1 |
take off |
çıkarmak |
v. |
|
- They unlocked them, took off the rope that was binding them and then 20 minutes later they were locked and bound again.
- Kapıların kilidini açtılar, onları bağlayan ipi çıkardılar ve 20 dakika sonra tekrar kilitlenip bağlandılar.
- It is outrageous that this has been taken off the agenda.
- Bu konunun gündemden çıkarılmış olması çok çirkin.
- That is why my Group moves that this item be taken off the agenda.
- Bu nedenle Grubum bu maddenin gündemden çıkarılmasını talep etmektedir.
- The PPE-DE Group is requesting that this item be taken off the agenda.
- Avrupa Halk Partisi Grubu bu maddenin gündemden çıkarılmasını talep etmektedir.
- They wanted to take off their headscarves and the clothing which impeded them while running.
- Başörtülerini ve koşarken kendilerini engelleyen kıyafetlerini çıkarmak istediler.
- It is outrageous that this has been taken off the agenda.
- Bunun gündemden çıkarılmış olması çok çirkin.
- You must take off your hats in the presence of ladies.
- Hanımların yanında şapkalarınızı çıkarmalısınız.
- In Japan people take off their shoes when they enter a house.
- Japonya'da insanlar bir eve girdikleri zaman ayakkabılarını çıkarırlar.
- He took off his coat.
- Ceketini çıkardı.
- Would you please take off your shoes?
- Lütfen ayakkabılarını çıkarır mısın?
- Tom took off his clothes and stepped into the shower.
- Tom elbiselerini çıkardı ve duşa girdi.
- She took off her coat.
- O ceketini çıkardı.
- He took off his coat and threw it on the floor.
- Paltosunu çıkardı ve yere fırlattı.
- Tom took off his wedding ring.
- Tom nikah yüzüğünü çıkardı.
- Tom took off Mary's glasses and they kissed passionately.
- Tom, Mary'nin gözlüklerini çıkardı ve tutkuyla öpüştüler.
- He took off his coat and threw it on the floor.
- Paltosunu çıkarıp yere attı.
- You can take off the bandage tomorrow.
- Bandajı yarın çıkarabilirsin.
- Tom took off his hat and bowed down to them.
- Tom şapkasını çıkardı ve onları selamladı.
- He took off his coat.
- O paltosunu çıkardı.
- The Japanese take off their shoes before entering a house.
- Japonlar bir eve girmeden önce ayakkabılarını çıkarırlar.
- Tom took off his coat and hung it on the hook behind the door.
- Tom ceketini çıkardı ve onu kapının arkasındaki kancaya astı.
- Tom took off his sunglasses.
- Tom güneş gözlüklerini çıkardı.
- Tom took off his jacket and hung it up.
- Tom ceketini çıkardı ve astı.
- Tom didn't want to take off his shirt.
- Tom gömleğini çıkarmak istemedi.
- Tom is taking off his shoes.
- Tom ayakkabılarını çıkarıyor.
- Tom took off his clothes and put on his pajamas.
- Tom giysilerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- Do I have to take off my shoes here?
- Ayakkabılarımı çıkarmam gerekiyor mu?
- Tom took off his tie and started unbuttoning his shirt.
- Tom kravatını çıkardı ve gömleğinin düğmelerini çözmeye başladı.
- She took off her glasses and put her contacts in.
- O, gözlüğünü çıkardı ve kontak lenslerini taktı.
- Let's all take off our shoes.
- Hepimiz ayakkabılarımızı çıkaralım.
- Layla is taking off her hijab.
- Leyla tesettürünü çıkarıyor.
- Tom took off his bicycle helmet and put it on the table.
- Tom bisiklet kaskını çıkardı ve onu masanın üzerine koydu.
- You must take off your hat in the room.
- Odada şapkanı çıkarmak zorundasın.
- He took off his coat and put it on again.
- Ceketini çıkardı ve tekrar giydi.
- Why don't you take off your coat?
- Neden ceketini çıkarmıyorsun?
- Tom took off his muddy shoes.
- Tom çamurlu ayakkabılarını çıkardı.
- Tom couldn't take off his gloves.
- Tom eldivenlerini çıkaramadı.
- Tom took off his pants and carefully hung them over the back of a chair.
- Tom pantolonunu çıkardı ve dikkatlice bir sandalyenin arkasına astı.
- The passengers were taken off the sinking ship.
- Yolcular batan gemiden çıkarıldı.
- I take off my hat.
- Ben şapkamı çıkarıyorum.
- Tom jumped into water without taking off his clothes.
- Tom elbiselerini çıkarmadan suya atladı.
- Tom took off his shoes.
- Tom ayakkabılarını çıkardı.
- We are supposed to take off our shoes at the entrance.
- Girişte ayakkabılarımızı çıkarmamız gerek.
- Tom took off his pants and carefully hung them over the back of a chair.
- Tom pantolonunu çıkardı ve dikkatli bir şekilde bir sandalyenin arkasına astı.
- Tom has asked to have his name taken off the list.
- Tom adının listeden çıkarılmasını istedi.
- The Japanese take off their shoes when they enter a house.
- Japonlar eve girerken ayakkabılarını çıkarırlar.
- Tom took off right away.
- Tom hemen giysilerini çıkardı.
- You might want to take off your shoes.
- Ayakkabılarını çıkarmak isteyebilirsin.
- I took off my coat and put it on the chair.
- Ceketimi çıkardım ve sandalyeye koydum.
- My clothes get wet so I took off them.
- Elbiselerim ıslandı bu yüzden onları çıkardım.
- Tom took off his sweater.
- Tom kazağını çıkardı.
- You must take off your hats in the presence of ladies.
- Hanımefendilerin huzurunda şapkalarınızı çıkarmak zorundasınız.
- Tom took off his pants.
- Tom pantolonunu çıkardı.
- Tom took off his socks.
- Tom çoraplarını çıkardı.
- Tom didn't take off his shirt.
- Tom gömleğini çıkarmadı.
- We are supposed to take off our shoes at the entrance.
- Ayakkabılarımızı girişte çıkarmamız gerekiyor.
- He took off his coat and put it on again.
- Ceketini çıkarıp tekrar giydi.
- Tom took off his name tag.
- Tom yaka kartını çıkardı.
- Tom took off all his clothes.
- Tom bütün kıyafetlerini çıkardı.
- Nevertheless, she took off her coat and seemed ready for a short conversation.
- Yine de ceketini çıkardı ve kısa bir sohbet için hazır görünüyordu.
- Tom took off his belt.
- Tom kemerini çıkardı.
- He took off his hat and made a polite bow.
- Şapkasını çıkardı ve kibarca selamladı.
- It is our custom to take off our shoes when we enter the house.
- Eve girerken ayakkabılarımızı çıkarmak bizim geleneğimizdir.
- Tom took off his cowboy hat and wiped the sweat from his forehead.
- Tom kovboy şapkasını çıkardı ve alnındaki teri sildi.
- Since it got warmer, I took off my sweater.
- Isındığı için kazağımı çıkardım.
- Tom took off his hat.
- Tom şapkasını çıkardı.
- He took off his clothes and put on his pajamas.
- Kıyafetlerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- Tom took off one of his gloves.
- Tom eldivenlerinden birini çıkardı.
- Why don't you take off your hat?
- Neden şapkanı çıkarmıyorsun?
- Tom took off his coat and hung it in the closet.
- Tom ceketini çıkardı ve dolaba astı.
- Tom took off his boots.
- Tom botlarını çıkardı.
- Tom took off his headphones.
- Tom kulaklıklarını çıkardı.
- Tom took off his watch.
- Tom, saatini çıkardı.
- My clothes get wet so I took off them.
- Giysilerim ıslandığı için onları çıkardım.
- He took off his glasses.
- O, gözlüğünü çıkardı.
- Tom took off the picture on the wall and hung another there.
- Tom duvardaki resmi çıkardı ve oraya başka birini astı.
- How about you take off your coat?
- Neden ceketini çıkarmıyorsun?
- You should take off your coat.
- Ceketini çıkarman gerekir.
- The gentleman took off his gloves and top hat.
- Beyefendi eldivenlerini ve silindir şapkasını çıkardı.
- Do I have to take off my shoes here?
- Burada ayakkabılarımı çıkarmak zorunda mıyım?
- Tom started taking off his shoes.
- Tom ayakkabılarını çıkarmaya başladı.
- Mary took off her necklace.
- Mary kolyesini çıkardı.
- Tom took off his glasses and put them in his shirt pocket.
- Tom gözlüklerini çıkardı ve gömlek cebine koydu.
- I didn't take off my shoes.
- Ayakkabılarımı çıkarmamıştım.
- Tom took off his hat and bowed politely.
- Tom şapkasını çıkardı ve kibarca eğildi.
- Tom took off his helmet.
- Tom kaskını çıkardı.
- The teacher took off the fifth calendar page.
- Öğretmen beşinci takvim sayfasını çıkardı.
- Tom took off his gardening gloves.
- Tom bahçe eldivenlerini çıkardı.
- He took off his T-shirt.
- Tişörtünü çıkardı.
- Tom sat down on the log and took off his boots.
- Tom kütüğün üzerine oturdu ve botlarını çıkardı.
- Since it got warmer, I took off my sweater.
- Hava ısındığı için, kazağımı çıkardım.
- May I take off my coat?
- Paltomu çıkarabilir miyim?
- Tom took off his clothes and got into the bathtub.
- Tom kıyafetlerini çıkardı ve küvete girdi.
- Tom took off his wedding ring and threw it into the pond.
- Tom evlilik yüzüğünü çıkardı ve gölete attı.
- I took off my coat and gloves.
- Paltomu ve eldivenlerimi çıkardım.
- I took off my hat and entered the church.
- Şapkamı çıkardım ve kiliseye girdim.
- Tom took off his boots.
- Tom çizmesini çıkardı.
- Mary took off her necklace.
- Mary kolyesini çıkarmış.
- It was hot, so I took off my coat.
- Hava sıcaktı, ben de montumu çıkardım.
- You must take off your shoes here.
- Burada ayakkabılarınızı çıkarmalısınız.
- Tom asked everyone to take off their shoes.
- Tom herkesten ayakkabılarını çıkarmasını istedi.
- Tom took off his clothes and got into the bathtub.
- Tom elbiselerini çıkardı ve küvete girdi.
- Tom took off his shoes and socks.
- Tom ayakkabılarını ve çoraplarını çıkardı.
- He took off his glasses and frowned at the nurse.
- Gözlüklerini çıkardı ve hemşireye kaşlarını çattı.
- Don't take off your shoes!
- Ayakkabılarını çıkarma!
- Arithmetic is being able to count up to twenty without taking off your shoes.
- Aritmetik ayakkabılarını çıkarmadan yirmiye kadar sayabilmektir.
- Tom took off his jacket and hung it on the back of a chair.
- Tom ceketini çıkardı ve onu sandalyenin arkasına astı.
- He took off his coat and put it on again.
- Paltosunu çıkardı ve onu tekrar giydi.
- You must take off your shoes here.
- Burada ayakkabılarını çıkarmalısın.
- He took off his clothes and put on his pajamas.
- Elbiselerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- I didn't take off my shirt.
- Gömleğimi çıkarmadım.
- Tom took off his raincoat.
- Tom yağmurluğunu çıkardı.
- Tom took off his hat and bowed politely.
- Tom şapkasını çıkardı ve kibarca selamladı.
- Tom didn't take off his gloves.
- Tom eldivenlerini çıkarmadı.
- She took off her glasses and put her contacts in.
- Gözlüklerini çıkardı ve lenslerini taktı.
- Tom asked Mary to take off her shoes before she entered his house.
- Tom, Mary'den evine girmeden önce ayakkabılarını çıkarmasını istedi.
- This sweater is comfortable to take off and put on.
- Bu kazağı çıkarıp giymek çok rahat.
- Tom didn't have to take off his shirt.
- Tom gömleğini çıkarmak zorunda değildi.
- Tom took off one of his gloves.
- Tom, eldivenlerinden birini çıkardı.
- Tom took off his glasses and wiped his eyes.
- Tom gözlüklerini çıkardı ve gözlerini sildi.
- Tom asked everyone to take off their shoes.
- Tom, herkesten ayakkabılarını çıkarmalarını istedi.
- Could you please take off your sunglasses?
- Lütfen güneş gözlüklerinizi çıkarır mısınız?
- You can take off the bandage tomorrow.
- Yarın bandajı çıkarabilirsin.
- Mary took off her sweater and tied it around her waist.
- Mary kazağını çıkarıp beline bağladı.
- She took off her old shoes and put on the new ones.
- Eski ayakkabılarını çıkardı ve yenilerini giydi.
- Mary took off her earrings.
- Mary küpelerini çıkardı.
- Tell Tom to take off his shoes.
- Tom'a ayakkabılarını çıkarmasını söyle.
- Tom helped Mary take off her jacket.
- Tom, Mary'nin ceketini çıkarmasına yardım etti.
- Tom took off his glasses and closed his eyes.
- Tom gözlüklerini çıkardı ve gözlerini kapattı.
- If it's that hot, how about you take off all your clothes?
- Bu kadar sıcaksa bütün elbiselerini çıkarmaya ne dersin?
- Tom took off his hat and bowed down to them.
- Tom şapkasını çıkardı ve onların önünde eğildi.
- Layla is taking off her hijab.
- Leyla türbanını çıkarıyor.
- I didn't take off my shirt.
- Gömleğimi çıkarmamıştım.
- Tom took off his coat because it was getting too hot to wear it.
- Tom ceketini çıkardı çünkü giymek için çok sıcak olmaya başlamıştı.
- He took off his clothes and stepped into the shower.
- O da kıyafetlerini çıkardı ve duşa girdi.
- Tom took off his coat and gloves.
- Tom paltosunu ve eldivenlerini çıkardı.
- Tom took off his shoes and socks and rolled up his pant legs.
- Tom ayakkabılarını ve çoraplarını çıkardı ve pantolonunun paçalarını sıvadı.
- Do you mind if I take off my sweater?
- Kazağımı çıkarabilir miyim?
- It was hot, so I took off my coat.
- Hava çok sıcaktı, bu yüzden ceketimi çıkardım.
- Tom took off his wig.
- Tom peruğunu çıkardı.
- In Japan people take off their shoes when they enter a house.
- Japonya'da insanlar bir eve girdiklerinde ayakkabılarını çıkarırlar.
- Tom took off his ski boots and put on a pair of slippers.
- Tom kayak botlarını çıkardı ve bir çift terlik giydi.
- Tom took off his hat and bowed.
- Tom şapkasını çıkarıp selam verdi.
- Tom took off all his clothes.
- Tom bütün elbiselerini çıkardı.
- I have to take off my socks.
- Çoraplarımı çıkarmak zorundayım.
- Tom helped Mary take off her jacket.
- Tom Mary'nin ceketini çıkarmasına yardım etti.
- She took off her coat.
- Ceketini çıkardı.
- Tom carefully took off his mask.
- Tom maskesini dikkatlice çıkardı.
- Would you please take off your shoes?
- Ayakkabılarını çıkarır mısın lütfen?
- Tom took off his clothes.
- Tom elbiselerini çıkardı.
- The boy took off his cap.
- Çocuk kepini çıkardı.
- Tom has been taken off life support.
- Tom yaşam destek ünitesinden çıkarıldı.
- Tom finally took off his coat.
- Tom sonunda ceketini çıkardı.
- He took off his glasses after that.
- Ondan sonra gözlüklerini çıkardı.
- The marionette took off his clothes and laid them on the sand to dry.
- Kukla, elbiselerini çıkardı ve kurumaları için onları kumun üzerine serdi.
- You must take off your shoes here.
- Ayakkabılarını burada çıkarmalısın.
- She took off her clothes.
- Kıyafetlerini çıkardı.
- Tom took off his top hat and got into his car.
- Tom silindir şapkasını çıkardı ve arabasına bindi.
- He took off his coat because it was getting too hot to wear it.
- Paltosunu çıkardı çünkü artan sıcaklıkta kalın gelmeye başlamıştı.
- Tom took off his ski boots.
- Tom kayak botlarını çıkardı.
- If it's that hot, how about you take off all your clothes?
- O kadar sıcaksa, tüm kıyafetlerini çıkarmaya ne dersin?
- I'm taking off my jacket because it's warm.
- Sıcak nedeniyle ceketimi çıkarıyorum.
- Tom took off his wedding ring.
- Tom evlilik yüzüğünü çıkardı.
- The boy took off his clothes and put on his pajamas.
- Çocuk elbiselerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- Tom took off his coat.
- Tom ceketini çıkardı.
- I took off my sweater because it got warmer.
- Hava ısındığından dolayı kazağımı çıkardım.
- Tom took off his clothes and stepped into the shower.
- Tom giysilerini çıkardı ve duşa girdi.
- We should take off our shoes before entering the house.
- Eve girmeden önce ayakkabılarımızı çıkarmalıyız.
- Do you mind if I take off my sweater?
- Kazağımı çıkarmamın bir sakıncası var mı?
- Tom took off his earphones.
- Tom kulaklığını çıkardı.
- She took off her old shoes and put on the new ones.
- Eski ayakkabılarını çıkararak yenilerini giydi.
- He took off his hat.
- Şapkasını çıkardı.
- He took off his clothes.
- O elbiselerini çıkardı.
- Tom is taking off his coat.
- Tom ceketini çıkarıyor.
- Tom took off his cap.
- Tom şapkasını çıkardı.
- Sami was forced to take off his clothes and shoes.
- Sami kıyafetlerini ve ayakkabılarını çıkarmaya zorlandı.
- I took off my coat.
- Ceketimi çıkardım.
- May I take off my coat?
- Ceketimi çıkarabilir miyim?
- He took off her clothes.
- O kıyafetlerini çıkardı.
- Tom carefully took off his mask.
- Tom dikkatle maskesini çıkardı.
- I'm taking off my jacket because it's warm.
- Ceketimi çıkarıyorum çünkü hava sıcak.
- I took off my clothes.
- Kıyafetlerimi çıkardım.
- He took off her clothes.
- O, elbiselerini çıkardı.
- You need not take off your shoes.
- Ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekmiyor.
- She took off the lid of the box.
- Kutunun kapağını çıkardı.
- Tom took off his glasses and put them in his shirt pocket.
- Tom gözlüğünü çıkardı ve onu gömlek cebine koydu.
- Tom never takes off his sunglasses.
- Tom güneş gözlüğünü hiç çıkarmaz.
- Tom took off his jacket and laid it on the chair.
- Tom ceketini çıkardı ve sandalyeye koydu.
- Could you take off the price tag for me?
- Benim için fiyat etiketini çıkarır mısınız?
- Tom took off his coat and threw it on the floor.
- Tom ceketini çıkardı ve yere fırlattı.
- Tom took off his coat and hung it on the hook behind the door.
- Tom ceketini çıkardı ve kapının arkasındaki kancaya astı.
- Tom took off his jacket and hung it in the closet.
- Tom ceketini çıkardı ve dolaba astı.
- You have to take off your shoes before you can come in.
- İçeri girmeden önce ayakkabılarını çıkarmalısın.
- Tom took off his hat and bowed.
- Tom şapkasını çıkardı ve başını eğerek selam verdi.
- Tom took off his glasses.
- Tom gözlüklerini çıkardı.
- Tom asked Mary to take off her shoes before she entered his house.
- Tom Mary'nin evine girmeden önce ayakkabılarını çıkarmasını istedi.
- Tom took off his jacket and laid it on the chair.
- Tom ceketini çıkardı ve sandalyenin üzerine koydu.
- He took off his coat and put it on again.
- Paltosunu çıkarıp tekrar giydi.
- We are supposed to take off our shoes at the entrance.
- Girişte ayakkabılarımızı çıkarmamız gerekiyor.
- Tom took off his sweater and tied it around his waist.
- Tom kazağını çıkardı ve beline bağladı.
- You have to take off your shoes before you can come in.
- İçeri girmeden önce ayakkabılarını çıkarmak zorundasın.
- Tom took off his headset.
- Tom kulaklığını çıkardı.
- Tom took off the blindfold.
- Tom göz bağını çıkardı.
- Tom took off his jacket.
- Tom ceketini çıkardı.
- Why don't you take off your coat and stay a while?
- Neden paltonu çıkarıp bir süre kalmıyorsun?
- At the entrance of a Japanese house, visitors are generally asked to take off their shoes.
- Bir Japon evinin girişinde, ziyaretçilerden genellikle ayakkabılarını çıkarmaları istenir.
- You should take off your coat.
- Ceketini çıkarmalısın.
- Tom took off his gloves.
- Tom eldivenlerini çıkardı.
- He took off his glasses and frowned at the nurse.
- O, gözlüğünü çıkardı ve hemşireye kaşlarını çattı.
- He took off his clothes.
- Kıyafetlerini çıkardı.
- He took off his overcoat.
- O, paltosunu çıkardı.
- Tom took off his watch and put it on the table.
- Tom saatini çıkardı ve masanın üzerine koydu.
- Tom took off his shirt and threw it into the washing machine.
- Tom gömleğini çıkarıp çamaşır makinesine attı.
- Layla is taking off her hijab.
- Layla başörtüsünü çıkarıyor.
- Why don't you take off your coat and stay a while?
- Neden ceketini çıkarıp biraz kalmıyorsun?
- One of the players took off his shirt.
- Oyunculardan biri gömleğini çıkardı.
- The marionette took off his clothes and laid them on the sand to dry.
- Kukla kıyafetlerini çıkardı ve kuruması için kumun üzerine serdi.
- Arithmetic is being able to count up to twenty without taking off your shoes.
- Aritmetik, ayakkabılarınızı çıkarmadan yirmiye kadar sayabilmektir.
- Tom took off his hat as he entered the church.
- Tom kiliseye girerken şapkasını çıkardı.
- Tom took off his gas mask.
- Tom gaz maskesini çıkardı.
- Tom has taken off all his clothes.
- Tom bütün kıyafetlerini çıkardı.
- The boy took off his cap.
- Çocuk şapkasını çıkardı.
- Tom jumped into water without taking off his clothes.
- Tom giysilerini çıkarmadan suya atladı.
- Tom has taken off all his clothes.
- Tom tüm giysilerini çıkardı.
- Could you take off the price tag for me?
- Fiyat etiketini benim için çıkarabilir misiniz?
- Tom took off his bicycle helmet and put it on the table.
- Tom bisiklet kaskını çıkardı ve masanın üzerine koydu.
- Tom took off his cowboy hat.
- Tom kovboy şapkasını çıkardı.
- Tom took off his hat and bowed down to them.
- Tom şapkasını çıkardı ve onları eğilerek selamladı.
- Mary took off her bracelet.
- Mary bileziğini çıkardı.
- Tom never takes off his sunglasses.
- Tom güneş gözlüklerini hiç çıkarmaz.
- Tony took off his shirt and cleaned the piano with it.
- Tony gömleğini çıkardı ve onunla piyanoyu temizledi.
- It is our custom to take off our shoes when we enter the house.
- Biz eve girdiğimizde ayakkabılarımızı çıkarmak bizim geleneğimizdir.
- Mary took off her sweater and tied it around her waist.
- Mary kazağını çıkardı ve beline bağladı.
- Tom took off his jacket and hung it on the back of a chair.
- Tom ceketini çıkardı ve bir sandalyenin arkasına astı.
- You have to take off your shoes before entering a traditional Japanese house.
- Geleneksel bir Japon evine girmeden önce ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekir.
- I take off my hat.
- Şapkamı çıkarıyorum.
- He took off his hat and made a polite bow.
- Şapkasını çıkardı ve kibarca selam verdi.
- He took off his glasses.
- Gözlüklerini çıkardı.
- I didn't take off my shoes.
- Ayakkabılarımı çıkarmadım.
- She took off her clothes.
- O giysilerini çıkardı.
- Tom took off his T-shirt.
- Tom tişörtünü çıkardı.
- Tom took off his leather jacket and sat down.
- Tom deri ceketini çıkardı ve oturdu.
- Tom started to take off his jacket.
- Tom ceketini çıkarmaya başladı.
- We are supposed to take off our shoes at the entrance.
- Ayakkabılarımızı girişte çıkarmamız gerek.
- I notice you haven't taken off your shoes.
- Ayakkabılarınızı çıkarmadığınızı fark ettim.
- Tom took off his jacket and untied his bow tie.
- Tom ceketini çıkardı ve papyonunu çözdü.
- I took off my coat.
- Paltomu çıkardım.
- Tom took off his coat and threw it on the floor.
- Tom paltosunu çıkardı ve onu yere attı.
- Why don't we all take off our shoes?
- Neden hepimiz ayakkabılarımızı çıkarmıyoruz?
- The Japanese take off their shoes when entering a house.
- Japonlar bir eve girerken ayakkabılarını çıkarırlar.
- Tom took off his shirt and threw it into the washing machine.
- Tom gömleğini çıkardı ve çamaşır makinesine attı.
- I'm going to take off this stamp with hot water.
- Bu pulu sıcak suyla çıkaracağım.
- He took off his T-shirt.
- O, tişörtünü çıkardı.
- You have to take off your shoes before entering houses.
- Evlere girmeden önce ayakkabılarınızı çıkarmalısınız.
- Tom took off his top hat and got into his car.
- Tom şapkasını çıkardı ve arabasına bindi.
- Why didn't Tom take off his jacket?
- Tom neden ceketini çıkarmadı?
- I took off my wig.
- Peruğumu çıkardım.
- Tom took off his tie.
- Tom kravatını çıkardı.
- He took off his overcoat.
- Paltosunu çıkardı.
- You are supposed to take off your shoes when entering a house in Japan.
- Japonya'da bir eve girdiğinizde ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekiyor.
- Tom took off his hat and bowed down to them.
- Tom şapkasını çıkarıp eğilerek onları selamladı.
- Could you please take off your sunglasses?
- Lütfen güneş gözlüğünü çıkarır mısın?
- Do you mind if I take off my sweater?
- Kazağımı çıkarmamın sakıncası var mı?
- He took off his clothes and stepped into the shower.
- Çamaşırlarını çıkarıp duşa girdi.
- Why don't you take off your coat?
- Niçin ceketini çıkarmıyorsun?
- Tom sat down on the log and took off his boots.
- Tom kütüğe oturdu ve botlarını çıkardı.
- I took off my sweater because it got warmer.
- Hava ısındığı için kazağımı çıkardım.
- Tom took off his pack.
- Tom çantasını çıkardı.
- I have to take off my socks.
- Çoraplarımı çıkarmalıyım.
- Take off your cap.
- Kepinizi çıkarınız.
- You are supposed to take off your shoes when entering a house in Japan.
- Japonya'da bir eve girerken ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekir.
- Tom took off his watch and put it on the table.
- Tom saatini çıkardı onu masaya koydu.
- Tom took off his uniform.
- Tom üniformasını çıkardı.
- Tom took off his overcoat.
- Tom paltosunu çıkardı.
- Tom took off his coat and gloves.
- Tom ceketini ve eldivenlerini çıkardı.
- He took off his shirt.
- Gömleğini çıkardı.
- Tom took off his watch.
- Tom saatini çıkardı.
- Tom took off his clothes and put on his pajamas.
- Tom, elbiselerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- Tom took off his coat and put it on a chair.
- Tom ceketini çıkardı ve sandalyenin üzerine koydu.
- Take off your jacket.
- Ceketinizi çıkarınız.
- The boy took off his clothes and put on his pajamas.
- Çocuk giysilerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- How about you take off your coat?
- Paltonu çıkarmaya ne dersin?
- Tom didn't have to take off his shirt.
- Tom'un gömleğini çıkarmasına gerek yoktu.
- I took off my clothes.
- Giysilerimi çıkardım.
- Tom took off his cowboy hat and wiped the sweat from his forehead.
- Tom, kovboy şapkasını çıkardı ve kazağını alnından çekti.
- He took off his coat because it was getting too hot to wear it.
- Ceketini çıkardı çünkü giymek için çok sıcak olmaya başlamıştı.
- The Japanese take off their shoes when they enter a house.
- Japonlar bir eve girdiklerinde ayakkabılarını çıkarırlar.
- Sami took off Layla's handcuffs.
- Sami, Layla'nın kelepçelerini çıkardı.
- Tom took off his coat because it was getting too hot to wear it.
- Tom paltosunu çıkardı çünkü onu giymek için çok sıcaktı.
- You might want to take off your shoes.
- Sen ayakkabılarını çıkarmak isteyebilirsin.
Show More (287)
|
2 |
take off |
kalkmak |
v. |
|
- The plane took off exactly on time.
- Uçak tam zamanında kalktı.
- The plane takes off in ten minutes.
- Uçak on dakika içinde kalkacak.
- I do know when your plane will land, but not when it takes off.
- Uçağın ne zaman ineceğini biliyorum, ama ne zaman kalktığını değil.
- We will soon take off.
- Yakında kalkacağız.
- Sami's plane hasn't even taken off.
- Sami'nin uçağı daha kalkmadı bile.
- The plane took off from Boston airport with more than a hundred holiday-makers on board.
- Uçak yüzden fazla tatilciyle birlikte Boston Havaalanı'ndan kalktı.
- When does your plane take off?
- Uçağınız ne zaman kalkıyor?
- The airplane was just going to take off.
- Uçak neredeyse kalkacaktı.
- Your plane will take off right away.
- Uçağınız hemen kalkacak.
- When does his plane take off?
- Uçağı ne zaman kalkıyor?
- We're taking off.
- Kalkıyoruz.
- The airplane took off on time.
- Uçak zamanında kalktı.
- The plane took off easily.
- Uçak kolayca kalktı.
- The plane took off on time.
- Uçak zamanında kalktı.
- What time is your plane scheduled to take off?
- Uçağınız ne zaman kalkacak?
- Our plane took off exactly at 6 p.m.
- Uçağımız tam olarak akşam 6'da kalktı.
- I was very nervous as the plane took off.
- Uçak kalkarken çok gergindim.
- The airplane took off ten minutes ago.
- Uçak, on dakika önce kalktı.
- The plane was unable to take off due to the storm.
- Uçak fırtına nedeniyle kalkamadı.
- Their plane will soon take off.
- Onların uçakları yakında kalkacak.
- My plane had already taken off.
- Uçağım çoktan kalkmıştı.
- The plane is about to take off for Paris.
- Uçak Paris için kalkmak üzere.
- The plane will take off at five.
- Uçak beşte kalkacak.
- Our plane took off exactly on time at six.
- Uçağımız tam zamanında, saat altıda kalktı.
- After taking off, the plane circled the airport twice.
- Kalktıktan sonra, uçak iki kez havaalanının etrafında daire çizdi.
- Tom's flight has just taken off.
- Tom'un uçağı daha yeni kalktı.
- That plane will take off at five.
- O uçak beşte kalkacak.
- I saw a jumbo jet take off.
- Bir jumbo jetin kalktığını gördüm.
- The plane took off exactly at six.
- Uçak tam altıda kalktı.
- Sami's plane hasn't even taken off.
- Sami'nin uçağı kalkmadı bile.
- I do know when your plane will land, but not when it takes off.
- Uçağının ne zaman ineceğini biliyorum ama ne zaman kalkacağını bilmiyorum.
- The plane will take off in one hour.
- Uçak bir saat içinde kalkacak.
- We'll take off in a few minutes.
- Birkaç dakika içinde kalkacağız.
- The plane still hasn't taken off.
- Uçak hala kalkmadı.
- Our plane took off at exactly twelve o'clock.
- Uçağımız saat tam on ikide kalktı.
- Our plane took off exactly at 6 p.m.
- Uçağımız tam olarak akşam 6:00'da kalktı.
- What time is your plane scheduled to take off?
- Senin uçağın saat kaçta kalkması planlanmıştır?
- When does his plane take off?
- Onun uçağı ne zaman kalkar?
- The airplane was just going to take off.
- Uçak tam kalkmak üzereydi.
- Why don't you take off?
- Neden kalkmıyorsun?
Show More (37)
|
3 |
take off |
havalanmak |
v. |
|
- The plane had just taken off when my wife suddenly started to panic.
- Karım aniden paniklemeye başladığında uçak daha yeni havalanmıştı.
- Their plane will soon take off.
- Uçakları yakında havalanacak.
- The jet plane took off in an instant.
- Jet uçağı bir anda havalandı.
- The jets took off one after another.
- Jetler peş peşe havalandı.
- The birds took off.
- Kuşlar havalandı.
- The plane took off at exactly nine o'clock.
- Uçak saat tam dokuzda havalandı.
- The plane took off exactly at six.
- Uçak tam olarak altıda havalandı.
- I saw five planes taking off, as if they were birds.
- Beş uçağın sanki kuşmuş gibi havalandığını gördüm.
- We've got to take off.
- Havalanmak zorundayız.
- I saw a jumbo jet take off.
- Bir jumbo jetin havalandığını gördüm.
- The plane has just taken off.
- Uçak az önce havalandı.
- The plane is about to take off for Paris.
- Uçak Paris'e gitmek için havalanmak üzere.
- The plane will take off in one hour.
- Uçak bir saat içinde havalanacak.
- The airplane took off for London last night.
- Uçak dün gece Londra'ya gitmek için havalandı.
- That plane will take off at five.
- Bu uçak beşte havalanacak.
- The airplane took off ten minutes ago.
- Uçak on dakika önce havalandı.
- We'll take off in a few minutes.
- Birkaç dakika içinde havalanacağız.
- One plane after another took off.
- Bir uçak diğerinden sonra havalandı.
- The helicopter took off.
- Helikopter havalandı.
- The plane took off at exactly nine o'clock.
- Uçak tam dokuzda havalandı.
- We will soon take off.
- Birazdan havalanacağız.
- The airplane took off for London last night.
- Uçak dün gece Londra'ya gitmek üzere havalandı.
- We will take off in a few minutes.
- Birkaç dakika içinde havalanacağız.
- When does your plane take off?
- Uçağın ne zaman havalanıyor?
- Tom's flight has just taken off.
- Tom'un uçağı az önce havalandı.
- The jets took off one after another.
- Jetler birbiri ardına havalandı.
- The plane took off exactly on time.
- Uçak tam olarak zamanında havalandı.
Show More (24)
|
4 |
take off |
uçak havalanmak |
v. |
|
- I saw five planes taking off, as if they were birds.
- Beş uçağın havalandığını gördüm, sanki kuş gibiydiler.
- The airplane took off and boarded to China.
- Uçak havalandı ve Çin'e doğru yola çıktı.
- The plane was about to take off when I heard a strange sound.
- Uçak havalanmak üzereydi ki garip bir ses duydum.
- The plane circled the airport twice after taking off.
- Uçak havalandıktan sonra havaalanının etrafında iki kez tur attı.
- I was very nervous as the plane took off.
- Uçak havalanırken çok gergindim.
- The plane took off and was soon out of sight.
- Uçak havalandı ve kısa sürede gözden uzaklaştı.
- After taking off, the plane circled the airport twice.
- Uçak havalandıktan sonra havaalanında iki kez tur attı.
- The airplane took off as soon as I arrived at the airport.
- Ben havaalanına varır varmaz uçak havalandı.
- If it snows, airplanes won't be able to take off.
- Kar yağarsa uçaklar havalanamaz.
- The airplane took off and boarded to China.
- Uçak havalandı ve Çin'e uçtu.
- The plane took off and was soon out of sight.
- Uçak havalandı ve kısa sürede gözden kayboldu.
- The plane took off.
- Uçak havalandı.
- The plane was about to take off when I heard a strange sound.
- Garip bir ses duyduğumda uçak havalanmak üzereydi.
- It's natural to be nervous when the plane takes off.
- Uçak havalandığında gergin olmak doğaldır.
- When the flight took off, Tom wouldn't hold Mary's hand.
- Uçak havalandığında, Tom Mary'nin elini tutmadı.
- The plane circled the airport twice after taking off.
- Uçak havalandıktan sonra havaalanı etrafında iki defa dolandı.
- When the flight took off, Tom wouldn't hold Mary's hand.
- Uçak havalandığında Tom Mary'nin elini tutmadı.
- The airplane took off as soon as I arrived at the airport.
- Havaalanına varır varmaz uçak havalandı.
- The plane was about to take off.
- Uçak havalanmak üzereydi.
Show More (16)
|
5 |
take off |
uçağın kalkması |
n. |
|
- It's natural to be nervous when the plane takes off.
- Uçak kalktığında gergin olmak doğal.
- The plane is about to take off.
- Uçak kalkmak üzere.
- If it snows, airplanes won't be able to take off.
- Kar yağarsa uçaklar kalkamaz.
- The plane is about to take off.
- Uçak kalkmak üzeredir.
- I like watching planes take off.
- Uçakların kalkışını izlemeyi severim.
- The plane was unable to take off due to the storm.
- Fırtına yüzünden uçak kalkamadı.
- I like watching planes take off.
- Uçakların kalkışını izlemeyi seviyorum.
- The plane was about to take off.
- Uçak kalkmak üzereydi.
Show More (5)
|
6 |
take off |
kalkış |
n. |
|
- There are slots for taking off, for landing, but also for overflying.
- Kalkış için, iniş için ve aynı zamanda üstten uçuş için slotlar mevcuttur.
- There are slots for taking off, for landing, but also for overflying.
- Kalkış, iniş ve aynı zamanda üstten uçuş için yuvalar vardır.
- Tom watched the helicopter take off.
- Tom helikopterin kalkışını izliyordu.
- Tom spent all afternoon at the airport watching the airplanes land and take off.
- Tom bütün öğleden sonrasını havaalanında uçakların iniş ve kalkışlarını izleyerek geçirdi.
- Tom watched the helicopter take off.
- Top helikopterin kalkışını izledi.
Show More (2)
|
7 |
take off |
çıkartmak |
v. |
|
- Take off your shoes.
- Ayakkabılarınızı çıkartın.
- Take off your socks.
- Çoraplarınızı çıkartın.
- At the entrance of a Japanese house, visitors are generally asked to take off their shoes.
- Bir Japon evinin girişinde ziyaretçilerden genellikle ayakkabılarını çıkartmaları istenir.
- Take off your coat.
- Ceketini çıkart.
Show More (1)
|
8 |
take off |
kaldırmak |
v. |
|
- Last month, their channel was taken off the air by judicial order.
- Geçtiğimiz ay, kanalları yargı kararıyla yayından kaldırıldı.
- Tom took off the picture on the wall and hung another there.
- Tom duvardaki resmi kaldırıp yerine başka bir resim astı.
Show More (-1)
|
9 |
take off |
ayrılmak (bir yerden taşınarak) |
v. |
|
- You took off so fast I thought there was something wrong.
- O kadar çabuk ayrıldın ki bir sorun oldu sandım.
Show More (-2)
|
10 |
take off |
izne çıkmak |
v. |
|
- I'm taking off.
- İzne çıkıyorum.
Show More (-2)
|
11 |
take off |
elbisesini çıkarmak |
v. |
|
- Mary took off her dress.
- Mary elbisesini çıkardı.
Show More (-2)
|
12 |
take off |
kalkış yapmak |
v. |
|
- The plane took off easily.
- Uçak kolayca kalkış yaptı.
Show More (-2)
|