Tureng - postpone - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	postpone	ertelemek	v.
	The meeting is postponed until further notice. Toplantı bir sonraki duyuruya kadar ertelenmiştir. Indeed the Commission has postponed a number of planned missions in respect of residues. Nitekim Komisyon, kalıntılarla ilgili olarak planlanan bir dizi misyonu erteledi. Could we not postpone it until the April plenary session in Strasbourg? Bunu Nisan ayında Strazburg'da yapılacak genel kurula kadar erteleyemez miyiz? We cannot postpone the debate much longer by claiming that no decisions are imminent. Hiçbir kararın yakın olmadığını iddia ederek tartışmayı daha fazla erteleyemeyiz. We have had to postpone other promised projects. Söz verdiğimiz diğer projeleri ertelemek zorunda kaldık. What we are saying is, let us include it in the regulation but postpone it. Söylediğimiz şey şu ki, gelin bunu yönetmeliğe dahil edelim ama erteleyelim. Would you like to withdraw your request and postpone it until Thursday? Talebinizi geri çekmek ve Perşembe gününe ertelemek ister misiniz? I would ask you to consider postponing that debate until later tonight. Bu tartışmayı bu gecenin ilerleyen saatlerine ertelemeyi düşünmenizi rica ediyorum. In the meantime, the Federal German Government has postponed the introduction of the motorway toll indefinitely. Bu arada Federal Alman Hükümeti otoyol geçiş ücretinin uygulamaya konulmasını süresiz olarak erteledi. Member States cannot afford to postpone using this instrument in order to obtain more permanent and responsible growth. Üye Devletler daha kalıcı ve sorumlu bir büyüme elde etmek için bu aracı kullanmayı ertelemeyi göze alamazlar. In the meantime, the Federal German Government has postponed the introduction of the motorway toll indefinitely. Bu arada Federal Alman Hükûmeti otoyol geçiş ücretinin uygulamaya konulmasını süresiz olarak erteledi. We will now postpone this by one year. Şimdi bunu bir yıl erteleyeceğiz. I would ask you to consider postponing that debate until later tonight. Sizden bu tartışmayı gecenin ilerleyen saatlerine ertelemeyi düşünmenizi rica ediyorum. However, the conclusions of the Barcelona Council postponed the debate on the matter for a year. Ancak Barselona Konseyi'nin kararları konuyla ilgili tartışmaları bir yıl erteledi. But we have not solved the problem; we have simply postponed it. Ancak sorunu çözmüş değiliz; sadece erteledik. Indeed the Commission has postponed a number of planned missions in respect of residues. Nitekim Komisyon, kalıntılarla ilgili olarak planlanan bir dizi görevi ertelemiştir. We have decided to postpone discharge for the Committee on the Regions. Bölgeler Komitesi'nin görevden alınmasını ertelemeye karar verdik. Until they understand this, I think we should postpone granting discharge. Onlar bunu anlayana kadar tahliye işlemini ertelememiz gerektiğini düşünüyorum. We have postponed the definitive abolition of tariffs on rice, banana and sugar imports until 2010. Pirinç, muz ve şeker ithalatında gümrük vergilerinin kesin olarak kaldırılmasını 2010 yılına kadar erteledik. Given the time, ladies and gentlemen, I propose that we postpone the votes. Bayanlar ve baylar, zamanımız varken oylamayı ertelemeyi öneriyorum. The Bureau, as I understand it, postponed that debate. Anladığım kadarıyla Başkanlık Divanı bu tartışmayı erteledi. As soon as we had the possibility of granting, postponing or refusing to grant discharge, we were faced with two risks. Tahliye izni verme, erteleme veya reddetme imkanına sahip olur olmaz iki riskle karşı karşıya kaldık. We postponed it, deciding that we would do it later. Daha sonra yapacağımıza karar vererek erteledik. What I do not want to do is to set a date for a second time and have to postpone it, because that would be calamitous. Yapmak istemediğim şey, ikinci kez bir tarih belirlemek ve bunu ertelemek zorunda kalmak, çünkü bu felaket olur. We decided that postponing discharge would actually hold up the system. Tahliyeyi ertelemenin aslında sistemi geciktireceğine karar verdik. Don't waste time, and don't postpone. Hiç vakit kaybetmeyin ve ertelemeyin. Tom has postponed the party. Tom partiyi erteledi. I've decided to postpone my trip to Boston. Boston seyahatimi ertelemeye karar verdim. We need to postpone the celebration. Kutlamayı ertelemeliyiz. We should probably postpone the competition. Muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz. Tom and Mary had to postpone their wedding. Tom ve Mary düğünlerini ertelemek zorunda kaldılar. Tom postponed his trip to Australia. Tom Avustralya'ya seyahatini erteledi. I had to postpone my appointment. Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım. We postponed the meeting. Toplantıyı erteledik. She wanted to postpone the wedding. O, düğünü ertelemek istedi. I had to postpone my appointment. Randevumu ertelemek zorunda kaldım. We postponed our picnic pending a change in the weather. Havanın değişmesi beklendiği için pikniğimizi erteledik. I postponed my date because I had to work late. Geç saatlere kadar çalışmak zorunda olduğum için randevumu erteledim. We'll have to postpone the game. Oyunu ertelemek zorunda kalacağız. Our professor postponed the exam until next week. Bizim profesör gelecek haftaya kadar sınavı erteledi. Tom suggested that we postpone the meeting. Tom toplantıyı ertelememizi önerdi. I postponed my date because I had to work late. Randevumu erteledim çünkü geç saate kadar çalışmak zorundaydım. Tom postponed his departure till Sunday. Tom ayrılışını Pazar gününe erteledi. I think you ought to postpone the meeting. Toplantıyı ertelemen gerektiğini düşünüyorum. Tom has postponed his trip to Boston. Tom Boston seyahatini erteledi. Tom decided to postpone the meeting. Tom toplantıyı ertelemeye karar verdi. Tom postponed his party until Mary got out of the hospital. Tom Mary hastaneden çıkıncaya kadar partisini erteledi. It's not a problem to postpone the meeting. Toplantıyı ertelemek sorun değil. Tom couldn't persuade his classmates to change their minds about postponing the dance. Tom sınıf arkadaşlarını dansı erteleme konusunda fikirlerini değiştirmeye ikna edemedi. We'll have to postpone the game. Oyunu ertelemek zorundayız. Until then, we are postponing the execution. O zamana kadar, infazı erteliyoruz. He postponed leaving for Hokkaido until next month. Hokkaido'ya gitmeyi gelecek aya erteledi. We've decided to postpone the meeting till next Monday. Önümüzdeki pazartesiye kadar toplantıyı ertelemeye karar verdik. Tom couldn't persuade his classmates to change their minds about postponing the dance. Tom sınıf arkadaşlarını dansı erteleme hakkındaki fikirlerini değiştirmeleri için ikna edemedi. For the moment, we want to postpone making a decision. Şu an için, bir karar vermeyi ertelemek istiyoruz. I'd like you to postpone your trip. Yolculuğunu ertelemeni istiyorum. Due to circumstances beyond our control, we had to postpone the meeting. Kontrolümüz dışındaki koşullar nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık. I postponed my trip because of the bad weather. Kötü hava yüzünden seyahatimi erteledim. He postponed his trip to Istanbul. İstanbul seyahatini erteledi. Tom and Mary had to postpone their trip. Tom ve Mary seyahatlerini ertelemek durumunda kaldılar. We had to postpone the game due to rain. Yağmur yüzünden maçı ertelemek zorunda kaldık. Since Tom is sick in bed, I'm going to postpone my trip. Tom hasta olduğu için seyahatimi erteleyeceğim. We postponed our picnic pending a change in the weather. Havada beklenen değişikliklikten pikniğimizi erteledik. He has postponed his departure until tomorrow. Yarına kadar gidişini erteledi. I'll postpone my trip to Scotland until it's warmer. Havalar daha sıcak oluncaya kadar seyahatimi erteleyeceğim. Can we postpone the trip? Yolculuğu erteleyebilir miyiz? You may want to consider postponing your trip to Boston. Boston seyahatini ertelemeyi düşünebilirsin. Cancel or postpone your foreign trips. Yurt dışı seyahatlerinizi iptal edin veya erteleyin. We postponed the event. Biz etkinliği erteledik. Due to the lack of attendees, we have to postpone the general assembly. Katılımcı eksikliği nedeniyle genel kurulu ertelemek zorundayız. Tom postponed his trip to Australia. Tom Avustralya seyahatini erteledi. Tom and Mary had to postpone their honeymoon. Tom ve Mary balaylarını ertelemek zorunda kaldılar. Tom postponed the party. Tom partiyi erteledi. I'll postpone my trip to Scotland until it's warmer. İskoçya seyahatimi havalar ısınana kadar erteleyeceğim. We need to postpone the celebration. Kutlamayı ertelememiz gerek. We've decided to postpone the meeting till next Monday. Toplantıyı gelecek pazartesiye ertelemeye karar verdik. We postponed the conference to next Friday. Konferansı önümüzdeki cuma gününe erteledik. Cancel or postpone your foreign trips. Yurt dışı seyahatlerinizi iptal edin ya da erteleyin. We will have to postpone the meeting. Toplantıyı ertelemek zorundayız. Our professor postponed the exam until next week. Profesörümüz sınavı gelecek haftaya erteledi. I postponed the event. Etkinliği erteledim. We will have to postpone the meeting. Görüşmeyi ertelemek zorunda kalacağız. He postponed the party. O, partiyi erteledi. Tom decided to postpone his departure. Tom ayrılışını ertelemeye karar verdi. I think we need to postpone the meeting. Bence toplantıyı ertelemeliyiz. Tom is always postponing things. Tom her zaman bir şeyleri erteler. He decided to postpone his departure. Gidişini ertelemeye karar verdi. We were to be married in May but had to postpone the marriage until June. Mayıs'ta evlenecektik ama Haziran'a ertelemek zorunda kaldık. We had to postpone the gathering because of rain. Yağmur yüzünden toplantıyı ertelemek zorunda kaldık. We postponed the event. Etkinliği erteledik. We've decided to postpone the meeting to next Sunday. Toplantıyı gelecek Pazar'a ertelemeye karar verdik. There are no other choices than postponing our departure. Gidişimizi ertelemekten başka seçeneğimiz yok. I'll postpone my trip to England until it gets warmer. İngiltere'ye olan gezimi havalar ısınana kadar erteleyeceğim. I think you ought to postpone the meeting. Bence toplantıyı ertelemelisin. Tom postponed his departure for three days. Tom ayrılışını üç gün erteledi. He postponed leaving for Hokkaido until next month. Hokkaido'ya hareket etmeyi bir sonraki aya erteledi. I didn't want to postpone our meeting. Toplantımızı ertelemek istemedim. We should probably postpone the competition. Biz muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz. Can we postpone the trip? Seyahati erteleyebilir miyiz? We can't postpone the meeting. Toplantıyı erteleyemeyiz. We postponed the conference to next Friday. Konferansı gelecek cumaya erteledik. We had to postpone the gathering because of rain. Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık. He decided to postpone his departure. Yola çıkışını ertelemeye karar verdi. We have to postpone our departure. Gidişimizi ertelemek zorundayız. We had to postpone the game due to rain. Yağmur yüzünden oyunu ertelemek zorunda kaldık. Tom and Mary had to postpone their departure. Tom ve Mary yola çıkışlarını ertelemek zorunda kaldılar. We postponed our departure because of the storm. Fırtına yüzünden gidişimizi erteledik. We've decided to postpone the meeting to next Sunday. Toplantıyı gelecek pazara ertelemeye karar verdik. She postponed her trip to Istanbul. İstanbul seyahatini erteledi. I'll postpone my trip to England until it gets warmer. İngiltere seyahatimi havalar ısınana kadar erteleyeceğim. You can't postpone the party. Partiyi erteleyemezsin. I've decided to postpone my trip to Boston. Boston'a yolculuğumu ertelemeye karar verdim. Tom postponed his trip to Boston. Tom Boston seyahatini erteledi. We have to postpone the meeting. Toplantıyı ertelemek zorundayım. We were to be married in May but had to postpone the marriage until June. Mayıs ayında evlenecektik ancak evliliği Haziran ayına kadar ertelemek zorunda kaldık. Let's postpone dinner. Akşam yemeğini erteleyelim. I must postpone going to the dentist. Dişçiye gitmeyi ertelemeliyim. He postponed his trip to Istanbul. İstanbul gezisini erteledi. We will have to postpone the game. Oyunu ertelemek zorunda kalacağız. We've postponed our wedding until October. Düğünümüzü Ekim'e erteledik. We postponed the meeting. Biz toplantıyı erteledik. Tom and Mary had to postpone their trip. Tom ve Mary gezilerini ertelemek zorunda kaldılar. We've postponed our wedding until October. Düğünümüzü Ekim ayına kadar erteledik. We'll have to postpone the meeting. Toplantıyı ertelemek zorunda kalacağız. We will have to postpone the game. Maçı ertelemek zorunda kalacağız. I'd like you to postpone your trip. Seyahatinizi ertelemenizi istiyorum. Let's postpone dinner. Yemeği erteleyelim. We'll have to postpone the meeting. Toplantıyı ertelemek zorundayız. Was it your idea to postpone the meeting? Toplantıyı ertelemek senin fikrin miydi? We postponed our departure because of the storm. Gidişimizi fırtına yüzünden erteledik. Tom decided to postpone his departure. Tom gidişini ertelemeye karar verdi. He has postponed his departure until tomorrow. Gidişini yarına erteledi. We have to postpone the meeting. Toplantıyı ertelemek zorundayız. Tom postponed his party until Mary got out of the hospital. Tom, Mary hastaneden çıkana kadar partisini erteledi. He postponed the party. Partiyi erteledi. I think you ought to postpone the meeting. Sanırım toplantıyı ertelemelisin. She wanted to postpone the wedding. Kadın düğünü ertelemek istiyordu. For the moment, we want to postpone making a decision. Şu an için bir karar vermeyi ertelemek istiyoruz. Tom and Mary agreed to postpone the party for a week. Tom ve Mary partiyi bir hafta ertelemeye karar verdiler. Until then, we are postponing the execution. O zamana kadar infazı erteliyoruz. He said they were postponing it. Ertelediklerini söyledi. I postponed my trip because of the bad weather. Kötü hava nedeniyle gezimi erteledim. Tom has postponed his trip to Boston. Tom Boston'a olan gezisini erteledi. Tom decided to postpone the decision. Tom kararı ertelemeye karar verdi. Tom is always postponing things. Tom işleri her zaman erteliyor. Show More (142)
2	postpone	ertelenmek	v.
	I suggest that we postpone it until the December Strasbourg sitting. Aralık ayında Strazburg'da yapılacak oturuma kadar ertelenmesini öneriyorum. That is why I would ask to postpone the vote until the next part-session. Bu nedenle oylamanın bir sonraki oturuma ertelenmesini talep ediyorum. I call upon each and every Member to vote for the proposal to postpone all the reports to the next part-session. Her bir Üyeyi, tüm raporların bir sonraki oturuma ertelenmesine ilişkin öneriye oy vermeye çağırıyorum. I therefore support the proposal to postpone this section. Bu nedenle bu bölümün ertelenmesi önerisini destekliyorum. At the present time, the political momentum is to postpone discharge for six months. Şu anda siyasi ivme, taburculuğun altı ay ertelenmesi yönündedir. I should like to stand by my request to postpone the vote. Oylamanın ertelenmesi talebimin arkasında durmak istiyorum. I have received a request from 34 Members to postpone every item on the agenda to our July part-session. Gündemdeki her bir maddenin Temmuz ayındaki oturumumuza ertelenmesi yönünde 34 Üyeden talep aldım. Then it is decided to postpone the deadline. Daha sonra son tarihin ertelenmesine karar verilir. One snag is the fact that there are moves to postpone the deadline by two months. Bir pürüz de son tarihin iki ay ertelenmesine yönelik hamleler olması. I call upon each and every Member to vote for the proposal to postpone all the reports to the next part-session. Her bir Üyeyi, tüm raporların bir sonraki oturuma ertelenmesi önerisine oy vermeye çağırıyorum. I have received a request from 34 Members to postpone every item on the agenda to our July part-session. Gündemdeki tüm maddelerin Temmuz ayındaki oturumumuza ertelenmesi yönünde 34 Üyeden talep aldım. Show More (8)