|
- In the longer term we also have to say goodbye to registration tax.
- Uzun vadede kayıt vergisine de veda etmemiz gerekiyor.
- We finally said goodbye to the Europe of the Yalta Conference and the Cold War.
- Sonunda Yalta Konferansı'nın Avrupa'sına ve Soğuk Savaş'a veda ettik.
- Well, then all that remains is to say goodbye.
- O halde geriye sadece veda etmek kalıyor.
- Well, then all that remains is to say goodbye.
- O zaman geriye sadece veda etmek kalıyor.
- She left without saying goodbye.
- Veda etmeden gitti.
- He went out without saying goodbye to me.
- Bana veda etmeden gitti.
- I didn't want to leave without saying goodbye.
- Veda etmeden gitmek istemedim.
- I'd like to say goodbye.
- Veda etmek istiyorum.
- We never said goodbye.
- Hiç veda etmedik.
- As he was about to leave, he said goodbye.
- Ayrılmak üzereyken veda etti.
- Tom never said goodbye.
- Tom hiç veda etmedi.
- How could you just walk out the door without saying goodbye?
- Veda etmeden nasıl kapıdan çıkıp gidebildin?
- Why didn't you say goodbye?
- Neden veda etmedin?
- I've got to say goodbye.
- Veda etmeliyim.
- I didn't say goodbye to my mom.
- Anneme veda etmedim.
- Why do you say goodbye?
- Neden veda ediyorsun?
- How could you just leave without saying goodbye?
- Veda etmeden nasıl gidebildin?
- I was surprised when Tom left without saying goodbye.
- Tom veda etmeden gidince şaşırdım.
- She went out without saying goodbye.
- Veda etmeden gitti.
- I don't want to say goodbye.
- Veda etmek istemiyorum.
- Tom wanted to say goodbye to Mary.
- Tom Mary'ye veda etmek istedi.
- Tom said goodbye to his family.
- Tom ailesine veda etti.
- He left without saying goodbye.
- O, veda etmeden ayrıldı.
- Tom didn't want to say goodbye.
- Tom veda etmek istemedi.
- Tom left without saying goodbye.
- Tom veda etmeden gitti.
- I came to say goodbye.
- Veda etmek için geldim.
- She had to say goodbye to her hometown.
- Memleketine veda etmek zorunda kaldı.
- She said goodbye to me.
- O bana veda etti.
- Tom wants to say goodbye.
- Tom veda etmek istiyor.
- I can't believe Tom left without saying goodbye.
- Tom'un veda etmeden gittiğine inanamıyorum.
- Tom didn't even get a chance to say goodbye.
- Tom'un veda etme şansı bile olmadı.
- Tom left without saying goodbye to me.
- Tom bana veda etmeden gitti.
- Let me say goodbye to her.
- Bırakın ona veda edeyim.
- Layla said goodbye to her boyfriend.
- Layla erkek arkadaşına veda etti.
- I wasn't able to say goodbye to Tom.
- Tom'a veda edemedim.
- I have to say goodbye.
- Veda etmek zorundayım.
- She smiled and said goodbye.
- Gülümsedi ve veda etti.
- Let me say goodbye to them.
- Onlara veda etmeme izin ver.
- I've come to say goodbye.
- Veda etmeye geldim.
- I'd like to say goodbye.
- Ben veda etmek istiyorum.
- He said goodbye to him and left.
- Ona veda etti ve gitti.
- I have to say goodbye to a few people.
- Birkaç kişiye veda etmek zorundayım.
- Tom left the house without saying goodbye.
- Tom veda etmeden evi terk etti.
- I just dropped in to say goodbye.
- Demin veda etmek için uğradım.
- Tom said he couldn't leave without saying goodbye to Mary.
- Tom, Mary'ye veda etmeden gidemeyeceğini söyledi.
- Tom is saying goodbye to Mary.
- Tom Mary'ye veda ediyor.
- Tom thanked his friends, said goodbye, and left.
- Tom arkadaşlarına teşekkür etti, veda etti ve gitti.
- It was hard for you to say goodbye, wasn't it?
- Veda etmek senin için zor oldu, değil mi?
- Don't you want to say goodbye to Tom?
- Tom'a veda etmek istemiyor musun?
- She left the room without saying goodbye.
- Veda etmeden ayrıldı odadan.
- I couldn't say goodbye.
- Veda edemedim.
- Tell her I said goodbye.
- Ona veda ettiğimi söyle.
- Tom said goodbye to Mary at the door.
- Tom kapıda Mary'ye veda etti.
- She left the house without saying goodbye.
- Veda etmeden evi terk etti.
- I'm sorry I didn't have the opportunity to say goodbye to Tom.
- Tom'a veda etme fırsatım olmadığı için üzgünüm.
- She left without saying goodbye.
- O veda etmeden ayrıldı.
- Tell Tom I said goodbye.
- Tom'a veda ettiğimi söyle.
- Tell him I said goodbye.
- Ona veda ettiğimi söyle.
- They were at the airport to say goodbye to him.
- Ona veda etmek için havaalanındaydılar.
- I just wanted to say goodbye.
- Sadece veda etmek istedim.
- She had to say goodbye to her hometown.
- O, memleketine veda etmek zorunda kaldı.
- I have no one to say goodbye to.
- Veda edecek kimsem yok.
- She left the room without saying goodbye.
- Veda etmeden odadan çıktı.
- I never got a chance to say goodbye to Tom.
- Tom'a veda etme şansım hiç olmadı.
- I phoned my mom to say goodbye.
- Veda etmek için annemi aradım.
- I guess that the beautiful girl will say goodbye to the shy young man.
- Sanırım güzel kız utangaç genç adama veda edecek.
- I need to say goodbye.
- Veda etmeliyim.
- Tom wouldn't have left without saying goodbye.
- Tom veda etmeden gitmezdi.
- Everyone is saying goodbye to Tom.
- Herkes Tom'a veda ediyor.
- I left without saying goodbye to Tom.
- Tom'a veda etmeden ayrıldım.
- Tom asked me to say goodbye for him.
- Tom onun için veda etmemi istedi.
- I think it's time for me to say goodbye.
- Sanırım veda etme zamanım geldi.
- Tom smiled and said goodbye.
- Tom gülümsedi ve veda etti.
- Aren't you going to say goodbye?
- Veda etmeyecek misin?
- Tom said goodbye to Mary.
- Tom Mary'ye veda etti.
- Tom never even said goodbye to Mary.
- Tom bile Mary'ye asla veda etmedi.
- Are you sure you want to leave without saying goodbye?
- Veda etmeden gitmek istediğine emin misin?
- It was hard for me to say goodbye.
- Veda etmek benim için zor oldu.
- Don't you want to say goodbye?
- Veda etmek istemiyor musun?
- He left without saying goodbye.
- Veda etmeden gitti.
- Tell them I said goodbye.
- Onlara veda ettiğimi söyle.
- Tom said goodbye to his friends.
- Tom arkadaşlarına veda etti.
- Tom quietly said goodbye.
- Tom sessizce veda etti.
- Don't leave without saying goodbye.
- Veda etmeden gitme.
- I just wanted to come say goodbye.
- Gelip veda etmek istedim.
- It's time to say goodbye.
- Veda etme vakti geldi.
- Do you want to say goodbye?
- Veda etmek ister misin?
- Tom said goodbye to me and walked out the door.
- Tom bana veda etti ve kapıdan çıktı.
- Tom felt like going home and left without saying goodbye to anyone.
- Tom eve gitmek istedi ve kimseye veda etmeden ayrıldı.
- Why are you saying goodbye?
- Neden veda ediyorsun?
- It's time to say goodbye.
- Veda etme zamanı.
- It was hard for me to say goodbye.
- Veda etmek benim için zordu..
- Tom said he couldn't leave without saying goodbye to Mary.
- Tom Mary'ye veda etmeden gidemediğini söyledi.
- I'd better say goodbye.
- Veda etsem iyi olur.
- He left the house without saying goodbye.
- Veda etmeden evden ayrıldı.
- I'm going to go say goodbye to Tom.
- Tom'a veda etmeye gideceğim.
- I want to say goodbye to my mother and my family.
- Anneme ve aileme veda etmek istiyorum.
- Let me say goodbye to him.
- Bırakın ona veda edeyim.
- I have to say goodbye to some friends.
- Bazı arkadaşlarıma veda etmek zorundayım.
- The time has come to say goodbye.
- Veda etme zamanı geldi.
- Tom just said goodbye.
- Tom az önce veda etti.
- I came to say goodbye.
- Veda etmeye geldim.
- Saying goodbye is never easy.
- Veda etmek asla kolay değildir.
- Tom is saying goodbye to Mary.
- Tom, Mary'ye veda ediyor.
- It's time to say goodbye to Tom.
- Tom'a veda etme vakti geldi.
- Sami never leaves without saying goodbye.
- Sami asla veda etmeden gitmez.
- I want to say goodbye.
- Veda etmek istiyorum.
- It's now time to say goodbye.
- Şimdi veda etme zamanı.
- I couldn't let Tom go without saying goodbye.
- Tom'un veda etmeden gitmesine izin veremezdim.
- It was impolite of him not to say goodbye.
- Veda etmemesi kabalıktı.
- She left without saying goodbye.
- O veda etmeden gitti.
- He smiled and said goodbye.
- Gülümsedi ve veda etti.
- Tom left the house without saying goodbye.
- Tom veda etmeden evden ayrıldı.
- Tom left without saying goodbye to me.
- Tom bana veda etmeden ayrıldı.
- It's always hard to say goodbye.
- Veda etmek her zaman zordur.
- You can't leave until you've said goodbye to Tom.
- Tom'a veda edene kadar gidemezsin.
- Tom doesn't want to say goodbye.
- Tom veda etmek istemiyor.
- I've come to say goodbye, Tom.
- Veda etmeye geldim, Tom.
- Tom wanted to say goodbye.
- Tom veda etmek istedi.
- I never had the chance to say goodbye.
- Veda etme şansım hiç olmadı.
- I wanted to say goodbye.
- Veda etmek istedim.
- I don't want to say goodbye just yet.
- Henüz veda etmek istemiyorum.
- She left without saying goodbye.
- O veda etmeden terk etti.
- He quietly said goodbye.
- Sessizce veda etti.
- She said goodbye to me.
- Bana veda etti.
- He always forgets to say goodbye to people when leaving.
- Ayrılırken insanlara veda etmeyi hep unutur.
- They didn't even let me say goodbye to Tom.
- Tom'a veda etmeme bile izin vermediler.
- Tom was looking for you to say goodbye.
- Tom veda etmek için seni arıyordu.
Show More (125)
|
|
- We never said goodbye.
- Hiç vedalaşmadık.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
- Ne alışverişe gidecek ne de annemle vedalaşacak zamanım vardı.
- He didn't even say goodbye to me.
- Benimle vedalaşmadı bile.
- Let me say goodbye to him.
- Onunla vedalaşayım.
- Tom left without saying goodbye.
- Tom vedalaşmadan gitti.
- Sami never leaves without saying goodbye.
- Sami asla vedalaşmadan gitmez.
- Say goodbye to your friends.
- Arkadaşlarınla vedalaş.
- Let me say goodbye to Tom.
- Tom'la vedalaşayım.
- I've come to say goodbye, Tom.
- Vedalaşmak için geldim, Tom.
- Do you want to say goodbye?
- Vedalaşmak ister misin?
- I have to say goodbye to a few people.
- Birkaç kişiyle vedalaşmak zorundayım.
- I was surprised when Tom left without saying goodbye.
- Tom vedalaşmadan gittiğinde şaşırdım.
- Everyone is saying goodbye to Tom.
- Herkes Tom'la vedalaşıyor.
- I just dropped in to say goodbye.
- Vedalaşmak için uğramıştım.
- I didn't want to leave without saying goodbye.
- Vedalaşmadan gitmek istemedim.
- I've got to say goodbye.
- Vedalaşmak zorundayım.
- I'd better say goodbye.
- Vedalaşsam iyi olur.
- I didn't say goodbye to my mom.
- Annemle vedalaşmadım.
- You can't leave until you've said goodbye to Tom.
- Tom'la vedalaşıncaya kadar gidemezsin.
- Don't leave without saying goodbye.
- Vedalaşmadan gitme.
- Let me say goodbye to her.
- Onunla vedalaşayım.
- We shook hands and said goodbye.
- El sıkıştık ve vedalaştık.
- Before we say goodbye, there's something I'd like to ask you.
- Vedalaşmadan önce sana sormak istediğim bir şey var.
- Let me say goodbye to them.
- Onlarla vedalaşayım.
- Tom said goodbye to his family.
- Tom ailesi ile vedalaştı.
- Tom said goodbye and then walked out the front door.
- Tom vedalaştı ve ön kapıdan çıktı.
- Are you sure you want to leave without saying goodbye?
- Vedalaşmadan gitmek istediğine emin misin?
- I don't know how to say goodbye in French.
- Fransızca nasıl vedalaşılır bilmiyorum.
- We shook hands and said goodbye.
- Biz tokalaştık ve vedalaştık.
- I never had the chance to say goodbye.
- Vedalaşma şansım olmadı.
- I just wanted to say goodbye.
- Sadece vedalaşmak istedim.
- I never got a chance to say goodbye to Tom.
- Tom'la hiç vedalaşma şansım olmadı.
- They chatted a little bit more and then said goodbye.
- Biraz daha sohbet ettiler ve sonra vedalaştılar.
- Tom thanked his friends, said goodbye, and left.
- Tom arkadaşlarına teşekkür etti, vedalaştı ve gitti.
Show More (31)
|
