peep - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
peep dikizlemek v.
  • He was caught while peeping them through the door.
  • Onları kapıdan dikizlerken yakalandı.
  • Sami was peeping in the windows.
  • Sami pencereleri dikizliyordu.
Show More (-1)
peep gözetlemek n.
  • Sami was peeping in the windows.
  • Sami pencereleri gözetliyordu.
  • The man peeped through a hole in the wall.
  • Adam duvardaki bir delikten gözetledi.
Show More (-1)
peep ciyaklama n.
  • Duff didn't know what that peep was.
  • Duff, o ciyaklama sesinin ne olduğunu anlamadı.
Show More (-2)
peep gizlice gözetlemek v.
  • He was caught while peeping them through the door.
  • Onları kapıdan gizlice gözetlerken yakalandı.
Show More (-2)
peep bir kısmı görünmek v.
  • My cat's tail was peeping out of the curtain.
  • Kedimin kuyruğunun bir kısmı perdenin arkasından görünüyordu.
Show More (-2)
peep gizlice bakma n.
  • Reed took a peep at his smartphone during the meeting.
  • Reed, toplantı sırasında akıllı telefonuna gizlice baktı.
Show More (-2)
peep incelemek v.
  • Trudy peeped her favorite model's Instagram account.
  • Trudy, en sevdiği modelin Instagram hesabını inceledi.
Show More (-2)
peep arkadaş n.
  • Nice to see you, peeps!
  • Sizi gördüğüme sevindim arkadaşlar!
Show More (-2)