1 |
tireless |
yorulmak bilmez |
adj. |
|
- They have been tireless workers on fighting fraud in the European Union since they were appointed.
- Göreve geldiklerinden bu yana Avrupa Birliği'nde dolandırıcılıkla mücadele konusunda yorulmak bilmeden çalıştılar.
- I should firstly like to thank the tireless rapporteur for his work on the Charter.
- Öncelikle yorulmak bilmeyen raportöre Şart üzerindeki çalışmaları için teşekkür etmek istiyorum.
- My grandfather is a tireless worker.
- Büyükbabam yorulmak bilmez bir işçidir.
Show More (0)
|
2 |
tireless |
bitmez tükenmez (enerji) |
adj. |
|
- The tireless efforts of the rescue team saved several lives.
- Kurtarma ekibinin bitmez tükenmez çabaları, birçok kişinin hayatını kurtardı.
Show More (-2)
|
3 |
tireless |
yorulmaz |
adj. |
|
- My grandfather is a tireless worker.
- Büyükbabam yorulmaz bir işçidir.
Show More (-2)
|