|
- What the newspapers will tell them is that Parliament delayed discussing it until it had talked about its own pay.
- Gazetelerin onlara söyleyeceği şey, Parlamento'nun kendi maaşları hakkında konuşana kadar bunu tartışmayı ertelediğidir.
- I think you'd better tell them.
- Sanırım onlara söylesen iyi olur.
- I'll tell them this afternoon.
- Öğleden sonra onlara söylerim.
- We can't tell them.
- Onlara söyleyemeyiz.
- Are you going to tell them?
- Onlara söyleyecek misin?
- I'll tell them you were here.
- Burada olduğunu onlara söyleyeceğim.
- You didn't tell them what she wrote in that article.
- O makalede ne yazdığını onlara söylemedin.
- Can I tell them?
- Onlara söyleyebilir miyim?
- Is that what you told them?
- Onlara söylediğin bu mu?
- When did you tell them?
- Ne zaman onlara söyledin?
- Of course, I can't tell them.
- Elbette, onlara söyleyemem.
- I didn't tell them to say that.
- Bunu onlara söylemelerini ben istemedim.
- Why don't you tell them that?
- Neden onlara söylemiyorsun?
- We have to tell them.
- Onlara söylemek zorundayız.
- Of course, I told them.
- Tabii ki onlara söyledim.
- I want you to tell them I didn't do what you said I did.
- Onlara söylediğin şeyi yapmadığımı söylemeni istiyorum.
- Why can't we tell them?
- Neden onlara söyleyemiyoruz?
- We shouldn't have told them.
- Onlara söylememeliydik.
- I think we have to tell them.
- Sanırım onlara söylemek zorundayım.
- That's why we didn't tell them.
- Bu yüzden onlara söylemedik.
- I'll have to tell them.
- Onlara söylemek zorundayım.
- I'll tell them where I went.
- Nereye gittiğimi onlara söyleyeceğim.
- Of course, I didn't tell them.
- Elbette, onlara söylemedim.
- Of course, I can't tell them.
- Elbette onlara söyleyemem.
- Why didn't you tell them that?
- Neden bunu onlara söylemedin?
- I'll tell them what I think.
- Ne düşündüğümü onlara söyleyeceğim.
- Tell them what you're doing here.
- Burada ne yaptığını onlara söyle.
- Did you tell them?
- Onlara söyledin mi?
- Make sure you tell them.
- Onlara söylediğinden emin ol.
- I'd better tell them.
- Onlara söylesem iyi olur.
- Did anyone tell them?
- Onlara söyleyen oldu mu?
- Why did you tell them first?
- Neden önce onlara söyledin?
- If you don't tell them, I will.
- Onlara söylemezsen, ben söylerim.
- I can't really tell them that.
- Bunu onlara söyleyemem.
- We still have to tell them.
- Yine de onlara söylemek zorundayız.
- That's what we should be telling them.
- Onlara söylememiz gereken şey bu.
- I'll tell them this afternoon.
- Bu öğleden sonra onlara söyleyeceğim.
- I might not have told them that.
- Bunu onlara söylemeyebilirdim.
- Let me tell them what I know.
- Bildiğimi onlara söyleyeyim.
- You didn't tell them what we wrote in that blog.
- O blogda ne yazdığımızı onlara söylemediniz.
- Tell them what I told you.
- Sana söylediğimi onlara söyle.
- Did you tell them when to come?
- Ne zaman geleceğini onlara söyledin mi?
- I've got to tell them.
- Onlara söylemek zorundayım.
- When are we going to tell them?
- Ne zaman onlara söyleyeceğiz?
- My advice is not to tell them.
- Tavsiyem onlara söylememeniz.
- I still haven't told them.
- Hâlâ onlara söylemedim.
- Why shouldn't I tell them?
- Neden onlara söylemeyeyim?
- Have you told them this?
- Bunu onlara söyledin mi?
- Why don't you just tell them?
- Neden onlara söylemiyorsun ki?
- Of course, I have to tell them.
- Tabii ki onlara söylemeliyim.
- They refused to believe what I told them.
- Onlara söylediklerime inanmayı reddettiler.
- My advice is not to tell them.
- Benim tavsiyem onlara söylememen.
- Don't tell them how old you are.
- Kaç yaşında olduğunu onlara söyleme.
- Do you want us to tell them?
- Onlara söylememizi ister misin?
- Have you told them you're here?
- Burada olduğunu onlara söyledin mi?
- I'm going to have to tell them.
- Onlara söylemek zorunda kalacağım.
- I don't want you to tell them.
- Onlara söylemeni istemiyorum.
- Don't tell them.
- Onlara söyleme.
- Why can't you tell them?
- Neden onlara söyleyemiyorsun?
- I told them that.
- Bunu onlara söylemiştim.
- You didn't tell them what you wrote in that article.
- O makalede ne yazdığını onlara söylemedin.
- I'll tell them you came by.
- Uğradığını onlara söyleyeceğim.
- Do you think I should tell them?
- Sence onlara söylemeli miyim?
- Maybe you should tell them that.
- Belki de bunu onlara söylemelisin.
- Don't tell them I'm coming.
- Geldiğimi onlara söyleme.
- So why don't you tell them that?
- Peki bunu neden onlara söylemiyorsun?
- Should we tell them?
- Onlara söylememiz gerekiyor mu?
- I told you not to tell them.
- Onlara söylememeni söylemiştim.
- Of course, I didn't tell them.
- Tabii ki onlara söylemedim.
- We've got to tell them.
- Onlara söylemek zorundayız.
- Why didn't you just tell them?
- Neden onlara söylemedin?
- I'll be sure to tell them.
- Onlara söyleyeceğimden eminim.
- I've told them where to meet us.
- Bizi nerede karşılayacaklarını onlara söyledim.
- I hope you told them that.
- Umarım onlara söylemişsindir.
- Do we have to tell them?
- Onlara söylemek zorunda mıyız?
- I should tell them, right?
- Onlara söylemeliyim, değil mi?
- I'll tell them that's not true.
- Bunun gerçek olmadığını onlara söyleyeceğim.
- I hope you told them that.
- Umarım bunu onlara söylemişsindir.
- I should tell them I'm back.
- Geri döndüğümü onlara söylemeliyim.
- Maybe it's time to tell them.
- Belki de onlara söylemenin zamanı gelmiştir.
- Are you scared to tell them?
- Onlara söylemekten korkuyor musun?
- I see no need to tell them.
- Onlara söylemeye gerek görmüyorum.
- We need to tell them about this.
- Bunu onlara söylemeliyiz.
- I'll tell them.
- Onlara söyleyeceğim.
- Someone has to tell them.
- Biri onlara söylemek zorunda.
- I tried to tell them.
- Onlara söylemeye çalıştım.
- You didn't tell them, did you?
- Onlara söylemedin, değil mi?
- Make sure you tell them that.
- Bunu onlara söylediğinden emin ol.
- Would you tell them for me?
- Benim için onlara söyler misin?
- I'm going to tell them.
- Onlara söyleyeceğim.
- You shouldn't have told them.
- Onlara söylememeliydin.
- All Tom had to tell them was no.
- Tom'un onlara söylemesi gereken tek şey hayırdı.
- Have you told them how you feel?
- Nasıl hissettiğini onlara söyledin mi?
- I'll tell them you said that.
- Bunu söylediğini onlara söyleyeceğim.
- Please tell them.
- Lütfen onlara söyle.
- Have you told them already?
- Önceden onlara söyledin mi?
- I won't tell them.
- Onlara söylemeyeceğim.
- Should we tell them what we did?
- Yaptığımızı onlara söylememiz gerekiyor mu?
- Would you mind if I told them?
- Onlara söylememin bir sakıncası var mı?
- It wouldn't hurt to tell them.
- Onlara söylemenin zararı olmaz.
- So why don't you tell them that?
- Öyleyse neden onlara söylemedin?
- You won't tell them, will you?
- Onlara söylemeyeceksin, değil mi?
- That's what we should be telling them.
- Onlara söylememiz gereken bu.
- Will you tell them?
- Onlara söyler misin?
- It won't be easy telling them.
- Onlara söylemek kolay olmayacak.
- I'll tell them you dropped by.
- Geçerken uğradığını onlara söyleyeceğim.
- I'm not the one who told them.
- Onlara söyleyen ben değilim.
- Why haven't you told them?
- Neden onlara söylemedin?
- I can't wait to tell them.
- Onlara söylemek için sabırsızlanıyorum.
- Don't tell them you're lost.
- Kaybolduğunu onlara söyleme.
- Is that what you told them?
- Onlara söylediğin şey bu mu?
- That's exactly what I told them.
- Onlara söylediğim tam olarak buydu.
- I'm going to go tell them.
- Gidip onlara söyleyeceğim.
- I had to tell them.
- Onlara söylemek zorundaydım.
- Maybe you should tell them.
- Belki de onlara söylemelisin.
- Why didn't you tell them this?
- Neden bunu onlara söylemedin?
- If you won't tell them, I will.
- Sen onlara söylemezsen, ben söylerim.
- I must tell them.
- Onlara söylemek zorundayım.
- Don't tell them you're a cop.
- Bir polis olduğunu onlara söyleme.
- It wouldn't hurt to tell them.
- Onlara söylemekten zarar gelmez.
- Tell them for me, OK?
- Benim için onlara söyle, tamam mı?
- Why doesn't he tell them?
- Neden onlara söylemiyor?
- I'll tell them what I know.
- Bildiğimi onlara söyleyeceğim.
- Let's go tell them.
- Gidip onlara söyleyelim.
- I promise I'll never tell them.
- Onlara söylemeyeceğime söz veriyorum.
- I told them what I thought of their plan.
- Onların planı hakkında ne düşündüğümü onlara söyledim.
- You haven't told them, have you?
- Onlara söylemedin, değil mi?
- Don't tell them I said that.
- Bunu söylediğimi onlara söyleme.
- Don't forget to tell them.
- Onlara söylemeyi unutma.
- I'll let you tell them.
- Onlara söylemene izin vereceğim.
- Maybe you shouldn't tell them.
- Belki de onlara söylememelisin.
- Why didn't somebody tell them?
- Neden biri onlara söylemedi?
- Should I go tell them that?
- Gidip onlara söylemeli miyim?
- Why shouldn't I tell them?
- Neden onlara söylememeliyim?
- Are you scared to tell them?
- Onlara söylemeye korkuyor musun?
- You can tell them.
- Onlara söyleyebilirsin.
- I think you'd better tell them.
- Bence onlara söylesen iyi olur.
- Could you tell them, please?
- Lütfen onlara söyler misin?
- Go tell them.
- Git onlara söyle.
- Maybe we should tell them.
- Belki de onlara söylemeliyiz.
- I'll go and tell them.
- Gidip onlara söyleyeceğim.
- Will you have to tell them?
- Onlara söylemek zorunda kalacak mısın?
- What I told them was true.
- Onlara söylediğim doğruydu.
- I'll have to tell them.
- Onlara söylemek zorunda kalacağım.
- Why haven't you told them yet?
- Neden hâlâ onlara söylemedin?
- Did you tell them that?
- Bunu onlara söyledin mi?
- I want to tell them.
- Onlara söylemek istiyorum.
- I must tell them.
- Onlara söylemeliyim.
- Have you told them?
- Onlara söyledin mi?
- Why didn't you just tell them?
- Neden onlara söylemedin ki?
- You've told them, haven't you?
- Onlara söyledin, değil mi?
- Should we tell them what we did?
- Yaptığımızı onlara söylemeli miyiz?
- I'm going to tell them that I won't be there on time.
- Zamanında orada olmayacağımı onlara söyleyeceğim.
- Have you told them I'm here?
- Burada olduğumu onlara söyledin mi?
- Do you want to tell them?
- Onlara söylemek ister misin?
- I must tell them that.
- Bunu onlara söylemeliyim.
- Do you want me to tell them?
- Onlara söylememi ister misin?
- I'll go tell them.
- Gidip onlara söyleyeceğim.
- They will do what I tell them.
- Onlara söylediklerimi yapacaklar.
- I can't believe you told them.
- Onlara söylediğine inanamıyorum.
- I said I wouldn't tell them.
- Onlara söylemeyeceğimi söyledim.
- I'll tell them you helped out.
- Yardım ettiğini onlara söyleyeceğim.
- Why didn't you tell them?
- Neden onlara söylemedin?
- Why should I tell them?
- Neden onlara söylemeliyim?
- Don't tell them that.
- Bunu onlara söyleme.
- Of course, I told them.
- Elbette, ben onlara söyledim.
- I've told them where we are.
- Nerede olduğumuzu onlara söyledim.
- So, have you told them yet?
- Ee, onlara söyledin mi?
- Should I not have told them?
- Onlara söylememeli miydim?
- I haven't told them yet.
- Henüz onlara söylemedim.
- So, have you told them yet?
- Peki, henüz onlara söyledin mi?
- I didn't tell them you're here.
- Burada olduğunu onlara söylemedim.
- You didn't tell them what she wrote in that letter.
- Mektupta ne yazdığını onlara söylemedin.
- Why did you tell them?
- Neden onlara söyledin?
- I shouldn't have told them.
- Onlara söylememeliydim.
- I'll tell them you said so.
- Öyle söylediğini onlara söyleyeceğim.
- I've got to tell them.
- Onlara söylemeliyim.
- I think we have to tell them.
- Sanırım onlara söylemeliyiz.
- Why don't you tell them?
- Neden onlara söylemiyorsun?
- Why couldn't you tell them?
- Neden onlara söyleyemedin?
- Do you really have to tell them?
- Gerçekten onlara söylemek zorunda mısın?
- Did anyone tell them?
- Biri onlara söyledi mi?
- Tell them when you're ready.
- Hazır olduğunda onlara söyle.
- That's not what I told them.
- Onlara söylediğim bu değildi.
- I can't tell them that.
- Bunu onlara söyleyemem.
- Children will believe what their parents tell them.
- Çocuklar anne ve babalarının onlara söylediklerine inanırlar.
- I have something to tell them.
- Onlara söyleyecek bir şeyim var.
- I told them it wouldn't be that hard to find someone to replace Tom.
- Tom'un yerine koyacak birini bulmanın o kadar zor olmayacağını onlara söyledim.
- I'll tell them tomorrow.
- Yarın onlara söyleyeceğim.
- Should I tell them?
- Onlara söylemeli miyim?
- I forgot to tell them.
- Onlara söylemeyi unuttum.
- I told them they shouldn't move.
- Hareket etmemeleri gerektiğini onlara söyledim.
- Tell them everything I told you.
- Sana söylediğim her şeyi onlara söyle.
- We'll tell them.
- Onlara söyleyeceğiz.
- I didn't tell them.
- Onlara söylemedim.
- Someone has to tell them.
- Biri onlara söylemeli.
- I'm not going to tell them.
- Onlara söylemeyeceğim.
- I told them my name was Tom.
- Adımın Tom olduğunu onlara söyledim.
- Have you told them already?
- Onlara söyledin mi?
- I won't tell them you said that.
- Bunu söylediğini onlara söylemeyeceğim.
- Someone should tell them.
- Biri onlara söylemeli.
- Would you mind if I told them?
- Onlara söylesem sorun olur mu?
- You may want to tell them that.
- Bunu onlara söylemek isteyebilirsin.
- I have to tell them.
- Onlara söylemeliyim.
- I have to tell them.
- Onlara söylemek zorundayım.
- I promise not to tell them.
- Onlara söylememeye söz veriyorum.
- I won't tell them you said that.
- Bunu söylediğini onlara söylemem.
- I should tell them.
- Onlara söylemeliyim.
- Can't we tell them about it?
- Onlara söyleyemez miyiz?
- I should've told them.
- Onlara söylemeliydim.
- I'll be sure to tell them that.
- Bunu onlara söyleyeceğimden emin olurum.
- So, have you told them yet?
- Onlara söyledin mi?
- Of course, I have to tell them.
- Elbette, onlara söylemek zorundayım.
- Why didn't somebody tell them?
- Neden kimse onlara söylemedi?
- Have you told them we're here?
- Burada olduğumuzu onlara söyledin mi?
- I'm going to have to tell them.
- Onlara söylemek zorundayım.
- I have to go tell them.
- Gidip onlara söylemeliyim.
- I'll tell them you asked.
- Sorduğunu onlara söyleyeceğim.
- I haven't told them.
- Onlara söylemedim.
- I told you not to tell them.
- Onlara söylememeni söyledim.
- Tell them your theory.
- Teorini onlara söyle.
- You didn't tell them what we wrote in that blog.
- O blogta ne yazdığımızı onlara söylemedin.
- You didn't tell them what he wrote in that article.
- O makalede ne yazdığını onlara söylemedin.
- That's why we didn't tell them.
- Onlara söylemememizin nedeni bu.
- Tell them that.
- Bunu onlara söyle.
- Why not just tell them?
- Neden onlara söylemedin?
- Don't tell them just yet.
- Henüz onlara söyleme.
- Tell them anything you want.
- İstediğin her şeyi onlara söyle.
- Should we tell them?
- Onlara söylemeli miyiz?
- Should I go tell them that?
- Bunu onlara söylemeli miyim?
- I think we should tell them.
- Sanırım onlara söylemeliyiz.
- You didn't tell them what they wrote in that blog.
- O blogda ne yazdıklarını onlara söylemediniz.
- I'll tell them right now.
- Derhal onlara söyleyeceğim.
- We still have to tell them.
- Hâlâ onlara söylemek zorundayız.
- Can't we tell them?
- Onlara söyleyemez miyiz?
- I think we should tell them.
- Bence onlara söylemeliyiz.
- We have to tell them about this.
- Bunu onlara söylemeliyiz.
- Tell them they're going to have to wait.
- Beklemek zorunda kalacaklarını onlara söyle.
- I promise not to tell them.
- Onlara söylemeyeceğime söz veriyorum.
- Promise you won't tell them.
- Onlara söylemeyeceğine söz ver.
- That's exactly what I told them.
- Onlara söylediğim tam olarak o.
- I need to tell them.
- Onlara söylemeliyim.
- Someone needs to tell them that.
- Birinin bunu onlara söylemesi gerek.
- More often than not, people believe what you tell them.
- Çoğu zaman, insanlar onlara söylediklerinize inanırlar.
- Can I tell them you'll be visiting?
- Ziyaret edeceğini onlara söyleyebilir miyim?
- I'll tell them you called.
- Aradığını onlara söyleyeceğim.
- Can you tell them I'm not in?
- İçeride olmadığımı onlara söyleyebilir misin?
- Why don't you just tell them?
- Neden onlara söylemiyorsun?
- Why do I have to tell them?
- Neden onlara söylemek zorundayım?
Show More (247)
|
