|
- Some have lost relatives, and many their homes.
- Bazıları akrabalarını ve birçoğu da evlerini kaybetti.
- Relatives, friends or individual organisations must not be punished for this.
- Akrabalar, arkadaşlar ya da bireysel kuruluşlar bunun için cezalandırılmamalıdır.
- Game animals are naturally also for sale on shop shelves or they are given or sold to neighbours and relatives.
- Oyun hayvanları doğal olarak dükkan raflarında da satılıyor ya da komşulara ve akrabalara veriliyor veya satılıyor.
- DNA can also be used to connect victims to any relatives.
- DNA, mağdurları herhangi bir akrabaya bağlamak için de kullanılabilir.
- Friends and relatives can help you live longer.
- Arkadaşlarınız ve akrabalarınız daha uzun yaşamanıza yardımcı olabilir.
- Friends and relatives can be very supportive.
- Arkadaşlar ve akrabalar çok destekleyici olabilir.
- Then the family moved to the city of Bratislava, where they had many relatives.
- Daha sonra aile, birçok akrabalarının bulunduğu Bratislava şehrine taşındı.
- Because each birth increases the number of relatives of the family.
- Çünkü her doğum ailenin akraba sayısını artırır.
- Before she left China, Ms. Wang and her relatives opened two shops.
- Çin'den ayrılmadan önce Bayan Wang ve akrabaları iki dükkan açtı.
- These sometimes turn into small tent cities with the arrival of relatives.
- Bunlar bazen akrabaların gelmesiyle küçük çadır kentlere dönüşüyor.
- They are more likely to keep aging relatives nearby or in the house.
- Yaşlanan akrabalarını yakınlarda veya evde tutma olasılıkları daha yüksektir.
- They have close ties with their relatives, Tigrinya.
- Akrabaları Tigrinya ile yakın bağları var.
- They have lost their homes, their country and their relatives.
- Evlerini, ülkelerini, akrabalarını kaybettiler.
- This sofa will surely please your friends and relatives.
- Bu kanepe kesinlikle arkadaşlarınızı ve akrabalarınızı memnun edecektir.
- Two-thirds of cards go to relatives and 20 percent are employment-based.
- Kartların üçte ikisi akrabalara gidiyor ve yüzde 20'si istihdama dayalı.
- And what did our ancient relatives look like?
- Peki eski akrabalarımız neye benziyordu?
- Anorexia nervosa tends to cluster among biological relatives.
- Anoreksiya nervoza biyolojik akrabalar arasında kümelenme eğilimindedir.
- I have many friends and relatives there.
- Orada birçok arkadaşım ve akrabam var.
- In fact, they are not even relatives.
- Aslında akraba bile değiller.
- Her friends and relatives came to see the baby.
- Arkadaşları ve akrabaları bebeği görmeye geldi.
- In the future, rooms will be guest rooms for friends and relatives.
- Gelecekte, odalar arkadaşlar ve akrabalar için misafir odası olacak.
- However, the applications of relatives and heirs are accepted.
- Ancak akraba ve mirasçıların başvuruları kabul edilmektedir.
- In the house of a collector, he finds his relatives.
- Bir koleksiyoncunun evinde akrabalarını bulur.
- It is used by all my relatives and friends.
- Tüm akrabalarım ve arkadaşlarım tarafından kullanılıyor.
- It was very nice to see my relatives.
- Akrabalarımı görmek çok güzeldi.
- So why can’t our closest primate relatives speak like us?
- Peki neden en yakın primat akrabalarımız bizim gibi konuşamıyor?
- Participants saw hallucinations of monsters, their relatives, and even their own faces.
- Katılımcılar canavarların, akrabalarının ve hatta kendi yüzlerinin halüsinasyonlarını gördüler.
- Spying over your friends, colleagues and relatives has never been easier before!
- Arkadaşlarınızı, meslektaşlarınızı ve akrabalarınızı gözetlemek daha önce hiç bu kadar kolay olmamıştı!
- My relatives don’t want to see me again.
- Akrabalarım beni bir daha görmek istemiyor.
- Like its relatives, the Florida worm lizard spends most of its time underground.
- Akrabaları gibi Florida solucan kertenkelesi de zamanının çoğunu yeraltında geçirir.
- On the other hand, large shallow-water snails had smaller deepwater relatives.
- Öte yandan, büyük sığ su salyangozlarının daha küçük derin su akrabaları vardı.
- One of his relatives was explaining how he had died.
- Akrabalarından biri nasıl öldüğünü anlatıyordu.
- Similarly, not much is known about his relatives and family.
- Benzer şekilde akrabaları ve ailesi hakkında da pek bir şey bilinmiyor.
- To recognize a forest bug among its other relatives is not difficult.
- Bir orman böceğini diğer akrabaları arasında tanımak zor değildir.
- Your relatives on these other worlds are humanoid, and they look like you.
- Bu diğer dünyalardaki akrabalarınız insansı ve size benziyorlar.
- Each night friends and relatives meet in a different house to break the fast.
- Her gece arkadaş ve akrabalar oruç açmak için başka bir evde toplanırlar.
- Each night friends and relatives meet in a different house to break the fast.
- Her gece dostlar ve akrabalar farklı bir evde iftar için buluşurlar.
- Each night friends and relatives meet in a different house to break the fast.
- Arkadaşlarım ve akrabalarım her gece farklı bir evde buluşup iftar yapacaklar.
- I have relatives in Boston.
- Boston'da akrabalarım var.
- One loyal friend is worth ten thousand relatives.
- Bir sadık dost, on bin akrabaya bedeldir.
- All my relatives live in this city.
- Bütün akrabalarım bu şehirde yaşıyor.
- Tom invited his relatives over for afternoon tea.
- Tom akrabalarını öğleden sonra çayı için davet etti.
- The poor man has no relatives.
- Zavallı adamın hiç akrabası yok.
- Now we really are relatives.
- Şimdi gerçekten akrabayız.
- Tom invited his relatives over for afternoon tea.
- Tom akrabalarını ikindi çayı için davet etti.
- Tom is staying with his relatives.
- Tom akrabalarının yanında kalıyor.
- Do you have relatives in Australia?
- Avustralya'da akrabaların var mı?
- Was anybody among your relatives ill with cancer?
- Akrabalarınız arasında kanser hastası olan var mı?
- Tom is one of Mary's relatives.
- Tom, Mary'nin akrabalarından biri.
- I don't have any friends or relatives to take care of me if I get sick.
- Hastalanırsam bana bakacak hiç arkadaşım ya da akrabam yok.
- Do any of your friends or relatives work here?
- Arkadaşlarınızdan veya akrabalarınızdan herhangi biri burada çalışıyor mu?
- Do you have relatives in Boston?
- Boston'da akrabaların var mı?
- Do you have relatives here?
- Burada akrabalarınız var mı?
- Do you have relatives in Australia?
- Avustralya'da akrabalarınız var mı?
- He embraced his relatives before he left.
- Gitmeden önce akrabalarıyla kucaklaştı.
- After the incident, their friends and relatives began to visit them less frequently.
- Olaydan sonra arkadaşları ve akrabaları onları daha az ziyaret etmeye başladı.
- With relatives like him, who needs enemies?
- Onun gibi akrabalar varken, kimin düşmana ihtiyacı olur ki?
- Close neighbors are better than far-away relatives.
- Yakın komşular uzak akrabalardan iyidir.
- Close neighbors are better than far-away relatives.
- Yakın komşular, uzak akrabalardan daha iyidir.
- Do any of your friends or relatives work here?
- Arkadaşlarınızdan ya da akrabalarınızdan burada çalışan var mı?
- Have you visited any of your relatives this month?
- Bu ay hiç akrabalarınızı ziyaret ettiniz mi?
- Aren't you one of Tom's relatives?
- Tom'un akrabalarından biri değil misiniz?
- Aren't you one of Tom's relatives?
- Sen Tom'un akrabalarından biri değil misin?
- Tom is staying with relatives.
- Tom akrabalarla kalıyor.
- She is always very affectionate with her relatives.
- Akrabalarına karşı her zaman çok şefkatlidir.
- The young man bade farewell to his comrades and relatives.
- Genç adam yoldaşlarına ve akrabalarına veda etti.
- Tom's researched his family history and intends to send a detailed family tree to all of his relatives.
- Tom aile geçmişini araştırdı ve tüm akrabalarına ayrıntılı bir soy ağacı göndermeyi planlıyor.
- Are you one of Tom's relatives?
- Sen Tom'un akrabalarından mısın?
- Are you one of Tom's relatives?
- Tom'un akrabalarından biri misin?
- Did you know that Tom had relatives in Australia?
- Tom'un Avustralya'da akrabaları olduğunu biliyor muydun?
- He is always very affectionate with his relatives.
- Akrabalarına karşı her zaman çok şefkatlidir.
- Say hello to your relatives for me, Tom.
- Akrabalarına benden selam söyle, Tom.
- Not many people know how to keep an affectionate relation with their relatives.
- Pek çok insan akrabalarıyla sevgi dolu bir ilişkiyi nasıl sürdüreceğini bilmez.
- Tom's relatives in Boston have been notified.
- Tom'un Boston'daki akrabalarına haber verildi.
- Tom and Mary are already planning to spend Christmas with their relatives in the city.
- Tom ve Mary zaten noeli şehirdeki akrabalarıyla geçirmeyi planlıyorlar.
- Tom and Mary are already planning to spend Christmas with their relatives in the city.
- Tom ve Mary halihazırda Noel'i şehirdeki akrabalarıyla geçirmeyi planlıyorlar.
- Tom is staying with his relatives.
- Tom akrabalarıyla kalıyor.
- Did you know Tom had relatives in Australia?
- Tom'un Avustralya'da akrabaları olduğunu biliyor muydun?
- Did you know Tom had relatives in Australia?
- Tom'un Avustralya'da akrabaları olduğunu biliyor muydunuz?
- Tom's researched his family history and intends to send a detailed family tree to all of his relatives.
- Tom aile geçmişini araştırdı ve tüm akrabalarına detaylı bir soy ağacı göndermek niyetinde.
- Tom is staying with relatives.
- Tom akrabalarıyla kalıyor.
- We're relatives by marriage.
- Evlilik yoluyla akrabayız.
- I have some relatives in Boston.
- Boston'da bazı akrabalarım var.
- In this group, there are my parents and my relatives.
- Bu grupta ailem ve akrabalarım var.
- Tom is one of my relatives.
- Tom benim akrabalarımdan biri.
- I often visit my relatives.
- Ben sık sık akrabalarımı ziyaret ederim.
- I often visit my relatives.
- Sık sık akrabalarımı ziyaret ederim.
- Sami spent a few months in the care of relatives.
- Sami birkaç ayını akrabalarının yanında geçirdi.
- Tom is staying with his relatives in Boston for the next three weeks.
- Tom önümüzdeki üç hafta boyunca, Boston'daki akrabalarının yanında kalıyor.
- Tom is staying with his relatives in Boston for the next three weeks.
- Tom önümüzdeki üç hafta boyunca Boston'daki akrabalarının yanında kalacak.
- New Year's cards provide us with the opportunity to hear from friends and relatives.
- Yeni yıl kartları bize arkadaşlarınızdan ve akrabalarından haber alma fırsatı sunuyor.
- All of my relatives are taller than me.
- Bütün akrabalarımın boyu benden uzun.
- We're relatives.
- Biz akrabayız.
- What are our closest animal relatives?
- En yakın hayvan akrabalarımız neler?
- What are our closest animal relatives?
- En yakın hayvan akrabalarımız hangileri?
- New Year's cards provide us with the opportunity to hear from friends and relatives.
- Yeni yıl kartları bize arkadaşlarımızdan ve akrabalarımızdan haber alma fırsatı sağlar.
- They are relatives.
- Onlar akrabadır.
- Friends and relatives are invited.
- Arkadaşlar ve akrabalar davet edildi.
- I want a list of all Tom's relatives.
- Tom'un tüm akrabalarının bir listesini istiyorum.
- Friends and relatives are invited.
- Arkadaşlar ve akrabalar davet edilir.
- Apes are our cousins and primate relatives.
- Maymunlar bizim kuzenlerimiz ve primat akrabalarımızdır.
- The family property was distributed among the relatives.
- Ailenin mal varlığı akrabalar arasında dağıtıldı.
- The family property was distributed among the relatives.
- Aile malları akrabalar arasında paylaştırıldı.
- Apes are our cousins and primate relatives.
- Maymunlar kuzenlerimiz ve primat akrabalarımızdır.
- Tom is visiting relatives.
- Tom akrabalarını ziyaret ediyor.
- Tom went to visit relatives in Boston.
- Tom Boston'daki akrabalarını ziyarete gitti.
- Now we really are relatives.
- Şimdi biz gerçekten akrabayız.
- Many relatives came to the confirmation.
- Birçok akraba onay için geldi.
- Several relatives have recommended this residential hotel.
- Birkaç akraba bu apart oteli tavsiye etti.
- They stopped visiting their relatives.
- Akraba ziyaretlerini bıraktılar.
- He forced the natives to witness the execution of their relatives.
- O, yerlileri akrabalarının idam edilmelerine tanık olmaya zorladı.
- They are relatives.
- Onlar akraba.
- One good friend is better than ten relatives.
- İyi bir arkadaş on akrabadan daha iyidir.
- He forced the natives to witness the execution of their relatives.
- Yerlileri, akrabalarının idamına tanık olmaya zorladı.
- He is staying with his relatives.
- Akrabalarının yanında kalıyor.
- I have relatives in Los Angeles.
- Los Angeles'ta akrabalarım var.
- I have relatives in Milan.
- Milano'da akrabalarım var.
- One good friend is better than ten relatives.
- Bir iyi arkadaş, on akrabadan daha iyidir.
- His relatives were convinced of his innocence.
- Akrabaları onun masum olduğuna ikna oldular.
- I think Tom has relatives in Boston.
- Bence Tom'un Boston'da akrabaları var.
- I think Tom has relatives in Boston.
- Sanırım Tom'un Boston'da akrabaları var.
- Sami had some relatives in Egypt.
- Sami'nin Mısır'da bazı akrabaları vardı.
- She doesn't have relatives.
- Onun akrabaları yok.
- Tom has relatives in Boston.
- Tom'un Boston'da akrabaları var.
- None of Tom's relatives came to his funeral.
- Tom'un akrabalarından hiçbiri cenazesine gelmedi.
- I have some relatives in Boston.
- Boston'da birkaç akrabam var.
- We have a lot of relatives.
- Bir sürü akrabamız var.
- Tom said he didn't have any living relatives.
- Tom, yaşayan herhangi bir akrabasının olmadığını söyledi.
- He disagrees with his relatives.
- Akrabaları ile aynı fikirde değil.
- His relatives were convinced of his innocence.
- Akrabaları onun masum olduğuna ikna edildi.
- Find out whether Tom has relatives in Boston.
- Tom'un Boston'da akrabaları var mı öğren.
- Have you visited any of your relatives this month?
- Bu ay akrabalarından herhangi birini ziyaret ettiniz mi?
- Did you know Tom had relatives in Boston?
- Tom'un Boston'da akrabaları olduğunu biliyor muydun?
- Find out whether Tom has relatives in Boston.
- Tom'un Boston'da akrabaları olup olmadığını öğrenin.
- We have a lot of relatives.
- Çok akrabamız var.
- As far as I know, I don't have any relatives in Boston.
- Bildiğim kadarıyla Boston'da hiç akrabam yok.
- I don't have any living relatives.
- Yaşayan hiç akrabam yok.
- Tom went to visit relatives in Boston.
- Tom Boston'daki akrabaları ziyaret etmek için gitti.
- Tom is one of Mary's relatives.
- Tom, Mary'nin akrabalarından biridir.
- All my relatives live in this city.
- Tüm akrabalarım bu şehirde yaşıyor.
- Paupers have no relatives.
- Yoksulların akrabası olmaz.
- She doesn't have any friends or relatives to take care of her.
- Ona bakacak hiçbir arkadaşı ya da akrabası yok.
- She doesn't have any friends or relatives to take care of her.
- Ona bakacak arkadaşı ya da akrabası yok.
- We're relatives.
- Akrabayız.
- They are visiting relatives.
- Akrabalarını ziyaret ediyorlar.
- She doesn't have relatives.
- Akrabası yok.
- They stopped visiting their relatives.
- Akrabalarını ziyaret etmeyi bıraktılar.
- Tom and Mary are visiting relatives.
- Tom ve Mary akrabalarını ziyaret ediyor.
- Tom and Mary are visiting relatives.
- Tom ve Mary akrabalarını ziyaret ediyorlar.
Show More (146)
|