sloppy - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
sloppy özensiz adj.
  • Tom's technique was sloppy.
  • Tom'un tekniği özensizdi.
  • Tom is a sloppy painter.
  • Tom özensiz bir ressamdır.
  • We were just sloppy.
  • Biz sadece özensizdik.
Show More (7)
sloppy yarım yamalak adj.
  • My playing is sloppy.
  • Çalmam yarım yamalak.
  • Tom says I did a sloppy job.
  • Tom yarım yamalak bir iş yaptığımı söylüyor.
  • Your work is sloppy.
  • Senin işin yarım yamalak.
Show More (4)
sloppy baştan savma adj.
  • She wrote a sloppy article for the exam.
  • Sınavda baştan savma bir makale yazmış.
  • Tom does sloppy work.
  • Tom baştan savma iş yapar.
  • Tom did a sloppy job.
  • Tom baştan savma bir iş yaptı.
Show More (3)
sloppy dikkatsiz adj.
  • Gérard has worked quickly, but he has not been sloppy or careless.
  • Gérard hızlı çalıştı ama özensiz ya da dikkatsiz değildi.
  • Gérard has worked quickly but he has not been sloppy or careless.
  • Gérard hızlı çalıştı ama özensiz ya da dikkatsiz davranmadı.
  • We were just sloppy.
  • Sadece dikkatsizdik.
Show More (3)
sloppy pasaklı adj.
  • John always wears sloppy clothes when working.
  • John çalışırken daima pasaklı kıyafetler giyer.
  • He's a sloppy kisser.
  • Pasaklı bir öpücü.
Show More (-1)
sloppy aşırı duygusal (söz) adj.
  • The new series is about a sloppy romance between two friends.
  • Yeni çıkan dizi iki arkadaş arasındaki aşırı duygusal aşkı konu alıyor.
Show More (-2)
sloppy cıvık adj.
  • We added extra lime as the cement mixture was too sloppy.
  • Çimento karışımı çok cıvık olduğu için fazladan kireç ekledik.
Show More (-2)
sloppy dağınık adj.
  • It combined everything separate and sloppy into one account.
  • Ayrı ve dağınık olan herşeyi tek bir hesapta birleştirdi.
Show More (-2)