Tureng - policeman - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	policeman	polis	n.
	The rebels are undoubtedly no better, but it is not for the French army to act as arbiter or policeman. İsyancılar da şüphesiz daha iyi değiller, ancak hakemlik ya da polislik yapmak Fransız ordusuna düşmez. My own wife and family have also been subject to three attacks, which cost the life of a policeman. Kendi eşim ve ailem de bir polisin hayatına mal olan üç saldırıya maruz kaldı. I will call a policeman. Ben bir polisi arayacağım. I'm not a policeman. Ben polis değilim. Sami was a mild-mannered policeman. Sami yumuşak huylu bir polisti. Tom's father is a policeman. Tom'un babası bir polistir. He got away disguised as a policeman. O, bir polis kılığında kaçtı. A policeman asked the girls if the car was theirs. Bir polis kızlara arabanın onların olup olmadığını sordu. Tom wants to be a policeman when he grows up. Tom büyüdüğünde polis olmak istiyor. If you get lost in the street, ask a policeman. Eğer sokakta kaybolursan, bir polise sor. A policeman was sent for at once. Derhal bir polis çağırıldı. There is a policeman at the gate of the house. Evin kapısında bir polis var. Tom won't be able to become a policeman. Tom polis olamayacak. Tom is a son of a policeman. Tom bir polisin oğlu. Fadil was stopped by a policeman. Fadıl bir polis tarafından durduruldu. The thief ran away at the sight of a policeman. Hırsız, polisi görünce kaçtı. A policeman was sent for at once. Hemen bir polis gönderildi. His father was a policeman. Babası bir polisti. If you lose your way, ask a policeman. Yolunuzu kaybederseniz, bir polise sorun. I am a policeman. Ben bir polisim. Tom has a son who is a policeman. Tom'un polis olan bir oğlu var. A policeman came up to me. Bir polis bana geldi. I will call a policeman. Bir polis çağıracağım. Have you ever sworn at a policeman? Hiç bir polise küfrettiniz mi? He took to his heels when he saw a policeman. O bir polis gördüğünde tabanları yağladı. Are you still a policeman? Hâlâ polis misin? His father was a policeman. Babası polisti. Tom, there's a policeman here to see you. Tom, burada seni görecek bir polis var. I was pulled over by a policeman today. Bugün bir polis tarafından kenara çekildim. Her father is a policeman. Onun babası bir polistir. Why did you choose to become a policeman? Neden polis olmayı seçtin? As soon as he saw a policeman, he ran away. O bir polis görür görmez kaçtı. A policeman came up to him. Bir polis ona doğru geldi. The prisoner denied that he had killed a policeman. Mahkum bir polisi öldürmüş olduğunu reddetti. Tom was pulled over by a policeman who gave him a ticket for speeding. Tom ona hız yapma cezası veren bir polis tarafından kenara çekildi. Tom disguised himself as a policeman. Tom polis kılığına girdi. Why did you choose to become a policeman? Neden bir polis olmayı seçtiniz? The thief disguised himself as a policeman. Hırsız polis kılığına girdi. Being a policeman isn't any fun. Bir polis olmak hiç eğlenceli değildir. You never told me Tom was a policeman. Tom'un polis olduğunu hiç söylemedin. From the time he was a small boy, Tom knew that he wanted to be a policeman. Tom küçüklüğünden beri polis olmak istediğini biliyordu. Are you still a policeman? Sen hâlâ bir polis misin? Tom is still a policeman. Tom hala bir polis. I was pulled over by a policeman on a motorcycle. Bir motosikletteki polis tarafından kenara çekildim. A policeman is outside. Dışarıda bir polis var. The criminal was apprehended by an off-duty policeman. Suçlu, görevde olmayan bir polis tarafından yakalandı. My grandfather was a policeman. Büyükbabam bir polisti. Tom won't be able to become a policeman. Tom bir polis olamayacak. I was pulled over by a policeman on a motorcycle. Motosikletli bir polis tarafından kenara çekildim. My father was a policeman. Babam bir polisti. The thief ran away when he saw a policeman. Hırsız, polisi görünce kaçtı. Tom is the son of a policeman. Tom bir polisin oğlu. As soon as he saw a policeman, he ran away. Polisi görür görmez kaçtı. Tom was pulled over by a policeman who gave him a speeding ticket. Tom, kendisine hız cezası yazan bir polis tarafından kenara çekildi. I ran into a policeman but he didn't notice me at all. Bir polisle karşılaştım ama beni hiç fark etmedi. You're a policeman, aren't you? Sen bir polissin, değil mi? Aren't you a policeman? Sen polis değil misin? Are you a policeman? Sen polis misin? Are you a policeman? Sen bir polis misin? My brother-in-law is a policeman. Kayınbiraderim bir polis. How can you tell Tom is a policeman? Tom'un bir polis olduğunu nasıl anladın? Tom ambushed a policeman and killed him with an ax. Tom bir polisi pusuya düşürdü ve onu bir baltayla öldürdü. I think you've been a policeman too long. Bence çok uzun zamandır polissin. There's a policeman outside. Dışarıda bir polis var. A policeman asked the girls if the car was theirs. Bir polis, kızlara arabanın onlara ait olup olmadığını sordu. I'm a policeman. Ben bir polisim. Tom ambushed a policeman and killed him with an ax. Tom bir polise pusu kurdu ve onu baltayla öldürdü. Seeing a policeman, he ran away. Polisi görünce kaçtı. He wants to be a policeman in the future. Gelecekte bir polis olmak istiyor. Tom became a policeman. Tom bir polis oldu. This policeman has more than twenty years of experience. Bu polisin yirmi yıldan fazla tecrübesi var. Call a policeman. Bir polis çağırın. There's a policeman at the door. Kapıda bir polis var. A policeman is too poorly armed to go to war. Bir polisin silahı savaşa gitmek için çok zayıftır. Being a policeman isn't any fun. Polis olmak hiç eğlenceli değil. Even though he's a policeman, he's afraid of thieves. Polis olmasına rağmen hırsızlardan korkuyor. Tom wants to be a policeman when he grows up. Tom büyüdüğünde bir polis olmak istiyor. Her father is a policeman. Babası bir polis. Tom was shot by a policeman. Tom bir polis tarafından vuruldu. Sami was pulled aside by a policeman. Sami bir polis tarafından kenara çekildi. My brother-in-law is a policeman. Eniştem bir polis. If you don't know the way, ask a policeman. Eğer yolu bilmiyorsan bir polise sor. I have a brother who used to be a policeman. Eskiden polis olan bir erkek kardeşim var. I was pulled over by a policeman for going thirty kilometers over the speed limit. Hız limitinin otuz kilometre üzerinde gittiğim için bir polis tarafındn kenara çekildim. Even though he's a policeman, he's afraid of thieves. Kendisi polis olmasına rağmen hırsızlardan korkuyor. A policeman is driving a car. Bir polis araba sürüyor. Call a policeman. Bir polis çağır. He took to his heels when he saw a policeman. O bir polis gördüğünde koşarak kaçtı. He wants to be a policeman in the future. Gelecekte polis olmak istiyor. You look like a policeman. Bir polise benziyorsun. Tom was pulled over by a policeman who gave him a ticket for speeding. Tom hız yaptığı için ona ceza kesen bir polis tarafından kenara çekildi. Tom became a policeman. Tom polis oldu. A Californian policeman pulled a car over and spoke to the driver. Bir Kaliforniya polisi bir arabayı kenara çekti ve sürücüyle konuştu. I was pulled over by a policeman for going thirty kilometers over the speed limit. Hız sınırını otuz kilometre aştığım için bir polis tarafından kenara çekildim. There's a policeman outside who wants to see you. Dışarıda sizi görmek isteyen bir polis var. A policeman was watching it, with his arms crossed. Bir Polis kollarını kavuşturmuş olanları izliyordu. America is the world's self-appointed policeman. Amerika dünyanın kendi kendini tayin eden polisidir. Do I look like a policeman to you? Sana bir polis gibi mi görünüyorum? He took to his heels when he saw a policeman. Bir polis gördüğünde hemen kaçtı. Tom, there's a policeman here to see you. Tom, burada seni görmek isteyen bir polis var. Tom is a son of a policeman. Tom bir polisin oğludur. There's a policeman outside who wants to see you. Dışarıda seni görmek isteyen bir polis var. I ran into a policeman but he didn't notice me at all. Bir polise rastladım ama o beni hiç fark etmedi. Tom wanted to become a policeman. Tom polis olmak istiyordu. I disguised myself as a policeman. Polis kılığına girdim. He took to his heels when he saw a policeman. Polisi gördüğünde hemen kaçtı. I cannot swear at a policeman. Bir polise küfür edemem. If you don't know the way, ask a policeman. Yolu bilmiyorsanız, bir polise sorun. Tom is a retired policeman. Tom emekli bir polis. Where did this other policeman come from? Bu diğer polis nereden geldi? Tom is a policeman. Tom bir polis. He wants to be a policeman in the future. İleride polis olmak istiyor. Tom wanted to become a policeman. Tom bir polis olmak istedi. Tom's father is a policeman. Tom'un babası bir polis. Tom has a son who's a policeman. Tom'un polis olan bir oğlu var. I have a brother who used to be a policeman. Eskiden polis olan bir kardeşim var. Ask a policeman! Bir polise sor! He was taken away by a policeman. Bir polis tarafından götürüldü. Did a policeman say anything to you? Bir polis size bir şey söyledi mi? Tom used to be a policeman. Tom eskiden bir polisti. He became a policeman. O bir polis oldu. I cannot swear at a policeman. Bir polise küfredemem. Sami had a good salary insofar as being a policeman. Sami'nin polis olduğu için iyi bir maaşı vardı. A policeman is outside. Bir polis dışarıda. This policeman has more than twenty years of experience. Bu polisin yirmi yıldan daha fazla deneyimi var. America is the world's self-appointed policeman. Amerika dünyanın kendi kendini tayin etmiş polisidir. You never told me Tom was a policeman. Tom'un polis olduğunu bana hiç söylemedin. He was taken away by a policeman. Polis tarafından götürüldü. The prisoner denied that he had killed a policeman. Mahkum bir polisi öldürdüğünü inkar etti. He got away disguised as a policeman. Polis kılığına girerek kaçtı. The thief ran away when he saw a policeman. Polisi görünce hırsız kaçtı. A policeman is driving a car. Bir polis arabayı sürüyor. A policeman was gazing at a suspicious pedestrian. Bir polis, şüpheli bir yayaya dik dik bakıyordu. Show More (130)
2	policeman	polis memuru	n.
	The only witness is an Estonian policeman who has declined to testify. Tek tanık, ifade vermeyi reddeden Estonyalı bir polis memuru. Tom is a retired policeman. Tom emekli bir polis memuru. The criminal was apprehended by an off-duty policeman. Suçlu görev dışı polis memuru tarafından tutuklandı. Tom is the son of a policeman. Tom bir polis memurunun oğludur. A policeman was gazing at a suspicious pedestrian. Bir polis memuru şüpheli bir yayaya bakıyordu. Tom is still a policeman. Tom hâlâ bir polis memuru. Have you ever sworn at a policeman? Hiç bir polis memuruna küfür ettin mi? Did a policeman say anything to you? Polis memuru size bir şey söyledi mi? You're a policeman, aren't you? Sen bir polis memurusun, değil mi? There's a policeman outside. Dışarıda bir polis memuru var. My father was a policeman. Babam bir polis memuruydu. Sami was a mild-mannered policeman. Sami yumuşak huylu bir polis memuruydu. A policeman came up to me. Bir polis memuru, yanıma geldi. Policemen aren't permitted to drink on duty. Polis memurlarının görevdeyken içki içmelerine izin verilmemektedir. Show More (11)