| 1 |
resistance |
direnç |
n. |
|
- That might lower the body's resistance to infection.
- Bu da vücudun enfeksiyona karşı direncini düşürebilir.
- They can now offer some resistance.
- Şimdi biraz direnç gösterebilirler.
- Nevertheless, I am very anxious about the way this is going and the resistance that is met along the way.
- Bununla birlikte, bu gidişattan ve yol boyunca karşılaşılan dirençten dolayı çok endişeliyim.
- Freight trains and inland waterway vessels use much less energy, simply because resistance is much less significant.
- Yük trenleri ve iç su yolu gemileri çok daha az enerji kullanıyor, çünkü direnç çok daha az önemli.
- We shall need the Parliament's strongest support to overcome that resistance to change.
- Değişime karşı direncin üstesinden gelebilmek için Parlamentonun güçlü desteğine ihtiyacımız var.
- There is no resistance from Parliament.
- Parlamento'dan herhangi bir direnç yok.
- By acting in this way, they are only creating unnecessary resistance and dangerous tensions.
- Bu şekilde hareket ederek sadece gereksiz direnç ve tehlikeli gerilimler yaratıyorlar.
- We shall need the Parliament's strongest support to overcome that resistance to change.
- Değişime karşı bu direncin üstesinden gelmek için Parlamentonun güçlü desteğine ihtiyacımız olacak.
- This says that we need to develop strategies for reducing resistance to antibiotics.
- Bu, antibiyotiklere karşı direnci azaltmak için stratejiler geliştirmemiz gerektiğini söylüyor.
- Any such attempt must meet with resistance from us.
- Böyle bir girişim bizim tarafımızdan dirençle karşılanmalıdır.
- We will not solve resistance problems by using more but by using less.
- Direnç sorunlarını daha fazla kullanarak değil, daha az kullanarak çözeceğiz.
- There was, unfortunately, resistance to that at first, but that resistance was successfully overcome.
- Ne yazık ki başlangıçta buna karşı bir direnç vardı, ancak bu direnç başarıyla aşıldı.
- We are aware that some Member States put up so-called passive resistance to the Commission.
- Bazı Üye Devletlerin Komisyon'a karşı sözde pasif bir direnç gösterdiğinin farkındayız.
- There also seems to be resistance to making development an agenda item of the negotiations.
- Ayrıca kalkınmanın müzakerelerin bir gündem maddesi haline getirilmesine karşı bir direnç var gibi görünüyor.
- Experts have warned that such a reduction encourages the development of resistance.
- Uzmanlar böyle bir azaltmanın direnç gelişimini teşvik ettiği konusunda uyarıda bulundu.
- There was, unfortunately, resistance to that at first, but that resistance was successfully overcome.
- Ne yazık ki ilk başta buna karşı bir direnç vardı ancak bu direnç başarıyla aşıldı.
- Then there is the known resistance to antibiotics which bacteria are developing.
- Bir de bakterilerin antibiyotiklere karşı geliştirdiği bilinen direnç var.
- The Americans often try to play us off against each other, and often, we are unable to offer any resistance.
- Amerikalılar sık sık bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor ve çoğu zaman herhangi bir direnç gösteremiyoruz.
- For us in the rich part of the world, it is resistance to antibiotics which will be the big problem.
- Dünyanın zengin kesimindeki bizler için en büyük sorun antibiyotiklere karşı direnç olacaktır.
- Experts have warned that such a reduction encourages the development of resistance.
- Uzmanlar bu tür bir azaltımın direnç gelişimini teşvik ettiği konusunda uyarıda bulunmuşlardır.
- The Commission mentions resistance to shocks as an example.
- Komisyon örnek olarak şoklara karşı dirençten bahsetmektedir.
- The slow progress is due mainly to Member States' resistance to the principle of mutual recognition.
- Yavaş ilerlemenin başlıca nedeni Üye Devletlerin karşılıklı tanıma ilkesine karşı direnç göstermeleridir.
- Then there is the known resistance to antibiotics which bacteria are developing.
- Bir de bakterilerin antibiyotiklere karşı geliştirmekte olduğu bilinen direnç var.
- The destruction or evacuation of healthy animals is meeting with enormous resistance.
- Sağlıklı hayvanların imhası ya da tahliyesi büyük bir dirençle karşılaşmaktadır.
- That, of course, meets with great resistance from the broadcasters.
- Bu da elbette yayıncıların büyük direnciyle karşılaşıyor.
- This met with a great deal of resistance.
- Bu büyük bir dirençle karşılaştı.
- I call upon the UK Government to abandon its previous resistance to taking part in such a process.
- Birleşik Krallık Hükümeti'ni böyle bir sürece katılma konusundaki önceki direncini terk etmeye çağırıyorum.
- On 26 June 2001, the Commission adopted a Community strategy against anti-microbial resistance.
- 26 Haziran 2001 tarihinde Komisyon, anti-mikrobiyal dirence karşı bir Topluluk stratejisi kabul etmiştir.
- Thirdly, the idea of the destruction of ivory meets with considerable resistance.
- Üçüncü olarak, fildişinin imha edilmesi fikri önemli bir dirençle karşılaşmaktadır.
- Nevertheless, I am very anxious about the way this is going and the resistance that is met along the way.
- Bununla birlikte, bu sürecin gidişatı ve bu yolda karşılaşılan direnç konusunda çok endişeliyim.
- The resistance at $7,200 must come down for Bitcoin to commence the journey, targeting $8,000.
- Bitcoin'in 8.000 doları hedefleyen yolculuğuna başlayabilmesi için 7.200 dolardaki direncin aşağı inmesi gerekiyor.
- Don't put up unnecessary resistance and give in to them.
- Gereksiz direnç gösterme ve onlara teslim ol.
- Linda's resistance sent Dan into a rage.
- Linda'nın direnci Dan'ı kızdırdı.
- Tom took the path of least resistance.
- Tom en az direnç gösteren yolu seçti.
- Were you feeling resistance?
- Direnç hissediyor muydun?
- This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection.
- Bu tür, doğal seçilim sonucu hastalığa karşı direnç geliştirdi.
- Your proposal will meet with significant resistance.
- Öneriniz önemli dirençle karşılaşacaktır.
- The enemy gave in without further resistance.
- Düşman daha fazla direnç göstermeden pes etti.
- Were you feeling resistance?
- Direnç mi hissediyordun?
- This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection.
- Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.
- When it comes to chocolate, resistance is futile.
- Çikolata söz konusu olduğunda direnç faydasızdır.
- Your proposal will meet with significant resistance.
- Teklifiniz önemli bir dirençle karşılaşacak.
Show More (39)
|
| 2 |
resistance |
direniş |
n. |
|
- There has been a lot of resistance to the proposal.
- Teklifin aleyhinde çok fazla direniş oldu.
- This journey of resistance is part of the best of European heritage.
- Bu direniş yolculuğu en iyi Avrupa mirasının bir parçasıdır.
- Will the Commission, in the face of this vehement resistance, seriously rethink the liberalisation of this area?
- Komisyon, bu şiddetli direniş karşısında, bu alanın serbestleştirilmesi konusunu ciddi bir şekilde yeniden düşünecek mi?
- We are acting as unlawfully as the Iraqi resistance, as unlawfully as the European resistance.
- Irak direnişi kadar hukuksuz, Avrupa direnişi kadar hukuksuz davranıyoruz.
- We denounce this policy, we express our undivided support for the Palestinian resistance and President Arafat.
- Bu politikayı kınıyor, Filistin direnişini ve Başkan Arafat'ı sonuna kadar desteklediğimizi ifade ediyoruz.
- Resistance is growing both on the streets and in the negotiating chambers.
- Direniş hem sokaklarda hem de müzakere odalarında büyüyor.
- Let us hope that, despite the inevitable obstacles and resistance, this Agency will be a success.
- Kaçınılmaz engellere ve direnişe rağmen bu Ajansın başarılı olacağını umalım.
- I urge you not to be deterred by this resistance from the other side of the ocean.
- Okyanusun diğer tarafından gelen bu direnişin sizi yıldırmamasını tavsiye ediyorum.
- The stubborn resistance of workers to measures threatening their fundamental rights in this regard is well-known.
- İşçilerin bu konudaki temel haklarını tehdit eden tedbirlere karşı inatçı direnişleri iyi bilinmektedir.
- If it is achieved, it will be only in the teeth of the greatest resistance.
- Eğer bu başarılırsa, bu sadece en büyük direniş karşısında olacaktır.
- Iraq is offering strong, often heroic resistance.
- Irak güçlü ve çoğu zaman kahramanca bir direniş gösteriyor.
- Fortunately, the just resistance of the repressed Iraqi people is developing against this occupation.
- Neyse ki, baskı altındaki Irak halkının bu işgale karşı haklı direnişi gelişmektedir.
- No, the resistance focussed solely on microeconomic factors relating to specific large combustion plants.
- Hayır, direniş yalnızca belirli büyük yakma tesisleriyle ilgili mikroekonomik faktörlere odaklanmıştır.
- Resistance is growing both on the streets and in the negotiating chambers.
- Direniş hem sokaklarda hem de müzakere odalarında artıyor.
- However, resistance to it is now becoming a reality and national and commercial interests are clearly coming into view.
- Ancak, buna karşı direniş artık bir gerçeklik haline gelmekte ve ulusal ve ticari çıkarlar açıkça ortaya çıkmaktadır.
- The longer these reasons apply, the more mass grass-roots resistance and opposition will grow.
- Bu nedenler ne kadar uzun süre geçerli olursa, tabandan gelen kitlesel direniş ve muhalefet de o kadar büyüyecektir.
- The starving, terrorised victims of the former resistance hero must be able to count on our support.
- Eski direniş kahramanının açlık çeken, terörize edilmiş kurbanları bizim desteğimize güvenebilmelidir.
- Tell the Iraqis who have died that this is legitimate resistance.
- Ölen Iraklılara bunun meşru bir direniş olduğunu söyleyin.
- The United Kingdom should not become a member of Eurojust and should retain its own strong resistance to terrorism.
- Birleşik Krallık Eurojust'a üye olmamalı ve terörizme karşı kendi güçlü direnişini sürdürmelidir.
- Nor is it surprising that France, in Europe and throughout the world, symbolises resistance to imperial terrorism.
- Fransa'nın Avrupa'da ve tüm dünyada emperyal terörizme karşı direnişi sembolize etmesi de şaşırtıcı değildir.
- It disturbs me when I hear terrorist attacks described as legitimate resistance.
- Terörist saldırıların meşru direniş olarak tanımlandığını duymak beni rahatsız ediyor.
- It offers clemency to those who give up armed, separatist resistance by 1 September of this year.
- Bu yılın 1 Eylül'üne kadar silahlı ve ayrılıkçı direnişten vazgeçenlere af önermektedir.
- The resistance of peace-loving grass-roots forces will be equally long-lasting.
- Barışsever halk güçlerinin direnişi de aynı şekilde uzun ömürlü olacaktır.
- Resistance is futile.
- Direniş boşuna.
- Will there be resistance?
- Bir direniş olacak mı?
- Will there be resistance?
- Direniş olur mu?
- In reports in the United States, guerrilla resistance by the Iraq military is called terrorism.
- Birleşik Devletler'deki raporlarda, Irak ordusu tarafından gerçekleştirilen gerilla direnişi terörizm olarak adlandırılıyor.
- Linda's resistance sent Dan into a rage.
- Linda'nın direnişi Dan'i öfkelendirdi.
- He was active in the resistance.
- Direnişte aktifti.
- In reports in the United States, guerrilla resistance by the Iraq military is called terrorism.
- Amerika Birleşik Devletleri'ndeki raporlarda, Irak ordusu tarafından yapılan gerilla direnişi terörizm olarak adlandırılır.
- We expect heavy resistance.
- Ağır bir direniş bekliyoruz.
Show More (28)
|
| 3 |
resistance |
direnme |
n. |
|
- When it comes to chocolate, resistance is futile.
- Çikolata söz konusu olduğunda, direnmek boşunadır.
- We expect heavy resistance.
- Güçlü direnme bekliyoruz.
- Resistance is futile.
- Direnmek nafile.
- The man surrendered without resistance.
- Adam direnmeden teslim oldu.
- The enemy gave in without further resistance.
- Düşman daha fazla direnmeden teslim oldu.
Show More (2)
|
| 4 |
resistance |
mukavemet |
n. |
|
- The villagers put up a strong resistance.
- Köylüler sağlam bir mukavemet gösterdi.
Show More (-2)
|
| 5 |
resistance |
rezistans |
n. |
|
- There's something wrong with the kettle's resistance.
- Su ısıtıcısının rezistansında bir sorun var.
Show More (-2)
|
