Tureng - plenty of time - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	plenty of time	çok zaman	n.
	Plenty of time for you to meet another geriatric boy toy. Kendine gönül eğlendirecek yaşlı bir adam bulman için daha çok zaman var. You have plenty of time. Çok zamanın var. I still have plenty of time. Hala çok zamanım var. I've got plenty of time now. Şimdi çok zamanım var. I had plenty of time. Çok zamanım vardı. We have plenty of time tonight. Bu gece çok zamanımız var. Tom has plenty of time. Tom'un çok zamanı var. We still have plenty of time. Hala çok zamanımız var. There's still plenty of time. Hâlâ çok zaman var. There'll be plenty of time for questions later. Daha sonra sorular için çok zaman olacak. I want to make sure we have plenty of time. Çok zamanımız olduğundan emin olmak istiyorum. I had plenty of time to do that. Bunu yapmak için çok zamanım vardı. You had plenty of time. Çok zamanın vardı. They have plenty of time. Çok zamanları var. I have plenty of time to do that. Onu yapmak için çok zamanım var. I think we still have plenty of time. Sanırım hala çok zamanımız var. I have plenty of time, so I can sleep for a while? Çok zamanım var, biraz uyuyabilir miyim? There's still plenty of time. Hala çok zamanımız var. We have plenty of time to eat. Yemek yemek için çok zamanımız var. We have plenty of time now. Şimdi çok zamanımız var. They've had plenty of time. Çok zamanları oldu. There's plenty of time left. Daha çok zaman var. We've got plenty of time. Çok zamanımız var. You've got plenty of time. Çok zamanın var. I've got plenty of time. Çok zamanım var. We've got plenty of time for that. Bunun için çok zamanımız var. We still have plenty of time left. Daha çok zamanımız var. I have plenty of time, but not enough money. Çok zamanım var ama yeterli param yok. We've got plenty of time for that. Onun için çok zamanımız var. We'll have plenty of time. Çok zamanımız olacak. I think we still have plenty of time. Sanırım hâlâ çok zamanımız var. We have plenty of time to do that. Onu yapacak çok zamanımız var. There'll be plenty of time for that later. Daha sonra onun için çok zaman olacak. They've had plenty of time. Onların çok zamanı vardı. Tom has had plenty of time to do that. Tom'un bunu yapmak için çok zamanı oldu. Show More (32)
2	plenty of time	bol zaman	n.
	We'll have plenty of time to do that later. Onu yapmak için daha sonra bol zamanımız olacak. I have plenty of time, so I can sleep for a while? Benim bol zamanım var, bu yüzden bir süre uyuyabilir miyim? That'll give Tom plenty of time. O, Tom'a bol zaman verecektir.. Give yourself plenty of time. Kendinize bol zaman ayırın. I have plenty of time, but not enough money. Bol bol zamanım var ama yeterli param yok. I have plenty of time, but not enough money. Bol zamanım var, ama yeterli param yok. We have plenty of time for all that. Bizim bütün bunlar için bol zamanımız var. Tom thought he had plenty of time to catch his plane, but he only just made it by the skin of his teeth. Tom uçağını yakalamak için bol zamanı olduğunu düşünüyordu ama o yalnızca ucu ucuna yetişti. We'll have plenty of time to talk later. Daha sonra konuşmak için bol zamanımız olacak. Fadil has got plenty of time. Fadıl'ın bol zamanı var. I still have plenty of time. Hâlâ bol zamanım var. We still have plenty of time. Hala bol zamanımız var. We'll have plenty of time later. Daha sonra bol zamanımız olacak. Tom says he has plenty of time. Tom bol zamanı olduğunu söylüyor. Show More (11)
3	plenty of time	çok fazla zaman	expr.
	We have plenty of time. Çok fazla zamanımız var. Show More (-2)