static - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
static statik adj.
  • Users aren't satisfied by physical ads or static marketing anymore.
  • Kullanıcılar artık fiziksel reklamlardan veya statik pazarlamadan hoşnut değil.
  • With this level of freedom, athletes can perform a complete range of static, dynamic and plyometric exercises.
  • Bu düzeyde bir serbesti ile sporcular statik, dinamik ve pliometrik egzersizlerin tamamını yapabilirler.
  • Users aren't satisfied by physical ads or static marketing anymore.
  • Kullanıcılar artık fiziksel tanıtım veya statik pazarlamadan memnun değil.
Show More (2)
static sabit adj.
  • The population of this town has been static for the last ten years.
  • Bu kasabanın nüfusu son on yıldır sabittir.
  • House prices have remained static for several months.
  • Ev fiyatları aylarca sabit kaldı.
  • House prices have remained static for several months.
  • Ev fiyatları birkaç aydır sabit kaldı.
Show More (0)