|
- Pandas are classed as an endangered species.
- Pandalar nesli tükenmekte olan bir tür olarak sınıflandırılmaktadır.
- It has in any event a huge impact on those keeping track of the quotas and is important for the valuable species.
- Her halükarda kotaları takip edenler üzerinde büyük bir etkisi vardır ve değerli türler için önemlidir.
- How do they see the currently dominant species - that is us?
- Şu anda baskın olan türü, yani bizi nasıl görüyorlar?
- It is a tragic reality for many species.
- Bu durum pek çok tür için trajik bir gerçektir.
- Therefore, it is vitally important that the new Amendment No 65 for equine species is adopted.
- Bu nedenle, at türleri için 65 sayılı yeni Değişikliğin kabul edilmesi hayati önem taşımaktadır.
- However, we also understand that the two species at most serious risk of collapse are cod and northern hake.
- Bununla birlikte, en ciddi çöküş riski altında olan iki türün morina ve kuzey berlam balığı olduğunu da anlıyoruz.
- These species are slow growing and they are particularly vulnerable to over-exploitation.
- Bu türler yavaş büyürler ve aşırı sömürüye karşı özellikle savunmasızdırlar.
- However, we also understand that the two species at most serious risk of collapse are cod and northern hake.
- Bununla birlikte, en ciddi çöküş riski altında olan iki türün morina ve kuzey berlam balığı olduğunu da biliyoruz.
- In our opinion, species and environments protected by national legislation should also be covered by the directive.
- Bize göre ulusal mevzuat tarafından korunan türler ve çevreler de direktif kapsamına alınmalıdır.
- The Commission suggests that any catches of these species in the high seas off the SEAFO area would be small.
- Komisyon, SEAFO bölgesi açıklarında bu türlerin açık denizlerde avlanmasının küçük olacağını öne sürmektedir.
- Species are disappearing and habitats are being lost forever.
- Türler yok oluyor ve yaşam alanları sonsuza dek kayboluyor.
- One of the most important reasons is that stocks of several species are at a critical level.
- Bunun en önemli nedenlerinden biri, çeşitli türlerin rezervlerinin kritik bir seviyede olmasıdır.
- It is a tragic reality for many species.
- Birçok tür için trajik bir gerçekliktir.
- It is at present extremely difficult to check whether the quoted species are left alone.
- Şu anda alıntı yapılan türlerin yalnız bırakılıp bırakılmadığını kontrol etmek son derece zordur.
- As I have mentioned, this would help those species that are not widespread.
- Daha önce de belirttiğim gibi bu, yaygın olmayan türlere yardımcı olacaktır.
- Therefore, if we now approved the report for both species together, it would be highly unbalanced.
- Bu nedenle, şimdi her iki tür için raporu birlikte onaylarsak, oldukça dengesiz olacaktır.
- The problem is that there is a risk of disease if an animal eats other animals of the same species.
- Sorun, bir hayvanın aynı türden başka hayvanları yemesi durumunda hastalık riskinin ortaya çıkmasıdır.
- It was high time that these newly-developed fisheries for deepwater species were brought under some sort of control.
- Derin su türleri için yeni geliştirilen bu balıkçılığın bir tür kontrol altına alınmasının zamanı çoktan gelmişti.
- Some species, such as sawfish, have disappeared altogether.
- Testere balığı gibi bazı türler ise tamamen yok olmuştur.
- When species become extinct, they are gone for ever, and this is why now is the time for action.
- Türlerin nesli tükendiğinde, sonsuza kadar yok olurlar ve bu nedenle şimdi harekete geçme zamanıdır.
- Of the more than 35 000 species that populate the seas, only one hundred are of commercial and consumer interest.
- Denizlerde yaşayan 35.000'den fazla türden sadece yüz tanesi ticari ve tüketici açısından ilgi çekicidir.
- The manipulation of genes results in species and varieties which do not occur naturally.
- Genlerin manipülasyonu doğal olarak oluşmayan tür ve çeşitlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
- The manipulation of genes results in species and varieties which do not occur naturally.
- Genlerin manipülasyonu, doğal olarak oluşmayan türler ve çeşitlerle sonuçlanır.
- The problem with BSE is that it is a disease which crosses the species barrier.
- BSE ile ilgili sorun, tür bariyerini aşan bir hastalık olmasıdır.
- They can cause massive damage to these highly vulnerable species.
- Bu son derece hassas türlere büyük zarar verebilirler.
- It is at present extremely difficult to check whether the quoted species are left alone.
- Alıntılanan türlerin rahat bırakılıp bırakılmadığını kontrol etmek şu anda son derece zor.
- We want the Commission to investigate the causes of this collapse of the species.
- Komisyon'un türlerin bu çöküşünün nedenlerini araştırmasını istiyoruz.
- It is, therefore, essential to plant a diverse range of species.
- Bu nedenle çeşitli türlerin ekilmesi çok önemlidir.
- Only very preliminary information about the biology and the abundance of these species is yet available.
- Bu türlerin biyolojisi ve bolluğu hakkında henüz sadece çok ön bilgiler mevcuttur.
- It was high time that these newly-developed fisheries for deepwater species were brought under some sort of control.
- Derin su türleri için yeni geliştirilen bu balıkçılığın bir tür kontrol altına alınmasının tam zamanıydı.
- It may be difficult to get someone to spend the money to test these products for one particular species.
- Bu ürünleri belirli bir tür için test etmek üzere para harcayacak birini bulmak zor olabilir.
- One of the most important reasons is that stocks of several species are at a critical level.
- Bunun en önemli nedenlerinden biri de birçok türe ait rezervlerin kritik düzeyde olmasıdır.
- It will no longer be permitted to feed animals on protein derived from animals of the same species.
- Artık hayvanların aynı türden hayvanlardan elde edilen proteinle beslenmesine izin verilmeyecektir.
- It appears however, according to professionals and scientists, that only certain species need to be protected.
- Ancak profesyonellere ve bilim insanlarına göre sadece belirli türlerin korunması gerekmektedir.
- The idea now is to open up more quotas for more species.
- Şu anki fikir, daha fazla tür için daha fazla kota açmaktır.
- Species of animal are also missing from the Commission's proposal.
- Hayvan türleri de Komisyon'un teklifinde yer almamaktadır.
- The idea now is to open up more quotas for more species.
- Şu anki ana fikir, daha fazla tür için daha fazla kota açmaktır.
- We have to look at what the effect will be on other species fishes.
- Diğer balık türleri üzerindeki etkinin ne olacağına bakmalıyız.
- We have now lost the first species on our list of protected species.
- Şu anda koruma altındaki türler listemizdeki ilk türü kaybetmiş durumdayız.
- Of the more than 35 000 species that populate the seas, only one hundred are of commercial and consumer interest.
- Denizlerde yaşayan 35.000'den fazla türden sadece yüz tanesi ticari ve tüketici ilgisini çekmektedir.
- The final point concerns the use of medicines for equine species.
- Son olarak at türlerine yönelik ilaçların kullanımına değinmek istiyorum.
- We want the Commission to investigate the causes of this collapse of the species.
- Komisyonun türlerin bu çöküşünün nedenlerini araştırmasını istiyoruz.
- We have also discovered two new species of snake.
- Ayrıca iki yeni yılan türü keşfettik.
- It's hard to imagine five sentient species evolving on the same planet.
- Beş farklı sezgisel türün aynı gezegende geliştiğine inanmak güç.
- The Northern flying squirrel is the only species of flying squirrel in North America.
- Kuzey uçan sincabı, Kuzey Amerika'daki tek uçan sincap türüdür.
- Parsnip is a biennial species, similar to carrots.
- Yaban havucu, havuca benzeyen iki yıllık bir türdür.
- This is a plant of the species Schlumbergera truncata.
- Bu, schiumbergera truncata türünden bir bitkidir.
- Warmer waters harm coral reefs and alter the distribution, abundance, and productivity of many marine species.
- Isıtıcı sular, mercan resiflerine zarar verir ve birçok deniz türünün verimini, bolluğunu ve üretkenliğini değiştirir.
- This snail species is cannibalistic.
- Bu salyangoz türü yamyamdır.
- Parsnip is a biennial species, similar to carrots.
- Yabani havuç, iki yılda bir yetişen, havuca benzer bir türdür.
- This is an omnivorous species.
- Bu hepçil bir türdür.
- Although rainforests make up only two percent of the earth's surface, over half the world's wild plant, animal and insect species live there.
- Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası oralarda yaşar.
- We study a species of poisonous frog very similar to a stone.
- Biz bir taşa çok benzeyen bir tür zehirli kurbağa inceliyoruz.
- Scientists have discovered a new species of dinosaur.
- Bilim adamları yeni bir dinozor türü keşfetti.
- I had never before seen this species of fish.
- Ben bu balık türünü daha önce hiç görmemiştim.
- It is a vegetarian species.
- Vejetaryen bir türdür.
- Humans must become a multi-planet species.
- İnsanlar çok gezegenli bir tür olmalı.
- It is an endangered species.
- Nesli tükenmekte olan bir tür.
- Nectarines and peaches are the same species.
- Nektarin ve şeftali aynı türdür.
- Cookie's birth assigned species is cat, but he identifies as and acts like a dog.
- Cookie'nin doğuştan atanan türü kedi ama kendini köpek olarak tanımlıyor ve öyle davranıyor.
- It is a vegetarian species.
- Et yemeyen bir türdür.
- The crocodile is a protected species.
- Timsah koruma altında bir türdür.
- What do these two species have in common?
- Bu iki türün ortak özelliği nedir?
- Space research is necessary for the propagation and continuation of the human species.
- Uzay araştırması insan türünün yayılması ve devamı için gereklidir.
- Guppies are one of the most popular aquarium fish species.
- Lepistesler en popüler akvaryum balığı türlerinden biridir.
- There are many endangered species.
- Nesli tükenmekte olan birçok tür var.
- The trout is a species of freshwater fish.
- Alabalık bir tatlı su balığı türüdür.
- Half of the world's species live in tropical rainforests.
- Dünyadaki türlerinin yarısı tropikal yağmur ormanlarında yaşıyor.
- Many species of insects are on the verge of extinction.
- Birçok böcek türü yok olmanın eşiğinde.
- This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection.
- Bu tür, doğal seçilim sonucu hastalığa karşı direnç geliştirdi.
- I had never before seen this species of fish.
- Bu balık türünü daha önce hiç görmemiştim.
- That species of bird is said to be in danger of dying out.
- Bu kuş türünün neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu söyleniyor.
- It is an omnivorous species.
- Hepçil bir türdür.
- How many animals of each species were there on Moses' ark?
- Musa'nın gemisinde her türden kaç tane hayvan vardı?
- Three species of rhinoceros are critically endangered.
- Gergedanın üç türü ciddi olarak tehlike altında.
- Depending on the species, guavas may be round or oval.
- Türüne bağlı olarak guavalar yuvarlak ya da oval olabilir.
- It is not the strongest of the species that survives, not the most intelligent, but the one most responsive to change.
- Türler arasında en güçlü olan değil, en zeki olan değil, değişime en duyarlı olan hayatta kalır.
- Half of the world's species live in tropical rainforests.
- Dünyadaki türlerin yarısı tropikal yağmur ormanlarında yaşar.
- It is a carnivorous species.
- Etçil bir türdür.
- In the Redwall universe, stoats are one of the villain species.
- Redwall evreninde, stoatlar kötü türlerden biridir.
- There are over twenty thousand known species of edible plants in the world.
- Dünyada yenilebilir bitkilerin yirmi binden fazla bilinen türü var.
- This species is cannibalistic.
- Bu tür yamyamdır.
- Guppies are one of the most popular aquarium fish species.
- Lepistesler en popüler akvaryum balık türlerinden biridir.
- There are 340 species of hummingbirds.
- Sinek kuşlarının 340 türü vardır.
- These insects are different species.
- Bu böcekler farklı türlerdir.
- There are three intelligent species on the planet.
- Gezegende üç akıllı tür var.
- Cabbage, cauliflower, broccoli, and Brussels sprouts are all cultivars of the same species.
- Lahana, karnabahar, brokoli ve brüksellahanası aynı türün çeşitleridir.
- Coral reefs are home to millions of species.
- Mercan resifleri milyonlarca türe ev sahipliği yapıyor.
- Cabbage, cauliflower, broccoli, and Brussels sprouts are all cultivars of the same species.
- Lahana, karnabahar, brokoli ve Brüksel lahanası aynı türün çeşitleridir.
- The dodo is an already extinct species.
- Dodo, soyu çoktan tükenmiş bir türdür.
- Humans are a highly social species.
- İnsanlar oldukça sosyal bir türdür.
- This is a plant of the species Schlumbergera truncata.
- Bu Schlumbergera truncata türünden bir bitki.
- This species of deer is so elusive that only two have ever been photographed in the wild.
- Bu geyik türlerinin yakalanması o kadar zor ki yabanda şu ana kadar sadece iki tanesinin resmi çekildi.
- They wiped out an entire species.
- Bütün bir türü yok ettiler.
- This species has evolved resistance to the disease as a result of natural selection.
- Bu türler, doğal seleksiyonun bir sonucu olarak hastalığa karşı direnç geliştirmiştir.
- There are over twenty thousand known species of edible plants in the world.
- Dünyada bilinen yirmi binden fazla yenilebilir bitki türü var.
- The Northern flying squirrel is the only species of flying squirrel in North America.
- Kuzeyden uçan sincap Kuzey Amerika'da uçan tek sincap türüdür.
- In some species of animals, the female is dominant over the male.
- Bazı hayvan türlerinde dişi, erkek üzerinde baskındır.
- Butterflies of this species are now extinct.
- Bu tür kelebeklerin nesli artık tükendi.
- We study a species of poisonous frog very similar to a stone.
- Taşa çok benzeyen zehirli bir kurbağa türü üzerinde çalışıyoruz.
- Butterflies of this species are now extinct.
- Bu tür kelebeklerin artık soyu tükenmiş bulunmaktadır.
- After the volcanic eruption, this species declined.
- Volkanik patlamadan sonra bu tür azaldı.
- Tom discovered a new species of coral.
- Tom yeni bir mercan türü keşfetti.
- Humans are a highly social species.
- İnsanlar son derece sosyal bir türdür.
- This is a carnivorous species.
- Bu etçil bir türdür.
- Tom suffers from species dysphoria.
- Tom tür disforisinden muzdarip.
- Humans must become a multi-planet species.
- İnsanlar çok gezegenli bir tür haline gelmeli.
- Many shark species are threatened with extinction.
- Birçok köpekbalığı türünün nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
- The Great Jerboa is a species of rodent.
- Büyük Jerboa bir kemirgen türüdür.
- Not all species of spiders are poisonous.
- Bütün örümcek türleri zehirli değildir.
- Coral reefs are home to millions of species.
- Mercan resifleri milyonlarca türe ev sahipliği yapar.
- There are about 80 different species of mangrove trees.
- Mangrov ağaçlarının yaklaşık 80 farklı türü var.
- These insects are different species.
- Bu böcekler farklı türler.
- What do these two species have in common?
- Bu iki türün ortak noktası nedir?
- Many shark species are threatened with extinction.
- Birçok köpekbalığı türü yok olma tehdidi altındadır.
- This species of deer is so elusive that only two have ever been photographed in the wild.
- Bu geyik türü o kadar zor bulunur ki vahşi doğada sadece iki tanesi fotoğraflanmıştır.
- There are three intelligent species on the planet.
- Gezegende üç akıllı tür vardır.
- My daughter knows the names of all the different species of dinosaurs.
- Kızım tüm farklı dinozor türlerinin isimlerini biliyor.
- Human greed is threatening the existence of many species.
- İnsan açgözlülüğü birçok türün varlığını tehdit ediyor.
- Two new species of pancake batfishes have been found in the area affected by the BP oil spill.
- BP petrol sızıntısından etkilenen bölgede iki yeni krep yarasa balığı türü bulundu.
- How many animals of each species were there on Moses' ark?
- Musa'nın gemisinde her türden kaç hayvan vardı?
- Elephants are an endangered species.
- Filler nesli tükenmekte olan bir türdür.
- The dodo is an already extinct species.
- Dodo zaten soyu tükenmiş bir tür.
- This is a vegetarian species.
- Bu et yemeyen bir türdür.
- What species of tree is this?
- Bu hangi ağaç türü?
- Elephants are divided into three different species.
- Filler üç farklı türe ayrılır.
- Cookie's birth assigned species is cat, but he identifies as and acts like a dog.
- Cookie'nin doğum türü kedi, ama kendini köpek olarak tanımlayıp köpek gibi davranıyor.
- Space research is necessary for the propagation and continuation of the human species.
- Uzay araştırmaları insan türünün yayılması ve devamı için gerekli.
- The trout is a species of freshwater fish.
- Alabalık, bir tatlısu balık türüdür.
- This is a vegetarian species.
- Bu vejetaryen bir tür.
- It is an endangered species.
- Nesli tükenmekte olan bir türdür.
- Nectarines and peaches are the same species.
- Nektarinler ve şeftaliler aynı türdürler.
- The lion and the tiger are two different species of cat.
- Aslan ve kaplan iki farklı kedi türüdür.
- This is a carnivorous species.
- Bu etobur bir tür.
- There are more than twenty thousand known species of edible plants in the world.
- Dünyada bilinen yirmi binden fazla yenilebilir bitki türü var.
- Three species of rhinoceros are critically endangered.
- Üç gergedan türü kritik tehlike altında.
- There are more than twenty thousand known species of edible plants in the world.
- Dünyadaki yenilebilir bitkilerin yirmi binden daha fazla bilinen türleri vardır.
- In some species of animals, the female is dominant over the male.
- Bazı hayvan türlerinde dişi erkek üzerinde egemendir.
Show More (135)
|
