|
- The institution has received this prestigious award twice.
- Kurum bu prestijli ödülü iki kez aldı.
- France has one of the most prestigious education systems in the world.
- Fransa dünyanın en prestijli eğitim sistemlerinden birine sahip.
- France has one of the most prestigious education systems in the world.
- Fransa dünyanın en prestijli eğitim sistemlerinden birine sahiptir.
- Fadil's parents enrolled him in a prestigious school in Cairo.
- Fadıl'ın ailesi onu Kahire'de prestijli bir okula kaydettirdi.
- The Cannes International Film Festival is the most prestigious film festival in the world.
- Cannes Uluslararası Film Festivali, dünyadaki en prestijli film festivalidir.
- The architect boasted that he had received a prestigious award.
- Mimar, prestijli bir ödül almış olmasıyla övündü.
- The architect boasted that he had received a prestigious award.
- Mimar, prestijli bir ödül aldığı için övünüyordu.
- He is a prestigious and influential member of the Democratic Party.
- O, Demokratik Parti'nin prestijli ve etkili bir üyesidir.
- He is a prestigious and influential member of the Democratic Party.
- Demokrat Parti'nin prestijli ve etkili bir üyesi.
- The ingenious man received the prestigious award for the first time.
- Dahi adam ilk kez prestijli bir ödül aldı.
- In 1995, Andou received architecture's most prestigious award.
- Andou, 1995 yılında mimarlığın en prestijli ödülünü aldı.
- She studies philosophy at the country's most prestigious university.
- O ülkenin en prestijli üniversitesinde felsefe okuyor.
- In 1995, Andou received architecture's most prestigious award.
- 1995'te Andou mimarlığın en prestijli ödülünü aldı.
- The Cannes International Film Festival is the most prestigious film festival in the world.
- Cannes Uluslararası Film Festivali dünyanın en prestijli film festivalidir.
- Dan attended a prestigious music school.
- Dan prestijli bir müzik okuluna gidiyordu.
- You know Americans are jealous of the British accent that they deem more prestigious.
- Amerikalılar daha prestijli gördükleri İngiliz aksanını kıskanırlar.
- She studies philosophy at the country's most prestigious university.
- Ülkenin en prestijli üniversitesinde felsefe okuyor.
- Dan attended a prestigious music school.
- Dan prestijli bir müzik okuluna başladı.
Show More (15)
|
