sharply - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
sharply keskince adv.
  • On the Coast of Death and in the Rias Baixas and the Rias Altas, these misfortunes are remembered even more sharply.
  • Ölüm Kıyısında ve Rias Baixas ve Rias Altas'ta bu talihsizlikler daha da keskin bir şekilde hatırlanmaktadır.
  • Sharply contrasting interests characterise international HGV traffic.
  • Uluslararası HGV trafiğini karakterize eden keskin zıtlıklar bulunmaktadır.
  • Since 1996 the opportunities to catch fish in the area in question have fallen sharply.
  • 1996 yılından bu yana söz konusu bölgede balık yakalama fırsatları keskin bir şekilde düşmüştür.
Show More (20)
sharply hızla adv.
  • Indebtedness has risen sharply, mainly in order to finance the purchase of government bonds in Turkish liras.
  • Esas olarak Türk lirası cinsinden devlet tahvilleri satın alınmasını finanse etmek için, borç miktarı hızla artmıştır.
  • Unemployment rose sharply.
  • İşsizlik hızla arttı.
  • Both stocks rose sharply.
  • Her iki hisse senedi de hızla yükseldi.
Show More (2)
sharply sert bir şekilde adv.
  • He replied sharply when he was asked who he was.
  • Kendisine kim olduğu sorulduğunda sert bir şekilde cevap verdi.
Show More (-2)
sharply birden adv.
  • She turned around sharply with an angry face.
  • Kızgın bir yüz ifadesiyle birden arkasını döndü.
Show More (-2)
sharply keskin biçimde adv.
  • The number of applicants has declined sharply since last year.
  • Başvuranların sayısı geçen yıldan bu yana keskin biçimde düşüş göstermiştir.
Show More (-2)
sharply tamamen adv.
  • Her beliefs and values contrast sharply with her mother’s.
  • İnançları ve değerleri annesininkilerle tamamen zıttır.
Show More (-2)