| 1 |
stun |
şaşırtmak |
v. |
|
- The results were stunning.
- Sonuçlar şaşırtıcıydı.
- He made a stunning revelation.
- Şaşırtıcı bir açıklama yaptı.
- I was stunned by the speed of its reaction.
- Tepkisinin hızı beni şaşırttı.
- What Tom said stunned everyone.
- Tom'un söyledikleri herkesi şaşırttı.
- Tom's answer stunned everyone.
- Tom'un cevabı herkesi şaşırttı.
- This is stunning news.
- Bu şaşırtıcı bir haber.
Show More (3)
|
| 2 |
stun |
şaşkına çevirmek |
v. |
|
- Half a month ago, Zhao Yufei had stunned both the Qiu and Xin family, causing the two to lose face.
- Yarım ay önce, Zhao Yufei hem Qiu hem de Xin ailesini şaşkına çevirmiş ve ikisinin de itibar kaybetmesine neden olmuştu.
- I was stunned by the speed of its reaction.
- Onun tepkisinin hızı beni şaşkına çevirdi.
- What Tom said stunned everyone.
- Tom'un söyledikleri herkesi şaşkına çevirdi.
Show More (0)
|
| 3 |
stun |
afallatmak |
v. |
|
- Her quick response stunned Sebastian.
- Verdiği hızlı yanıt Sebastian'ı afallattı.
Show More (-2)
|
| 4 |
stun |
sersemletmek |
v. |
|
- The strong electric shock stunned the worker.
- Güçlü elektrik şoku, işçiyi sersemletti.
Show More (-2)
|
| 5 |
stun |
şok |
n. |
|
- Sami bought a stun gun.
- Sami bir şok silahı satın aldı.
Show More (-2)
|
