The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Anglais	Turc
1	selective	seçici	adj.
	Many tend to have selective memories about their pasts. Pek çok insan geçmişleriyle ilgili seçici hafızaya sahip olma eğilimindedir. The college has a very selective admissions policy. Üniversitenin çok seçici bir kabul politikası vardır. We are calling for selective measures to support sectors badly affected by the current economic situation. Mevcut ekonomik durumdan kötü etkilenen sektörleri desteklemek için seçici tedbirler alınması çağrısında bulunuyoruz. I believe it to be highly selective and deeply flawed. Bunun son derece seçici ve derin kusurlu olduğuna inanıyorum. Selective aid, such as market support and a grass subsidy, are essential. Pazar desteği ve çim yardımı gibi seçici yardımlar çok önemlidir. All in all, the Egyptian interpretation of freedom of expression is highly selective politically. Sonuç olarak, Mısır'ın ifade özgürlüğü yorumu siyasi açıdan oldukça seçicidir. Of course the questions and the statistics by our Green colleagues are loaded and selective. Elbette Yeşil meslektaşlarımızın soruları ve istatistikleri yüklü ve seçicidir. It is imperative to have a framework that eliminates selective reporting. Seçici raporlamayı ortadan kaldıran bir çerçeveye sahip olmak zorunludur. However, it is not a highly selective plant species as a soil type. Ancak toprak türü olarak çok seçici bir bitki türü değildir. Ondansetron is a selective 5-HT3 receptor antagonist. Ondansetron seçici bir 5-HT3 reseptör antagonistidir. S23 belongs to a new class of drugs called selective androgen receptor modulators (SARM). S23, seçici androjen reseptör modülatörleri (SARM) adı verilen yeni bir ilaç sınıfına aittir. Selective investment and resource allocation will optimise the impact of our activities. Seçici yatırım ve kaynak tahsisi faaliyetlerimizin etkisini optimize edecektir. Selective serotonin reuptake inhibitors are the preferred medications. Seçici serotonin geri alım inhibitörleri tercih edilen ilaçlardır. This is a less expensive method but is less selective. Bu daha ucuz bir yöntemdir ancak daha az seçicidir. When did their research become so selective and inclusive? Araştırmaları ne zaman bu kadar seçici ve kapsayıcı hale geldi? You can have limited or selective anxiety. Sınırlı veya seçici kaygınız olabilir. You can use the selective colour to identify each colour. Her rengi tanımlamak için seçici rengi kullanabilirsiniz. Your USB 2.0 controller does not enter the selective suspend mode. USB 2.0 denetleyiciniz seçici askıya alma moduna girmiyor. We're very selective. Biz çok seçiciyiz. She has selective hearing. Seçici işitmesi var. Tom has selective hearing. Tom'un seçici işitmesi var. Tom has selective hearing. Tom'un seçici işitme yeteneği var. We've become much more selective. Çok daha seçici hale geldik. Show More (20)
2	selective	dikkatli	adj.
	Landon is very selective about the clothes she wears. Landon giydiği kıyafetler konusunda çok dikkatlidir. Show More (-2)