|
- The sale of drugs is legal in this state.
- Bu eyalette uyuşturucu satışı yasaldır.
- In addition, the sale of a third GSM licence brought significantly higher revenues than expected.
- Ayrıca, üçüncü bir GSM lisansının satışı, beklenenden bir hayli daha yüksek gelir sağladı.
- A sale implies that all rights and duties are waived, and that is what the financial compensation is for.
- Satış, tüm hak ve yükümlülüklerden feragat edildiği anlamına gelir ve mali tazminat da bunun içindir.
- How will its sale or non-sale be taxed?
- Satışı ya da satılmaması nasıl vergilendirilecek?
- The sale of Baltic-caught herring and small Baltic herring for human consumption would also be at risk.
- Baltık'ta yakalanan ringa balığı ve küçük Baltık ringa balığının insan tüketimi için satışı da risk altında olacaktır.
- Special funding should be made available to assist organic production and the promotion and sale of such products.
- Organik üretime ve bu tür ürünlerin tanıtım ve satışına yardımcı olmak için özel fon sağlanmalıdır.
- That is why we need to tackle the production and sale of waste at source instead of focusing on the consumers.
- Bu nedenle tüketicilere odaklanmak yerine atık üretimi ve satışıyla kaynağında mücadele etmemiz gerekiyor.
- What is really behind the proposal to regulate the sale of vitamin and mineral supplements at EU level?
- Vitamin ve mineral takviyelerinin satışının AB düzeyinde düzenlenmesi önerisinin arkasında gerçekte ne var?
- The targets were to do with reduction of use, sale, production, and so on.
- Hedefler, kullanımın, satışın, üretimin ve benzerlerinin azaltılmasıyla ilgiliydi.
- If the sale takes place between private persons, resale rights do not apply.
- Satışın özel kişiler arasında gerçekleşmesi halinde yeniden satış hakları geçerli değildir.
- There is however no need, in terms of the market, for uniform rules on the sale of vitamins and minerals.
- Ancak pazar açısından vitamin ve minerallerin satışına ilişkin tek tip kurallara ihtiyaç yoktur.
- Who finances this regime besides the revenue obtained from the illegal sale of drugs?
- Yasadışı uyuşturucu satışından elde edilen gelirin yanı sıra bu rejimi kim finanse ediyor?
- That tendency can be seen in product sale subsidies and export refunds.
- Bu eğilim, ürün satış sübvansiyonları ve ihracat iadelerinde görülebilir.
- Almost all MEPs who took the floor this morning and this evening have mentioned sale below cost.
- Bu sabah ve bu akşam söz alan neredeyse tüm Parlamenterler maliyetin altındaki satışlardan bahsettiler.
- Such exclusions would affect the sale of a large number of insurance products involving important risks.
- Bu tür istisnalar, önemli riskler içeren çok sayıda sigorta ürününün satışını etkileyecektir.
- Ideal for marketing and advertising new products, special offers and other point of sale applications.
- Yeni ürünlerin pazarlanması, tanıtımı, özel teklifler ve diğer satış noktası uygulamaları için idealdir.
- Ideal for marketing and advertising new products, special offers and other point of sale applications.
- Yeni ürünlerin pazarlanması ve reklamının yapılması, özel teklifler ve diğer satış noktası uygulamaları için ideal.
- It said a decision had not yet been taken on a sale.
- Henüz satış konusunda karar alınmadığı belirtiliyordu.
- It said a decision had not yet been taken on a sale.
- Satış konusunda henüz bir karar alınmadığı yazıyordu.
- Legalizing the sale of organs would eliminate the need for the black market and save many lives.
- Organ satışını yasallaştırmak karaborsaya olan ihtiyacı ortadan kaldıracak ve birçok hayatı kurtaracaktır.
- We haven't made a sale yet.
- Henüz satış yapmadık.
- The sale ends on Monday.
- Satış pazartesi günü bitiyor.
- Everything is always on sale at this store.
- Bu mağazadaki her şey her zaman satıştadır.
- I went to a book sale yesterday, but none of the books were interesting.
- Dün bir kitap satışına gittim ama kitapların hiçbiri ilginç değildi.
- He made a profit of ten thousand dollars on the sale.
- Satıştan on bin dolar kâr etti.
- He advertised his house for sale.
- O, evi için satış ilanı verdi.
- Want to come to the book sale with me?
- Benimle kitap satışına gelmek ister misin?
- This magnificent electric kettle is on sale at only €29.96.
- Bu muhteşem elektrikli su ısıtıcısı sadece 29,96 €'ya satıştadır.
- First off, I'd like you to come with me to a department store sale.
- Her şeyden önce benimle bir mağaza satışına gelmeni istiyorum.
- The sale of cigarettes should be banned.
- Sigara satışı yasaklanmalı.
- Tom and Mary are having a yard sale today.
- Tom ve Mary bugün bahçe satışı yapacaklar.
- He realized a large sum by the sale of the plantation.
- Tarlanın satışından büyük bir meblağ elde etti.
- The sale ends on Monday.
- Satış pazartesi günü sona eriyor.
- Tickets are on sale now.
- Biletler satışa çıktı.
- One of the items on your wish list is on sale.
- Dilek listenizdeki ürünlerden biri satışta.
- Tickets will go on sale next Monday.
- Biletler önümüzdeki pazartesi satışa çıkar.
- There are few legal constraints on the sale of firearms in the U.S.
- ABD'de ateşli silahların satışı konusunda çok az yasal kısıtlama vardır.
- Tickets go on sale next Monday.
- Biletler önümüzdeki pazartesi satışa çıkıyor.
- Tom assumes Mary will be willing to help with the bake sale.
- Tom, Mary'nin kek satışına yardım etmeye istekli olacağını varsayar.
- The store is advertising a sale.
- Dükkân satış reklamı yapıyor.
- Tickets will go on sale next Monday.
- Biletler gelecek pazartesi satışa sunulacak.
- Tom plans to attend the sale.
- Tom satışa katılmayı planlıyor.
- Tickets go on sale next Monday.
- Biletler önümüzdeki pazartesi satışa çıkacak.
- The city hall authorized the sale of the land.
- Belediye arazinin satışına izin verdi.
- Tickets are $13, $30, and $33, and go on sale Monday at noon.
- Biletler 13, 30 ve 33 dolar ve Pazartesi öğlen satışa çıkıyor.
- First off, I'd like you to come with me to a department store sale.
- Öncelikle, benimle bir mağaza satışına gelmenizi istiyorum.
- Tom and Mary are having a yard sale today.
- Tom ve Mary bugün bahçe satışı yapıyorlar.
- How long will this sale last?
- Bu satış ne kadar sürecek?
- I think we made a sale.
- Sanırım bir satış yaptık.
- I went to a book sale.
- Ben bir kitap satışına gittim.
- He made a profit of ten thousand dollars on the sale.
- O, satışta on bin dolar kar etti.
- We have a lot things on sale today.
- Bugün satışta birçok şeyimiz var.
- Tickets are now on sale for $30.
- Biletler 30 dolardan satışa çıktı.
- There's going to be a book sale tomorrow.
- Yarın bir kitap satışı olacak.
- Tickets will go on sale next Monday.
- Biletler önümüzdeki pazartesi satışa sunulacak.
- Tickets are now on sale.
- Biletler satışa çıktı.
- The store is advertising a sale.
- Mağaza bir satış tanıtımı yapıyor.
- These new cars are on sale.
- Bu yeni arabalar satışta.
- What products are currently on sale?
- Şu anda hangi ürünler satışta?
- The sale of cigarettes should be banned.
- Sigara satışı yasaklanmalıdır.
- We held a yard sale last weekend.
- Geçen hafta sonu bahçe satışı yaptık.
- Tickets are now on sale.
- Biletler şimdi satışta.
- I went to a book sale yesterday and bought lots of great books.
- Dün bir kitap satışına gittim ve bir sürü harika kitap aldım.
- We haven't made a sale yet.
- Henüz bir satış yapmadık.
- Concert tickets are on sale at this office.
- Konser biletleri bu ofiste satışa sunuldu.
- Tickets go on sale Monday.
- Biletler pazartesi satışa çıkıyor.
- Tickets are now on sale for $30.
- Biletler 30 dolara satışa çıktı.
- I bought it at a yard sale.
- Bahçe satışından almıştım.
- There's going to be a book sale tomorrow.
- Yarın kitap satışı olacak.
- Tom assumes Mary will be willing to help with the bake sale.
- Tom Mary'nin fırın satışında yardım etmeye istekli olacağını farzediyor.
- If the sale of organs is legalised, potential health problems may arise.
- Organ satışı yasallaşırsa, potansiyel sağlık sorunları ortaya çıkabilir.
- I went to a book sale yesterday, but none of the books were interesting.
- Dün bir kitap satışına gittim ama kitapların hiçbiri ilgi çekici değildi.
- There's going to be a book sale.
- Bir kitap satışı olacak.
- Concert tickets are on sale at this office.
- Konser biletleri bu ofiste satışta.
- I think we made a sale.
- Ben bir satış yaptığımızı düşünüyorum.
- We held a yard sale last weekend.
- Geçen hafta bir bahçe satışı düzenledik.
- He put up his house for sale.
- O evini satışa koydu.
- Tom assumes Mary will be willing to help with the bake sale.
- Tom, Mary'nin pasta satışına yardım etmeye gönüllü olacağını düşünüyor.
- I bought it at a yard sale.
- Bunu bir bahçe satışında aldım.
- Tom advertised his house for sale.
- Tom satış için evinin reklamını yaptı.
- I went to a book sale.
- Kitap satışına gittim.
Show More (78)
|