|
- Justice in the best Egyptian judicial traditions has now been done, and has been seen to be done.
- Mısır'ın en iyi yargı geleneklerine göre adalet şimdi yerini bulmuş ve yerini bulduğu görülmüştür.
- Would that not be the best way of testing our democratic commitment?
- Demokratik taahhüdümüzü test etmenin en iyi yolu bu değil midir?
- The best solution is the promotion of democracy throughout the world.
- En iyi çözüm, tüm dünyada demokrasinin teşvik edilmesidir.
- The best economic policy would be for us to maintain a moderate tax regime.
- En iyi ekonomi politikası, ılımlı bir vergi rejimini sürdürmemiz olacaktır.
- We believe this is the best way forward.
- İleriye dönük en iyi yolun bu olduğuna inanıyoruz.
- This leaves Member States sufficient options to achieve the best possible percentages.
- Bu da Üye Devletlere mümkün olan en iyi yüzdeleri elde etmek için yeterli seçenek bırakmaktadır.
- But we are being tough on you and we want to push you to meet the standards of the best.
- Ama biz size karşı sert davranıyoruz ve sizi en iyilerin standartlarını karşılamaya zorlamak istiyoruz.
- It must be simple and enable them, if they are particularly sensitive to a product, to make the best choice.
- Basit olmalı ve eğer bir ürüne karşı özellikle hassaslarsa en iyi seçimi yapmalarını sağlamalıdır.
- The best form of social policy is a good economic policy.
- Sosyal politikanın en iyi şekli iyi bir ekonomi politikasıdır.
- We have the best arguments on our side.
- Elimizde en iyi argümanlar var.
- We agree overwhelmingly that the best thing about the Convention was that it was not an Intergovernmental Conference.
- Sözleşme'nin en iyi yanının bir Hükümetlerarası Konferans olmaması olduğu konusunda büyük ölçüde hemfikiriz.
- In my country the best thing about Info-Points Europe is that they are where the people are.
- Benim ülkemde Avrupa Bilgi Noktalarının en iyi yanı insanların olduğu yerde olmalarıdır.
- That is the best we can do with the science we have.
- Elimizdeki bilimle yapabileceğimizin en iyisi budur.
- This is also the best way to maintain in future the rich diversity within the European Union.
- Bu aynı zamanda Avrupa Birliği içindeki zengin çeşitliliği gelecekte de sürdürmenin en iyi yoludur.
- The compromise that is now before us is the best that can be achieved.
- Şu anda önümüzde bulunan uzlaşma, elde edilebilecek en iyi uzlaşmadır.
- We simply carry on undeterred, not always taking the best projects forward.
- Her zaman en iyi projeleri ileriye götürmeden, yılmadan devam ediyoruz.
- But I fear there will always be differences of opinion over the best possible solution to this problem.
- Ancak korkarım ki bu soruna getirilebilecek en iyi çözüm konusunda her zaman görüş ayrılıkları olacaktır.
- I am in the best position to make the railways safe!
- Demiryollarını güvenli hale getirmek için en iyi konumdayım!
- They are clearly the best placed to disseminate information about the EU.
- AB hakkında bilgi vermek için en iyi konumda oldukları açıktır.
- As far as infringements are concerned, as we see it taking vehicles out of service is the best approach.
- İhlaller söz konusu olduğunda, gördüğümüz kadarıyla araçların hizmet dışı bırakılması en iyi yaklaşımdır.
- It is the best example, in my view, of the European Parliament addressing the concerns of voters in a practical way.
- Bana göre bu, Avrupa Parlamentosunun seçmenlerin endişelerini pratik bir şekilde ele almasının en iyi örneğidir.
- The involvement of trades union and employers is the best guarantee of success for any initiative promoting employment.
- İşçi sendikaları ve işverenlerin katılımı, istihdamı teşvik eden her türlü girişim için en iyi başarı garantisidir.
- The best way of illustrating the extent of the reform is to compare current policy with future policy.
- Reformun kapsamını göstermenin en iyi yolu, mevcut politika ile gelecekteki politikayı karşılaştırmaktır.
- Lilliputian Luxembourg has in actual fact had some of the best presidencies.
- Lilliput Lüksemburg aslında en iyi dönem başkanlıklarından bazılarına sahip olmuştur.
- The best thing would of course be if the cases described were to be drastically reduced in future.
- Elbette en iyisi, söz konusu vakaların gelecekte büyük ölçüde azaltılması olacaktır.
- The Community patent, COMPAT, is perhaps the best example.
- Topluluk patenti COMPAT, belki de en iyi örnektir.
- Accordingly, every life deserves the best possible protection and care from the cradle to the grave.
- Buna göre, her yaşam beşikten mezara kadar mümkün olan en iyi koruma ve bakımı hak etmektedir.
- The best that can be said about the Treaty is that it will only last for a year or two.
- Antlaşma hakkında söylenebilecek en iyi şey, sadece bir ya da iki yıl sürecek olmasıdır.
- This is the best way to respect the principle of subsidiarity.
- Yerindenlik ilkesine saygı göstermenin en iyi yolu budur.
- EU decision-makers should accept that a centralised solution is not always the best solution.
- AB karar alıcıları, merkezi bir çözümün her zaman en iyi çözüm olmadığını kabul etmelidir.
- So 'yes' to competition on the basis of the best services, and 'no' to competition on the basis of ownership!
- Yani en iyi hizmet temelinde rekabete 'evet', mülkiyet temelinde rekabete 'hayır'!
- We certainly want to make the best use of this opportunity.
- Bu fırsatı kesinlikle en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz.
- The best maxim is 'practice what you preach'.
- En iyi özdeyiş "ne vaaz ediyorsan onu uygula"dır.
- I look forward to the best possible collaboration with you.
- Sizinle mümkün olan en iyi işbirliğini yapmak için sabırsızlanıyorum.
- The leading group in America considers its own country to be the best in the world.
- Amerika'daki lider grup kendi ülkesini dünyanın en iyisi olarak görmektedir.
- That would surely be the best way to go about eradicating abuses such as traffic in human beings.
- İnsan ticareti gibi suistimalleri ortadan kaldırmanın en iyi yolu kesinlikle bu olacaktır.
- The question which immediately comes to mind is whether this is the best solution.
- Hemen akla gelen soru ise bunun en iyi çözüm olup olmadığıdır.
- The British Army is probably the best in the world.
- İngiliz Ordusu muhtemelen dünyanın en iyisidir.
- And yet the best you can come up with is to suggest asking these multinationals to set up ethical investment committees.
- Yine de aklınıza gelen en iyi şey, bu çok uluslu şirketlerden etik yatırım komiteleri kurmalarını istemek.
- This is the best boost for electronic messaging services and e-commerce in general.
- Bu, elektronik mesajlaşma hizmetleri ve genel olarak e-ticaret için en iyi destektir.
- We are the Europe we have built, the best thing man has given mankind.
- Biz inşa ettiğimiz Avrupa'yız, insanoğlunun insanlığa verdiği en iyi şeyiz.
- This would be the best way to pull this project out of the rut it is currently stuck in and make real progress.
- Bu projeyi içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmanın ve gerçek bir ilerleme kaydetmenin en iyi yolu bu olacaktır.
- That, in my view, is the best solution for customers and services.
- Bana göre müşteriler ve hizmetler için en iyi çözüm budur.
- The oldest workers, who are also the best paid, often pay the price of company exclusion policies.
- En iyi maaşı alan en yaşlı çalışanlar, genellikle şirket dışlama politikalarının bedelini ödemektedir.
- The key idea is that employment is the best safeguard against social exclusion and poverty.
- Ana fikir, istihdamın sosyal dışlanma ve yoksulluğa karşı en iyi güvence olduğudur.
- Indeed, even with the best preventative legislation, zero risk does not exist.
- Gerçekten de, en iyi önleyici mevzuatla bile sıfır risk mevcut değildir.
- The best rate of transposition is in Denmark, with an average of 98%.
- En iyi aktarım oranı ortalama %98 ile Danimarka'dadır.
- We are all aware that employment is the best way of achieving social integration.
- Hepimiz istihdamın sosyal bütünleşmeyi sağlamanın en iyi yolu olduğunun farkındayız.
- Despite its shortcomings, which nobody denies, the ICES advice is by far the best available.
- Kimsenin inkar etmediği eksikliklerine rağmen, ICES tavsiyesi açık ara mevcut en iyi tavsiyedir.
- As Günter Verheugen has said, this is the best prepared enlargement in the history of the Union.
- Günter Verheugen'in de dediği gibi bu, Birlik tarihindeki en iyi hazırlanmış genişlemedir.
- We believe that a more liberal market is the best way forward.
- Daha liberal bir piyasanın ileriye dönük en iyi yol olduğuna inanıyoruz.
- Those who are already infected are entitled to the best possible treatment.
- Halihazırda enfekte olanların mümkün olan en iyi tedaviyi almaya hakları vardır.
- Banning hazardous substances is the best preventive measure we can take.
- Tehlikeli maddelerin yasaklanması, alabileceğimiz en iyi önleyici tedbirdir.
- The best way of achieving prosperity in the world is through free trade.
- Dünyada refaha ulaşmanın en iyi yolu serbest ticaretten geçmektedir.
- In the meantime we have to work with the best advice we have, which is the ICES advice.
- Bu arada elimizdeki en iyi tavsiye olan ICES tavsiyesi ile çalışmak zorundayız.
- That would be the best recipe the European Parliament could recommend against terrorism and in order to achieve peace.
- Avrupa Parlamentosunun terörizme karşı ve barışa ulaşmak için önerebileceği en iyi reçete bu olacaktır.
- The creation of a European area of justice is the best contribution the Union could offer at this time.
- Avrupa adalet alanının oluşturulması, Birliğin şu anda sunabileceği en iyi katkıdır.
- They are clearly the best placed to disseminate information about the EU.
- AB hakkında bilgi yaymak için en iyi konumda oldukları açıktır.
- There is no question that employment is the best way to ensure integration.
- İstihdamın entegrasyonu sağlamanın en iyi yolu olduğuna şüphe yoktur.
- Let us hope that they put up and do so in the best possible way.
- Umalım ki bunu mümkün olan en iyi şekilde yapsınlar.
- This is the best way to steer clear of any trade wars and economic instability imported from outside Europe.
- Avrupa dışından ithal edilen ticaret savaşlarından ve ekonomik istikrarsızlıktan uzak durmanın en iyi yolu budur.
- This is the only and the best contribution France can make to what remains of Europe.
- Bu, Fransa'nın Avrupa'dan geriye kalanlara yapabileceği tek ve en iyi katkıdır.
- The fundamental and primary question is what tactics we should adopt in order to make the best progress.
- Temel ve öncelikli soru, en iyi ilerlemeyi sağlamak için hangi taktikleri benimsememiz gerektiğidir.
- The best way of achieving this to ensure that the Commission has a place in the structure of these agencies.
- Bunu başarmanın en iyi yolu, Komisyonun bu kurumların yapısında bir yeri olmasını sağlamaktır.
- The best method is to incorporate this into the country and regional strategies to secure ownership in the South.
- En iyi yöntem, Güney'de mülkiyeti güvence altına almak için bunu ülke ve bölge stratejilerine dahil etmektir.
- Democracy is the best antidote to terrorism.
- Demokrasi terörizme karşı en iyi panzehirdir.
- The best form of social policy is a good economic policy.
- Sosyal politikanın en iyi biçimi iyi bir ekonomi politikasıdır.
- Decisions like this are the best indicators of whether or not equality genuinely exists.
- Bu gibi kararlar, eşitliğin gerçekten var olup olmadığının en iyi göstergeleridir.
- With a moderate lifestyle and a period of optimism stemming from it, we hoped for the best.
- Ilımlı bir yaşam tarzı ve bundan kaynaklanan bir iyimserlik dönemiyle en iyisini umduk.
- The best strategy for amending, for changing international legislation is to pass a specific European law.
- Uluslararası mevzuatı değiştirmek için en iyi strateji, özel bir Avrupa yasası çıkarmaktır.
- The best is the enemy of the good, however.
- Ancak en iyi, iyinin düşmanıdır.
- That would, in addition, be the best way to support the IEAE.
- Ayrıca bu, IEAE'yi desteklemenin en iyi yolu olacaktır.
- We must give our troops the best, both in equipment and training.
- Askerlerimize hem teçhizat hem de eğitim konusunda en iyisini sunmalıyız.
- For its part, the Union insists on the need to create the best possible conditions for foreign investment.
- Birlik ise yabancı yatırımlar için mümkün olan en iyi koşulların yaratılması gerektiği konusunda ısrarcıdır.
- It was undoubtedly the best solution, both for providers of financial services and for the consumer.
- Hem finansal hizmet sağlayıcıları hem de tüketiciler için şüphesiz en iyi çözüm buydu.
- This will, therefore, be one of the best investments for our citizens’ future.
- Dolayısıyla bu, vatandaşlarımızın geleceği için en iyi yatırımlardan biri olacaktır.
- A few weeks later, we did the best that we could.
- Birkaç hafta sonra elimizden gelenin en iyisini yaptık.
- Let us try and make the best of it!
- Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışalım!
- Even the best early detection is of no use however if subsequent treatment is inadequate, or downright wrong.
- En iyi erken teşhis bile, sonraki tedavi yetersiz ya da düpedüz yanlışsa hiçbir işe yaramaz.
- We must try to do the best we can here.
- Burada elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmalıyız.
- However, to quote a well-known philosopher, we do not live in the best of all possible worlds.
- Ancak, tanınmış bir filozoftan alıntı yapacak olursak, mümkün olan tüm dünyaların en iyisinde yaşamıyoruz.
- Mr Kinnock has promised us the best administration in the world.
- Bay Kinnock bize dünyanın en iyi yönetimini vaat etti.
- Firstly, all the best thinking on diabetes is that special food should not be targeted at diabetics.
- Öncelikle, diyabet konusundaki en iyi düşünce, özel yiyeceklerin diyabetlileri hedef almaması gerektiğidir.
- Voting it down and quickly forgetting about it is the best option, as far as I am concerned.
- Bana kalırsa bu politikayı oylamak ve çabucak unutmak en iyi seçenek.
- The best they can do, as they well know, is to steer clear of products with fragrances in them altogether.
- Kendilerinin de çok iyi bildiği gibi, yapabilecekleri en iyi şey, içinde koku bulunan ürünlerden tamamen uzak durmaktır.
- The best is that agreement on a compromise has been successfully reached in the Council.
- En iyisi, Konseyde bir uzlaşı üzerinde başarılı bir şekilde anlaşmaya varılmış olmasıdır.
- That is the best way of fighting for the renaissance of democracy in Iraq.
- Irak'ta demokrasinin rönesansı için mücadele etmenin en iyi yolu budur.
- This leaves Member States sufficient options to achieve the best possible percentages.
- Bu da Üye Devletlere mümkün olan en iyi yüzdelere ulaşmak için yeterli seçenek bırakmaktadır.
- I believe that showing them violence on a daily basis is not the best way to do so.
- Onlara her gün şiddet göstermenin bunu yapmanın en iyi yolu olmadığına inanıyorum.
- More jobs, that is the best social policy, in general.
- Daha fazla iş, genel olarak en iyi sosyal politika budur.
- We have the best arguments on our side.
- En iyi argümanlar bizim tarafımızda.
- The best that can be said about the Treaty is that it will only last for a year or two.
- Antlaşma hakkında söylenebilecek en iyi şey, sadece bir ya da iki yıl dayanacağıdır.
- The best solution is the promotion of democracy throughout the world.
- En iyi çözüm tüm dünyada demokrasinin teşvik edilmesidir.
- The summit placed its bets on the best Europe has to offer.
- Zirve, bahislerini Avrupa'nın sunabileceği en iyi şeylere yatırdı.
- I am firmly convinced that kicking the habit is the best way of achieving a healthier life.
- Alışkanlıktan kurtulmanın daha sağlıklı bir yaşama ulaşmanın en iyi yolu olduğuna kesinlikle inanıyorum.
- It creates the opportunity to use a budget over several years to make the best possible use of resources.
- Bu, kaynakların mümkün olan en iyi şekilde kullanılması için birkaç yıl boyunca bütçe kullanma fırsatı yaratmaktadır.
- I am in the best position to make the railways safe.
- Demiryollarını güvenli hale getirmek için en iyi konumdayım.
- Perhaps in the modern age such markets are no longer the best way of dealing with the trade in animals.
- Belki de modern çağda bu tür pazarlar artık hayvan ticaretiyle başa çıkmanın en iyi yolu değildir.
- The results of the negotiations do, we feel, reflect the best possible outcome and a fair agreement.
- Müzakerelerin sonuçlarının mümkün olan en iyi sonucu ve adil bir anlaşmayı yansıttığını düşünüyoruz.
- It was one of the best football matches I have ever attended.
- Hayatımda izlediğim en iyi futbol maçlarından biriydi.
- Clear and swift decisions are the best way of reassuring victims of the outcome of their claim.
- Açık ve hızlı kararlar, mağdurlara taleplerinin sonucu konusunda güven vermenin en iyi yoludur.
- The European Union is the best placed organisation to provide a global response to the fight against terrorism.
- Avrupa Birliği, terörle mücadeleye küresel bir yanıt verebilecek en iyi konumdaki örgüttür.
- Our job is to make the best deal that science allows.
- Bizim işimiz bilimin izin verdiği en iyi anlaşmayı yapmak.
- Would that not be the best way of testing our democratic commitment?
- Demokratik kararlılığımızı test etmenin en iyi yolu bu değil midir?
- The best part of the Environmental Action Programme for me is the concentration on better implementation.
- Benim için Çevre Eylem Programının en iyi yanı, daha iyi uygulama üzerine yoğunlaşmasıdır.
- So this proposal is the best way to achieve price transparency and to ensure a level playing field.
- Dolayısıyla bu teklif, fiyat şeffaflığını sağlamanın ve eşit bir mücadele alanı oluşturmanın en iyi yoludur.
- Parliament has insisted on the best possible utilisation of funds for this purpose.
- Parlamento bu amaçla fonların mümkün olan en iyi şekilde kullanılması konusunda ısrarcı olmuştur.
- We agree overwhelmingly that the best thing about the Convention was that it was not an Intergovernmental Conference.
- Sözleşme'nin en iyi yanının bir Hükûmetlerarası Konferans olmaması olduğu konusunda büyük ölçüde hemfikiriz.
- This is obviously the best way for them to secure a better social and economic future.
- Daha iyi bir sosyal ve ekonomik geleceği güvence altına almalarının en iyi yolunun bu olduğu açıktır.
- Lilliputian Luxembourg has in actual fact had some of the best presidencies.
- Lilliput Lüksemburg aslında en iyi başkanlıklardan bazılarına sahip olmuştur.
- The best case scenario is that there will be no change in the consumption of cigarettes.
- En iyi senaryo, sigara tüketiminde hiçbir değişiklik olmayacağıdır.
- Innovation is also the best guarantee for retaining employment in the packaging industry.
- İnovasyon aynı zamanda ambalaj sektöründe istihdamı korumanın da en iyi garantisidir.
- Winston Churchill once said that democracy can be inconvenient, but it is the best system we know.
- Winston Churchill bir keresinde demokrasinin sakıncalı olabileceğini ama bildiğimiz en iyi sistem olduğunu söylemişti.
- We believe that a results-oriented dialogue and humanitarian aid are the best means of achieving that objective.
- Sonuç odaklı bir diyalog ve insani yardımın bu hedefe ulaşmanın en iyi yolu olduğuna inanıyoruz.
- What is now upon the table seems the best possible deal that the Turkish Cypriots can ever expect.
- Şu anda masada olan, Kıbrıslı Türklerin bekleyebileceği en iyi anlaşma gibi görünüyor.
- We base that on the best available scientific knowledge.
- Bunu mevcut en iyi bilimsel bilgiye dayandırıyoruz.
- A concerted effort by regional partners and international organisations is the best way forward.
- Bölgesel ortaklar ve uluslararası örgütler tarafından ortak bir çaba gösterilmesi ileriye dönük en iyi yoldur.
- Given the opposition by the Council to date, this is the best solution.
- Konsey'in bugüne kadarki muhalefeti göz önüne alındığında, bu en iyi çözümdür.
- The slide away from democracy can start with the best of intentions.
- Demokrasiden uzaklaşma en iyi niyetlerle başlayabilir.
- It creates the opportunity to use a budget over several years to make the best possible use of resources.
- Kaynakların mümkün olan en iyi şekilde kullanılması için birkaç yıllık bir bütçe kullanma fırsatı yaratır.
- This really was the best solution, and will spare us a great deal of inconvenience and conflict.
- Bu gerçekten de en iyi çözümdü ve bizi büyük bir sıkıntı ve çatışmadan kurtaracak.
- It provides that the advice given by an intermediary has to be based on the best possible advice principle.
- Bir aracı tarafından verilen tavsiyenin mümkün olan en iyi tavsiye ilkesine dayanması gerektiğini öngörmektedir.
- This is the best support we can give to European democracy.
- Bu, Avrupa demokrasisine verebileceğimiz en iyi destektir.
- We look forward to 17 October with great interest and wish the Danish Presidency and ourselves all the best for it.
- 17 Ekim'i büyük bir ilgiyle bekliyor ve Danimarka Başkanlığına ve kendimize en iyi dileklerimizi sunuyoruz.
- That is why the EU must adopt a coherent approach when determining the best way to promote respect for human rights.
- Bu nedenle AB, insan haklarına saygıyı teşvik etmenin en iyi yolunu belirlerken tutarlı bir yaklaşım benimsemelidir.
- That is the best we can do with the science we have.
- Elimizdeki bilimle yapabileceğimizin en iyisi bu.
- Our special report, and the report now before us, are the fruit of the best kind of cooperation.
- Özel raporumuz ve şu anda önümüzde bulunan rapor, en iyi türden bir işbirliğinin meyvesidir.
- Many thanks and I wish her all the best.
- Çok teşekkürler ve ona her şeyin en iyisini diliyorum.
- Let us try and make the best of it.
- Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışalım.
- The best solution would be to put it into the budget as a whole.
- En iyi çözüm, bunu bir bütün olarak bütçeye dahil etmek olacaktır.
- The best thing society can do to help is not to increase access to drugs of any type.
- Toplumun yardımcı olmak için yapabileceği en iyi şey, herhangi bir tür uyuşturucuya erişimi arttırmamaktır.
- If you are really trying to get the best result, then there are two things you have to do.
- Eğer gerçekten en iyi sonucu elde etmeye çalışıyorsanız, o zaman yapmanız gereken iki şey var.
- Let us hope that they put up and do so in the best possible way.
- Umalım ki bunu mümkün olan en iyi şekilde ortaya koysunlar ve yapsınlar.
- You can only try to develop the best possible system of traceability.
- Sadece mümkün olan en iyi izlenebilirlik sistemini geliştirmeye çalışabilirsiniz.
- The implementation of this test in the EU will ensure the best possible environmental controls on these vehicles.
- Bu testin AB'de uygulanması, bu araçlar üzerinde mümkün olan en iyi çevresel kontrollerin yapılmasını sağlayacaktır.
- What is worse, a bonus is offered for the best reform students.
- Daha da kötüsü, en iyi reform öğrencileri için bir ikramiye teklif ediliyor.
- What is now upon the table seems the best possible deal that the Turkish Cypriots can ever expect.
- Şu anda masada olan, Kıbrıslı Türklerin bekleyebileceği en iyi anlaşma gibi görünmektedir.
- So this proposal is the best way to achieve price transparency and to ensure a level playing field.
- Dolayısıyla bu teklif, fiyat şeffaflığını sağlamanın ve eşit bir oyun alanı oluşturmanın en iyi yoludur.
- I believe that the candidate countries must be given a place, the best possible place in this convention.
- Bu kongrede aday ülkelere mümkün olan en iyi şekilde yer verilmesi gerektiğine inanıyorum.
- Naturally, that would be the best place for it to be located.
- Doğal olarak burası yerleştirilmesi için en iyi yer olacaktır.
- Some of the best travel agents who have served the Members of this House are going to leave.
- Bu Meclisin Üyelerine hizmet veren en iyi seyahat acentelerinden bazıları ayrılıyor.
- His passivity is the best guarantee for permanent charges and continuing frustration.
- Pasifliği, kalıcı suçlamalar ve sürekli hayal kırıklığı için en iyi garantidir.
- We believe this is the best way forward.
- Bunun ileriye dönük en iyi yol olduğuna inanıyoruz.
- It must be simple and enable them, if they are particularly sensitive to a product, to make the best choice.
- Basit olmalı ve bir ürüne karşı özellikle hassas olmaları halinde en iyi seçimi yapmalarını sağlamalıdır.
- Thirdly, we want the best possible service.
- Üçüncüsü, mümkün olan en iyi hizmeti istiyoruz.
- The best solution would be to delete the paragraph.
- En iyi çözüm bu paragrafı silmek olacaktır.
- It is often forgotten, that the European Union is the best example in the history of the world of conflict resolution.
- Avrupa Birliği'nin dünya tarihinde çatışma çözümüne en iyi örnek olduğu çoğu zaman unutulmaktadır.
- In my opinion this was a rushed gesture, and I did not see it as the best way of resolving the matter.
- Bana göre bu aceleye getirilmiş bir jestti ve meseleyi çözmenin en iyi yolu olarak görmedim.
- The Community patent, COMPAT, is perhaps the best example.
- Topluluk patenti, COMPAT, belki de en iyi örnektir.
- The new strategy on chemical products launched by your services is the best example of this.
- Hizmetleriniz tarafından başlatılan kimyasal ürünlere ilişkin yeni strateji bunun en iyi örneğidir.
- And I would also like to wish Jacob Söderman all the best for his Iberian retirement.
- Ayrıca Jacob Söderman'a İberya'daki emekliliği için en iyi dileklerimi sunmak istiyorum.
- The best form of prevention remains the guarantee of good housing and working conditions, nutrition and health.
- En iyi önleme biçimi, iyi barınma ve çalışma koşullarının, beslenme ve sağlığın garanti altına alınmasıdır.
- Its record in the transportation of dangerous goods is amongst the best.
- Tehlikeli malların taşınması konusundaki sicili en iyiler arasındadır.
- A free vote in Parliament is not always the best solution in this connection.
- Parlamentoda serbest bir oylama bu bağlamda her zaman en iyi çözüm değildir.
- The best they can do, as they well know, is to steer clear of products with fragrances in them altogether.
- Yapabilecekleri en iyi şey, çok iyi bildikleri gibi, içinde koku olan ürünlerden tamamen uzak durmaktır.
- The compromise is not the best possible one, but is nevertheless an acceptable solution.
- Bu uzlaşma mümkün olan en iyi çözüm değildir, ancak yine de kabul edilebilir bir çözümdür.
- Lilliputian Luxembourg has, in actual fact, had some of the best presidencies.
- Lilliput Lüksemburg aslında en iyi başkanlık dönemlerinden bazılarına sahip olmuştur.
- Innovation is also the best guarantee for retaining employment in the packaging industry.
- Yenilikçilik aynı zamanda ambalaj sektöründe istihdamın korunmasının da en iyi garantisidir.
- We must commit ourselves to the best interests of our citizens and users.
- Vatandaşlarımızın ve kullanıcılarımızın menfaatlerini en iyi şekilde gözetmeliyiz.
- We must take the best from each of our countries.
- Ülkelerimizin her birinden en iyisini almalıyız.
- I believe that the common position is the best policy instrument we now have for Cuba.
- Ortak tutumun Küba için şu anda elimizdeki en iyi politika aracı olduğuna inanıyorum.
- Those who are already infected are entitled to the best possible treatment.
- Halihazırda hastalığa yakalanmış olanlar mümkün olan en iyi tedaviyi alma hakkına sahiptir.
- This journey of resistance is part of the best of European heritage.
- Bu direniş yolculuğu en iyi Avrupa mirasının bir parçasıdır.
- That would, in addition, be the best way to support the IEAE.
- Ayrıca UAEK'yi desteklemenin en iyi yolu da bu olacaktır.
- The question which immediately comes to mind is whether this is the best solution.
- Hemen akla gelen soru, bunun en iyi çözüm olup olmadığıdır.
- Consequently, it is considered that the solution that has been reached is the best and perhaps the only one possible.
- Sonuç olarak, ulaşılan çözümün mümkün olan en iyi ve belki de tek çözüm olduğu düşünülmektedir.
- We intend to make the best progress we possibly can with the work, and if possible complete it in November.
- Çalışmalarda elimizden gelen en iyi ilerlemeyi kaydetmek ve mümkünse Kasım ayında tamamlamak niyetindeyiz.
- The negotiating position of the Commission is that we want to achieve the best possible outcome for public health.
- Komisyon'un müzakere konusundaki, halk sağlığı için mümkün olan en iyi sonuca ulaşmak istediğimiz yönündedir.
- Plants supervised by the public authorities are surely the best safeguard.
- Kamu otoriteleri tarafından denetlenen tesisler kesinlikle en iyi güvencedir.
- These methods are dictated by common sense and are the best possible way to prevent the development of new diseases.
- Bu yöntemler sağduyu ile belirlenmiştir ve yeni hastalıkların gelişmesini önlemenin mümkün olan en iyi yoludur.
- It is in this Convention that we will be able to find the best solutions to Europe's most serious problems.
- Avrupa'nın en ciddi sorunlarına en iyi çözümleri bu Kongre'de bulabileceğiz.
- This is a solution which will only bear fruit in the very long term, but it is the best one there is.
- Bu sadece çok uzun vadede meyvelerini verecek bir çözümdür, ancak var olan en iyi çözümdür.
- The victims are in the best position to be able to provide this type of information to the authorities.
- Mağdurlar, yetkililere bu tür bilgileri verebilecek en iyi konumdadır.
- In my country the best thing about Info-Points Europe is that they are where the people are.
- Benim ülkemde Avrupa Bilgi Merkezlerinin en iyi yanı insanların olduğu yerde bulunmalarıdır.
- I totally agree that the best solution for Angola is to take advantage of this country's enormous potential.
- Angola için en iyi çözümün bu ülkenin muazzam potansiyelinden faydalanmak olduğuna tamamen katılıyorum.
- I believe this is the best way of proceeding.
- Bunun en iyi ilerleme yolu olduğuna inanıyorum.
- If we are to achieve the best results, we have to combine virtual mobility and physical mobility.
- Eğer en iyi sonuçları elde etmek istiyorsak, sanal hareketlilik ile fiziksel hareketliliği birleştirmeliyiz.
- It may be that a further stage is needed to enable us to find the best way forward.
- İleriye dönük en iyi yolu bulabilmemiz için bir başka aşamaya daha ihtiyaç duyulabilir.
- Being able to scrutinise the administration effectively is the best protection against irregularities.
- Yönetimi etkin bir şekilde denetleyebilmek, usulsüzlüklere karşı en iyi korumadır.
- If we act decisively, the best is yet to come.
- Kararlılıkla hareket edersek, en iyisi henüz gelmedi.
- The best form of cooperation would be if pipelines were built linking Russia and the EU.
- En iyi işbirliği şekli Rusya ve AB'yi birbirine bağlayan boru hatlarının inşa edilmesi olacaktır.
- As we want to offer the best service possible, we set great store on compatibility with other systems from the outset.
- Mümkün olan en iyi hizmeti sunmak istediğimizden en başından itibaren diğer sistemlerle uyumluluğa büyük önem veriyoruz.
- The best way of doing this is to keep in reserve those positions that the Commission urgently needs.
- Bunu yapmanın en iyi yolu, Komisyon'un acilen ihtiyaç duyduğu pozisyonları yedekte tutmaktır.
- If you are really trying to get the best result, then there are two things you have to do.
- Eğer gerçekten en iyi sonucu elde etmeye çalışıyorsanız, yapmanız gereken iki şey vardır.
- This must be the best attended fisheries debate on record.
- Bu, kayıtlara geçen en iyi katılımlı balıkçılık tartışması olmalı.
- He has extracted the best out of the situation.
- Durumdan en iyi şekilde yararlandı.
- Plants supervised by the public authorities are surely the best safeguard.
- Kamu yetkilileri tarafından denetlenen tesisler kesinlikle en iyi güvencedir.
- The best visibility is obtained by running an effective and professional operation.
- En iyi görünürlük, etkili ve profesyonel bir operasyon yürütmekle elde edilir.
- The role of umpire leads to neutrality and neutrality in crises is not the best option.
- Hakem rolü tarafsızlığa yol açar ve krizlerde tarafsızlık en iyi seçenek değildir.
- We realise that the situation in Egypt is one of the best, or least bad in that area.
- Mısır'daki durumun bu alandaki en iyi ya da en az kötü durumlardan biri olduğunun farkındayız.
- What is worse, a bonus is offered for the best reform students.
- Daha da kötüsü, en iyi reform öğrencileri için bir ikramiye önerilmektedir.
- We have to use them in the best possible way.
- Bunları mümkün olan en iyi şekilde kullanmalıyız.
- The steady increase in the number of complaints is the best proof that the Ombudsman is better and better known.
- Şikayet sayısındaki istikrarlı artış, Ombudsmanın daha iyi ve daha iyi tanındığının en iyi kanıtıdır.
- Every Christmas is indeed the best song ever played by the whole family.
- Every Christmas gerçekten de tüm aile tarafından çalınan en iyi şarkı.
- The best permanent solution is upgrading to a more modern web browser, if possible.
- En iyi kalıcı çözüm, mümkünse daha modern bir web tarayıcısına yükseltmektir.
- Before buying, check out our recommendations for the best ones today.
- Satın almadan önce, bugünün en iyileri için önerilerimize göz atın.
- It is the best social forum for depressed people to interact with one another.
- Depresyondaki insanların birbirleriyle etkileşime geçmeleri için en iyi sosyal forumdur.
- It is one of the best places to begin in affiliate marketing.
- Satış ortaklığına başlamak için en iyi noktalardan biridir.
- During these times of inflation, this is the best option.
- Bu enflasyon zamanlarında, bu en iyi seçenek.
- Unfortunately, even the best heating system can break down occasionally.
- Ne yazık ki, en iyi ısıtma sistemi bile zaman zaman bozulabilir.
- Putin is the best president the country has ever had.
- Putin, bu ülkenin bugüne kadar sahip olduğu en iyi lider.
- You may have to move around a bit for the best effect.
- En iyi etkiyi elde etmek için biraz hareket etmeniz gerekebilir.
- We work fast and determinedly in order to manufacture the best products.
- En iyi ürünleri üretebilmek için hızlı ve kararlı bir şekilde çalışıyoruz.
- So, it is recommended that you use the best marketing techniques.
- Bu yüzden en iyi pazarlama tekniklerini kullanmanız tavsiye edilir.
- We work fast and determinedly in order to manufacture the best products.
- En iyi ürünleri üretmek için hız ve azimle çalışıyoruz.
- We recommend using your local servers for the best effect.
- En iyi sonuç için yerel ağınızı kullanmanızı öneririz.
- Pyrex is the best known trade name of borosilicate glass.
- Pyrex, borosilikat camının bilinen en iyi ticari adıdır.
- From time to time, even the best AC unit will break down.
- Zaman zaman en iyi klima ünitesi bile bozulabilir.
- Another thing that makes Chrome one of the best web browser applications is multi-device support.
- Chrome'u en iyi web tarayıcı uygulamalarından biri yapan bir başka şey de çoklu cihaz desteğidir.
- This just isn't the best time to be working for a cause.
- Bu bir amaç uğruna çalışmak için en iyi zaman değil.
- So, it is recommended that you use the best marketing techniques.
- Bu nedenle en iyi satış tekniklerini kullanmanız önerilir.
- You may have to move around a bit for the best effect.
- En iyi etkiyi görmek için biraz hareket etmeniz gerekebilir.
- Putin is the best president the country has ever had.
- Putin ülkenin sahip olduğu en iyi başkandır.
- We work fast and determinedly in order to manufacture the best products.
- En iyi ürünleri üretmek için hızlı ve kararlı bir şekilde çalışıyoruz.
- We recommend using your local servers for the best effect.
- En iyi etki için yerel sunucularınızı kullanmanızı öneririz.
- He's such a nice guy and I hope the best for him.
- Harika bir insan ve onun için en iyisini dilerim.
- Here are six of the best free Chrome VPNs to check out.
- İşte göz atmanız gereken en iyi altı ücretsiz Chrome VPN'i.
- Most compelling evidence that the company is one of the best.
- Şirketin en iyilerden biri olduğuna dair en ikna edici kanıt.
- You may have to move around a bit for the best effect.
- En iyi sonucu almak için biraz hareket etmen gerekebilir.
- I figured this would be the best place to see it.
- Bunu görebileceğim en iyi yerin burası olacağını düşündüm.
- They help in clean burning and are probably the best way to replenish the existing stock of natural resources.
- Bunlar temiz yakmaya yardımcı olur ve muhtemelen mevcut doğal kaynak stokunu yenilemenin en iyi yoludur.
- It is one of the best places to begin in affiliate marketing.
- Bağlı kuruluş pazarlamasına başlamak için en iyi yerlerden biridir.
- The best thing that's happened in this place is our meeting one another.
- Burada gerçekleşen en iyi şey birbirimizle karşılaşmamızdır.
- Every Christmas is indeed the best song ever played by the whole family.
- Every Christmas gerçekten de ailece çalınan en iyi şarkıdır.
- The importance of having the best support system is needed in times like these.
- Böyle zamanlarda en iyi destek sistemine sahip olmanın önemi ortaya çıkıyor.
- She told me he was the best trainer she had worked with.
- Bana onun çalıştığı en iyi eğitmen olduğunu söyledi.
- Putin is the best president the country has ever had.
- Putin ülkenin şimdiye kadar sahip olduğu en iyi başkan.
- Tom has the best coin collection I've ever seen.
- Tom şimdiye kadar gördüğüm en iyi madeni para koleksiyonuna sahip.
- It's indisputably the best method.
- O tartışmasız en iyi yöntem.
- April is the best time to plant most of your vegetable seeds.
- Nisan ayı sebze tohumlarınızın çoğunu ekmek için en iyi zamandır.
- I was one of the best students in the class.
- Sınıfın en iyi öğrencilerinden biriydim.
- The best way to learn French is to live in a French-speaking country.
- Fransızca öğrenmenin en iyi yolu Fransızca konuşulan bir ülkede yaşamaktır.
- He made the best of the opportunity.
- Fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
- We'll do the best we can.
- Elimizden gelenin en iyisini yapacağız.
- Prevention is always the best solution.
- Önlemek her zaman en iyi çözümdür.
- She likes nothing but the best.
- En iyisinden başka hiçbir şeyi sevmez.
- Listen and choose the best answer.
- Dinleyin ve en iyi cevabı seçin.
- Who is the best singer in our company?
- Şirketimizdeki en iyi şarkıcı kimdir?
- If you want to lose weight, the best thing to do is to eat properly and get a lot of exercise.
- Kilo vermek istiyorsan yapacak en iyi şey uygun şekilde yemek ve çok egzersiz yapmak.
- You've done the best you can do.
- Yapabileceğinin en iyisini yaptın.
- You're the best dad ever.
- Sen en iyi babasın.
- Let's hope for the best!
- En iyisini umalım!
- This is the best seafood restaurant in the neighborhood.
- Bu civardaki en iyi deniz ürünleri restoranı.
- I'm tired of making the best of things.
- Her şeyin en iyisini yapmaktan yoruldum.
- It is the best fish and seafood restaurant in the city.
- Kentteki en iyi balık ve deniz ürünleri restoranıdır.
- I'm not the best songwriter.
- Ben en iyi şarkı yazarı değilim.
- Is this really the best place to be doing this?
- Bu bunu yapmak için gerçekten en iyi yer mi?
- What's the best way to get downtown from here?
- Buradan şehir merkezine gitmek için en iyi yol nedir?
- That's not the best example.
- O en iyi örnek değil.
- Beyond the shadow of a doubt, this is the best.
- Şüpheye yer bırakmayacak şekilde, bu en iyisi.
- I'm not sure what's the best way to disentangle this.
- Bundan kurtulmanın en iyi yolunun ne olduğundan emin değilim.
- Tom is the best runner.
- Tom en iyi koşucudur.
- Kylie Minogue is the best singer I've ever heard!
- Kylie Minogue, şimdiye kadar duyduğum en iyi şarkıcıdır!
- Japan is the best country in the world.
- Japonya dünyadaki en iyi ülkedir.
- This is one of the best local newspapers.
- Bu en iyi yerel gazetelerden biridir.
- He sprang from one of the best families in the north.
- O, kuzeydeki en iyi ailelerin birinden gelmiştir.
- Dan is the best in Tatoeba.
- Tatoeba'nın en iyisi Dan'dır.
- That's the best way we can do now.
- Şu anda takip edebileceğimiz en iyi yol bu.
- The best way to learn to swim is to swim.
- Yüzmeyi öğrenmenin en iyi yolu yüzmektir.
- This is one of the best schools in the country.
- Bu ülkedeki en iyi okullardan biri.
- You deserve nothing but the best.
- Sen en iyisinden başka bir şey hak etmiyorsun.
- The best thing would be for you to do the work yourself.
- En iyisi bu işi kendiniz yapmanız.
- It was one of the best days of my life.
- Bu, hayatımın en iyi günlerinden biriydi.
- Layla thought that Sami was the best thing in her life.
- Leyla, Sami'nin hayatındaki en iyi şey olduğunu düşünüyordu.
- We're the best.
- Biz en iyisiyiz.
- It's the best thing I ever did.
- Şimdiye dek yaptığım en iyi şey.
- He is the best for this project.
- O, bu proje için en iyisidir.
- That was the best movie I've ever seen.
- İzlediğim en iyi filmdi.
- Tom is one of the best carpenters I know.
- Tom tanıdığım en iyi marangozlardan biri.
- I think this is the best way to do it.
- Bence bunu yapmanın en iyi yolu bu.
- Tom is the best barber in town.
- Tom şehirdeki en iyi berberdir.
- Is this the best you could do?
- Bu yapabileceğiniz en iyi şey midir?
- What's the best way for me to get a passport?
- Pasaport almam için en iyi yol nedir?
- The best part of Japan are their video games.
- Japonya'nın en iyi parçası, video oyunlarıdır.
- His boast that he is the best pitcher is true.
- En iyi atıcı olmasıyla övündüğü doğrudur.
- Communities.com is one of the best websites to make new friends.
- Communities.com yeni arkadaşlar edinmek için en iyi web sitelerinden biridir.
- Tom and Mary are both determined to make the best of this situation.
- Tom ve Mary bu durumu en iyi şekilde değerlendirmeye kararlı.
- You did the best you could.
- Elinden gelenin en iyisini yaptın.
- I'm hoping the best for you.
- Sizin için en iyisini umuyorum.
- I wish Tom all the best for the future.
- Tom'a gelecek için en iyisini diliyorum.
- Tom is the best basketball player I've ever seen.
- Tom şu ana kadar gördüğüm en iyi basketbol oyuncusu.
- A lot of people say Tom is the best player on our team.
- Birçok kişi Tom'un takımımızdaki en iyi oyuncu olduğunu söylüyor.
- The best way to observe fish is to become a fish.
- Balıkları gözlemlemenin en iyi yolu bir balık olmaktır.
- Empty places produce the best echoes.
- Boş yerler en iyi yankıyı üretir.
- This is the best pizza I've ever eaten.
- Bu şimdiye kadar yediğim en iyi pizza.
- Japan is the best country under the sun.
- Japonya yeryüzündeki en iyi ülkedir.
- Let's make the best of this.
- Elimizden gelenin en iyisini yapalım.
- It's the best house in town.
- Kasabadaki en iyi ev bu.
- What's the best way to deal with stupid people?
- Aptal insanlarla başa çıkmanın en iyi yolu nedir?
- From my point of view, Australia is one of the best countries in the world.
- Benim bakış açıma göre Avustralya dünyanın en iyi ülkelerinden biri.
- Let's hope for the best.
- En iyisini umalım.
- He is the best runner.
- En iyi koşucu o.
- I'll just do the best job I can.
- Elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- I believe this is the best choice.
- Bunun en iyi seçenek olduğuna inanıyorum.
- The best approach to Lisbon is by sea.
- Lizbon'a en iyi ulaşım, deniz yoluyla olur.
- You guys are the best.
- Siz en iyisiniz.
- In the event of misfortune, celebrations are the best.
- Talihsizlik durumunda, kutlamalar en iyisidir.
- I did the job to the best of my ability.
- Yeteneğim dahilinde işi en iyi şekilde yaptım.
- This is the best kushikatsu restaurant in Osaka.
- Burası Osaka'daki en iyi kuşikatsu restoranı.
- I don't think this is the best time to talk to Tom.
- Bunun Tom'la konuşmak için en iyi zaman olduğunu sanmıyorum.
- Tom was one of the best.
- Tom en iyilerden biriydi.
- Tom is trying to make the best of a bad situation.
- Tom kötü bir durumdan en iyi şekilde fayda sağlamaya çalışıyor.
- Tom thinks he's the best French teacher here.
- Tom burada en iyi Fransız öğretmeni olduğunu düşünüyor.
- My dad is the best dad in the world.
- Benim babam dünyanın en iyi babası.
- What’s the best way to go there?
- Oraya gitmenin en iyi yolu nedir?
- This is the best idea.
- En iyi fikir bu.
- You're the best mom in the world.
- Sen dünyanın en iyi annesisin.
- Layla thought that Sami was the best thing in her life.
- Layla, Sami'nin hayatındaki en iyi şey olduğunu düşünüyordu.
- It's the best score up to now.
- O, şu ana kadarki en iyi skordur.
- I think Tom did the best he could.
- Bence Tom yapabileceğinin en iyisini yaptı.
- You learned from the best.
- En iyisinden öğrendiniz.
- What's the best way to get there?
- Oraya gitmenin en iyi yolu nedir?
- These are truly the best products.
- Bunlar gerçekten en iyi ürünlerdir.
- Experience is the best teacher.
- Deneyim en iyi öğretmendir.
- I've learned by experience that this is the best way.
- Bunun en iyi yol olduğunu tecrübe ederek öğrendim.
- I think that was one of the best movies I've ever seen.
- Bence şimdiye kadar izlediğim en iyi filmlerden biriydi.
- The corruption of the best is the worst.
- En iyinin bozulması en kötüsüdür.
- This is by far the best of all of these.
- Bu, açık ara farkla bunların hepsinin en iyisidir.
- He is by far the best student.
- Açık ara en iyi öğrencidir.
- That's the best I can do.
- Yapabileceğimin en iyisi bu.
- Tom is doing the best he can.
- Tom elinden gelenin en iyisini yapıyor.
- Fall is the best season for sports.
- Sonbahar spor için en iyi mevsimdir.
- The best thing to do is to ask an expert to repair it.
- Yapılacak en iyi şey bir uzmandan tamir etmesini istemektir.
- I told you I'm the best.
- Sana en iyisi olduğumu söylemiştim.
- I did the job to the best of my ability.
- İşi elimden gelen en iyi şekilde yaptım.
- The best is often the enemy of the good.
- En iyi, genellikle iyinin düşmanıdır.
- I will take this tie, as it seems to be the best.
- En iyisi gibi göründüğü için bu kravatı alacağım.
- What's the best way to get over a cold?
- Soğuk algınlığını atlatmanın en iyi yolu nedir?
- For me, they are the best.
- Benim için onlar en iyisi.
- The best way to get rid of stress is to do a little exercise.
- Stresten kurtulmak için en iyi yol biraz egzersiz yapmaktır.
- What's the best way to get to the airport from here?
- Buradan havaalanına gitmenin en iyi yolu nedir?
- Tom is the best man in his field.
- Tom, alanındaki en iyi adamdır.
- As I see it, that is the best way.
- Gördüğüm kadarıyla, en iyi yol bu.
- For the best hamburger in town, go to Chuck's Diner.
- Şehirdeki en iyi hamburger için Chuck's Diner'a gidin.
- This is the best guitar in the store.
- Bu, mağazadaki en iyi gitar.
- Tom isn't the best person for the job.
- Tom bu iş için en iyi kişi değil.
- What's the best way to punish a dog?
- Bir köpeği cezalandırmanın en iyi yolu nedir?
- I think this is the best meal I've ever eaten.
- Sanırım bu şimdiye kadar yediğim en iyi yemek.
- Where's the best place to do that?
- Bunu yapmak için en iyi yer nerede?
- Let us hope for the best.
- En iyisini umalım.
- Tom is the best player on our team.
- Tom takımımızda en iyi oyuncu.
- Tom knew he was the best player on the team.
- Tom takımda en iyi oyuncu olduğunu biliyordu.
- The best way to solve unemployment is to work.
- İşsizliği çözmenin en iyi yolu çalışmaktır.
- In football, it isn't always the best team or the team that played the best that wins.
- Futbolda kazanan her zaman en iyi oynayan ya da en iyi kadroya sahip olan takım olmaz.
- This ink is the best.
- Bu mürekkep en iyisi.
- Is this the best we can do?
- Elimizden gelenin en iyisi bu mu?
- What's the best way to say this in French?
- Bunu Fransızca söylemenin en iyi yolu nedir?
- Which one is the best?
- Hangisi en iyisi?
- As I see it, that is the best way.
- Bence, o en iyi yoldur.
- Renting a car was the best option.
- Araba kiralamak en iyi seçenekti.
- The best approach to Lisbon is by sea.
- Lizbon'a en iyi ulaşım, deniz yoluyladır.
- This is the best restaurant that I know.
- Bu bildiğim en iyi restoran.
- We use only the best brand of wine.
- Sadece en iyi marka şarabı kullanırız.
- Insist on the best.
- En iyisinde ısrar et.
- Mayuko always wants the best.
- Mayuko, her zaman en iyisi istiyor.
- Where's the best place to do that?
- Bunu yapmak için en iyi yer neresi?
- What's the best way to chop an onion?
- Bir soğanı doğramanın en iyi yolu nedir?
- We do the best we can.
- Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz.
- I have to make the best of that small room.
- O ufak odayı en iyi şekilde kullanmalıyım.
- What's the best way to contact Tom?
- Tom ile iletişime geçmenin en iyi yolu nedir?
- Let's make the best of it.
- Elimizden gelenin en iyisini yapalım.
- He is by far the best student.
- O, açık ara farkla en iyi öğrencidir.
- Tom is the best tennis player I know.
- Tom tanıdığım en iyi tenisçi.
- They picked out the best two works.
- Onlar en iyi iki eseri seçti.
- The best way to learn is to make mistakes.
- Öğrenmenin en iyi yolu hata yapmaktır.
- Tatoeba is the best Esperanto school in the world.
- Tatoeba, dünyadaki en iyi Esperanto okuludur.
- This is one of the best places to eat in town.
- Burası şehirde yemek yenebilecek en iyi yerlerden biri.
- Becky is by far the best nurse in the whole hospital.
- Becky tüm hastanedeki en iyi hemşire.
- Tom is by far the best player on our team.
- Tom açık ara takımımızdaki en iyi oyuncu.
- Layla bought the best dresses.
- Leyla en iyi elbiseleri satın aldı.
- We're the best at what we do.
- Biz yaptığımız işte en iyiyiz.
- Education is the best antidote against violence.
- Eğitim, şiddete karşı en iyi panzehirdir.
- Ariana Grande is one of the best pop musical artists in the United States.
- Ariana Grande, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en iyi pop müzik sanatçılarından biridir.
- I'm not the best songwriter.
- Ben en iyi şarkı sözü yazarı değilim.
- The best way to get rid of stress is to do a little exercise.
- Stresten kurtulmanın en iyi yolu biraz egzersiz yapmaktır.
- This is one of the best restaurants in the city.
- Bu, şehirdeki en iyi restoranlardan biridir.
- Tom is one of the best dancers I've ever seen.
- Tom gördüğüm en iyi dansçılardan biri.
- Surgery is the best solution.
- Ameliyat en iyi çözümdür.
- We are the best.
- Biz en iyiyiz.
- Example is the best precept.
- Örnek en iyi ilkedir.
- Fadil thinks he's the best Arabic teacher here.
- Fadil buradaki en iyi Arapça öğretmeninin kendisi olduğunu sanıyor.
- I'm trying to make it the best that I can.
- Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.
- This is by far the best method.
- Bu şimdiye kadarki en iyi yöntemdir.
- He is supposed to be the best doctor in the town.
- Şehirdeki en iyi doktor olması gerekiyor.
- We have the best team ever.
- Gelmiş geçmiş en iyi takıma sahibiz.
- Tom knows where to go to get the best prices.
- Tom en iyi fiyatları almak için nereye gideceğini biliyor.
- They say he's the best tennis player.
- Onun en iyi tenis oyuncusu olduğunu söylüyorlar.
- Tom always says the best way to ruin a good cup of coffee is to put cream and sugar in it.
- Tom her zaman iyi bir fincan kahveyi mahvetmenin en iyi yolunun içine krema ve şeker koymak olduğunu söylüyor.
- I think that's the best answer.
- Bence en iyi cevap bu.
- This is clearly the best.
- Bu açıkça en iyisi.
- They say the best fertilizer is manure, so I bought a shitload of it.
- En iyi gübrenin dışkı gübresi olduğunu söylüyorlar, bu yüzden ondan bir sürü satın aldım.
- Just do the best you can.
- Elinizden gelenin en iyisini yapın.
- Hope for the best; prepare for the worst.
- En iyisini um, en kötüsüne hazırlan.
- Tom is one of the best wrestlers on the team.
- Tom takımdaki en iyi güreşçilerden biri.
- What is the best episode?
- En iyi bölüm nedir?
- They make the best pizza in town.
- Şehirdeki en iyi pizzayı yapıyorlar.
- This is one of the best schools in the city.
- Burası şehirdeki en iyi okullardan biri.
- I think this is the best way to do it.
- Sanırım bu onu yapmak için en iyi yol.
- The best way to observe fish is to become a fish.
- Balıkları gözlemlemenin en iyi yolu balık olmaktır.
- The best way to predict the future is to create it yourself.
- Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu onu kendiniz yaratmaktır.
- You deserve the best.
- En iyisini hak ediyorsun.
- I think this is the best school in Boston.
- Bence Boston'daki en iyi okul burası.
- You think you're the best, don't you?
- En iyisinin sen olduğunu düşünüyorsun, değil mi?
- This is the best school in the county.
- Burası ilçedeki en iyi okul.
- We're the best team in Australia.
- Biz Avustralya'daki en iyi takımız.
- She has come up with the best result once again.
- O en iyi sonucu bir kez daha buldu.
- What's the best way to get to the City Hall?
- Belediyeye gitmenin en iyi yolu nedir?
- This place is arguably the best restaurant in London.
- Bu yer muhtemelen Londra'da en iyi restoran.
- This is the best way to go.
- Gitmek için en iyi yol bu.
- I believe this is the best choice.
- Bunun en iyi seçim olduğuna inanıyorum.
- They picked out the best two works.
- En iyi iki eseri seçtiler.
- Hope for the best, prepare for the worst.
- En iyisini umut et, en kötüsüne hazırlan.
- The best mirror is an old friend.
- En iyi ayna eski bir arkadaştır.
- Resident Evil 4 is one of the best games I have ever played.
- Resident Evil 4 şu ana kadar oynadığım en iyi oyunlardan biridir.
- Tom is the best roommate I've ever had.
- Tom şimdiye kadar sahip olduğum en iyi oda arkadaşı.
- I assume this isn't the best time to ask for a promotion.
- Bunun terfi istemek için en iyi zaman olmadığını varsayıyorum.
- Layla did the best she could.
- Layla elinden gelenin en iyisini yaptı.
- This is the best movie I've seen in a long time.
- Bu uzun zamandır izlediğim en iyi film.
- My mother makes the best cakes in the world.
- Annem dünyadaki en iyi kekleri yapar.
- Tom is trying to make the best of a bad situation.
- Tom kötü bir durumdan en iyi şekilde yararlanmaya çalışıyor.
- What's the best thing you've ever gotten for Christmas?
- Noelde aldığınız en iyi şey neydi?
- That car is the best deal for your money.
- O araba, paranızın karşılığını en iyi veren araba.
- Tom is one of the best poker players I know.
- Tom tanıdığım en iyi poker oyuncularından biridir.
- I've learned from the best.
- En iyisinden öğrendim.
- He is the best worker in our company.
- Şirketimizin en iyi çalışanı o.
- Violence isn't necessarily the best thing, but sometimes it's a solution.
- Şiddet her zaman en iyi şey değildir, ama bazen bir çözümdür.
- I wanted the best.
- En iyisini istedim.
- You guys are the best.
- Siz en iyisisiniz.
- This is the best movie I've ever seen.
- Bu, şimdiye kadar gördüğüm en iyi film.
- The cheapest is the best.
- En ucuzu en iyisidir.
- Tom is the best student in your class, isn't he?
- Tom sınıfınızdaki en iyi öğrenci, değil mi?
- I saved the best for last.
- En iyisini sona sakladım.
- What do you think is the best film that you have seen this year?
- Sizce bu yıl izlediğiniz en iyi film hangisiydi?
- Do you want to spoil the best moment in my life?
- Hayatımdaki en iyi anı bozmak mı istiyorsun?
- This is the best pen.
- Bu en iyi dolma kalem.
- Kylie Minogue is the best singer I've ever heard!
- Kylie Minogue şimdiye kadar dinlediğim en iyi şarkıcı!
- What is the best way to learn a foreign language?
- Yabancı dil öğrenmenin en iyi yolu nedir?
- My aim is always to find the best solutions.
- Amacım her zaman en iyi çözümleri bulmaktır.
- Tom Jackson is one of the best detectives in Boston.
- Tom Jackson Boston'daki en iyi dedektiflerden biridir.
- Exercise is the best way to get rid of stress.
- Egzersiz stresten kurtulmak için en iyi yoldur.
- The best way to learn a language is to live in a country where it's spoken.
- Bir dili öğrenmek için en iyi yol onun konuşulduğu bir ülkede yaşamaktır.
- This isn't the best one we have.
- Bu sahip olduğumuz en iyisi değil.
- I wish Tom nothing but the best.
- Tom'a en iyisinden başka bir şey dilemiyorum.
- She is the best in her class.
- O, sınıfının en iyisidir.
- Let's keep thinking about the best way to get this done.
- Bunu yapmanın en iyi yolunu düşünmeye devam edelim.
- Is it the best thing they did?
- Yaptıkları en iyi şey bu muydu?
- Tom is the best employee we've ever had.
- Tom şimdiye kadar sahip olduğumuz en iyi çalışan.
- Your team is very good, but theirs is the best.
- Sizin takımınız çok iyi ama onlarınki en iyisi.
- This may not be the best solution, but it'll work.
- Bu en iyi çözüm olmayabilir ama işe yarayacak.
- He is among the best jazz singers.
- En iyi jazz şarkıcıları arasındadır.
- What's the best way to get to the station?
- İstasyona gitmenin en iyi yolu nedir?
- Perhaps it's the best word to describe my condition.
- Belki de durumumu tanımlamak için en iyi kelime budur.
- Sue is the best tennis player in our school.
- Sue, okulumuzdaki en iyi tenis oyuncusu.
- When is the best time to visit Boston?
- Boston'u ziyaret etmek için en iyi zaman ne zaman?
- The best time of life is when you are young.
- Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.
- The simplest solution is often the best.
- En basit çözüm, genellikle en iyisidir.
- Hunger is the best seasoning.
- Açlık en iyi baharattır.
- This is the best soup I've ever tasted.
- Bu şimdiye kadar tattığım en iyi çorba.
- Which operating system is the best?
- Hangi işletim sistemi en iyisidir?
- What's the best way to contact Tom?
- Tom'a ulaşmanın en iyi yolu nedir?
- What is the best episode?
- En iyi bölüm hangisi?
- What's the best way to resolve the problem?
- Sorunu çözmenin en iyi yolu nedir?
- She is one of the best ballerinas in the world.
- Dünyanın en iyi balerinlerinden biri.
- The public is the best judge.
- Halk en iyi yargıçtır.
- What's the best way to save money?
- Para biriktirmenin en iyi yolu nedir?
- Tom was the best of the best.
- Tom en iyinin de iyisiydi.
- Living abroad is the best way to learn a foreign language.
- Yurt dışında yaşamak bir yabancı dili öğrenmek için en iyi yoldur.
- Tom took Mary to one of the best restaurants in town.
- Tom, Mary'yi şehirdeki en iyi restoranlardan birine götürdü.
- This is the best tool to use.
- Kullanılacak en iyi araç bu.
- Those were the best years of my life.
- Onlar hayatımın en iyi yıllarıydı.
- We're still the best.
- Biz hâlâ en iyiyiz.
- Tom and Mary went to the best restaurant in town.
- Tom ve Mary kasabadaki en iyi restorana gittiler.
- Tom is the best dancer in the group and he knows it.
- Tom gruptaki en iyi dansçı ve bunu biliyor.
- Tom gets the best grades in our class.
- Tom sınıfımızda en iyi notları alır.
- The best policy for us to observe is to mind our own business.
- Bizim için en iyi politika kendi işimize bakmaktır.
- Tom is the best singer in our class.
- Tom sınıfımızdaki en iyi şarkıcıdır.
- Tom was the best.
- Tom en iyisiydi.
- What's the best way to do that?
- Bunu yapmanın en iyi yolu nedir?
- Time is a precious thing, so we should make the best use of it.
- Zaman çok değerli bir şeydir, bu yüzden onu en iyi şekilde kullanmamız gerekir.
- This is one of the best schools in the country.
- Burası ülkenin en iyi okullarından biri.
- Tom makes the best spaghetti in the world.
- Tom dünyanın en iyi spagettisini yapar.
- They regarded him as the best doctor in town.
- Onu şehirdeki en iyi doktor olarak görüyorlardı.
- It was the best party ever.
- O, gelmiş geçmiş en iyi partiydi.
- You're the best singer I know.
- Tanıdığım en iyi şarkıcı sensin.
- The corruption of the best is the worst.
- En iyinin yozlaşması en kötüsüdür.
- This pen is the best.
- Bu kalem en iyisidir.
- He is one of the best singers of the day.
- Günümüzün en iyi şarkıcılarından biri.
- Tom may be the best person for the job.
- Tom bu iş için en iyi kişi olabilir.
- Sleep's the best thing for them.
- Onlar için en iyisi uyumak.
- That movie won an Oscar as the best foreign film.
- O film en iyi yabancı film olarak Oscar kazandı.
- You're still the best.
- Sen hala en iyisisin.
- This is the best movie I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar izlediğim en iyi film.
- Who is the best of the English poets?
- İngiliz şairlerinden en iyisi kimdir?
- She's got the best grades.
- En iyi notları o alır.
- The student who finishes the examination first does not always get the best grade.
- Sınavı ilk bitiren öğrenci her zaman en iyi notu almaz.
- Tom did the job the best he could.
- Tom işi elinden gelen en iyi şekilde yaptı.
- We will just have to make the best of it.
- Elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.
- The best thing is to telephone her.
- En iyisi ona telefon etmek.
- I think this is the best place to eat in town.
- Bence burası şehirde yemek yenebilecek en iyi yer.
- This is the best Christmas I've had in years.
- Bu yıllardır geçirdiğim en iyi Noel.
- Sami knew that the best polo players were imported.
- Sami en iyi polo oyuncularının ithal edildiğini biliyordu.
- It's all for the best.
- Her şey en iyisi için.
- He can't swim at all, but when it comes to skiing, he is the best.
- O hiç yüzemiyor ama kayak yapmaya gelince o en iyidir.
- This restaurant has the best pizza in the country.
- Bu restoranda ülkedeki en iyi pizza var.
- This is the best thing I've heard so far.
- Bu şimdiye kadar duyduğum en iyi şeydir.
- I wish you two the best.
- İkiniz için de en iyisini diliyorum.
- Tom is by far the best student in my class.
- Tom bugüne kadar sınıfımda en iyi öğrenci.
- If you want to lose weight, then the best thing to do is to eat properly and get a lot of exercise.
- Kilo vermek istiyorsanız, yapılacak en iyi şey düzgün beslenmek ve bol bol egzersiz yapmaktır.
- Of us all, Tom was by far the best swimmer.
- İçimizde Tom açık ara en iyi yüzücüydü.
- Spring is the best season to visit Kyoto.
- İlkbahar Kyoto'yu ziyaret etmek için en iyi mevsimdir.
- We must hope for the best.
- En iyisini ummalıyız.
- This is the best thing on earth.
- Bu dünyadaki en iyi şey.
- I'm trying to make the best of a bad situation.
- Kötü bir durumdan en iyi şekilde yararlanmaya çalışıyorum.
- Are you sure that's the best thing to do?
- Yapılacak en iyi şeyin bu olduğuna emin misin?
- Your brothers are the best in the school.
- Kardeşlerin okulun en iyileri.
- He is supposed to be the best doctor in the town.
- Kasabadaki en iyi doktor olduğu söyleniyor.
- The best was yet to come.
- En iyisi henüz gelmemişti.
- That company is one of the best in the business.
- Bu şirket sektörün en iyilerinden biri.
- This is by far the best method.
- Bu, gelmiş geçmiş en iyi metottur.
- They say the best fertilizer is manure, so I bought a shitload of it.
- En iyi gübrenin gübre olduğunu söylerler, ben de ondan bir sürü aldım.
- This is the best one.
- Bu en iyisi.
- Tom comforted Mary the best he could.
- Tom elinden gelenin en iyisini yaparak Mary'yi teselli etti.
- I hired Tom because I thought he was the best person for the job.
- İş için en iyi kişi olduğunu düşündüğümden dolayı Tom'u işe aldım.
- This pen is the best.
- Bu kalem en iyisi.
- Tom is one of the best guitarists I know.
- Tom bildiğim en iyi gitaristlerden biridir.
- Of us all, he was by far the best swimmer.
- Aramızda açık ara en iyi yüzen oydu.
- Is this the best you can do?
- Yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- Tom is the best dancer I've ever seen.
- Tom gördüğüm en iyi dansçı.
- What's the best way to lose weight?
- Kilo vermenin en iyi yolu nedir?
- Poetry consists of the best words arranged in the best order.
- Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
- Tom is one of the best singers I've ever heard.
- Tom duyduğum en iyi şarkıcılardan biri.
- This is the best movie I've seen in a long time.
- Uzun zamandır izlediğim en iyi film bu.
- She's the best thing that ever happened to me.
- O başıma gelen en iyi şey.
- Tom knew he was the best player on the team.
- Tom takımdaki en iyi oyuncu olduğunu biliyordu.
- It is the best fish and seafood restaurant in the city.
- Şehirdeki en iyi balık ve deniz ürünleri restoranı.
- You're the best thing that's happened to me.
- Sen başıma gelen en iyi şeysin.
- It's the best season of the year.
- Bu, yılın en iyi mevsimi.
- Temperance is the best physic.
- Ölçülü olmak en iyi ilaçtır.
- It's the best we have.
- Sahip olduğumuz en iyisi.
- Tom is the best carpenter I know.
- Tom tanıdığım en iyi marangoz.
- That was one of the best grilled cheese sandwiches I've ever eaten.
- Yediğim en iyi ızgara peynirli sandviçlerden biriydi.
- Layla is the best thing in this world.
- Leyla bu dünyadaki en iyi şeydir.
- He's one of the best I've ever seen.
- O şimdiye kadar gördüğüm en iyilerden birisi.
- Tom is the best man in his field.
- Tom kendi alanındaki en iyi adam.
- Tom was by far the best singer tonight.
- Tom bu gece açık farkla en iyi şarkıcıydı.
- Tom is one of the best players we have on the team.
- Tom, takımda sahip olduğumuz en iyi oyunculardan biridir.
- That was the best thing that could've happened to me.
- Bu başıma gelebilecek en iyi şeydi.
- My dad is the best dad in the world.
- Benim babam dünyanın en iyi babasıdır.
- Tom has the best job in the world.
- Tom dünyadaki en iyi işe sahip.
- Tom is one of the best workers we have.
- Tom elimizdeki en iyi işçilerden biri.
- May the best man or woman win.
- En iyi erkek ya da kadın kazansın.
- Let me show you the best way to do that.
- Sana bunu yapmanın en iyi yolunu göstereyim.
- Good parents are the best teachers.
- İyi ebeveynler en iyi öğretmenlerdir.
- He's one of the best I've ever seen.
- Gördüklerimin en iyilerinden biri.
- Tom is probably the best singer in our class.
- Tom muhtemelen sınıfımızdaki en iyi şarkıcı.
- I've learned from the best.
- Ben en iyisinden öğrendim.
- Mesut Ozil is one of the best midfielders in the world.
- Mesut Özil dünyanın en iyi orta saha oyuncularından biri.
- The city of Boston has one of the best children's hospitals in the United States.
- Boston şehri Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en iyi çocuk hastanelerinden birine sahiptir.
- A good conscience is the best pillow.
- İyi bir vicdan en iyi yastıktır.
- She is one of the best ballerinas in the world.
- Kendisi dünyadaki en iyi balerinlerden biridir.
- Tom thought that the best solution was the one Mary suggested.
- Tom en iyi çözümün Mary'nin önerdiği çözüm olduğunu düşünüyordu.
- This is the best pen.
- Bu en iyi kalem.
- I'm probably the best French speaker here.
- Muhtemelen buradaki en iyi Fransızca konuşan benim.
- The best way to know a foreign country is to go there yourself.
- Yabancı bir ülkeyi tanımanın en iyi yolu oraya bizzat gitmektir.
- Poets select the best words.
- Şairler en iyi kelimeleri seçer.
- Your brother is the best in our school.
- Kardeşin okulumuzun en iyisi.
- We have to do the best that we can.
- Elimizden gelenin en iyisini yapmak zorundayız.
- The best wealth is knowledge, average wealth is children, and the smallest wealth is material objects.
- En iyi servet bilgidir, ortalama servet çocuklardır ve en küçük servet ise maddi nesnelerdir.
- What's the best advice you've ever received?
- Şimdiye kadar aldığın en iyi tavsiye nedir?
- Which school is the best?
- Hangi okul en iyisi?
- You are the best.
- Sen en iyisisin.
- It was the best night of my life.
- Yaşamımın en iyi gecesiydi.
- My cat was the best cat in the entire world.
- Benim kedim dünyanın en iyi kedisiydi.
- The best way to know what a country is like is to go and see it with your own eyes.
- Bir ülkenin nasıl bir yer olduğunu öğrenmenin en iyi yolu gidip kendi gözlerinizle görmektir.
- Where's the best place to buy meat?
- Et almak için en iyi yer neresi?
- This is the best way to spend my Monday!
- Bu, pazartesi günümü geçirmek için en iyi yoldur!
- Is that the best Tom can do?
- Tom'un yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- Poetry consists of the best words arranged in the best order.
- Şiir, en iyi sırayla dizilmiş en iyi kelimelerden oluşur.
- Tom is the best man for the job.
- Tom iş için en iyi adamdır.
- We'll get you the best lawyer we can afford.
- Sana paramızın yettiği en iyi avukatı tutacağız.
- What's the best way to travel?
- Seyahat etmek için en iyi yol nedir?
- We're the best team in Australia.
- Avustralya'daki en iyi takım biziz.
- This seemed to be the best solution.
- En iyi çözüm bu gibi görünüyordu.
- We made the best of that bad situation.
- Zor koşullar altında elimizden gelenin en iyisini yaptık.
- This is the best camera in the store.
- Bu, mağazadaki en iyi kamera.
- This is definitely the best method.
- Bu kesinlikle en iyi yöntem.
- This is the best restaurant in our area.
- Burası bölgemizdeki en iyi restorandır.
- Your team is very good, but theirs the best.
- Sizin takımınız çok iyi ama onlarınki en iyisi.
- The scent of musk is one of the best smells there is.
- Misk kokusu var olan en iyi kokulardan biridir.
- What was the best present you received last Christmas?
- Geçen Noel'de aldığınız en iyi hediye neydi?
- Tom and Mary went to the best restaurant in town.
- Tom ve Mary şehirdeki en iyi restorana gitti.
- He's only twelve, but he plays chess with the best of them.
- Sadece on iki yaşında ama en iyilerle satranç oynuyor.
- Who's the best lawyer?
- En iyi avukat kim?
- We must hope for the best.
- En iyisini umut etmeliyiz.
- You're the best man for the job.
- Bu iş için en iyi adamsın.
- Where's the best place to buy meat?
- Et almak için en iyi yer nerededir?
- Ariana Grande is one of the best pop musical artists in the United States.
- Ariana Grande, Birleşik Devletler'deki en iyi pop müzik sanatçılarından biri.
- Oh, this is the best site, by the way!
- Ha, bu arada, burası en iyi site!
- Tom is the best basketball player I've ever seen.
- Tom gördüğüm en iyi basketbol oyuncusu.
- Tom was by far the best singer tonight.
- Tom bu gecenin açık ara en iyi şarkıcısıydı.
- The best weapon against an enemy is another enemy.
- Bir düşmana karşı en iyi silah, başka bir düşmandır.
- They say he's the best tennis player.
- Onun en iyi tenisçi olduğunu söylüyorlar.
- It's the best feeling.
- Bu en iyi duygu.
- Tom believes that getting married to Mary was the best thing he's ever done.
- Tom, Mary ile evlenmenin şimdiye kadar yaptığı en iyi şey olduğuna inanıyor.
- We'll do the best we can with it.
- Bununla ilgili elimizden gelenin en iyisini yapacağız.
- The best part of beauty is that which no picture can express.
- Güzelliğin en iyi yanı, hiçbir resmin ifade edemediğidir.
- What's the best fertilizer for tomatoes?
- Domatesler için en iyi gübre nedir?
- Sleep's the best thing for Tom.
- Tom için en iyisi uyku.
- I want to wish you the best.
- Sana en iyi dileklerimi iletmek istiyorum.
- What do you think the best way to do it is?
- Sence onu yapmanın en iyi yolu nedir?
- Sometimes the best pork comes from a bad pig.
- Bazen en iyi domuz eti kötü bir domuzdan çıkar.
- Tom was the best man.
- Tom en iyi adamdı.
- Wikipedia is the best encyclopedia on the Internet.
- Wikipedia internetteki en iyi ansiklopedidir.
- This is one of the best over-the-counter pain killers you can buy.
- Bu, satın alabileceğiniz en iyi reçetesiz ağrı kesicilerden biridir.
- This is undoubtedly the best country in the world.
- Burası şüphesiz dünyanın en iyi ülkesi.
- The actions of men are the best interpreters of their thoughts.
- İnsanların eylemleri, düşüncelerinin en iyi tercümanlarıdır.
- He is by far the best boy in the class.
- Sınıfın açık ara en iyi çocuğu.
- Tom did the best he could do.
- Tom yapabileceğinin en iyisini yaptı.
- The best cakes that I have ever eaten are those that my mother baked.
- Şimdiye kadar yediğim en iyi kekler, annemin pişirdikleridir.
- We made the best of that bad situation.
- Bu kötü durumu en iyi şekilde değerlendirdik.
- This new soft drink is the best thing to drink this summer.
- Bu yeni meşrubat bu yaz içilecek en iyi şey.
- What's the best operating system?
- En iyi işletim sistemi hangisi?
- The best is yet to come.
- En iyisi henüz gelmedi.
- Tom is by far the best French speaker in our class.
- Tom sınıfımızdaki açık ara en iyi Fransızca konuşan kişi.
- Is this the best you can do?
- Yapabileceğiniz en iyi şey bu mudur?
- The best way to learn English is to go to America.
- İngilizce öğrenmenin en iyi yolu Amerika'ya gitmektir.
- He sprang from one of the best families in the north.
- Kuzeydeki en iyi ailelerden birinden geliyordu.
- I can honestly say this is the best coffee I've ever had.
- Dürüstçe söyleyebilirim ki bu şimdiye kadar içtiğim en iyi kahve.
- Which do you think is the best solution?
- Sence en iyi çözüm hangisi?
- Tom knows all the best fishing spots.
- Tom en iyi balık tutma yerlerini bilir.
- The best way to solve a problem is sometimes the simplest.
- Bir sorunu çözmenin en iyi yolu bazen en basit olanıdır.
- I'm doing the best I can.
- Yapabildiğimin en iyisini yapıyorum.
- Tom is the best singer in my class.
- Tom benim sınıfımda en iyi şarkıcı.
- It's the best film of the year.
- Bu, yılın en iyi filmi.
- That's the best news I've heard in a long time.
- Bu uzun zamandır duyduğum en iyi haber.
- We were the best and the brightest.
- En iyi ve en parlak bizdik.
- Tom is the best player the team has ever had.
- Tom takımın sahip olduğu en iyi oyuncu.
- Sometimes, the best response is to restrain yourself from responding.
- Bazen en iyi cevap, kendini cevap vermekten alıkoymaktır.
- That movie won an Oscar as the best foreign film.
- O film, en iyi yabancı film dalında Oscar kazandı.
- Studying Berber was the best choice for me.
- Berberice okumak benim için en iyi seçimdi.
- What's the best way to keep yourself from yawning?
- Kendinizi esnemekten alıkoymak için en iyi yol nedir?
- This is one of the best restaurants in Boston.
- Burası Boston'daki en iyi restoranlardan biri.
- This is the best amp currently being sold.
- Bu şu anda satılan en iyi amplifikatör.
- He is the best among us.
- O aramızdaki en iyisidir.
- She's doing the best she can.
- O elinden gelenin en iyisini yapıyor.
- I think it's the best way.
- Bence en iyi yol bu.
- Kate is the best singer in my class.
- Kate, sınıfımdaki en iyi şarkıcı.
- Wilson clearly had the best chance to win.
- Wilson kazanmak için şüphesiz en iyi şansa sahipti.
- It's the best job in the world!
- Bu, dünyanın en iyi işi!
- Tom did the best he could.
- Tom elinden gelenin en iyisini yaptı.
- I bought a computer of the best quality.
- En iyi kalitede bir bilgisayar aldım.
- This is the best restaurant in our area.
- Bu bizim bölgede en iyi restoran.
- It is not the best solution.
- Bu en iyi çözüm değil.
- This is the best news we've heard so far.
- Bu şimdiye kadar duyduğumuz en iyi haber.
- Of us all, Tom was by far the best swimmer.
- Hepimizin içinde, Tom açık ara farkla en iyi yüzücüydü.
- Chuck's Diner makes the best hamburgers in Boston.
- Chuck'ın Lokantası, Boston'daki en iyi hamburgerleri yapıyor.
- Honesty, I believe, is the best policy.
- Dürüstlük, sanırım, en iyi politika.
- I learned from the best.
- En iyisinden öğrendim.
- I have the most ideas, and you have the best ideas.
- En çok fikir bende, en iyi fikir de sende.
- Wikipedia is the best encyclopedia on the Internet.
- Vikipedi, İnternet'teki en iyi ansiklopedidir.
- Tom used to be the best swimmer here.
- Tom burada en iyi yüzücüydü.
- Who do you think is the best coach in the NFL?
- Ulusal Futbol Ligi'nde en iyi koçun kim olduğunu düşünüyorsun?
- Who do you think is the best French speaker here?
- Sence buradaki en iyi Fransızca konuşan kim?
- PHP is the best language in the world.
- PHP dünyadaki en iyi dildir.
- Where can you get the best fresh bread?
- En iyi taze ekmeği nereden bulabilirsin?
- I was one of the best students in the class.
- Ben sınıftaki en iyi öğrencilerden biriydim.
- Japan is the best country in the world.
- Japonya dünyanın en iyi ülkesi.
- Tom is the best high school catcher I've ever seen.
- Tom gördüğüm en iyi lise yakalayıcısı.
- Musk is one of the best scents.
- Misk en iyi kokulardan biridir.
- We use only the best brand of wine.
- Sadece en iyi marka şarap kullanırız.
- This is the best thing that's ever happened to me.
- Bu şimdiye kadar bana olan en iyi şey.
- Oh, woman, you are the best wizard in the world!
- Ah, kadın, dünyadaki en iyi büyücü sensin!
- Tom is one of the best coaches in Boston.
- Tom Boston'daki en iyi koçlardan biri.
- He's the best in his class in English.
- İngilizce'de sınıfının en iyisi.
- The best prophet of the future is the past.
- Geleceğin en iyi kâhini geçmiştir.
- Tom is one of the best.
- Tom en iyilerden birisidir.
- Broccoli is one of the best vegetables for you.
- Brokoli senin için en iyi sebzelerden biridir.
- I think that's the best plan.
- Bence en iyi plan bu.
- I think Boston is the best city in the world.
- Bence Boston dünyanın en iyi şehri.
- I don't think I'm the best person for the job.
- İş için en iyi kişi olduğumu sanmıyorum.
- This will be the best.
- Bu en iyisi.
- May the best man win.
- En iyi olan kazansın.
- Here's the best part.
- İşte en iyi parça.
- He is the best drummer.
- O en iyi davulcudur.
- This is the best spaghetti I've ever eaten.
- Bu şimdiye kadar yediğim en iyi spagetti.
- This isn't the best one we have.
- Elimizdeki en iyisi bu değil.
- Chinese philosophy is the best.
- Çin felsefesi en iyisidir.
- Sami hired one of the best lawyers in Cairo.
- Sami Kahire'deki en iyi avukatlardan birini tuttu.
- I can honestly say this is the best coffee I've ever had.
- Bunun şimdiye kadar içtiğim en iyi kahve olduğunu dürüstçe söyleyebilirim.
- This is a situation where people do the best they can.
- Bu, insanların ellerinden gelenin en iyisini yaptığı bir durum.
- Tom believes that getting married to Mary was the best thing he's ever done.
- Tom, Mary ile evlenmenin o güne kadar yaptığı en iyi şey olduğuna inanıyor.
- We hope for the best.
- En iyisini umuyoruz.
- What's the best way to avoid mosquito bites?
- Sivrisinek ısırıklarından kaçınmanın en iyi yolu nedir?
- Mary is not the most perfect woman ever lived but she's the best for Tom.
- Mary gelmiş geçmiş en mükemmel kadın değil ama Tom için en iyisi.
- Tom has the best coin collection I've ever seen.
- Tom şimdiye kadar gördüğüm en iyi para koleksiyonuna sahip.
- This is the best kushikatsu restaurant in Osaka.
- Burası Osaka'daki en iyi kushikatsu restoranı.
- The best time of life is when we are young.
- Yaşamın en iyi zamanı genç olduğumuz zamandır.
- Sami went to the best parties.
- Sami en iyi partilere gitti.
- Your brother is the best in our school.
- Erkek kardeşin okulumuzun en iyisidir.
- Who do you think is the best coach in the NFL?
- Sizce NFL'deki en iyi koç kimdir?
- She makes the best sandwiches in the world.
- O, dünyanın en iyi sandviçlerini yapar.
- What’s the best way to go there?
- Oraya gitmek için en iyi yol nedir?
- We regard him as the best player on the team.
- Biz, ona takımın en iyi oyuncusu gözüyle bakıyoruz.
- The best time for grapes is September.
- Üzüm için en iyi zaman Eylül ayıdır.
- I wish nothing but the best for you.
- Senin için en iyisini diliyorum.
- This is obviously not the best way to do it.
- Belli ki en iyi yol bu değil.
- We must try to make the best of it.
- En iyisini yapmaya çalışmalıyız.
- The best hairdressers are gay.
- En iyi kuaförler eşcinsel.
- Love isn't a game, so you can't just cherry pick the best bits!
- Aşk bir oyun değildir, bu nedenle sadece en iyi parçaları seçemezsiniz!
- Tom is one of the best.
- Tom en iyilerden biri.
- LeBron James is the best player in the NBA.
- LeBron James NBA'deki en iyi oyuncu.
- What kind of dog makes the best guard dog?
- Ne tür bir köpek en iyi bekçi köpeği olur?
- Tom is one of the best poker players I know.
- Tom tanıdığım en iyi poker oyuncularından biri.
- What's the best fertilizer for tomatoes?
- Domatesler için en iyi gübre hangisidir?
- What has been the best movie so far this year?
- Bu yıl şimdiye kadarki en iyi film hangisiydi?
- This is the best amplifier on the market.
- Bu, piyasadaki en iyi amplifikatör.
- Is this the best you have?
- Elindekinin en iyisi bu mu?
- Tom is one of the best guitarists I know.
- Tom tanıdığım en iyi gitaristlerden biridir.
- I want the best.
- En iyisini istiyorum.
- Japan is the best country under the sun.
- Japonya dünyada en iyi ülkedir.
- I assume they chose Tom because he's the best person for the job.
- Tom'u bu iş için en iyi kişi olduğu için seçtiklerini varsayıyorum.
- What is the best way to get there?
- Oraya gitmenin en iyi yolu nedir?
- Exercise is the best way to get rid of stress.
- Stresten kurtulmanın en iyi yolu egzersiz yapmaktır.
- I think that Australia is one of the best countries in the world.
- Avustralya'nın dünyadaki en iyi ülkelerinden biri olduğunu düşünüyorum.
- That wasn't the best answer.
- O en iyi cevap değildi.
- That's why you're the best.
- En iyi olmanızın nedeni bu.
- This book counts among the best of his work.
- Bu kitap onun çalışmalarının en iyileri arasındadır.
- Even the best cars emit carbon dioxide.
- En iyi arabalar bile karbondioksit yayar.
- You're the best dad in the world.
- Sen dünyanın en iyi babasısın.
- Tom is trying to make the best of a bad situation.
- Tom zor koşullar altında elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor.
- It's the best we can do for now.
- Şimdilik yapabileceğimizin en iyisi bu.
- What's the best advice you've ever received?
- Şimdiye kadar aldığınız en iyi tavsiye nedir?
- What's the best way to get to the City Hall?
- Belediye binasına gitmenin en iyi yolu nedir?
- These are truly the best products.
- Bunlar gerçekten en iyi ürünler.
- Tom is the best drummer I know.
- Tom tanıdığım en iyi davulcu.
- We'll get you the best lawyer we can afford.
- Sana, gücümüzün yettiği en iyi avukatı tutacağız.
- Tom is the best tennis player I know.
- Tom tanıdığım en iyi tenis oyuncusu.
- Tom always says the best way to ruin a good cup of coffee is to put cream and sugar in it.
- Tom her zaman iyi bir fincan kahveyi mahvetmenin en iyi yolunun içine krema ve şeker koymak olduğunu söyler.
- Tom thinks he's the best French speaker here.
- Tom buradaki en iyi Fransızca konuşanın kendisi olduğunu düşünüyor.
- What do you think is the best way to do this?
- Sizce bunu yapmanın en iyi yolu nedir?
- Sami bought the best possible guns one could buy.
- Sami bir insanın alabileceği en iyi silahları satın almıştı.
- Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
- Kaoru, seninki şimdiye kadarki en iyi tepki - büyük ödülü kazandın.
- Pshaw, is that the best you can do?
- Pshaw, yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- Is that the best you can do for Tom?
- Tom için yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- I think this is the best plan.
- Sanırım bu en iyi plan.
- She was by far the best singer in the class.
- Sınıfın açık ara en iyi şarkıcısıydı.
- The truth is the best lie.
- Gerçek en iyi yalandır.
- Broccoli is one of the best vegetables for you.
- Brokoli sizin için en iyi sebzelerden biridir.
- Tom is the best father I know.
- Tom tanıdığım en iyi babadır.
- We're one of the best teams in the world.
- Dünyanın en iyi takımlarından biriyiz.
- It seemed the best way forward.
- O, ileriye doğru en iyi yol olarak görünüyordu.
- They want the best.
- Onlar en iyisini istiyor.
- I want to be the best player I can be.
- Olabileceğim en iyi oyuncu olmak istiyorum.
- What do you think the best way to lose weight is?
- Sence kilo vermenin en iyi yolu nedir?
- It seemed the best way forward.
- En iyi yol bu gibi görünüyor.
- Tom is the best father I know.
- Tom tanıdığım en iyi baba.
- Tom isn't the best.
- Tom en iyi değil.
- Tom is one of the best dancers I've ever seen.
- Tom şu ana kadar gördüğüm en iyi dansçılardan biridir.
- The best defense is a good offense.
- En iyi savunma, iyi bir hücumdur.
- Layla is the best thing in my life.
- Leyla yaşamımdaki en iyi şeydir.
- How does it feel to be the best band ever?
- Gelmiş geçmiş en iyi grup olmak nasıl bir duygu?
- What is the best question to ask?
- Sorulacak en iyi soru nedir?
- What's the best way to learn a foreign language?
- Yabancı dil öğrenmenin en iyi yolu nedir?
- This is the best horse in the stable.
- Bu ahırdaki en iyi at.
- It's the best we have.
- Bu elimizdekilerin en iyisi.
- It is said that she is the best tennis player in France.
- Onun Fransa'da en iyi tenis oyuncusu olduğu söylenmektedir.
- Empty places produce the best echoes.
- Boş yerler en iyi yankıları üretir.
- This is the best ink.
- Bu en iyi mürekkep.
- This bakery has the best pastries in town.
- Bu fırın şehirdeki en iyi hamur işlerine sahip.
- The best way to help us is to contribute in your own native language.
- Bize yardım etmenin en iyi yolu kendi dilinizde katkıda bulunmaktır.
- The best way to learn is to make mistakes.
- En iyi öğrenme yöntemi hata yapmaktır.
- Tom is by far the best student in my class.
- Tom sınıfımdaki açık ara en iyi öğrenci.
- That's the best one.
- O en iyisidir.
- Adopting the new policy was the best thing this company ever did.
- Yeni politikayı benimsemek bu şirketin yaptığı en iyi şeydi.
- We made the best of that bad situation.
- Kötü durumu en iyi şekilde idare etmeye çalıştık.
- Karam is the best student in the whole school.
- Karam tüm okuldaki en iyi öğrenci.
- Who's the best person to speak with to file a complaint?
- Şikayette bulunmak için en iyi kimle konuşabilirim?
- Let's hope for the best anyway.
- Yine de en iyisini umalım.
- Tom is the best high school catcher I've ever seen.
- Tom şimdiye kadar gördüğüm en iyi lise yakalayıcısı.
- Autumn is the best season for going on hikes.
- Yürüyüşe çıkmak için en iyi mevsim, sonbahardır.
- Tom is the best candidate for the job.
- Tom iş için en iyi aday.
- Tom is by far the best French speaker in our class.
- Tom açık farkla sınıfımızda en iyi Fransızca konuşan kişi.
- We had to make the best of our small house.
- Küçük evimizi en iyi şekilde değerlendirmek zorundaydık.
- No, the Chinese kitchen is the best.
- Hayır, Çin mutfağı en iyisi.
- Renting a car was the best option.
- Araç kiralamak en iyi seçenekti.
- Does anyone know what the best way to contact Tom is?
- Tom'la iletişime geçmenin en iyi yolunun ne olduğunu bilen var mı?
- A library is the best resource for books.
- Bir kütüphane kitaplar için en iyi kaynaktır.
- You have chosen the best.
- Sen en iyisi seçildin.
- Tom is one of the best players we have on the team.
- Tom takımdaki en iyi oyuncularımızdan biri.
- Who sings the best?
- Kim en iyi şarkı söyler?
- This is the best dictionary there is in the library.
- Bu, kütüphanede olan en iyi sözlük.
- Poets select the best words.
- Şairler en iyi kelimeleri seçerler.
- Make the best of your opportunities.
- Elinize geçen fırsatları en iyi şekilde değerlendirin.
- What is the best remedy for colds?
- Soğuk algınlığı için en iyi ilaç nedir?
- I wish Tom all the best.
- Tom için en iyisini diliyorum.
- Tom does the best he can.
- Tom yapabileceğinin en iyisini yapıyor.
- This is the best country in the world.
- Burası dünyanın en iyi ülkesi.
- It goes without saying that he's the best person for the job.
- Onun iş için en iyi kişi olduğunu söylemeye gerek yok.
- Love isn't a game, so you can't just cherry pick the best bits!
- Aşk bir oyun değildir, bu yüzden en iyi kısımları seçemezsiniz!
- He is the best drummer.
- O en iyi davulcu.
- What do you think is the best Christmas present for a woman?
- Bir kadın için en iyi Noel hediyesinin ne olduğunu düşünüyorsun?
- Italy has some of the best art galleries in the world.
- İtalya dünyanın en iyi sanat galerilerine sahiptir.
- This is the best ship I've ever been on.
- Bu şimdiye kadar bulunduğum en iyi gemi.
- You might be the best French speaker here.
- Buradaki en iyi Fransızca konuşan sen olabilirsin.
- His company is one of the best managed companies in Japan.
- Şirketi Japonya'nın en iyi yönetilen şirketlerinden biri.
- Tom did the best he could, but he still wasn't able to pass the course.
- Tom elinden gelenin en iyisini yaptı ama yine de kursu geçemedi.
- Your feedback is important and it will help us to know how we can provide the best service possible.
- Görüşleriniz önemli ve mümkün olan en iyi hizmeti nasıl sağlayabileceğimizi bilmemize yardımcı olacak.
- It's the best job in the world!
- Dünyadaki en iyi iş!
- This dictionary is by far the best.
- Bu sözlük açık ara en iyisidir.
- That's the best I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüklerimin en iyisi.
- Fadil thinks he's the best Arabic teacher here.
- Fadıl kendisinin buradaki en iyi Arapça öğretmeni olduğunu düşünür.
- Most parents see their own children as the best in the world.
- Çoğu ebeveyn kendi çocuklarını dünyanın en iyisi olarak görür.
- My aim is always to find the best solutions.
- Benim amacım her zaman en iyi çözümleri bulmak.
- Is that the best you could do?
- Yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- I have the best job in the entire world.
- Dünyadaki en iyi işe sahibim.
- Tom did the job the best he could.
- Tom yapabileceğinin en iyisini yaptı.
- We are the best.
- Biz en iyisiyiz.
- Listen and choose the best answer.
- Dinleyin ve en iyi yanıtı seçin.
- The best thing is to tell the truth.
- En iyisi doğruyu söylemektir.
- He is reputed the best lawyer in this city.
- Bu şehirdeki en iyi avukat olarak tanınıyor.
- Tom is the best candidate for the job.
- Tom bu iş için en iyi aday.
- This is by far the best novel that has been published this year.
- Bu, bu yıl, şimdiye kadar yayınlanmış en iyi roman.
- Tom is the best singer in our class.
- Tom sınıfımızdaki en iyi şarkıcı.
- What's the best way to say this in French?
- Bunu Fransızca söylemek için en iyi yol nedir?
- Is this the best we can hope for?
- Umabileceğimizin en iyisi bu mu?
- This is the best time of year to visit Boston.
- Boston'u ziyaret etmek için yılın en iyi zamanı.
- What is the best road to go?
- Gitmek için en iyi yol nedir?
- Tom is the best barber in town.
- Tom kasabadaki en iyi berber.
- Oh, woman, you are the best wizard in the world!
- Ah, kadın, sen dünyadaki en iyi büyücüsün!
- She has come up with the best result once again.
- Bir kez daha en iyi sonucu buldu.
- I'm not sure what's the best way to disentangle this.
- Bunu çözmenin en iyi yolunun ne olduğundan emin değilim.
- Layla is the best thing in this world.
- Layla bu dünyadaki en iyi şey.
- It's the best French restaurant in New York.
- O, New York'taki en iyi Fransız restoranıdır.
- Tom wants the best.
- Tom en iyisini istiyor.
- The best hairdressers are gay.
- En iyi kuaförler eşcinseldir.
- What is most troublesome is the corruption of the best.
- En sıkıntılı olan şey, en iyinin bozulmasıdır.
- This is one of the best over-the-counter pain killers you can buy.
- Bu satın alabileceğiniz en iyi reçetesiz ağrı kesicilerden biridir.
- This is the best Christmas present I've ever received.
- Bu şimdiye kadar aldığım en iyi Noel hediyesi.
- You're the best French speaker in our office, I think.
- Sanırım ofisimizdeki en iyi Fransızca konuşan sensin.
- Tom tried to make the best of a bad situation.
- Tom zor koşullar altında elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.
- Mary is not the most perfect woman ever lived but she's the best for Tom.
- Mary şimdiye kadar yaşamış en mükemmel kadın değil ama Tom için en iyisidir.
- According to a study published in 2016, Germany is the best country in the world and Canada is the second best country.
- 2016'da yayınlanan bir çalışmaya göre, Almanya dünyadaki en iyi ülkedir ve Kanada ikinci en iyi ülkedir.
- This is the best restaurant known to me.
- Bu benim bildiğim en iyi restoran.
- I have the best job in the world.
- Dünyadaki en iyi işe sahibim.
- This is definitely the best method.
- Bu kesinlikle en iyi yöntemdir.
- Tom is the best dancer I've ever seen.
- Tom şimdiye kadar gördüğüm en iyi dansçı.
- I sold the best jewel that I had.
- Sahip olduğum en iyi mücevheri sattım.
- I think that Australia is one of the best countries in the world.
- Avustralya'nın dünyanın en iyi ülkelerinden biri olduğunu düşünüyorum.
- This is obviously not the best way to do it.
- Açıkçası bu onu yapmak için en iyi yol değil.
- This is the best method to solve that problem.
- Bu sorunu çözmek için en iyi yöntem bu.
- Tom is one of the best in the business.
- Tom bu işteki en iyilerden biri.
- We're the best at what we do.
- Yaptığımız işte en iyisiyiz.
- Tom is the best there is.
- Tom en iyisi.
- I hope for the best.
- En iyisini umuyorum.
- Tom is the best drummer in Boston.
- Tom, Boston'daki en iyi davulcu.
- Tom is the best roommate I've ever had.
- Tom sahip olduğum en iyi oda arkadaşı.
- Are you sure that's the best thing to do?
- Onun yapmak için en iyi şey olduğundan emin misin?
- I have the best mom in the world!
- Dünyadaki en iyi anneye sahibim!
- Tom is by far the best player on our team.
- Tom takımımızdaki açık ara en iyi oyuncudur.
- Am I supposed to believe that you did the best you could?
- Elinden gelenin en iyisini yaptığına inanmam gerekiyor mu?
- This is the best I can do.
- Yapabileceğimin en iyisi bu.
- She is by far the best player in the club.
- Kulüpte açık farkla en iyi oyuncudur.
- It's one of the best restaurants in Boston.
- Boston'daki en iyi restoranlardan biridir.
- That bucket is the best deal for your money.
- Bu kova paranızın karşılığını en iyi şekilde verir.
- Mayuko always wants the best.
- Mayuko her zaman en iyisini ister.
- This dictionary is by far the best.
- Bu sözlük açık ara farkla en iyisi.
- The best person to ask is Tom.
- Sorulacak en iyi kişi Tom'dur.
- Is this the best we can do?
- Bu yapabileceğimiz en iyisi mi?
- Tom is, without question, the best man for the job.
- Tom, kuşkusuz, iş için en iyi adam.
- Tom is the best French teacher that I know.
- Tom bildiğim en iyi Fransızca öğretmenidir.
- I think that's the best plan.
- Sanırım bu en iyi plan.
- Tom took Mary to one of the best restaurants in town.
- Tom, Mary'yi kasabadaki en iyi restoranlardan birine götürdü.
- It's the best burger in town.
- Bu, şehirdeki en iyi burger.
- Of all the women, my mother cooks the best.
- Bütün kadınlar arasında en iyi yemeği annem yapar.
- One of the best meteor showers, the Perseids, happens in August.
- En iyi meteor yağmurlarından biri olan Perseidler Ağustos ayında gerçekleşir.
- Your plan seemed the best.
- Planın en iyi görünüyordu.
- This is the best restaurant in our area.
- Burası bölgemizdeki en iyi restoran.
- Karam is the best student in the whole school.
- Karam, bütün okuldaki en iyi öğrencidir.
- This is one of the best restaurants in Boston.
- Bu, Boston'daki en iyi restoranlardan biri.
- I hear that Tom Jackson is one of the best lawyers in Boston.
- Tom Jackson'ın Boston'daki en iyi avukatlardan biri olduğunu duydum.
- My cat was the best cat in the entire world.
- Kedim tüm dünyadaki en iyi kediydi.
- We're still the best of friends.
- Biz hâlâ en iyi arkadaşlarız.
- What is the best way to get there?
- Orada gitmenin en iyi yolu nedir?
- Leaving behind is the best thing she does.
- Onun en iyi bildiği şey, arkasını dönüp gitmektir.
- Who do you think would be the best person for the job?
- Sence bu iş için en iyi kişi kim olurdu?
- The best yarn is that spun by hand.
- En iyi iplik elle eğrilendir.
- Tom does the best he can.
- Tom elinden gelenin en iyisini yapıyor.
- The city of Boston has one of the best children's hospitals in the United States.
- Boston şehri Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en iyi çocuk hastanelerinden birine sahip.
- We have the best food in town.
- Şehirdeki en iyi yemek bizde.
- That's the best paper I've read so far.
- Bu şimdiye kadar okuduğum en iyi makale.
- Tom is one of the best carpenters I know.
- Tom tanıdığım en iyi marangozlardan biridir.
- Failure is the best way to learn.
- Başarısızlık öğrenmenin en iyi yoludur.
- I really think this is the best way to do it.
- Gerçekten bunun onu yapmanın en iyi yolu olduğunu düşünüyorum.
- He's the best man in his field.
- O, kendi alanındaki en iyi adamdır.
- You've done the best you can do.
- Sen yapabileceğinin en iyisini yaptın.
- April is the best time to plant most of your vegetable seeds.
- Nisan, sebze tohumlarının çoğunu ekmek için en iyi zamandır.
- Autumn is the best season for going on hikes.
- Sonbahar, yürüyüş yapmak için en iyi mevsimdir.
- Tom has done the best he can do.
- Tom yapabileceğinin en iyisini yaptı.
- Your feedback is important and it will help us to know how we can provide the best service possible.
- Geri bildiriminiz önemli ve mümkün olan en iyi hizmeti nasıl sağlayabileceğimizi bilmemize yardım edecek.
- He made the best of the opportunity.
- O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
- I wish the best for Tom.
- Tom için en iyisini diliyorum.
- That wasn't the best answer.
- Bu en iyi cevap değildi.
- The best way to know what a country is like is to go and see it with your own eyes.
- Bir ülkenin nasıl olduğunu öğrenmenin en iyi yolu gitmek ve onu kendi gözlerinizle görmektir.
- His technique was the best.
- Onun tekniği en iyisiydi.
- Natsume Soseki is one of the best writers in Japan.
- Natsume Soseki Japonya'daki en iyi yazarlardan biridir.
- The best way to lose weight is to eat properly and get a lot of exercise.
- Kilo vermenin en iyi yolu düzgün beslenmek ve bol bol egzersiz yapmaktır.
- Which is the best solution?
- En iyi çözüm hangisi?
- Tom is the best dancer in the group and he knows it.
- Tom gruptaki en iyi dansçıdır ve o bunu biliyor.
- German is the best language in the world.
- Almanca dünyadaki en iyi dildir.
- That's the best thing that could happen to me.
- Bana olabilecek en iyi şey bu.
- She is by far the best player in the club.
- Kulübün açık ara en iyi oyuncusu.
- This ink is the best.
- Bu mürekkep en iyisidir.
- You made the best decision.
- En iyi kararı verdin.
- In my opinion, Australia is one of the best countries in the world.
- Bence, Avustralya dünyadaki en iyi ülkelerden biridir.
- Sleep's the best thing for them.
- Uyku onlar için en iyi şey.
- What do you think is the best film that you have seen this year?
- Bu yıl izlediğin en iyi filmin hangisi olduğunu düşünüyorsun?
- The actions of men are the best interpreters of their thoughts.
- İnsanların eylemleri onların düşüncelerinin en iyi yorumlarıdır.
- We have the best team ever.
- Gelmiş geçmiş en iyi takım bizimkisi.
- Chuck's Diner makes the best hamburgers in Boston.
- Chuck's Diner Boston'daki en iyi hamburgerleri yapar.
- He's one of the best.
- O en iyilerden biri.
- Sleep's the best thing for him.
- Uyku onun için en iyi şey.
- This is the best thing on earth.
- Bu, Dünyadaki en iyi şeydir.
- I learned from the best.
- Ben en iyisinden öğrendim.
- I've heard that Tom Jackson is the best lawyer in Boston.
- Tom Jackson'ın Boston'daki en iyi avukat olduğunu duydum.
- She's the best thing that ever happened to me.
- O, şimdiye kadar bana olan en iyi şey.
- What's the best way to approach a guy?
- Bir adama yaklaşmanın en iyi yolu nedir?
- You're the best thing that's ever happened to me.
- Sen benim başıma gelen en iyi şeysin.
- The best ideas do not always bring the best results.
- En iyi fikirler her zaman en iyi sonuçları getirmez.
- This is one of the best dictionaries I have.
- Bu, sahip olduğum en iyi sözlüklerden biridir.
- Failure is the best way to learn.
- Başarısızlık, öğrenmek için en iyi yoldur.
- I think those are the best.
- Bence bunlar en iyisi.
- I hired Tom because I thought he was the best person for the job.
- Tom'u tuttum çünkü bu iş için en iyi kişi olduğunu düşündüm.
- I wish Tom and his family all the best.
- Tom ve ailesi için her şeyin en iyisini diliyorum.
- Violence isn't necessarily the best thing, but sometimes it's a solution.
- Şiddet mutlaka en iyi şey değildir ama bazen bir çözümdür.
- I am prepared for the worst, but hope for the best.
- En kötüsüne hazırım, ama en iyisini umuyorum.
- What's the best way to chop an onion?
- Soğan doğramanın en iyi yolu nedir?
- Your composition is the best yet.
- Kompozisyonun şimdiye kadarkilerin en iyisi.
- I still believe this is the best choice.
- Ben hâlâ bunun en iyi seçim olduğuna inanıyorum.
- I wish you the best!
- Size en iyi dileklerimi sunuyorum!
- I wish you the best!
- En iyi dileklerimle!
- Is this the best you could do?
- Yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- It was one of the best nights I've had.
- Bu şimdiye kadar yaşadığım en iyi gecelerden biriydi.
- I really think this is the best way to do it.
- Bence en iyi yol bu.
- Tom is still the best student in your class, isn't he?
- Tom hala sınıfınızdaki en iyi öğrenci, değil mi?
- Tom is the best student in our class.
- Tom sınıfımızdaki en iyi öğrencidir.
- The best observes and the deepest thinkers are always the gentlest judges.
- En iyi gözlemciler ve en derin düşünenler her zaman en nazik yargıçlardır.
- This is the best thing that's ever happened to me.
- Bu başıma gelen en iyi şey.
- We wish them all the best.
- Onlar için en iyisini diliyoruz.
- As far as I know, this is the best one.
- Bildiğim kadarıyla, bu en iyisi.
- You've been the best dog one could desire!
- Birinin arzulayabileceği en iyi köpek oldun!
- In my opinion, German is the best language in the world.
- Bence, Almanca dünyadaki en iyi dildir.
- The simplest way is often the best way to solve a problem.
- En basit yol genellikle bir sorunu çözmenin en iyi yoludur.
- This is the best horse in the stable.
- Bu, ahırdaki en iyi at.
- The best salad you'll ever eat is the one they serve with their lunch special.
- Yiyebileceğin en iyi salata, öğle yemeği spesiyallerinin yanında verdikleri salatadır.
- He made the best of his small income.
- Küçük geliriyle en iyisini yaptı.
- This is by far the best way.
- Bu, açık ara en iyi yol.
- Home-made cookies are the best.
- Ev yapımı kurabiyeler en iyisidir.
- I think I have the best job in the world.
- Sanırım dünyadaki en iyi işe sahibim.
- I did the best I could do.
- Yapabileceğimin en iyisini yaptım.
- Tom wasn't the best.
- Tom en iyi değildi.
- Practice is the best teacher.
- Pratik en iyi öğretmendir.
- It is said that she is the best tennis player in France.
- Fransa'daki en iyi tenis oyuncusu olduğu söyleniyor.
- Practice is the best teacher.
- Uygulama en iyi öğretmendir.
- She didn't want to wash the dishes, but she made the best of it.
- Bulaşıkları yıkamak istemedi ama elinden gelenin en iyisini yaptı.
- This is clearly the best.
- Bu kesinlikle en iyisi.
- It was the best day of my life.
- O, hayatımın en iyi günüydü.
- This is the best camera in the store.
- Dükkandaki en iyi fotoğraf makinesi bu.
- They are not the best informed.
- Onlar en iyi şekilde bilgilendirilmediler.
- He is the best athlete in our school.
- Okulumuzdaki en iyi sporcudur.
- You should make the best of a bad situation.
- Kötü bir durumdan en iyi şekilde yararlanmalısın.
- Leaving behind is the best thing she does.
- Geride bırakmak yaptığı en iyi şey.
- I do not want to waste the best years of my life for you.
- Ömrümün en iyi yıllarını senin için harcamak istemiyorum..
- Tom did it with the best of intentions.
- Tom bunu en iyi niyetle yaptı.
- That's the best name I've ever heard.
- Bu şimdiye kadar duyduğum en iyi isim.
- The best dreams happen when you're awake.
- En iyi rüyalar uyanıkken görülür.
- It's indisputably the best method.
- Tartışmasız en iyi yöntem bu.
- Sleep's the best thing for her.
- Uyku onun için en iyisi.
- What's the best thing that's ever happened to you?
- Başına gelen en iyi şey neydi?
- The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm ancak deneme yanılma süreciyle bulunabilir.
- Who sings the best?
- En iyi kim şarkı söylüyor?
- Tom has done the best he can do.
- Tom elinden gelenin en iyisini yaptı.
- This is the best restaurant in the city.
- Burası şehirdeki en iyi restoran.
- Am I supposed to believe that you did the best you could?
- Yapabileceğinin en iyisini yaptığına inanmam mı gerekiyor?
- Let's hope for the best but expect the worst.
- En iyisini umalım ama en kötüsünü bekleyelim.
- That's not the best example.
- Bu en iyi örnek değil.
- What do you think is the best way to learn English?
- Sizce İngilizce öğrenmenin en iyi yolu nedir?
- Most people say that the best way to learn a foreign language is to learn from a native speaker.
- Çoğu insan bir yabancı dil öğrenmenin en iyi yolunun bir anadil konuşurundan öğrenmek olduğunu söylüyorlar.
- Even the best cars emit carbon dioxide.
- En iyi arabalar bile karbon dioksit yayar.
- What's the best way to stop your children becoming atheists?
- Çocuklarınızın ateist olmasını engellemenin en iyi yolu nedir?
- Drinking water is one of the best things that you can do.
- Su içmek, yapabileceğin en iyi şeylerden biri.
- We'll get you the best lawyer we can afford.
- Size paramızın yettiği en iyi avukatı buluruz.
- Tom did the best he knew how.
- Tom elinden gelenin en iyisini yaptı.
- It's the best way that you can support me.
- Beni desteklemenin en iyi yolu bu.
- Tom's plan seemed the best.
- Tom'un planı en iyisi gibi görünüyordu.
- It's the best we can do.
- Yapabileceğimizin en iyisi bu.
- This is the best gift I've ever received.
- Bu şimdiye kadar aldığım en iyi hediye.
- We argued with each other about the best place for a holiday.
- Birbirimizle tatil için en iyi yer konusunda münakaşa ettik.
- Honesty is the best policy.
- Dürüstlük en iyi politikadır.
- They said he was the best writer in the group.
- Onun gruptaki en iyi yazar olduğunu söylediler.
- This is the best hotel in town.
- Bu, şehirdeki en iyi otel.
- He is the best for this project.
- Bu proje için en iyisi o.
- In my opinion, Australia is one of the best countries in the world.
- Bence Avustralya dünyanın en iyi ülkelerinden biri.
- Let me show you the best way to do that.
- Bunu yapmanın en iyi yolunu göstereyim sana.
- This is the best seafood restaurant in the neighborhood.
- Bu, semtteki en iyi deniz ürünleri restoranı.
- One of the best ways to help us is to translate from a foreign language you know into your own native language or strongest language.
- Bize yardım etmek için en iyi yollardan biri bildiğin yabancı bir dilden kendi ana diline ya da bildiğin en iyi dile çeviri yapmaktır.
- What is the best concert you've ever been to?
- Gittiğiniz en iyi konser hangisiydi?
- What's the best way for me to get a passport?
- Pasaport almamın en iyi yolu nedir?
- It's the best French restaurant in New York.
- New York'taki en iyi Fransız restoranı.
- This is one of the best restaurants in town.
- Burası şehirdeki en iyi restoranlardan biri.
- This may not be the best solution, but it'll work.
- Bu en iyi çözüm olmayabilir ama işe yarayacaktır.
- Tom says this is the best he can do.
- Tom yapabileceğinin en iyisinin bu olduğunu söylüyor.
- Tom gets the best grades in our class.
- Tom sınıfımızdaki en iyi notları alıyor.
- Just because you've always done it this way, it doesn't mean that it's the best way to do it.
- Her zaman bu şekilde yapıyor olmanız, bunu yapmanın en iyi yolunun bu olduğu anlamına gelmez.
- The best mirror is an old friend.
- En iyi ayna, eski bir dosttur.
- Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
- Kaoru, seninki şimdiye kadarki en iyi tepki; büyük ödülü kazandın.
- This is the best amplifier on the market.
- Piyasadaki en iyi yükseltici budur.
- I wish them the best.
- Onlara en iyisini diliyorum.
- We're hoping for the best.
- En iyisini umuyoruz.
- Let's wish Tom all the best.
- Tom'a en iyi dileklerimizi dileyelim.
- Tom is still the best.
- Tom hala en iyisi.
- It is said that Kazu is the best soccer player in Japan.
- Kazu'nun Japonya'daki en iyi futbolcu olduğu söyleniyor.
- Are you sure this is the best way to do it?
- Onu yapmak için en iyi yolun bu olduğundan emin misin?
- I'm hoping the best for you.
- Senin için en iyisini umuyorum.
- The best defense is a good offense.
- En iyi savunma iyi bir saldırıdır.
- Tom is the best worker in our company.
- Tom şirketimizdeki en iyi işçidir.
- No, the Chinese kitchen is the best.
- Hayır, Çin mutfağı en iyisidir.
- You're the best mom in the world.
- Sen dünyadaki en iyi annesin.
- Of all the houses we've looked at, this one is by far the best.
- Baktığımız evler arasında en iyisi bu.
- This is the best idea.
- Bu en iyi fikir.
- Kylie Minogue is the best singer I've ever seen!
- Kylie Minogue, şimdiye kadar gördüğüm en iyi şarkıcıdır!
- We have to figure out when the best time to buy that stock is.
- O hisseyi almak için en iyi zamanın ne zaman olduğunu bulmalıyız.
- Apples are the best fruit.
- Elma en iyi meyvedir.
- Walking is the best exercise.
- Yürümek en iyi egzersizdir.
- What is the best concert you've ever been to?
- Şimdiye kadar gittiğin en iyi konser nedir?
- I believe this is by far the best of all the plans they proposed.
- Önerdikleri planlar arasında en iyisinin bu olduğuna inanıyorum.
- Tom is one of the best guitarists I know.
- Tom tanıdığım en iyi gitaristlerden biri.
- The best is often the enemy of the good.
- En iyiler çoğunlukla iyilerin düşmanıdır.
- You're the best.
- Sen en iyisisin.
- Who is the best of the English poets?
- İngiliz şairlerinin en iyisi kimdir?
- This is the best birthday dinner ever.
- Bu şimdiye kadarki en iyi doğum günü yemeği.
- Time is a precious thing, so we should make the best use of it.
- Zaman değerli bir şeydir, bu yüzden onu en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
- I think that honesty is the best policy.
- Dürüstlüğün en iyi politika olduğunu düşünüyorum.
- Tom is the best swimmer I know.
- Tom tanıdığım en iyi yüzücü.
- We parted the best of friends.
- En iyi arkadaşlarımızdan ayrıldık.
- It's the best we can do for now.
- Bu şimdilik yapabileceğimiz en iyi şey.
- This is the best party ever.
- Bu şimdiye kadarki en iyi parti.
- If you want to lose weight, then the best thing to do is to eat properly and get a lot of exercise.
- Kilo vermek istiyorsan, öyleyse yapacak en iyi şey düzgün yemek ve çok egzersiz yapmak.
- That's the best paper I've read so far.
- O şimdiye kadar okuduğum en iyi rapor.
- That's the best news I've heard in a long time.
- Bu, uzun zamandır duyduğum en iyi haber.
- Tom may be the best person for the job.
- Tom iş için en iyi kişi olabilir.
- Tom is one of the best workers we have.
- Tom, en iyi çalışanlarımızdan biri.
- This is the best cake that I've ever eaten.
- Bu yediğim en iyi pasta.
- This is the best investment I've ever made.
- Bu şimdiye kadar yaptığım en iyi yatırım.
- I translated the poem the best I could.
- Elimden geldiğince şiiri en iyi şekilde çevirdim.
- It's the best thing I ever did.
- Bu şimdiye kadar yaptığım en iyi şey.
- Tom did the best he could, but he wasn't able to get a higher grade than Mary.
- Tom elinden gelenin en iyisini yaptı ama Mary'den daha yüksek bir not alamadı.
- This cheese is the best I've ever tasted.
- Bu peynir şimdiye kadar tattıklarımın en iyisi.
- When you're tired, sleeping is the best thing.
- Yorgun olduğunuzda, uyumak en iyi şeydir.
- I bought a computer of the best quality.
- En iyi kalitede bir bilgisayar satın aldım.
- This is the best cake that I've ever eaten.
- Bu şimdiye kadar yediğim en iyi pasta.
- This is the best party I've been to all year.
- Bu, tüm yıl boyunca katıldığım en iyi parti.
- Which are the best ones?
- En iyileri hangileri?
- What's the best way to approach a guy?
- Bir erkeğe yaklaşmanın en iyi yolu nedir?
- Autumn is the best season for reading.
- Okumak için en iyi mevsim sonbahardır.
- The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
- What's the best sleeping position?
- En iyi uyku pozisyonu nedir?
- The best time for grapes is September.
- Üzüm için en iyi zaman eylüldür.
- He is one of the best brains in our country.
- Ülkemizdeki en iyi beyinlerden biridir.
- Tom bragged that he was the best player on the team.
- Tom takımdaki en iyi oyuncu olduğunu söyleyerek övündü.
- Hunger is the best appetizer.
- Açlık en iyi mezedir.
- We are certainly the best.
- Biz kesinlikle en iyisiyiz.
- This is undoubtedly the best country in the world.
- Burası şüphesiz dünyadaki en iyi ülke.
- Dan is the best in Tatoeba.
- Dan Tatoeba'nın en iyisi.
- Which one is the best?
- Hangisi en iyi?
- Maybe that wasn't the best thing to say to Tom.
- Belki de Tom'a söylenecek en iyi şey bu değildi.
- She makes the best sandwiches in the world.
- Dünyadaki en iyi sandviçleri o yapar.
- Tom did the best he could do.
- Tom elinden gelenin en iyisini yaptı.
- Only the best is good enough.
- Sadece en iyi yeterince iyidir.
- You're the best dad ever.
- Sen gelmiş geçmiş en iyi babasın.
- What do you think is the best way to defuse their argument?
- Sizce tartışmalarını yatıştırmanın en iyi yolu nedir?
- That was the best movie I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en iyi filmdi.
- What do you think is the best way to settle this conflict?
- Sizce bu çatışmayı çözmenin en iyi yolu nedir?
- Our restaurant is the best.
- Bizim restoranımız en iyisidir.
- Your plan seemed the best.
- Senin planın en iyisi gibi görünüyordu.
- Tatoeba is the best Esperanto school in the world.
- Tatoeba dünyadaki en iyi Esperanto okulu.
- Drinking water is one of the best things that you can do.
- Su içmek yapabileceğin en iyi şeylerden biridir.
- I wanted the best.
- Ben en iyisini istedim.
- One of the best meteor showers, the Perseids, happens in August.
- En iyi meteor yağmurlarından biri Perseids'tir, Ağustos ayında olur.
- You're still the best.
- Hâlâ en iyisin.
- It was one of the best experiences of my life.
- Hayatımın en iyi tecrübelerinden biriydi.
- He is the best worker in our company.
- Şirketimizin en iyi çalışanıdır.
- What's the best drug for that cancer?
- Bu kanser için en iyi ilaç nedir?
- We feel we're the best.
- En iyisi olduğumuzu hissediyoruz.
- I was the best swimmer on the team.
- Takımdaki en iyi yüzücüydüm.
- What's the best way to approach a girl?
- Bir kıza yaklaşmanın en iyi yolu nedir?
- What's the best way to get to Boston from here?
- Buradan Boston'a gitmenin en iyi yolu nedir?
- Tom used to be the best player on our team.
- Tom bizim takımdaki en iyi oyuncuydu.
- What is the best way to learn a foreign language?
- Bir yabancı bir dili öğrenmek için en iyi yol nedir?
- Hunger is the best appetizer.
- Açlık en iyi iştah açıcıdır.
- What do you think is the best way to learn French?
- Sence Fransızca öğrenmenin en iyi yolu nedir?
- The best revenge is indifference, contempt.
- En iyi intikam kayıtsızlıktır, küçümsemedir.
- We're not doing the best we can.
- Elimizden gelenin en iyisini yapmıyoruz.
- Tom said he thought that Mary was the best player on the team.
- Tom, Mary'nin takımdaki en iyi oyuncu olduğunu düşündüğünü söyledi.
- I would like to buy myself a new computer; show me the best model.
- Kendime yeni bir bilgisayar almak istiyorum; bana en iyi modeli gösterin.
- Michael Jackson is the best music artist of all time.
- Michael Jackson tüm zamanların en iyi müzik sanatçısıdır.
- That's the best name I've ever heard.
- Hayatımda duyduğum en iyi isim bu.
- This is the best thing I've heard so far.
- Bu şimdiye kadar duyduğum en iyi şey.
- We're still the best.
- Biz hala en iyisiyiz.
- If this is the best of all possible worlds, what are the others like?
- Eğer bu mümkün olan dünyaların en iyisiyse, diğerleri nasıl?
- Tom's the best guitarist I've ever heard in person.
- Tom şahsen dinlediğim en iyi gitarist.
- It is said that Kazu is the best soccer player in Japan.
- Kazu'nun Japonya'da en iyi futbol oyuncusu olduğu söylenmektedir.
- What's the best way to do it?
- Onu yapmak için en iyi yol nedir?
- Fall is the best season for sports.
- Sonbahar spor için en iyi sezondur.
- It's hard to be modest when you're the best.
- En iyisiyken mütevazı olmak zordur.
- Is this the best Tom can do?
- Tom'un yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- I helped Tom the best I could.
- Tom'a elimden gelenin en iyisini yaptım.
- The best thing one can do is be quiet.
- Bir insanın yapabileceği en iyi şey sessiz olmaktır.
- I'm sure you did the best you could.
- Elinizden gelenin en iyisini yaptığınıza eminim.
- What's the best way to get over a cold?
- Soğuk algınlığını atlatmak için en iyi yol nedir?
- Tom isn't the best person for the job.
- Tom iş için en iyi kişi değil.
- This is one of the best restaurants in the city.
- Burası şehirdeki en iyi restoranlardan biri.
- This is the best method to solve that problem.
- Bu problemin en iyi çözümü bu.
- Sami hired one of the best lawyers in Cairo.
- Sami, Kahire'deki en iyi avukatlardan birini tuttu.
- What is most troublesome is the corruption of the best.
- En sıkıntılı olan şey, en iyinin yozlaşmasıdır.
- This is the best birthday dinner ever.
- Şimdiye kadar yediğim en iyi doğum günü yemeği.
- Tom isn't doing the best he can.
- Tom elinden gelenin en iyisini yapmıyor.
- What's the best way to travel?
- Seyahat etmenin en iyi yolu nedir?
- The best things in life are expensive.
- Hayattaki en iyi şeyler pahalıdır.
- What's the best way to keep yourself from yawning?
- Kendinizi esnemekten alıkoymanın en iyi yolu nedir?
- Tom wants to be the best person he possibly can be.
- Tom olabileceği en iyi insan olmak istiyor.
- What's the best Christmas present you've ever gotten?
- Şimdiye kadar aldığınız en iyi Noel hediyesi neydi?
- You've ruined the best chance we had to get rid of Tom.
- Tom'dan kurtulmak için elimizdeki en iyi şansı mahvettin.
- This is by far the best way.
- Açık ara en iyi yol bu.
- We hope for the best but expect the worst.
- En iyisini umarız ama en kötüsünü bekleriz.
- Honesty is not always the best policy.
- Dürüstlük her zaman en iyi politika değildir.
- Marcia works at the best salon in town.
- Marcia şehirdeki en iyi kuaförde çalışıyor.
- A lot of people say Tom is the best player on our team.
- Birçok insan Tom'un takımımızdaki en iyi oyuncu olduğunu söylüyor.
- As far as I know, he is one of the best doctors in town.
- Bildiğim kadarıyla şehirdeki en iyi doktorlardan biri.
- We're still the best in the world.
- Biz hâlâ dünyada en iyiyiz.
- Italy has some of the best art galleries in the world.
- İtalya dünyanın en iyi sanat galerilerinden bazılarına sahip.
- I expect the best.
- En iyisini bekliyorum.
- This is the best band in the world.
- Bu, dünyadaki en iyi grup.
- I think this is the best plan.
- Bence en iyi plan bu.
- We regard him as the best player on the team.
- Onu takımdaki en iyi oyuncu olarak görüyoruz.
- Walking is the best way to stay healthy.
- Sağlıklı kalmanın en iyi yolu yürümektir.
- She likes nothing but the best.
- O sadece en iyileri sever.
- If you want to lose weight, the best thing to do is to eat properly and get a lot of exercise.
- Kilo vermek istiyorsanız, yapılacak en iyi şey düzgün beslenmek ve çok egzersiz yapmaktır.
- Sleep is the best meditation.
- Uyku en iyi meditasyondur.
- Kylie Minogue is the best singer I've ever seen!
- Kylie Minogue şimdiye kadar gördüğüm en iyi şarkıcı!
- I'm the best.
- Ben en iyisiyim.
- We have to do the best that we can.
- Elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.
- You're the best dad in the world.
- Dünyadaki en iyi babasın.
- Tom is still the best.
- Tom hala en iyisidir.
- Natsume Soseki is one of the best writers in Japan.
- Natsume Soseki Japonya'nın en iyi yazarlarından biridir.
- Getter Jaani is the best singer in the Eurovision Song Contest 2011.
- Getter Jaani 2011 Eurovision Şarkı Yarışması'nın en iyi şarkıcısı.
- Let's choose the best of the tomato crop and take them to the market.
- Domates mahsulünün en iyilerini seçelim ve onları pazara götürelim.
- Tom is the best coach in Boston.
- Tom Boston'daki en iyi koç.
- I think those are the best.
- Bence en iyileri onlar.
- It's the best hotel in this town.
- Bu şehirdeki en iyi otel.
- This is one of the best schools in the city.
- Bu, şehirdeki en iyi okullardan biri.
- By and large, this school is one of the best.
- Genel olarak, bu okul en iyilerden biri.
- You've been the best dog one could desire!
- Birinin arzu edebileceği en iyi köpeksin!
- Beyoncé is one of the best music artists of all time.
- Beyoncé tüm zamanların en iyi müzik sanatçılarından biridir.
- You were the best one.
- En iyisi sendin.
- Tom isn't the best player on our team.
- Tom takımımızdaki en iyi oyuncu değil.
- This is the best Indian restaurant anywhere in Tokyo.
- Bu, Tokyo genelindeki en iyi Hint restoranıdır.
- That's the best one.
- En iyisi bu.
- This place is arguably the best restaurant in London.
- Burası tartışmasız Londra'daki en iyi restoran.
- This is the best amp currently being sold.
- Şu anda satılan en iyi amfi bu.
- The best day of my life was the day I met Mary.
- Hayatımın en iyi günü Mary ile tanıştığım gündü.
- Our restaurant is the best.
- Bizim restoran en iyisidir.
- Is that the best you can do for Tom?
- Tom için yapabileceğin en iyi şey bu mu?
- This seemed to be the best solution.
- Bu en iyi çözüm gibi görünüyordu.
- This is the best present I've ever received!
- Bu şimdiye kadar aldığım en iyi hediye!
- Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
- Kaoru, şimdiye kadar en iyi tepki sizinki - büyük ödülü kazanırsınız.
- It's the best score up to now.
- Şimdiye kadarki en iyi skor bu.
- What's the best cure for loneliness?
- Yalnızlık için en iyi tedavi nedir?
- Mary wanted to have the best looking Halloween costume at the party.
- Mary partide en iyi görünen Halloween kostümüne sahip olmak istedi.
- Adopting the new policy was the best thing this company ever did.
- Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.
- Tom used to be the best player on our team.
- Tom eskiden takımımızın en iyi oyuncusuydu.
- Tom wasn't the best.
- Tom en iyisi değildi.
- What is the best fertilizer for tomatoes?
- Domatesler için en iyi gübre nedir?
- Tom is the best person for the job.
- Tom iş için en iyi kişi.
- The simplest solutions are always the best.
- En basit çözümler her zaman en iyisidir.
- This is the best fake ID I've ever seen.
- Bu şimdiye kadar gördüğüm en iyi sahte kimlik.
- The best way to lose weight is to eat less and exercise more.
- Kilo vermenin en iyi yolu daha az yemek ve daha çok egzersiz yapmaktır.
- Who was the best?
- En iyisi kimdi?
- I have the best job in the entire world.
- Tüm dünyadaki en iyi işe sahibim.
- Adversity is the best school.
- Zorluk en iyi okuldur.
- I would like to buy myself a new computer; show me the best model.
- Kendime yeni bir bilgisayar satın almak istiyorum; bana en iyi modeli gösterin.
- When is the best time to feed your dog?
- Köpeğinizi beslemek için en iyi zaman ne zamandır?
- It's the best that we can do.
- Yapabileceğimizin en iyisi bu.
- I wanted to learn from the best.
- En iyisinden öğrenmek istiyordum.
- Her cooking is the best.
- Yemekleri en iyisi.
- One of the best ways to help us is to translate from a foreign language you know into your own native language or strongest language.
- Bize yardım etmenin en iyi yollarından biri, bildiğiniz yabancı bir dilden kendi ana dilinize veya en güçlü dilinize çeviri yapmaktır.
- Studying Berber was the best choice for me.
- Berberice çalışmak benim için en iyi seçimdi.
- It's all for the best.
- En iyisi bu.
- I wish the best for you.
- Senin için en iyisini diliyorum.
- He is one of the best brains in our country.
- Ülkemizin en iyi beyinlerinden biridir.
- When we started out in 2009, I was convinced that our store would become one of the best in the city.
- 2009'da işe başladığımızda, mağazamızın şehrin en iyilerinden biri olacağına ikna olmuştum.
- The best yarn is that spun by hand.
- En iyi iplik elle bükülendir.
- I think the best way to learn English is to live in America.
- İngilizce öğrenmenin en iyi yolunun Amerika'da yaşamak olduğunu düşünüyorum.
- That feast was one of the best I ever had.
- O ziyafet şimdiye kadar yediklerimin en iyisiydi.
- What is the best road to go?
- Gidilecek en iyi yol hangisi?
- The last one is the best.
- Sonuncusu en iyisi.
- Who's the best person for the job?
- Bu iş için en iyi kişi kim?
- I am the best.
- Ben en iyisiyim.
- Easily find the best prices for your train trip.
- Tren seyahatiniz için en iyi fiyatları kolayca bulun.
- Tom did the job to the best of his ability.
- Tom işi elinden gelen en iyi şekilde yaptı.
- Latvian girls are among the best girls in the world!
- Letonyalı kızlar dünyanın en iyi kızları arasındadır!
- Only the best is good enough.
- Sadece en iyisi yeterince iyidir.
- I assume they chose Tom because he's the best person for the job.
- Sanırım iş için en iyi kişi olduğundan dolayı onlar Tom'u seçti.
- Tom is the best drummer I know.
- Tom tanıdığım en iyi baterist.
- It's always cheaper in the end to buy the best.
- Sonunda en iyisini satın almak her zaman daha ucuzdur.
- This is by far the best.
- Bu açık ara en iyisi.
- Tom took Mary to the best restaurant in town.
- Tom, Mary'yi şehirdeki en iyi restorana götürdü.
- My pumpkin was the best.
- Benim balkabağım en iyisiydi.
- What's the best remedy for colds?
- Soğuk algınlığı için en iyi ilaç nedir?
- This is the best.
- Bu en iyisi.
- What do you think is the best way to encourage Tom to study more?
- Sizce Tom'u daha fazla çalışmaya teşvik etmenin en iyi yolu nedir?
- When the sun goes down in the west, the lazy man works the best.
- Güneş batıdan battığında, tembel adam en iyi şekilde çalışacak.
- I have to do the best I can.
- Elimden gelenin en iyisini yapmalıyım.
- Who do you think is the best student in your class?
- Sınıfınızın en iyi öğrencisi kimdir sence?
- It's the best for me.
- Benim için en iyisi bu.
- Tom did the best he knew how.
- Tom en iyi bildiği şekilde yaptı.
- Does anyone know what the best way to contact Tom is?
- Tom'a ulaşmanın en iyi yolunun ne olduğunu bilen var mı?
- This is the best method.
- En iyi yöntem bu.
- She was by far the best singer in the class.
- Açık ara farkla sınıfta en iyi şarkıcıydı.
- What's the best advice you've received?
- Aldığın en iyi tavsiye nedir?
- Of us all, he was by far the best swimmer.
- Hepimiz arasında açık ara en iyi yüzücü oydu.
- Attack is the best defense.
- Saldırı en iyi savunmadır.
- This is the best hotel in town.
- Burası şehirdeki en iyi otel.
- Which school is the best?
- En iyi okul hangisidir?
- You're the best French speaker I know.
- Tanıdığım en iyi Fransızca konuşan sensin.
- What do you think the best way to do it is?
- Sence bunu yapmanın en iyi yolu nedir?
- Wilson clearly had the best chance to win.
- Wilson açıkça kazanmak için en iyi şansa sahipti.
- He is by far the best baseball player at our school.
- O, okulumuzda en iyi beyzbol oyuncusudur.
- It goes without saying that he's the best person for the job.
- Bu iş için en iyi kişi olduğunu söylemeye gerek yok.
- German cars are among the best.
- Alman arabaları en iyiler arasındadır.
- Layla bought the best dresses.
- Layla en iyi elbiseleri aldı.
- Is this the best you can do?
- Yapabileceğinizin en iyisi bu mu?
- We're doing the best we can.
- Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz.
- Poland is the best civilization in Civilization V.
- Polonya, Uygarlık V'teki en iyi uygarlık.
- I wish nothing but the best for you.
- Senin için en iyiden başka bir şey dilemiyorum.
- This is the best restaurant known to me.
- Bu benim için bilinen en iyi restoran.
- Tom isn't the best player on our team.
- Tom takımımızın en iyi oyuncusu değil.
- We have the best team ever.
- Biz şimdiye kadar en iyi takıma sahibiz.
- This was one of the best days of my life.
- Bu, yaşamımın en iyi günlerinden biriydi.
- Last night's concert was one of the best concerts I've ever been to.
- Dün geceki konser şimdiye kadar gittiğim en iyi konserlerden biriydi.
- The prize will go to the best student.
- Ödül en iyi öğrenciye gidecek.
- Education is the best antidote against violence.
- Eğitim şiddete karşı en iyi panzehirdir.
- Tom told me you're the best lawyer in town.
- Tom bana şehirde en iyi avukat olduğunu söyledi.
- Autumn is the best season for reading.
- Sonbahar okumak için en iyi mevsimdir.
- Starbucks is the best place to buy coffee.
- Starbucks kahve satın almak için en iyi yerdir.
- This is the best Indian restaurant anywhere in Tokyo.
- Burası Tokyo'daki en iyi Hint restoranı.
- Do the best you can.
- Elinizden gelenin en iyisini yapın!
- The best things in life are expensive.
- Hayatta en iyi şeyler pahalıdır.
- I have the best mother in the world!
- Dünyadaki en iyi anneye sahibim!
- He is one of the best singers of the day.
- O, günün en iyi şarkıcılarından biridir.
- According to a study published in 2016, Germany is the best country in the world and Canada is the second best country.
- 2016'da yayınlanan bir araştırmaya göre Almanya dünyanın en iyi ülkesi, Kanada ise ikinci en iyi ülkesi.
- I wish Tom the best.
- Tom için en iyisini diliyorum.
- Is that the best we can do?
- Yapabileceğimiz en iyi şey bu mu?
- I admit this may not be the best way of doing it.
- Bunun onu yapmak için en iyi yol olmayabileceğini kabul ediyorum.
- Tom's plan seems the best.
- Tom'un planı en iyisi gibi görünüyor.
- I think this is the best school in Boston.
- Bence bu Boston'daki en iyi okul.
- What do you think is the best Christmas present for a woman?
- Sizce bir kadın için en iyi Noel hediyesi nedir?
- The best weapon against an enemy is another enemy.
- Bir düşmana karşı en iyi silah başka bir düşmandır.
- He is by far the best player on the team.
- O, açık ara farkla takımda en iyi oyuncudur.
- Who's the best French speaker in your family?
- Ailenizde en iyi Fransızca konuşan kim?
- Meeting you is one of the best things that ever happened to me.
- Sizinle tanışmak şimdiye kadar başımdan geçen en iyi şeylerden biridir.
- Sleep's the best thing for Tom.
- Uyumak Tom için en iyi şeydir.
- Resident Evil 4 is one of the best games I have ever played.
- Resident Evil 4 şimdiye kadar oynadığım en iyi oyunlardan biri.
- Is that the best we can do?
- Yapabileceğimizin en iyisi bu mu?
- We wish Tom the best.
- Tom için en iyisini diliyoruz.
- What's the best thing you've ever gotten for Christmas?
- Şimdiye kadar Noel için aldığın en iyi şey nedir?
- We're one of the best teams in the world.
- Biz dünyadaki en iyi takımlarından biriyiz.
- Sami hired the best attorneys to protect him.
- Sami kendisini korumaları için en iyi avukatları tuttu.
- I still think this is the best choice.
- Hala bunun en iyi seçim olduğunu düşünüyorum.
- She is the best in her class.
- Sınıfının en iyisi o.
- Tom is the best French speaker in our family.
- Tom ailemizdeki en iyi Fransızca konuşandır.
- He is the best player on our team.
- O takımımızdaki en iyi oyuncu.
- What do you think is the best way to get to Tom's house from here?
- Sizce buradan Tom'un evine gitmenin en iyi yolu nedir?
- It was one of the best experiences of my life.
- Hayatımın en iyi deneyimlerinden biriydi.
- I don't think this is the best solution.
- Bunun en iyi çözüm olduğunu sanmıyorum.
- Hope for the best and prepare for the worst.
- En iyisini umut et ve en kötüsüne hazırlan.
- Tom thinks he's the best French teacher here.
- Tom buradaki en iyi Fransızca öğretmeninin kendisi olduğunu sanıyor.
- It is well known that the men of Esfahan are the best craftsmen of Iran.
- İsfahan'ın erkeklerinin İran'ın en iyi zanaatkarları olduğu iyi bilinir.
- I admit this may not be the best way of doing it.
- Bunun bu işi yapmak için en iyi yol olmayabileceğini kabul ediyorum.
- I might be the best French speaker here.
- Buradaki en iyi Fransızca konuşan kişi ben olabilirim.
- Tom is the best worker in our company.
- Tom şirketimizdeki en iyi işçi.
- I think that was the best movie I've ever seen.
- Sanırım o şimdiye kadar gördüğüm en iyi filmdi.
- You're the best singer I know.
- Tanıdığım en iyi şarkıcısın.
- This is not the best solution.
- Bu en iyi çözüm değil.
- Tom is the best chess player in our class.
- Tom sınıfımızdaki en iyi satranç oyuncusu.
- Tom says he's the best French speaker in our class, but I don't believe him.
- Tom sınıfımızdaki en iyi Fransızca konuşanın kendisi olduğunu söylüyor ama ben ona inanmıyorum.
- Poverty does more to bring out the worst in people and conceal the best than anything else in the world.
- Yoksulluk, insanların en kötü yanlarını ortaya çıkarıp en iyi yanlarını gizlemek için dünyadaki her şeyden daha fazlasını yapar.
- Oftentimes, the best solution is to systematically attack the problem!
- Çoğu zaman en iyi çözüm, soruna sistematik olarak saldırmaktır!
- The best thing to do was to not talk any more about those events.
- Yapılacak en iyi şey bu olaylar hakkında daha fazla konuşmamaktı.
- I have to make the best of that small room.
- O küçük odayı en iyi şekilde değerlendirmek zorundayım.
- Who in your class is the best singer?
- Sınıfınızdaki en iyi şarkıcı kim?
- With respect to these letters, I think the best thing is to burn them.
- Bu mektuplarla ilgili olarak, sanırım en iyi şey onları yakmaktır.
- Starbucks is the best place to buy coffee.
- Starbucks kahve almak için en iyi yerdir.
- Do you really think that Tom is the best French speaker in your class?
- Gerçekten Tom'un sınıfınızdaki en iyi Fransızca konuşan kişi olduğunu mu düşünüyorsunuz?
- He made the best of his small income.
- O küçük gelirini en iyi şekilde değerlendirdi.
- The student who finishes an examination first does not necessarily get the best grade.
- Bir sınavı ilk bitiren öğrenci mutlaka en iyi notu almaz.
- Tom is the best coach in Boston.
- Tom Boston'da en iyi koçtur.
- Tom wondered whether honesty really was the best policy.
- Tom dürüstlüğün gerçekten en iyi politika olup olmadığını merak ediyordu.
- The best way to learn a language is to live in a country where it's spoken.
- Bir dili öğrenmenin en iyi yolu, o dilin konuşulduğu bir ülkede yaşamaktır.
- This is by far the best method.
- Bu açık ara en iyi yöntem.
- When you're tired, sleeping is the best thing.
- Yorgun olduğunuzda, uyku en iyi şeydir.
- We tried to make the best of it.
- Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık.
- Tom is the best drummer in Boston.
- Tom Boston'daki en iyi davulcu.
- Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project.
- Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı olan Tatoeba Projesi için çalışıyorlar.
- My mother makes the best cakes in the world.
- Annem dünyanın en iyi pastalarını yapar.
- Tom deserves the best.
- Tom en iyisini hak ediyor.
- He is among the best jazz singers.
- En iyi caz şarkıcıları arasındadır.
- Tony speaks English the best in our class.
- Sınıfımızda, İngilizceyi en iyi Tony konuşur.
- This is the best way.
- Bu en iyi yol.
- Who do you think would be the best person for the job?
- İş için en iyi kişinin kim olacağını düşünüyorsun?
- I think that was one of the best movies I've ever seen.
- Sanırım o şimdiye kadar izlediğim en iyi filmlerden biriydi.
- I want my children to have the best of everything.
- Çocuklarımın her şeyin en iyisine sahip olmasını istiyorum.
- What kind of dog makes the best guard dog?
- Hangi tür köpekten en iyi bekçi köpeği olur?
- Are you sure this is the best way to do this?
- Bunu yapmanın en iyi yolunun bu olduğuna emin misiniz?
- We're trying to make the best of a bad situation.
- Kötü bir durumdan en iyi şekilde yararlanmaya çalışıyoruz.
- The truth is the best lie.
- Hakikat en iyi yalandır.
- What's the best advice you've received?
- Aldığın en iyi tavsiye neydi?
- We did the best we could.
- Elimizden gelenin en iyisini yaptık.
- LeBron James is the best player in the NBA.
- LeBron James NBA'in en iyi oyuncusudur.
- In the event of misfortune, celebrations are the best.
- Talihsizlik durumunda kutlamalar en iyisidir.
- What's the best Christmas present you've ever received?
- Şimdiye kadar aldığınız en iyi Noel hediyesi neydi?
- This is the best country in the world.
- Burası, dünyadaki en iyi ülkedir.
- That would be the best.
- En iyisi bu olurdu.
- The best cookies I've ever eaten are the ones that your mother baked for me.
- Yediğim en iyi kurabiyeler annenin benim için pişirdikleridir.
- His company is one of the best managed companies in Japan.
- Onun şirketi, Japonya'daki en iyi yönetilen şirketlerden biridir.
- It's the best film of the year.
- Bu yılın en iyi filmi.
- Mesut Ozil is one of the best midfielders in the world.
- Mesut Özil dünyanın en iyi orta saha oyuncularından biridir.
- Living abroad is the best way to learn a foreign language.
- Yurtdışında yaşamak yabancı dil öğrenmenin en iyi yoludur.
- With respect to these letters, I think the best thing is to burn them.
- Bu mektuplarla ilgili olarak, en iyisinin onları yakmak olduğunu düşünüyorum.
- It's the best we have.
- Elimizdeki en iyisi bu.
- I wanted to learn from the best.
- En iyisinden öğrenmek istedim.
- This is the best money can buy.
- Paranın satın alabileceği en iyi şey bu.
- This is one of the best beaches in Australia.
- Bu Avustralya'daki en iyi plajlardan biri.
- Is that the best Tom can do?
- Tom'un yapabileceği en iyi bu mu?
- I still believe this is the best choice.
- Hâlâ en iyi seçeneğin bu olduğuna inanıyorum.
- An investment in knowledge always pays the best interest.
- Bilgiye yapılan yatırım her zaman en iyi faizi öder.
- The best person to ask is Tom.
- Sorulacak en iyi kişi Tom.
- These are the best bags on the market.
- Bunlar piyasadaki en iyi çantalar.
- From my point of view, Australia is one of the best countries in the world.
- Benim bakış açıma göre, Avustralya dünyadaki en iyi ülkelerden biridir.
- You're the best candidate for this job.
- Bu iş için en iyi aday sensin.
- What is the best fertilizer for tomato plants?
- Domates bitkileri için en iyi gübre nedir?
- I am prepared for the worst, but hope for the best.
- En kötüsüne hazırlıklıyım ama en iyisini umuyorum.
- In football, it isn't always the best team or the team that played the best that wins.
- Futbolda her zaman en iyi takım ya da en iyi oynayan takım kazanmaz.
- Who do you think is the best student in your class?
- Sence sınıfınızdaki en iyi öğrenci kim?
- This is one of the best restaurants in town.
- Bu, şehirdeki en iyi restoranlardan biri.
- It's the best house in town.
- Şehirdeki en iyi ev.
- Honesty, I believe, is the best policy.
- Dürüstlüğün en iyi politika olduğuna inanıyorum.
- We were the best and the brightest.
- Biz en iyi ve en parlak idik.
- I think that was the best movie I've ever seen.
- Sanırım bu şimdiye kadar izlediğim en iyi filmdi.
- I'm saving the best for last.
- En iyisini sona saklıyorum.
- I had the best seat in the house.
- Evdeki en iyi koltuk bendeydi.
- The best way to lose weight is to eat properly and get a lot of exercise.
- Kilo vermenin en iyi yolu uygun şekilde yemek yemek ve çok egzersiz yapmak.
- The best way to learn a foreign language is to go to the country where it is spoken.
- Bir yabancı dili öğrenmenin en iyi yolu o dilin konuşulduğu ülkeye gitmektir.
- What is the best way to learn English?
- İngilizce öğrenmenin en iyi yolu nedir?
- Tom is the best man for the job.
- Tom bu iş için en iyi adam.
- Last night was the best.
- Dün gece en iyisiydi.
- Your team is very good, but theirs the best.
- Takımınız çok iyi, ama onlarınki en iyisi.
- Her cooking is the best.
- Onun aşçılığı en iyisidir.
- We hope for the best but expect the worst.
- En iyisi için ümit ederiz, ama en kötüsünü bekleriz.
- What's the best way to avoid mosquito bites?
- Sivrisinek ısırıklarını önlemek için en iyi yol nedir?
- Tom took Mary to the best restaurant in town.
- Tom Mary'yi şehirdeki en iyi restorana götürdü.
- It's the best feeling.
- O en iyi duygu.
- Hunger is the best cook.
- Açlık en iyi aşçıdır.
- This is the best money can buy.
- Paranın alabileceği en iyisi bu.
- This is the best restaurant in the city.
- Bu, kentin en iyi restoranıdır.
- I think Boston is the best city in the world.
- Boston'un dünyadaki en iyi şehir olduğunu düşünüyorum.
- Are you sure this is the best way to do it?
- Bunu yapmanın en iyi yolunun bu olduğuna emin misin?
- He is by far the best boy in the class.
- O bugüne kadar sınıftaki en iyi çocuktur.
- Tom has done the best he can.
- Tom yapabildiğinin en iyisini yaptı.
- Which is the best?
- Hangisi en iyisi?
- You have chosen the best.
- Sen en iyisini seçtin.
- Do you really think that Tom is the best French speaker in your class?
- Tom'un sınıfındaki en iyi Fransız konuşmacı olduğunu mu düşünüyorsun?
- Tom isn't the best.
- Tom en iyisi değil.
- We want to know who's the best.
- Kimin en iyi olduğunu bilmek istiyoruz.
- Tom is the best banjo player I know.
- Tom tanıdığım en iyi banjo çalan kişi.
- He is the best of us all.
- O hepimizin en iyisi.
- Tom is the best player on our team.
- Tom takımımızdaki en iyi oyuncu.
- I wish them the best.
- Onlar için en iyisini dilerdim.
- My dad is the best dad in the universe.
- Babam, evrendeki en iyi babadır.
- Tom is the best singer in my class.
- Tom sınıfımdaki en iyi şarkıcıdır.
- My dad is the best dad in the universe.
- Benim babam evrendeki en iyi babadır.
- This is definitely the best way.
- Bu kesinlikle en iyi yol.
- I still think this is the best choice.
- Hâlâ bunun en iyi seçenek olduğunu düşünüyorum.
- It's the best hotel in this town.
- O bu şehirdeki en iyi oteldir.
- You think you're the best, don't you?
- En iyi olduğunu düşünüyorsun, değil mi?
- What's the best way to get in touch with you?
- Sizinle iletişime geçmenin en iyi yolu nedir?
- It took the best part of my holiday to finish it.
- Bitirmek tatilimin en iyi bölümünü aldı.
- They say he is the best tennis player.
- Onun en iyi tenis oyuncusu olduğunu söylüyorlar.
- Who do you think is the best French speaker here?
- Burada en iyi Fransızca konuşanın kim olduğunu düşünüyorsunuz?
- He is one of the best brains in our country.
- Kendisi ülkemizin en iyi beyinlerinden biridir.
- Self-help is the best help.
- Kendi kendine yardım en iyi yardımdır.
- Tom tried to make the best of a bad situation.
- Tom kötü bir durumda en iyi şekilde idare etmeye çalıştı.
- I want my children to have the best of everything.
- Çocuklarımın her şeyin en iyisine sahip olmalarını istiyorum.
- I thought Tom was the best singer on stage tonight.
- Tom'un bu gece sahnedeki en iyi şarkıcı olduğunu düşündüm.
- He is the best player on our team.
- Bizim takımda en iyi oyuncudur.
- It's the best burger in town.
- Şehirdeki en iyi burger.
- Hunger is the best spice.
- Açlık en iyi baharattır.
- Tom is the best.
- Tom en iyisi.
- What's the best way to get downtown from here?
- Buradan şehir merkezine gitmenin en iyi yolu nedir?
- The simplest solution is often the best.
- En basit çözüm genellikle en iyisidir.
- Tom might be the best.
- Tom en iyisi olabilir.
- It goes without saying that hunger is the best sauce.
- Açlığın en iyi sos olduğunu söylemeye gerek yok.
- Tom used to be the best swimmer here.
- Tom eskiden buradaki en iyi yüzücüydü.
- This is the best restaurant that I know.
- Burası bildiğim en iyi restoran.
- We saved the best for last.
- En iyisini sona sakladık.
- That was the best day of my life.
- O, hayatımdaki en iyi gündü.
- Tom knows all the best fishing spots.
- Tom en iyi balıkçılık yerlerini bilir.
- I will do the best I can.
- Elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- Which solution is the best?
- Hangi çözüm en iyisidir?
- Tom is still the best student in your class, isn't he?
- Tom hâlâ sınıfınızda en iyi öğrenci, değil mi?
- We've done the best we can with what we have.
- Elimizdekilerle yapabileceğimizin en iyisini yaptık.
- Cuban cigars are among the best in the world.
- Küba puroları dünyanın en iyileri arasındadır.
- Tom is one of the best coaches in Boston.
- Tom, Boston'daki en iyi antrenörlerden biridir.
- I tried to make the best of it.
- Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım.
- The best way to help us is to contribute in your own native language.
- Bize yardımcı olmanın en iyi yolu kendi ana dilinizde katkıda bulunmaktır.
- Tom's the best guitarist I've ever heard in person.
- Tom şimdiye kadar şahsen duyduğum en iyi gitarist.
- This is the best dictionary that I have.
- Bu sahip olduğum en iyi sözlük.
- Tom tried to make the best of a bad situation.
- Tom kötü bir durumdan en iyi şekilde yararlanmaya çalıştı.
- It's the best way that you can support me.
- Beni desteklemek için en iyi yol bu.
- This is a situation where people do the best they can.
- Bu, insanların ellerinden gelenin en iyisini yapacağı bir durum.
- This is the best cake that I have ever eaten.
- Bu şimdiye kadar yediğim en iyi pasta.
- We have to do the best we can.
- Elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.
- It goes without saying that honesty is the best policy.
- Dürüstlüğün en iyi politika olduğunu söylemeye gerek yok.
- We argued with each other about the best place for a holiday.
- Bir tatil için en iyi yer hakkında birbirimizle tartıştık.
- You're the best thing that ever happened to me.
- Sen başıma gelen en iyi şeysin.
- Try to do it to the best of your abilities.
- Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalış.
- This is by far the best seafood restaurant in this area.
- Bu, bu bölgede bugüne kadar en iyi deniz ürünleri restoranıdır.
- Of all the houses we've looked at, this one is by far the best.
- Baktığımız tüm evler arasında bu açık ara en iyisi.
- The best way to learn a foreign language is to go to the country where it is spoken.
- Bir yabancı dili öğrenmenin en iyi yolu, o dilin konuşulduğu ülkeye gitmektir.
- Honesty is never the best policy.
- Dürüstlük asla en iyi politika değildir.
- You deserve nothing but the best.
- En iyisinden başka bir şeyi hak etmiyorsunuz.
- I made the best of my small room.
- Küçük odamı en iyi şekilde değerlendirdim.
- We must try to make the best of it.
- Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmalıyız.
- Marcia works at the best salon in town.
- Marcia şehirdeki en iyi salonda çalışıyor.
- What's the best way to learn French?
- Fransızca öğrenmenin en iyi yolu nedir?
- Spring is the best season to visit Kyoto.
- İlkbahar Kyoto'yu ziyaret etmek için en iyi mevsim.
- I wish you and your family all the best.
- Sana ve ailene her şeyin en iyisini diliyorum.
- This will be one of the best memories of my life.
- Bu, hayatımın en iyi anılarından biri olacaktır.
- This is the best spaghetti I've ever eaten.
- Bu yediğim en iyi spagetti.
- Tom is one of the best in the business.
- Tom işinde en iyilerden birisi.
- Tom told me you're the best lawyer in town.
- Tom bana senin şehirdeki en iyi avukat olduğunu söyledi.
- You deserve nothing but the best.
- En iyisinden başkasını hak etmiyorsun.
- That was the best meal I've ever eaten.
- Bu şimdiye kadar yediğim en iyi yemekti.
- Joking is undoubtedly the best way to learn.
- Şaka yapmak kuşkusuz öğrenmek için en iyi yoldur.
- He's the best man in his field.
- Alanındaki en iyi adam.
- Most people say that the best way to learn a foreign language is to learn from a native speaker.
- Çoğu insan yabancı dil öğrenmenin en iyi yolunun ana dili İngilizce olan birinden öğrenmek olduğunu söyler.
- Joking is undoubtedly the best way to learn.
- Şaka yapmak şüphesiz öğrenmenin en iyi yoludur.
- Example is the best precept.
- Örnek en iyi kuraldır.
- For me, they are the best.
- Benim için en iyisi onlar.
- We're still the best in the world.
- Hâlâ dünyanın en iyisiyiz.
- That's the best thing that could happen to me.
- Bu başıma gelebilecek en iyi şeydi.
- We helped them the best we could.
- Yapabileceğimizin en iyisiyle onlara yardım ettik.
- This is the best way.
- En iyi yol bu.
- This is the best way to die.
- Ölmek için en iyi yol bu.
- Let's make the best of this.
- Bunu en iyi şekilde değerlendirelim.
- It was the best party ever.
- Şimdiye kadarki en iyi partiydi.
- The best way to predict your future is to create it.
- Geleceğinizi tahmin etmenin en iyi yolu onu yaratmaktır.
- Layla is the best daughter in the world.
- Layla dünyanın en iyi kızı.
- Which is the best?
- En iyisi hangisi?
- They make the best pizza in town.
- Onlar şehirdeki en iyi pizzayı yapıyorlar.
- Is that the best you can do?
- Yapabileceğinin en iyisi bu mu?
- The king is the best.
- Kral en iyisidir.
- Which solution is the best?
- Hangi çözüm en iyisi?
- This is the best method.
- Bu en iyi yöntemdir.
- He is the best runner.
- O en iyi koşucu.
- I've done the best I can.
- Elimden gelenin en iyisini yaptım.
- Attack is the best form of defense.
- Saldırı en iyi savunma şeklidir.
- It's the best I can do.
- Yapabileceğimin en iyisi bu.
- This is one of the best beaches in Australia.
- Burası Avustralya'daki en iyi plajlardan biri.
- What's the best way to get to the airport?
- Havaalanına gitmenin en iyi yolu nedir?
- This is the best way to spend my Monday!
- Pazartesi günümü geçirmek için en iyi yol bu!
- You learned from the best.
- En iyisinden öğrendin.
- The best thing one can do is be quiet.
- Birinin yapabileceği en iyi şey sessiz olmaktır.
- The best footballers are developed at Peter's football school.
- En iyi futbolcular Peter'ın futbol okulunda yetişir.
- This is the best band in the world.
- Bu dünyadaki en iyi grup.
- This is by far the best seafood restaurant in this area.
- Bu bölgedeki açık ara en iyi deniz ürünleri restoranı burası.
- Hope for the best, but prepare for the worst.
- En iyisini umut et, ama en kötüsüne hazırlan.
- They weren't exactly the best of friends.
- Onlar kesinlikle en iyi arkadaşlar değildi.
- He can't swim at all, but when it comes to skiing, he is the best.
- Hiç yüzemiyor ama iş kayağa gelince en iyisi o.
- I have the best words.
- En iyi kelimeler bende var.
- If you want to earn money, America is the best.
- Para kazanmak istiyorsan, Amerika en iyisi.
- What do you think the best way to lose weight is?
- Zayıflamak için en iyi yolun ne olduğunu düşünüyorsun?
- Surgery is the best solution.
- Ameliyat en iyi çözüm.
- What's the best way to contact you?
- Sizinle iletişim kurmanın en iyi yolu nedir?
- Sleeping is certainly the best waste of time.
- Uyumak kesinlikle en iyi zaman kaybıdır.
- Sleep's the best thing for her.
- Uyku onun için en iyi şey.
- This is the best pizza I've ever eaten.
- Bu hayatımda yediğim en iyi pizza.
- What's the best way to do it?
- Bunu yapmanın en iyi yolu nedir?
- In my opinion, German is the best language in the world.
- Bana göre Almanca dünyadaki en iyi dildir.
- This is the best ship I've ever been on.
- Bu şimdiye kadar bindiğim en iyi gemi.
- Tom is, without question, the best man for the job.
- Tom, şüphesiz, bu iş için en iyi adam.
- Tom is the best French teacher that I know.
- Tom tanıdığım en iyi Fransızca öğretmeni.
- Poland is the best civilization in Civilization V.
- Polonya, Uygarlık V.'deki en iyi medeniyettir.
- In my opinion, German is the best language in the world.
- Bence Almanca dünyadaki en iyi dildir.
- He is the best athlete in our school.
- Okulumuzun en iyi sporcusu.
- He is the best among us.
- Aramızda en iyisi o.
- What do you think is the best way to learn English?
- İngilizce öğrenmenin en iyi yolunun ne olduğunu düşünüyorsun?
- I want to be the best swimmer in Australia.
- Avustralya'nın en iyi yüzücüsü olmak istiyorum.
- Is this really the best place to be doing this?
- Bunu yapmak için en iyi yer gerçekten burası mı?
- Tom is the best singer I know.
- Tom tanıdığım en iyi şarkıcı.
- From my point of view, Australia is one of the best countries in the world.
- Benim bakış açıma göre, Avustralya dünyanın en iyi ülkelerinden biridir.
- He is by far the best player on the team.
- Takımdaki açık ara en iyi oyuncu.
- I think that's the best answer.
- Sanırım en iyi cevap bu.
- He's doing the best he can.
- O elinden gelenin en iyisini yapıyor.
- I think it's the best way.
- Sanırım, bu en iyi yol.
- I tried to make the best of it.
- Ben onu en iyi şekilde yapmaya çalıştım.
- Who do you think is the best student in your class?
- Sence sınıfındaki en iyi öğrenci kim?
- This is the best guitar in the store.
- Dükkandaki en iyi gitar bu.
- This is the best party ever.
- Bu gelmiş geçmiş en iyi parti.
- Who's the best person for the job?
- İş için en iyi kişi kim?
- Layla is the best daughter in the world.
- Leyla dünyanın en iyi kızıdır.
- With respect to these documents, I think the best thing is to destroy them.
- Bu belgelerle ilgili olarak, bence en iyisi onları yok etmek.
- Who do you think is the best student in your class?
- Sizce sınıfınızdaki en iyi öğrenci kim?
- He is reputed the best lawyer in this city.
- Bu kentteki en iyi hukukçu olarak bilinir.
- He is by far the best baseball player at our school.
- Okulumuzdaki açık ara en iyi beyzbol oyuncusu.
- The best prophet of the future is the past.
- Geleceğin en iyi peygamberi geçmiştir.
- Tom is the best there is.
- En iyisi Tom.
- Who is the best singer in our company?
- Şirketteki en iyi şarkıcı kim?
- I'm afraid that's the best I can do.
- Yapabileceğimin en iyisinin bu olmasından korkuyorum.
- Tom is the best player on the team.
- Tom takımdaki en iyi oyuncu.
- Tom might be the best choice.
- Tom en iyi seçim olabilir.
- Tom is the best banjo player I know.
- Tom bildiğim en iyi banjo oyuncusu.
- What is the best remedy for colds?
- Soğuk algınlıkları için en iyi ilaç nedir?
- Is this the best we can do?
- Yapabileceğimizin en iyisi bu mu?
- The best way to get better at French is to speak French with native speakers.
- Fransızcada daha iyi olmanın en iyi yolu ana dili Fransızca olan kişilerle Fransızca konuşmaktır.
- Revenge is the best revenge.
- İntikam en iyi intikamdır.
- You were the best one.
- Sen en iyisiydin.
- This is the best dictionary there is in the library.
- Kütüphanede bulunan en iyi sözlük bu.
- This is one of the best dictionaries I have.
- Bu sahip olduğum en iyi sözlüklerden biri.
- From my point of view, Australia is one of the best countries in the world.
- Bana göre, Avustralya, dünyanın en iyi ülkelerden biridir.
Show More (1537)
|
