1 |
simmer |
kaynatmak |
v. |
|
- The longer you let the tomato sauce simmer, the tastier it will be.
- Domates sosunu ne kadar uzun kaynatırsan o kadar lezzetli olur.
- The longer you let the tomato sauce simmer, the tastier it will be.
- Domates sosunu ne kadar uzun süre kaynatırsanız o kadar lezzetli olur.
- What's the difference between boiling and simmering?
- Kaynatma ve haşlama arasındaki fark nedir?
Show More (0)
|
2 |
simmer |
kaynamak |
v. |
|
- What's the difference between boiling and simmering?
- Kaynatmak ve haşlamak arasındaki fark nedir?
- There was something simmering between her and her mother-in-law.
- Kayınvalidesi ile aralarında bir şeyler kaynıyordu.
Show More (-1)
|
3 |
simmer |
yatışmak |
v. |
|
- Tensions are starting to simmer between Sami and Layla.
- Sami ve Leyla arasındaki gerginlik yatışmaya başlıyor.
Show More (-2)
|
4 |
simmer |
pişirmek (kaynama noktasının biraz altında bir derecede) |
v. |
|
- Mackerel tastes good whether you simmer it or grill it.
- Uskumruyu ister ızgara yap, ister pişir, tadı güzeldir.
Show More (-2)
|