|
- The rich countries must naturally come up with resources to relieve the distress more quickly and more generously.
- Zengin ülkeler doğal olarak bu sıkıntıyı daha hızlı ve daha cömert bir şekilde hafifletecek kaynaklar bulmak zorundadır.
- For us in the rich part of the world, it is resistance to antibiotics which will be the big problem.
- Dünyanın zengin kesimindeki bizler için en büyük sorun antibiyotiklere karşı direnç olacaktır.
- We should put a stop to the recycling, or transfer, of European funds between the rich Member States.
- Avrupa fonlarının zengin Üye Devletler arasında geri dönüşümüne ya da transferine son vermeliyiz.
- In that way, the rich countries bear a large share of the responsibility for the problems of the developing countries.
- Bu şekilde zengin ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin sorunlarının sorumluluğunun büyük bir kısmını üstlenmiş olurlar.
- They are unable to compete with the rich agricultural barons.
- Zengin tarım baronlarıyla rekabet edemiyorlar.
- The way the rich countries ignored this meeting added insult to injury.
- Zengin ülkelerin bu toplantıyı görmezden gelmeleri ise yaraya tuz biber ekmiştir.
- There will soon not be any money left for circulating around the rich Member States for propaganda purposes.
- Yakında zengin Üye Devletler arasında propaganda amacıyla dolaştırılacak para kalmayacaktır.
- What are the rich countries doing wrong, but also what do the poor countries gain by stepping up their own efforts?
- Zengin ülkeler neyi yanlış yapmakta ve aynı zamanda yoksul ülkeler kendi çabalarını hızlandırarak ne kazanmaktalar?
- I wonder whether a debate like this is taking place in any other political centre in the rich North.
- Böyle bir tartışmanın zengin Kuzey'deki başka bir siyasi merkezde yapılıp yapılmadığını merak ediyorum.
- The rich countries have still not fulfilled the pledge they made in Rio.
- Zengin ülkeler Rio'da verdikleri sözü hala yerine getirmediler.
- The disastrous, violent conflicts are caused by poverty, and poverty is caused by the rich West.
- Feci ve şiddetli çatışmalara yoksulluk, yoksulluğa da zengin Batı neden olmaktadır.
- The digital divide is further raising the level of antagonism between the rich and poor within a single nation.
- Dijital uçurum, tek bir ulus içindeki zengin ve fakir arasındaki düşmanlık seviyesini daha da yükseltmektedir.
- The rich nations must offer increased support.
- Zengin ülkeler daha fazla destek sunmalıdır.
- This is also the best way to maintain in future the rich diversity within the European Union.
- Bu aynı zamanda Avrupa Birliği içindeki zengin çeşitliliği gelecekte de sürdürmenin en iyi yoludur.
- In that way, the rich countries bear a large share of the responsibility for the problems of the developing countries.
- Bu şekilde zengin ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin sorunlarının sorumluluğunun büyük bir kısmını üstlenmiş oluyor.
- Subsidies to the rich countries must be eliminated.
- Zengin ülkelere verilen sübvansiyonlar kaldırılmalıdır.
- It will be a shift of money from the rich areas to the poor areas, from the bigger farmers to the smaller farmers.
- Paranın zengin bölgelerden fakir bölgelere, büyük çiftçilerden küçük çiftçilere kayması söz konusu olacaktır.
- The rich countries buy cheap agricultural produce and sell expensive industrial goods, including medicines.
- Zengin ülkeler ucuz tarım ürünleri satın alıp, ilaçlar da dahil olmak üzere pahalı sanayi malları satmaktadır.
- The rich countries have so far been very dismissive, however.
- Ancak zengin ülkeler şu ana kadar çok umursamaz davrandılar.
- The rich were able to buy votes from the poor without the electoral commission being able to stop them.
- Zenginler, seçim komisyonu onları durduramadan yoksullardan oy satın alabildiler.
- The rich can afford to look around for some alternative.
- Zenginler alternatif arayışına girebilirler.
- In other words, the poor will remain poor and the rich will remain rich.
- Başka bir deyişle yoksullar yoksul, zenginler de zengin kalmaya devam edecek.
- The rich American market does not want meat from animals that have been sick.
- Zengin Amerikan pazarı hasta hayvanların etini istemiyor.
- The EU takes from the poor and gives to the rich.
- AB fakirden alıp zengine veriyor.
- In other words, the poor will remain poor and the rich will remain rich.
- Başka bir deyişle, yoksullar yoksul, zenginler de zengin kalmaya devam edecek.
- The EU takes from the poor and gives to the rich.
- AB yoksullardan alıp zenginlere vermektedir.
- Who is to blame, the rich countries or the poor ones?
- Kimin suçu var, zengin ülkelerin mi yoksa yoksul ülkelerin mi?
- The rich and powerful always come out ahead.
- Gücü elinde tutan zenginler her zaman öne çıkarlar.
- The rich and powerful always come out ahead.
- Zengin ve güçlü olan her zaman önde olur.
- The rich mineral paper industry is beneficial to the economic development of the mountain areas with few natural resources.
- Zengin mineral kağıt endüstrisi, az doğal kaynağa sahip dağlık bölgelerin ekonomik kalkınması için faydalıdır.
- But the rich world he created would outlive his personal prejudices.
- Ancak yarattığı zengin dünya onun kişisel önyargılarından daha uzun ömürlü olacaktı.
- The rich and powerful always come out ahead.
- Zengin ve güçlü olanlar her zaman öne çıkar.
- We are all equal before the law, but the rich often have a big advantage.
- Kanun önünde hepimiz eşitiz, ancak zenginler genellikle büyük bir avantaja sahiptir.
- Robin Hood robbed the rich.
- Robin Hood zenginleri soydu.
- The rich friend gave him the cold shoulder.
- Zengin arkadaşı ona soğuk davrandı.
- She became engaged to the rich man.
- Zengin bir adamla nişanlandı.
- The rich are different from you and me.
- Zengin, sen ve benden farklıdır.
- I do not like the rich.
- Ben zenginleri sevmiyorum.
- The poor man eats when he can, but the rich man eats when he wants.
- Fakir bulabildiğinde, zengin canı istediğinde yer.
- There's one law for the rich, and another for the poor.
- Zengine şekerden helva basarlar fakire pekmez bile bulunmaz.
- This palace was built for the rich king.
- Bu saray zengin kral için inşa edildi.
- Such an economic program will help the rich at the expense of the poor.
- Böyle bir ekonomik program yoksulların pahasına zenginlere yardımcı olacaktır.
- Such a program will help the rich but harm the poor.
- Böyle bir program zenginlere yardım edecek ama fakirlere zarar verecek.
- Robin Hood robbed the rich.
- Robin Hood zenginleri soyuyordu.
- This palace was built for the rich king.
- Bu saray zengin kral için inşa edilmiştir.
- The rich are getting richer.
- Zengin daha da zenginleşiyor.
- The rich have many friends.
- Zenginlerin birçok arkadaşı vardır.
- Such a program will help the rich but harm the poor.
- Böyle bir program zenginlere yardım edecek fakat fakirlere zarar verecektir.
- It seems that the rich part of humanity doesn't care much for the problems of the poor part.
- Görünüşe göre insanlığın zengin kesimi fakir kesiminin sorunlarını pek umursamıyor.
- We are all equal before the law, but the rich often have a big advantage.
- Hepimiz kanun önünde eşitiz, ancak zenginlerin çoğu kez büyük bir avantajı var.
- Such an economic program will help the rich at the expense of the poor.
- Böyle bir ekonomik program fakirlerin zararına zenginlere yardım edecektir.
- She became engaged to the rich man.
- O, zengin bir adamla nişanlandı.
- The rich have trouble as well as the poor.
- Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
- Tom stole from both the rich and the poor.
- Tom hem zenginlerden hem de fakirlerden çaldı.
- The Republicans want more tax cuts for the rich.
- Cumhuriyetçiler, zenginler için daha fazla vergi indirimi istiyor.
- The rich are apt to look down upon the poor.
- Zenginlerin fakirleri hor görme eğilimleri vardır.
- The rich are different from you and me.
- Zenginler senden ve benden farklıdır.
- The rich are not always happier than the poor.
- Zenginler her zaman fakirlerden daha mutlu değildir.
- The rich have trouble as well as the poor.
- Fakirlerin olduğu kadar zenginlerin de sorunları var.
- The rich have troubles as well as the poor.
- Zenginlerin fakirler kadar sorunları vardır.
- It seems that the rich part of humanity doesn't care much for the problems of the poor part.
- Öyle görünüyor ki, insanlığın zengin kısmı, fakir kısmın problemlerini çok umursamıyor.
- The rich are apt to look down on people.
- Zenginler insanları küçük görmeye eğilimlidir.
- The rich have troubles as well as the poor.
- Fakirlerin olduğu kadar zenginlerin de sorunları var.
- Tom lives in a mansion in the rich part of town.
- Tom şehrin zengin kesiminde bir konakta yaşıyor.
- The rich get richer and the poor get poorer.
- Zengin daha zengin, fakir daha fakir oluyor.
- The rich are often misers.
- Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The poor support the rich.
- Fakirler zenginleri destekler.
- The rich get richer and the poor get poorer.
- Zenginler daha zenginleşiyor; fakirler ise daha fakir oluyor.
- The rich grow richer and the poor grow poorer.
- Zenginler daha da zenginleşir, yoksullar ise daha da yoksullaşır.
- The rich are often misers.
- Zenginler genellikle cimridir.
- The Republicans want more tax cuts for the rich.
- Cumhuriyetçiler zenginler için daha fazla vergi indirimi istiyor.
- The rich grow richer and the poor grow poorer.
- Zenginler daha zengin; fakirler ise daha fakir oluyor.
- The poor don't get richer when the rich get poorer.
- Zenginler fakirleşirken fakirler zenginleşmez.
- The rich are getting richer and the poor are getting poorer.
- Zenginler zenginleşiyor ve fakirler fakirleşiyor.
- Tom stole from both the rich and the poor.
- Tom zenginden de fakirden de çalıyordu.
- The rich are not always happy.
- Zenginler her zaman mutlu değiller.
- The rich are getting richer.
- Zenginler daha da zenginleşiyor.
- The rich sometimes despise the poor.
- Zenginler bazen fakirleri hor görürler.
- The rich are getting richer and the poor are getting poorer.
- Zenginler daha da zenginleşiyor, fakirler daha da fakirleşiyor.
- It's easier for the rich to get richer.
- Zenginler için daha zengin olmak daha kolay.
- There's one law for the rich, and another for the poor.
- Zengin kağnısını dağdan aşırır, fakirin eşeği düz yolda şaşırır.
- Tom lives in a mansion in the rich part of town.
- Tom şehrin zengin kesiminde bir malikanede yaşıyor.
- I do not like the rich.
- Zenginleri sevmiyorum.
Show More (80)
|
