.
- Sınıfa bir bütün olarak davranamazsınız, her bir üyeye dikkat etmelisiniz.
- I'd like you to pay attention to what's going on.
- Neler olup bittiğine dikkat etmenizi istiyorum.
- You must pay attention to what your teacher says.
- Öğretmeninin söylediğine dikkat etmelisin.
- You must pay attention to him.
- Ona dikkat etmelisin.
- Pay attention to what he says.
- Söylediklerine dikkat edin.
- Drivers need to pay attention to the traffic lights.
- Sürücülerin trafik ışıklarına dikkat etmesi gerekir.
- You must pay attention to the teacher.
- Öğretmene dikkat etmeniz gerekir.
- Pay attention to your surroundings at all times.
- Her zaman çevrenize dikkat edin.
- Tom doesn't pay attention to details.
- Tom ayrıntılara dikkat etmez.
- Always pay attention to your surroundings.
- Her zaman çevrenizdekilere dikkat edin.
- I didn't pay attention to him.
- Ona dikkat etmedim.
- He never pays attention to what I say.
- Söylediklerime hiç dikkat etmiyor.
- No one pays attention to him.
- Kimse ona dikkat etmiyor.
- Usually I don't pay attention to people like him.
- Genelde onun gibi insanlara dikkat etmem.
- Do you pay attention to what I say?
- Söylediklerime dikkat ediyor musun?
- Nobody was paying attention to her.
- Kimse ona dikkat etmiyordu.
- You don't have to pay attention to what Tom says.
- Tom'un söylediklerine dikkat etmek zorunda değilsin.
- She buys everything she wants without paying attention to the price.
- Fiyatına dikkat etmeden istediği her şeyi alıyor.
- Tom wasn't really paying attention to what Mary was saying.
- Tom, Mary'nin söylediklerine pek dikkat etmiyordu.
- None of this would've happened if you'd paid attention to what you were doing.
- Ne yaptığına dikkat etseydin bunun hiçbiri olmazdı.
- Pay attention to the road.
- Yola dikkat edin.
- Tom never pays attention to what I say.
- Tom ne söylediğime hiç dikkat etmez.
- Tom should have paid attention to what Mary said.
- Tom, Mary'nin söylediklerine dikkat etmeliydi.
- You should've paid attention to Tom's warning.
- Tom'un uyarısına dikkat etmeliydin.
- I'd like you to pay attention to what's going on.
- Ne olduğuna dikkat etmeni istiyorum.
- Pay attention to me.
- Bana dikkat edin.
- Usually I don't pay attention to people like him.
- Genellikle onun gibi insanlara dikkat etmiyorum.
- Pay attention to everything Tom says.
- Tom'un söylediği her şeye dikkat edin!
- You must pay attention to every minute detail from now on.
- Şu andan itibaren en ufak ayrıntıya bile dikkat etmelisiniz.
- Tom wasn't really paying attention to what Mary was saying.
- Tom gerçekten Mary'nin söylediğine dikkat etmiyordu.
- Paying attention to what you are doing is one of the most important keys to success.
- Ne yaptığına dikkat etmek başarının en önemli anahtarlarından biridir.
- Pay attention to what I'm saying.
- Söylediklerime dikkat edin.
- You should pay attention to Tom.
- Tom'a dikkat etmen gerekir.
- You should pay attention to what he says.
- Onun söylediğine dikkat etmelisin.
- Please pay attention to what Tom is saying.
- Lütfen Tom'un söylediklerine dikkat edin.
- Tom is paying attention to his budget.
- Tom bütçesine dikkat ediyor.
- You don't have to pay attention to what Tom says.
- Tom'un söylediklerine dikkat etmek zorunda değilsiniz.
- Pay attention to what Tom says.
- Tom'un ne söylediğine dikkat edin.
- No one pays attention to Tom.
- Kimse Tom'a dikkat etmiyor.
- We should have paid attention to the announcement.
- Anonsa dikkat etmeliydik.
- We must pay attention to the traffic light.
- Trafik ışıklarına dikkat etmeliyiz.
- Tom always pays attention to details.
- Tom her zaman detaylara dikkat eder.
- You pay attention to me?
- Bana dikkat ediyor musun?
- I didn't pay attention to what they were saying.
- Ne söylediklerine dikkat etmedim.
- Drivers need to pay attention to the traffic lights.
- Sürücüler trafik ışıklarına dikkat etmeli.
- Pay attention to coincidences.
- Tesadüflere dikkat edin.
- I didn't pay attention to him.
- Ben ona dikkat etmedim.
- Always pay attention to your surroundings.
- Her zaman çevrenize dikkat edin.
Show More (134)
|
2 |
pay attention to |
kulak vermek |
v. |
|
- People are genuinely uneasy about various aspects of globalisation, and we must pay attention to their concerns.
- İnsanlar küreselleşmenin çeşitli yönleri konusunda gerçekten tedirginler ve onların endişelerine kulak vermeliyiz.
- Pay attention to his advice.
- Onun tavsiyelerine kulak ver.
- You should pay attention to his story.
- Onun hikâyesine kulak vermelisin.
- You should've paid attention to Tom's warning.
- Tom'un uyarısına kulak vermeliydin.
- Everybody seems to pay attention to what he says.
- Herkes onun söylediklerine kulak veriyor gibi görünüyor.
- You should have paid attention to her warning.
- Onun uyarısına kulak vermeliydin.
- Pay attention to what I say.
- Dediklerime kulak ver.
- You must pay attention to his advice.
- Onun tavsiyesine kulak vermelisin.
- We should have paid attention to the announcement.
- Duyuruya kulak vermeliydik.
- Tom's not paying attention to the TV.
- Tom televizyona kulak vermiyor.
Show More (7)
|
3 |
pay attention to |
dikkatini vermek |
v. |
|
- What can I do to make you pay attention to me?
- Bana dikkatini vermen için ne yapabilirim?
- Tom wasn't paying attention to the teacher.
- Tom öğretmene dikkatini vermiyordu.
- Layla paid attention to nothing.
- Layla hiçbir şeye dikkatini vermedi.
- I stopped paying attention to Tom.
- Tom'a dikkatimi vermeyi bıraktım.
- Tom hasn't been paying attention to the teacher.
- Tom öğretmene dikkatini vermiyor.
- He's not paying attention to the teacher.
- Öğretmene dikkatini vermiyor.
- Tom's not paying attention to the TV.
- Tom televizyona dikkatini vermiyor.
Show More (4)
|
4 |
pay attention to |
ilgilenmek |
v. |
|
- Tom was the first man to ever pay attention to Mary.
- Tom şimdiye kadar Mary ile ilgilenen ilk erkekti.
- I stopped paying attention to Tom.
- Tom'la ilgilenmekten vazgeçtim.
- No one pays attention to me.
- Kimse benimle ilgilenmiyor.
- Everybody seems to pay attention to what he says.
- Herkes onun söyledikleriyle ilgileniyor gibi görünüyor.
- Pay attention to this problem.
- Bu sorunla ilgilen.
Show More (2)
|
5 |
pay attention to |
dikkate almak |
v. |
|
- No one pays attention to us.
- Kimse bizi dikkate almıyor.
- He paid attention to my warning.
- Uyarımı dikkate aldı.
- Don't pay attention to anything they tell you.
- Sana söyledikleri hiçbir şeyi dikkate alma.
- You should have paid attention to her warning.
- Uyarısını dikkate almalıydın.
Show More (1)
|
6 |
pay attention to |
önem vermek |
v. |
|
- It is important to pay attention to training.
- Eğitime önem vermek önemlidir.
- Tom pays attention to details.
- Tom detaylara önem verir.
Show More (-1)
|
7 |
pay attention to |
kulak asmak |
v. |
|
- No one pays attention to anything Tom says anymore.
- Artık kimse Tom'un söylediklerine kulak asmıyor.
- What can I do to make you pay attention to me?
- Bana kulak asman için ne yapabilirim?
Show More (-1)
|
8 |
pay attention to |
aldırmak |
v. |
|
- Don't pay attention to him.
- Ona aldırmayın.
Show More (-2)
|
9 |
pay attention to |
dinlemek |
v. |
|
- Don't pay attention to him.
- Onu dinlemeyin.
Show More (-2)
|
10 |
pay attention to |
önemsemek |
v. |
|
- Don't pay attention to Tom.
- Tom'u önemseme.
Show More (-2)
|