| 1 |
sack |
çuval |
n. |
|
- It is hard for an empty sack to stand straight.
- Boş bir çuvalın dik durması zordur.
- Tom emptied the contents of the sack onto the table.
- Tom çuvalın içindekileri masanın üzerine boşalttı.
- Layla was killed and stuffed inside a sack.
- Leyla öldürüldü ve bir çuvala tıkıldı.
- Layla was killed and stuffed inside a sack.
- Leyla öldürüldü ve bir çuvalın içine konuldu.
- Tom emptied the sack.
- Tom çuvalı boşalttı.
- To make a mattress for camping, we stuffed a sack with straw.
- Kampta yatak yapmak için bir çuvalı samanla doldurduk.
- Layla emptied the sack.
- Leyla çuvalı boşalttı.
- Layla emptied the sack.
- Layla çuvalı boşalttı.
- What's in the sack?
- Çuvalda ne var?
- Tom started to unload the sacks from the truck.
- Tom kamyondan çuvalları boşaltmaya başladı.
- I can't lift the sack either.
- Ben de çuvalı kaldıramıyorum.
- I can't lift the sack either.
- Ben de çuvalı kaldıramam.
Show More (9)
|
| 2 |
sack |
işten atmak |
v. |
|
- Instead, there is a need for proper internal control and the ability to sack people more easily.
- Bunun yerine, düzgün bir iç kontrole ve insanların daha kolay işten çıkarılabilmesine ihtiyaç vardır.
- If you look at the current situation, manufacturers are sacking dealers by the dozen.
- Mevcut duruma bakarsanız, üreticiler düzinelerce bayiyi işten çıkarıyor.
- It should also be much easier to sack inefficient and incompetent employees.
- Verimsiz ve beceriksiz çalışanları işten çıkarmak da çok daha kolay olmalıdır.
Show More (0)
|
| 3 |
sack |
yağmalamak |
v. |
|
- He was likewise perfectly aware that they might come down the river and sack Rewa Village.
- O da nehrin aşağısına gelip Rewa Köyü'nü yağmalayabileceklerinin farkındaydı.
- The Crusaders sacked Jerusalem.
- Haçlılar Kudüs'ü yağmaladı.
Show More (-1)
|
| 4 |
sack |
yatak |
n. |
|
- He's good in the sack.
- O, yatakta iyidir.
- He's good in the sack.
- Yatakta iyidir.
Show More (-1)
|
| 5 |
sack |
işten atılma |
n. |
|
- I was sacked yesterday.
- Dün işten atıldım.
Show More (-2)
|
| 6 |
sack |
kovmak |
v. |
|
- I sacked him.
- Onu kovdum.
Show More (-2)
|
| 7 |
sack |
torba |
n. |
|
- Tom emptied the contents of the sack onto the table.
- Tom torbanın içindekileri masanın üstüne boşalttı.
Show More (-2)
|
| 8 |
sack |
çanta |
n. |
|
- Tom started to unload the sacks from the truck.
- Tom çantaları kamyondan çıkarmaya başladı.
Show More (-2)
|
