| 1 |
put down |
bırakmak |
v. |
|
- Tom put down his coffee and picked up his phone.
- Tom kahvesini bıraktı ve telefonunu eline aldı.
- Put down your weapons!
- Silahlarınızı bırakın!
- Tom put down the box he was holding.
- Tom tuttuğu kutuyu yere bıraktı.
- Tom put down his spoon and picked up his cup.
- Tom kaşığını bıraktı ve fincanını aldı.
- Tom put down the box he was holding.
- Tom elindeki kutuyu yere bıraktı.
- Tom put down the book he was reading.
- Tom okuduğu kitabı bıraktı.
- Put down your backpack.
- Sırt çantanı yere bırak.
- Put down the rifle.
- Tüfeği bırak.
- Will you put down that paper and listen to me?
- O gazeteyi bırakıp beni dinler misin?
- I put down my pen.
- Kalemimi bıraktım.
- Put down that pen.
- O kalemi bırak.
- Tom put down the phone.
- Tom telefonu bıraktı.
- She put down her pen.
- Kalemini yere bıraktı.
- Tom put down his fork and pushed his chair back.
- Tom çatalını bıraktı ve sandalyesini geriye itti.
- Put down the rifle.
- Tüfeği yere bırak.
- Tom put down his spoon and picked up a fork.
- Tom kaşığını bıraktı ve eline bir çatal aldı.
- Put down the knife.
- Bıçağı bırak.
- Put down the hammer.
- Çekici bırak.
- Tom put down his coffee and picked up his phone.
- Tom kahvesini bıraktı ve telefonunu aldı.
- Put down your weapons.
- Silahlarınızı bırakın.
- He put down his racket.
- O, raketini yere bıraktı.
- Tom put down his spoon and picked up his cup.
- Tom kaşığını bıraktı ve kupasını eline aldı.
- He put down his racket.
- Raketini yere bıraktı.
- Put down your pencils.
- Kalemlerinizi bırakın.
- Put down your weapons!
- Silahlarınızı yere bırakın!
- She put down her pen.
- O kalemini bıraktı.
- Put down your pencil.
- Kaleminizi bırakın.
- Tom put down his spoon.
- Tom kaşığını bıraktı.
- Tom put down his pen.
- Tom kalemini bıraktı.
- Tom put down his drink.
- Tom içkisini bıraktı.
- Tom put down the knife.
- Tom bıçağını bıraktı.
- I put down my suitcase.
- Bavulumu yere bıraktım.
- I put down my knife.
- Bıçağımı yere bıraktım.
- I want you to put down the magazines, the textbooks and everything else.
- Dergileri, ders kitaplarını ve diğer her şeyi bırakmanı istiyorum.
- Put down your pencil.
- Kalemini bırak.
- Put down your pencil and listen.
- Kalemini bırak ve dinle.
Show More (33)
|
| 2 |
put down |
koymak |
v. |
|
- We must, then, put down markers.
- O halde işaretler koymalıyız.
- But we must begin and we must put down a marker now.
- Ama başlamalıyız ve şimdi bir işaret koymalıyız.
- Hopefully then, the report will go through but we will have put down a marker.
- Umarım o zaman rapor geçer ama biz bir işaret koymuş olacağız.
- But we must begin, and we must put down a marker now.
- Ama başlamalıyız ve şimdi bir işaret koymalıyız.
- I put down a rug under my desk.
- Masamın altına bir kilim koydum.
- Put down your backpack.
- Sırt çantanı yere koy.
- Tom put down the knife.
- Tom bıçağı yere koydu.
- I put down my suitcase.
- Bavulumu yere koydum.
- I put down my knife.
- Bıçağımı yere koydum.
- Tom put down his drink.
- Tom içkisini yere koydu.
- Put down your gun.
- Silahını yere koy.
- Put down the hammer.
- Çekici yere koy.
- Put down that pen.
- O kalemi yere koy.
- Put down the knife.
- Bıçağı yere koy.
- Tom put down a dish of food for his dog.
- Tom köpeği için bir tabak yemek koydu.
- Tom put down his suitcase.
- Tom bavulunu yere koydu.
- Put down that gun.
- O silahı yere koy.
- Tom put down his pencil.
- Tom kalemini yere koydu.
Show More (15)
|
| 3 |
put down |
bastırmak |
v. |
|
- It was in 1968, when the national uprising by the Czech and Slovak peoples was put down.
- Çek ve Slovak halklarının ulusal ayaklanmasının bastırıldığı 1968 yılında olduğu gibi.
- It was in 1968, when the national uprising by the Czech and Slovak peoples was put down.
- Çek ve Slovak halklarının ulusal ayaklanmasının bastırıldığı yıl 1968'di.
- The troops soon put down the rebellion.
- Askerler kısa sürede isyanı bastırdı.
- The troops easily put down the rebellion.
- Birlikler isyanı kolayca bastırdı.
- The riot was soon put down by the police.
- İsyan kısa sürede polis tarafından bastırıldı.
- He put down the rebellion in India.
- Hindistan'da isyanı bastırdı.
- The riot was put down.
- İsyan bastırıldı.
- The rebellion was soon put down.
- İsyan kısa sürede bastırıldı.
- The revolt was put down with little trouble.
- İsyan çok az sorun yaşanarak bastırıldı.
- He put down the rebellion in India.
- Hindistan'daki isyanı bastırdı.
- The troops easily put down the rebellion.
- Askerler isyanı kolayca bastırdı.
Show More (8)
|
| 4 |
put down |
yazmak |
v. |
|
- He put down his thoughts in his notebook.
- Düşüncelerini defterine yazdı.
- Let me put down your new phone number in my notebook.
- Yeni telefon numaranı not defterime yazayım.
- He put down his thoughts in his notebook.
- Düşüncelerini not defterine yazdı.
- Tom quit writing and put down his pen.
- Tom yazmayı bıraktı ve kalemini yere bıraktı.
- Tom quit writing and put down his pen.
- Tom yazmaktan vazgeçti ve kalemini bıraktı.
Show More (2)
|
| 5 |
put down |
inmek |
v. |
|
- Put down your gun.
- Silahını indir.
- Put down the rifle.
- Tüfeği indir.
- Tom put down his spoon.
- Tom kaşığını indirdi.
- Put down that gun.
- İndir o silahı.
Show More (1)
|
| 6 |
put down |
uyutmak (hayvan için ötenazi) |
v. |
|
- We had to put down the dog.
- Köpeği uyutmak zorunda kaldık.
- We had to put down one of our horses.
- Atlarımızdan birini uyutarak öldürmek zorunda kaldık.
- We had to put down one of our horses.
- Atlarımızdan birini uyutmak zorunda kaldık.
Show More (0)
|
| 7 |
put down |
indirmek |
v. |
|
- I would appreciate it if you would put down your placards so that we can proceed with the debate.
- Tartışmaya devam edebilmemiz için pankartlarınızı indirirseniz memnun olurum.
Show More (-2)
|
| 8 |
put down |
sermek |
v. |
|
- I put down a rug under my desk.
- Masamın altına bir kilim serdim.
Show More (-2)
|
| 9 |
put down |
düşürmek |
v. |
|
- Tom put down his pen.
- Tom kalemini düşürdü.
Show More (-2)
|
| 10 |
put down |
küçümsemek |
v. |
|
- Don't put down his suggestions.
- Onun önerilerini küçümsemeyin.
Show More (-2)
|
