|
- The Council, unfortunately, relied solely on the second philosophy.
- Konsey ne yazık ki sadece ikinci felsefeye dayanmaktadır.
- Indeed, mutual aid and the free exchange of ideas are part of the Internet's splendid philosophy.
- Gerçekten de karşılıklı yardımlaşma ve fikirlerin serbestçe paylaşımı internetin muhteşem felsefesinin bir parçasıdır.
- The basic philosophy here is that the energy sector must be one in which the market economy works unaided.
- Buradaki temel felsefe, enerji sektörünün piyasa ekonomisinin yardım almadan çalıştığı bir sektör olması gerektiğidir.
- If any of these amendments were to be adopted in their current wording, the philosophy of the report would be destroyed.
- Bu değişikliklerden herhangi birinin mevcut haliyle kabul edilmesi halinde raporun felsefesi yok olacaktır.
- I think that we can avoid smaller pensions if we keep to the philosophy I referred to earlier.
- Daha önce atıfta bulunduğum felsefeye sadık kalırsak daha küçük emekli maaşlarından kaçınabileceğimizi düşünüyorum.
- I, who had an education in philosophy, feel compelled to say this.
- Felsefe eğitimi almış biri olarak bunu söylemek zorunda hissediyorum kendimi.
- The same philosophy applied to the training objectives.
- Aynı felsefe eğitim hedefleri için de geçerlidir.
- I fully endorse the philosophy and the principles behind these decisions.
- Bu kararların ardındaki felsefeyi ve ilkeleri tamamen destekliyorum.
- The European Parliament has espoused the first philosophy.
- Avrupa Parlamentosu ilk felsefeyi benimsemiştir.
- In this debate, therefore, I shall not discuss the general philosophy of the course of action to take.
- Bu nedenle bu tartışmada izlenecek yolun genel felsefesini tartışmayacağım.
- We categorically oppose this philosophy and the negative proposals tabled in order to implement it.
- Bu felsefeye ve bunu uygulamak için sunulan olumsuz önerilere şiddetle karşı çıkıyoruz.
- This is not the case; this is not my philosophy; it may be yours, but I do not share it.
- Durum böyle değil; bu benim felsefem değil; sizin felsefeniz olabilir ama ben bunu paylaşmıyorum.
- This was the philosophy at first reading.
- İlk okumadaki felsefe buydu.
- Indeed, mutual aid and the free exchange of ideas are part of the Internet's splendid philosophy.
- Aslında, karşılıklı yardımlaşma ve fikirlerin serbestçe paylaşılması internetin muhteşem felsefesinin bir parçasıdır.
- I think that we can avoid smaller pensions if we keep to the philosophy I referred to earlier.
- Daha önce bahsettiğim felsefeye sadık kalırsak daha küçük emekli maaşlarından kaçınabileceğimizi düşünüyorum.
- This proposal for a directive is the result of a philosophy which conflicts with that adopted last year.
- Bu yönerge önerisi, geçen yıl kabul edilen yönerge ile çelişen bir felsefenin sonucudur.
- I believe that the projects that are covered by this philosophy will be able to obtain funds as part of the Sixth FRDP.
- Bu felsefe kapsamındaki projelerin Altıncı FRDP'nin bir parçası olarak fon alabileceğine inanıyorum.
- I agree with the general philosophy of her report and with the proposals it contains.
- Raporunun genel felsefesine ve içerdiği önerilere katılıyorum.
- Any philosophy of change could give rise to renewed crisis.
- Herhangi bir değişim felsefesi yeni krizlere yol açabilir.
- We will seek to create a development relationship based on a partnership philosophy.
- Ortaklık felsefesine dayalı bir kalkınma ilişkisi oluşturmaya çalışacağız.
- What does the political authority, the Council, think of this laissez-faire philosophy?
- Siyasi otorite olan Konsey bu laissez-faire felsefesi hakkında ne düşünüyor?
- Even if Europe is not improving our knowledge of law, it is, at least, teaching us some philosophy.
- Avrupa hukuk bilgimizi geliştirmese bile, en azından bize biraz felsefe öğretiyor.
- Philosophy and ethics are important issues even for you.
- Felsefe ve etik sizin için bile önemli konulardır.
- Philosophy assumes that the search for truth is open to all.
- Felsefe, hakikat arayışının herkese açık olduğunu varsayar.
- Philosophy provides an example of how musical principles can become knowledge.
- Felsefe, müzik ilkelerinin nasıl bilgiye dönüşebileceğinin bir örneğini sunar.
- Philosophy assumes that the search for truth is open to all.
- Felsefe hakikat arayışının herkese açık olduğunu varsayar.
- She studies philosophy at the country's most prestigious university.
- Ülkenin en prestijli üniversitesinde felsefe okuyor.
- Tom studied philosophy at the university.
- Tom üniversitede felsefe okudu.
- Their philosophies are identical.
- Felsefeleri aynı.
- Philosophy is the love of wisdom.
- Felsefe bilgeliğin aşkıdır.
- Today I have to see my new professor of philosophy.
- Bugün yeni felsefe profesörümü görmek zorundayım.
- Their philosophies are identical.
- Onların felsefeleri aynıdır.
- Philosophy has much to teach us.
- Felsefenin bize öğreteceği çok şey var.
- I agree with that philosophy.
- Bu felsefeye katılıyorum.
- What's your philosophy?
- Felsefen nedir?
- Various types of philosophy originated in Greece.
- Felsefenin çeşitli türleri Yunanistan'da oluşmuştur.
- I don't know much about philosophy.
- Felsefe hakkında fazla bir şey bilmiyorum.
- Philosophy is often regarded as difficult.
- Felsefe genellikle zor olarak görülür.
- I agree with that philosophy.
- O felsefeye katılıyorum.
- There are more things in Heaven and Earth, Horatio, than are dreamt of in your philosophy.
- Cennette ve dünyada, Horatio, senin felsefende hayal ettiğinden çok daha fazla şey var.
- What is philosophy's point?
- Felsefenin amacı nedir?
- What is your philosophy?
- Felsefeniz nedir?
- Philosophy is the critic of cosmologies.
- Felsefe kozmolojilerin eleştirisidir.
- Though only a child, he was interested in reading books on philosophy.
- Henüz bir çocuk olmasına rağmen felsefe kitapları okumaya ilgi duyuyordu.
- Only in philosophy can you use a circular argument and get praised for it.
- Sadece felsefede döngüsel bir argüman kullanabilir ve bunun için övgü alabilirsiniz.
- What is your philosophy?
- Senin felsefen nedir?
- Tom studied philosophy in college.
- Tom, üniversitede felsefe okudu.
- Philosophy is my passion.
- Felsefe benim tutkumdur.
- Philosophy is the art of taking revenge on reality.
- Felsefe, gerçeklikten intikam alma sanatıdır.
- Tom and Mary have different philosophies of life.
- Tom ve Mary'nin farklı yaşam felsefeleri var.
- Various types of philosophy originated in Greece.
- Yunanistan'da çeşitli felsefe türleri ortaya çıktı.
- Chinese philosophy is the best.
- Çin felsefesi en iyisidir.
- Philosophy is not so difficult a subject as you imagine.
- Felsefe, düşündüğünüz kadar da zor bir ders değildir.
- Tom studied philosophy in college.
- Tom üniversitede felsefe okudu.
- I don't know much about philosophy.
- Felsefe hakkında çok bilgim yok.
- My brother's an authority on philosophy.
- Ağabeyim felsefe konusunda bir otoritedir.
- The student majors in philosophy.
- Öğrenci felsefe bölümünde okuyor.
- You have to get rid of your philosophy of novelties.
- Yenilikçi felsefenden kurtulmalısın.
- Tom studies philosophy at college.
- Tom üniversitede felsefe okuyor.
- Mary just bought a book on philosophy.
- Mary sadece felsefe üzerine bir kitap satın aldı.
- Is Buddhism a religion or a philosophy?
- Budizm bir din mi yoksa bir felsefe mi?
- I majored in philosophy at my university.
- Üniversitemde felsefe bölümünde okudum.
- What is philosophy's point?
- Felsefenin amacı ne?
- Tom likes talking about politics and philosophy.
- Tom politika ve felsefe hakkında konuşmayı sever.
- It is still difficult for me to talk about abstract topics such as the economy or philosophy, because those are not very familiar words for me.
- Ekonomi veya felsefe gibi soyut konular hakkında konuşmak benim için hala zor, çünkü bunlar benim için çok tanıdık kelimeler değil.
- Philosophy is not so difficult a subject as you imagine.
- Felsefe sandığınız kadar zor bir konu değildir.
- Philosophy is my passion.
- Felsefe benim tutkum.
- What is philosophy?
- Felsefe nedir?
- My elder brother is an authority on philosophy.
- Ağabeyim felsefe konusunda bir otoritedir.
- I've never studied scientific philosophy, so I haven't read about Caveilles either.
- Hiç bilim felsefesi okumadım, bu yüzden Caveilles hakkında da bir şey okumadım.
- Today I have to see my new professor of philosophy.
- Bugün yeni felsefe profesörümü görmem gerekiyor.
- Philosophy is not a thing one can learn in six months.
- Felsefe bir insanın altı ayda öğrenebileceği bir şey değil.
- Atheism has become the philosophy of the new society of the old republic.
- Ateizm, eski cumhuriyetin yeni toplumunun felsefesi haline geldi.
- I've never studied scientific philosophy, so I haven't read about Caveilles either.
- Bilim felsefesini hiç öğrenmedim, bu yüzden Caveilles hakkında da okumadım.
- She studies philosophy at the country's most prestigious university.
- O ülkenin en prestijli üniversitesinde felsefe okuyor.
- Philosophy is often regarded as difficult.
- Felsefe sık sık zor sayılır.
- We have a simple philosophy.
- Basit bir felsefemiz var.
- Your philosophy of life varies from mine.
- Senin yaşam felsefen benimkinden farklı.
- Philosophy is an interesting field of study.
- Felsefe ilginç bir çalışma alanıdır.
- What's your philosophy?
- Felsefeniz nedir?
- Philosophy' is a Greek word that means the love of wisdom.
- Felsefe Yunanca bir kelimedir ve bilgelik sevgisi anlamına gelir.
- Philosophy is the love of wisdom.
- Felsefe bilgelik sevgisidir.
- Philosophy is not a thing one can learn in six months.
- Felsefe altı ayda öğrenilebilecek bir şey değildir.
- Tom believes the philosophy of Ayn Rand is truly objective.
- Tom, Ayn Rand'ın felsefesinin gerçekten objektif olduğuna inanıyor.
- I'm quite interested in philosophy.
- Felsefeyle oldukça ilgiliyim.
- The student majors in philosophy.
- Öğrenci, felsefe eğitimi alıyor.
- Though only a child, he was interested in reading books on philosophy.
- Bir çocuk olmasına rağmen felsefe kitapları okumak ilgisini çekerdi.
- Such a philosophy seems reasonable on paper, but it never works out in the real world.
- Böyle bir felsefe kağıt üzerinde makul görünüyor, ancak gerçek dünyada istenilen sonucu vermiyor.
- What's the difference between religion and philosophy?
- Din ve felsefe arasındaki fark nedir?
- David has just published a new book on philosophy.
- David felsefe üzerine yeni bir kitap yayınladı.
- Such a philosophy seems reasonable on paper, but it never works out in the real world.
- Böyle bir felsefe kağıt üzerinde makul görünse de gerçek dünyada asla işe yaramaz.
- What is philosophy's point?
- Felsefenin anlamı nedir?
- Tom studies philosophy in college.
- Tom üniversitede felsefe okuyor.
- Is Buddhism a religion or a philosophy?
- Budizm bir din midir yoksa bir felsefe mi?
- Philosophy is the critic of cosmologies.
- Felsefe, kozmolojilerin eleştirisidir.
- Mary just bought a book on philosophy.
- Mary felsefe üzerine bir kitap aldı.
Show More (93)
|
