Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Synonymes
Phrases
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Turc - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Allemand - Anglais
Cacher l'historique
Détails de l'historique
Effacer l'historique
Historique :
to call
to call
Historique
Phrases
Sens de
"to call"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 271 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
Common Usage
1
Common Usage
call out to
v.
seslenmek
She
called out to
him, with tears running down her cheeks.
Gözyaşları yanaklarından süzülürken ona
seslendi.
More Sentences
General
2
General
call to action
n.
eylem çağrısı
That certainly is a
call to action.
Bu kesinlikle bir
eylem çağrısıdır.
More Sentences
3
General
call attention to
v.
dikkatini çekmek
Finally, I would
call attention to
the question of objective liability.
Son olarak, objektif sorumluluk konusuna
dikkat çekmek
isterim.
More Sentences
4
General
call to
v.
seslenmek
She
called to
him across the street.
Sokağın karşısından ona
seslendi.
More Sentences
5
General
person to person call
n.
davetli konuşma
6
General
call to prayer
n.
ezan
7
General
person to person call
n.
ihbarlı konuşma
8
General
station to station call
n.
normal konuşma
9
General
station to station call
n.
santral aracılığıyla konuşma
10
General
call to prayer sounds
n.
ezan sesleri
11
General
sounds of the call to prayer
n.
ezan sesleri
12
General
station-to station call
n.
santral aracılığıyla şehirlerarası konuşma
13
General
person-to-person call
n.
şehirlerarası ihbarlı konuşma
14
General
click to call
n.
tek tuşla arama
15
General
call out to proclaim
v.
ünlemek
16
General
call a halt to
v.
durdurmak
17
General
call to order
v.
toplantıyı açmak
18
General
call to arms
v.
silah altına almak
19
General
call a halt to
v.
kesmek
20
General
call something to mind
v.
birine bir şeyi hatırlatmak
21
General
call someone's attention to
v.
birinin dikkatini bir şeye çekmek
22
General
call to mind
v.
hatırlamak
23
General
transfer one's call to someone
v.
telefonu bağlamak (birisine)
24
General
call to the blackboard
v.
(öğrenciyi) tahtaya kaldırmak
25
General
call a student to the blackboard
v.
öğrenciyi tahtaya kaldırmak
26
General
call back to mind
v.
hatırına getirmek
27
General
call to the chalkboard
v.
tahtaya kaldırmak
28
General
call to mind
v.
hatırlatmak
29
General
call back to mind
v.
aklına getirmek
30
General
call somebody to account
v.
hesap sormak
31
General
not to call
v.
aramamak
32
General
call somebody to account for
v.
hesap sormak
33
General
call someone to account
v.
birinden hesap sormak
34
General
call to
v.
haykırmak
35
General
call a halt to
v.
son vermek
36
General
call to proclaim
v.
ünlemek
37
General
call students to the chalkboard
v.
öğrencileri tahtaya kaldırmak
38
General
call to mind
v.
akla getirmek
39
General
transfer call to
v.
telefon bağlamak
40
General
call attention to
v.
dikkat çekmek
41
General
call to hearing
v.
duruşmaya çağırmak
42
General
call to court case
v.
duruşmaya çağırmak
43
General
call (someone's) attention to
v.
hatırlatma yapmak
44
General
call on someone to resign
v.
istifaya çağırmak
45
General
call on someone to resign
v.
istifaya davet etmek
46
General
put through a call to
v.
-e telefon etmek
47
General
transfer one's call to someone
v.
telefon aktarmak
48
General
call the witness to testify
v.
tanıklığa davet etmek
49
General
call attention to
v.
dikkati çekmek
50
General
call attention to
v.
nazarı dikkati celbetmek
51
General
call attention to
v.
dikkat verilmesini istemek
52
General
call attention to
v.
ilgiyi bir yöne çekmek istemek
53
General
call attention to
v.
dikkati bir yöne çekmek
54
General
call a halt to something
v.
bir şeyin durdurulmasını istemek
55
General
call someone to testify
v.
birini tanıklık için çağırmak
56
General
respond to a burglary call
v.
hırsızlık çağrısına/anonsuna yanıt vermek
57
General
call public attention to something
v.
kamunun dikkatini bir şeye çekmek
58
General
transfer the call to
v.
telefonu aktarmak
59
General
call upon someone to speak
v.
birisine söz vermek
Phrasals
60
Phrasals
call in to
v.
birini bir yere çağırmak
61
Phrasals
call in to
v.
(telefonla) sipariş etmek
62
Phrasals
call in to
v.
birinin yardımını istemek
63
Phrasals
call in to
v.
piyasadan çekmek
64
Phrasals
call in to
v.
(telefonla) bildirmek
65
Phrasals
call in to
v.
(telefonla) rapor etmek/belirtmek
66
Phrasals
call in to
v.
(telefonla) bir yeri aramak
67
Phrasals
call someone over (to some place)
v.
birisini çağırmak
68
Phrasals
call upon someone (to do something)
v.
(birini bir şey yapmaya) çağırmak
69
Phrasals
call upon someone (to do something)
v.
(birini bir şey yapmaya) davet etmek
70
Phrasals
call upon someone (to do something)
v.
(birinin bir şey yapmasını) istemek
71
Phrasals
call upon someone (to do something)
v.
(birini bir şey yapması için) seçmek
72
Phrasals
call on someone (to do something)
v.
(birini bir şey yapmaya) çağırmak
73
Phrasals
call on someone (to do something)
v.
(birini bir şey yapmaya) davet etmek
74
Phrasals
call on someone (to do something)
v.
(birinin bir şey yapmasını) istemek
75
Phrasals
call on someone (to do something)
v.
(birini bir şey yapması için) seçmek
76
Phrasals
call something down (to someone)
v.
(aşağıdaki birine) yüksek sesle bir şey demek
77
Phrasals
call something down (to someone)
v.
(aşağıdaki birine) seslenerek bir şey söylemek
78
Phrasals
call in (to some place)
v.
(bir yeri) aramak
79
Phrasals
call in (to some place)
v.
(bir yere) telefon etmek
80
Phrasals
call in (to some place)
v.
(bir merkezi, iş yerini) arayıp mesajları kontrol etmek
81
Phrasals
call out (to someone)
v.
(birine) seslenmek
82
Phrasals
call out (to someone)
v.
(birine) duyurmak için bağırmak
83
Phrasals
call to someone
v.
birine seslenmek
84
Phrasals
call to someone
v.
birine (duyurmak için) bağırmak
85
Phrasals
call to (one)
v.
(birine) seslenmek
86
Phrasals
call to (one)
v.
(birine) duyurmak için bağırmak
87
Phrasals
call to (one)
v.
(birini) çağırmak
88
Phrasals
call to (one)
v.
(birini) cezbetmek
89
Phrasals
call to (one)
v.
(birini) çekmek
90
Phrasals
call to (one)
v.
(birini) kışkırtmak
91
Phrasals
call to (one)
v.
(birinin) aklını çelmek
92
Phrasals
call to (one)
v.
(birine) cazip görünmek/gelmek
93
Phrasals
call to (one)
v.
(birinin) ilgisini/dikkatini çekmek
94
Phrasals
call in to
v.
bir konuda bir uzmanın görüşünü almak
Phrases
95
Phrases
call to action
n.
eyleme çağrı
96
Phrases
call to arms
v.
silah başına çağırmak
97
Phrases
call to battle
v.
silah başına çağırmak
98
Phrases
your call is important to us
expr.
aramanız bizim için önemli
99
Phrases
your call is important to us
expr.
bizi aradığınız için teşekkür ederiz
Colloquial
100
Colloquial
a place to call own
n.
evi diyeceği bir yer
101
Colloquial
a place to call own
n.
kendi evi
102
Colloquial
a place to call own
n.
kendine ait bir yer
103
Colloquial
call to mind
v.
anımsamak
104
Colloquial
call to mind
v.
anımsatmak
105
Colloquial
call to arms
v.
askere çağırmak
106
Colloquial
go so far as to call someone stupid
v.
birisine aptal diyecek kadar ileri gitmek
107
Colloquial
call to mind
v.
hatırlamak
108
Colloquial
call to mind
v.
hatırlatmak
109
Colloquial
call to arms
v.
orduya çağırmak
110
Colloquial
place a call to
v.
telefonla aramak
111
Colloquial
place a call to
v.
telefon etmek
112
Colloquial
parents are advised to call their child's school for more information
expr.
ebeveynlere daha fazla bilgi için çocuklarının okullarını aramaları tavsiye ediliyor
113
Colloquial
we have to call the police
expr.
polisi aramalıyız
114
Colloquial
(it's) time to call it a day
expr.
bugünlük bu kadar
115
Colloquial
(it's) time to call it a day
expr.
bugünlük bu kadar çalışma yeter
116
Colloquial
(it's) time to call it a day
expr.
bugünlük paydos
117
Colloquial
(it's) time to call it a day
expr.
bugünlük yeter
118
Colloquial
(it's) time to call it a night
expr.
bu gecelik bu kadar
119
Colloquial
(it's) time to call it a night
expr.
bu gecelik bu kadar çalışma yeter
120
Colloquial
(it's) time to call it a night
expr.
bu gecelik paydos
121
Colloquial
(it's) time to call it a night
expr.
bu gecelik yeter
122
Colloquial
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) kendine ait (bir şey)
123
Colloquial
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) kendine ayırdığı (bir şey)
124
Colloquial
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) benim diyebileceği (bir şey)
125
Colloquial
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) sahip olduğu (bir şey)
126
Colloquial
(something) to call (one's) own
expr.
(birinin) kontrolünde olan (bir şey)
Idioms
127
Idioms
a call to arms
n.
harekete geçirme
128
Idioms
a call to arms
n.
teşvik etme
129
Idioms
a call to arms
n.
telkin etme
130
Idioms
a call to arms
n.
meydan okumaya davet etme
131
Idioms
a place to call one's own
n.
evi diyeceği bir yer
132
Idioms
a place to call one's own
n.
kendi evi
133
Idioms
call someone to attention
v.
dikkat komutu vermek
134
Idioms
call someone to attention
v.
dikkat çekmek
135
Idioms
call a halt to something
v.
bir şeyi durdurmak
136
Idioms
call somebody to heel
v.
boyun eğdirmek
137
Idioms
call someone's attention to something
v.
birinin dikkatini bir şeye çekmek
138
Idioms
not able to call one's time one's own
v.
başını kaşıyacak vakti olmamak
139
Idioms
call something to someone's attention
v.
birinin dikkatini bir şeye çekmek
140
Idioms
call/bring someone to task
v.
birini ciddi anlamda azarlamak/paylamak
141
Idioms
call somebody to heel
v.
dize getirmek
142
Idioms
not have a minute to call your own
v.
çok meşgul olmak
143
Idioms
call someone to account
v.
hesap sormak
144
Idioms
not have a minute to call your own
v.
kafasını kaşıyacak vakti olmamak
145
Idioms
not able to call one's time one's own
v.
kafasını kaşıyacak vakti olmamak
146
Idioms
not have a minute to call your own
v.
kafasını kaşıyacak zamanı olmamak
147
Idioms
call to order
v.
resmi olarak açmak
148
Idioms
call to account
v.
suçlayarak hesap sormak
149
Idioms
call to order
v.
resmi olarak başlatmak
150
Idioms
call to order
v.
sessizliğe davet etmek
151
Idioms
call to order
v.
sükunete davet etmek
152
Idioms
call the meeting to order
v.
toplantıyı duyurmak
153
Idioms
call a meeting to order
v.
toplantıyı duyurmak
154
Idioms
call a meeting to order
v.
toplantının başlayacağını duyurmak
155
Idioms
call the meeting to order
v.
toplantının başlayacağını duyurmak
156
Idioms
call someone to attention
v.
hazır ol komutunu vermek
157
Idioms
call someone to attention
v.
esas duruş komutunu vermek
158
Idioms
call someone to task on it
v.
göreve çağırmak
159
Idioms
bring/call to mind
v.
hatırlamak
160
Idioms
bring/call to mind
v.
anımsamak
161
Idioms
bring/call to mind
v.
aklına getirmek
162
Idioms
bring/call to mind
v.
hatırlatmak
163
Idioms
bring/call to mind
v.
anımsatmak
164
Idioms
call someone to heel
v.
birine boyun eğdirmek
165
Idioms
call someone to heel
v.
birini dize getirmek
166
Idioms
call someone to heel
v.
birine itaat ettirmek
167
Idioms
bring/call somebody/something to mind
v.
birini/bir şeyi akla getirmek
168
Idioms
bring/call somebody/something to mind
v.
birini/bir şeyi hatırlatmak
169
Idioms
bring/call somebody/something to mind
v.
birini/bir şeyi anımsatmak
170
Idioms
call (one) to attention
v.
(askeri) hazır ola geçirmek
171
Idioms
call (one) to attention
v.
(askeri) esas duruşa geçirmek
172
Idioms
call (one) to attention
v.
(askere) vaziyet aldırmak
173
Idioms
call (one) to attention
v.
teyakkuz durumuna/teyakkuza geçirmek
174
Idioms
call (one) to task
v.
(birini) ciddi anlamda azarlamak/paylamak
175
Idioms
call (one) to task
v.
(birine) fırça atmak
176
Idioms
call (one) to task
v.
(birini) fırçalamak
177
Idioms
call (one) to task
v.
(birine yaptığı bir hatayla ilgili) ders/öğüt vermek
178
Idioms
call (one) to task
v.
(birine) nutuk çekmek
179
Idioms
call (someone or something) to (one's) attention
v.
(birinin) tüm dikkatini (birine/bir şeye) çekmek
180
Idioms
call (someone or something) to (one's) attention
v.
(birini/bir şeyi birinin) gözüne sokmak
181
Idioms
call (someone or something) to (one's) attention
v.
(birinin/bir şeyin biri) tarafından fark edilmesini sağlamak
182
Idioms
call (someone or something) to (one's) attention
v.
(birinin birine/bir şeye) odaklanmasına neden olmak
183
Idioms
call (someone) to heel
v.
(birine) boyun eğdirmek
184
Idioms
call (someone) to heel
v.
(birini) dize getirmek
185
Idioms
call a halt to (something)
v.
(bir şeyin) durdurulmasını emretmek
186
Idioms
call a meeting to order
v.
toplantının başlayacağını/başlamak üzere olduğunu duyurmak
187
Idioms
call a meeting to order
v.
toplantıyı açmak
188
Idioms
call the meeting to order
v.
toplantının başlayacağını/başlamak üzere olduğunu duyurmak
189
Idioms
call the meeting to order
v.
toplantıyı açmak
190
Idioms
call attention to (someone or something)
v.
dikkati/dikkatleri (birine/bir şeye) çekmek
191
Idioms
call attention to (someone or something)
v.
dikkati/dikkatleri (birinin/bir şeyin) üstüne çekmek
192
Idioms
call attention to someone or something
v.
birinin/bir şeyin fark edilmesini sağlamak
193
Idioms
call attention to someone or something
v.
birinin/bir şeyin görülmesini sağlamak
194
Idioms
call attention to someone or something
v.
dikkati/dikkatleri birine/bir şeye çekmek
195
Idioms
call attention to someone or something
v.
dikkati/dikkatleri birinin/bir şeyin üstüne çekmek
196
Idioms
call somebody to account (for/over something)
v.
birine/birinden (bir şey için/hakkında) hesap sormak
197
Idioms
call to account
v.
suçlamak
198
Idioms
call to account
v.
sorumlu tutmak
199
Idioms
call to attention
v.
dikkat komutu vermek
200
Idioms
call to attention
v.
dikkat çekmek
201
Idioms
call to attention
v.
hazır ol komutu vermek
202
Idioms
call to attention
v.
esas duruş komutu vermek
203
Idioms
call to attention
v.
hazır ola/esas duruşa geçirmek
204
Idioms
not able to call time own
v.
başını kaşıyacak vakti olmamak
205
Idioms
not able to call time own
v.
kafasını kaşıyacak vakti olmamak
206
Idioms
not have a minute to call (one's) own
v.
çok meşgul olmak
207
Idioms
not have a minute to call (one's) own
v.
kafasını kaşıyacak vakti olmamak
208
Idioms
not have a minute to call (one's) own
v.
kafasını kaşıyacak zamanı olmamak
209
Idioms
pay a call to (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) ziyaret etmek
210
Idioms
pay a call to (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) görmeye gitmek
211
Idioms
pay a call to (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) uğramak
212
Idioms
to call one's own
expr.
kendine ait
213
Idioms
to call one's own
expr.
yalnızca ona ait
214
Idioms
time to call it a day
expr.
bu kadar çalışma yeter
215
Idioms
time to call it a day
expr.
bugünlük bu kadar çalışma yeter
216
Idioms
time to call it a night
expr.
bu gecelik bu kadar
217
Idioms
too close to call
expr.
(sonucunu) tahmin etmesi zor (sınav/seçim)
218
Idioms
no call to do something
expr.
(bunu) yapmak için bir neden/gerekçe yok
219
Idioms
too close to call
expr.
başa baş
Speaking
220
Speaking
he wants to call a truce
expr.
ateşkes yapmak istiyor
221
Speaking
do not hesitate to call me
expr.
beni tereddüt etmeden arayabilirsiniz
222
Speaking
I was about to call you
expr.
ben de tam seni arıyordum
223
Speaking
can you ask him to call me?
expr.
beni aramasını söyler misin?
224
Speaking
I want you to call me
expr.
beni aramanı istiyorum
225
Speaking
I was about to call you
expr.
ben de tam seni arayacaktım
226
Speaking
I was about to call you
expr.
ben de seni aramak üzereydim
227
Speaking
what are we going to call her?
expr.
ismini ne koyacağız?
228
Speaking
what are we going to call him?
expr.
ismini ne koyacağız?
229
Speaking
I need to make a personal telephone call
expr.
özel bir telefon görüşmesi yapmalıyım
230
Speaking
tell him to call me
expr.
ona beni aramasını söyle
231
Speaking
I told you not to call my husband
expr.
sana kocamı arama demiştim
232
Speaking
we've got to call the police
expr.
polisi aramalıyız
233
Speaking
call me the minute you get to town
expr.
şehre geldiğin an beni ara
234
Speaking
I waited for you to call
expr.
senin aramanı bekledim
235
Speaking
I told you not to call me
expr.
sana beni aramamanı söylemiştim
236
Speaking
I tried to call your mobile but it's off
expr.
seni cepten aramayı denedim ama kapalıydı
237
Speaking
I'm sorry to call you so early
expr.
seni bu kadar erken aradığım için özür dilerim
238
Speaking
what do you want me to call you?
expr.
sana nasıl hitap etmemi istersin?
239
Speaking
what do you want me to call you?
expr.
size nasıl hitap etmemi istersiniz?
240
Speaking
I have to make a phone call
expr.
telefon etmem gerek
241
Speaking
I am transfering your call to
expr.
telefonunuzu bağlıyorum
242
Speaking
there is no call to blush
expr.
utanacak bir neden yok
243
Speaking
I waited three hours for you to call me
expr.
üç saat beni aramanı bekledim
Trade/Economic
244
Trade/Economic
yield to call
n.
bir tahvilin, (tahvili çıkaran tarafından) bedelinin geri ödenmek üzere istenmesine (yani geri çağrılmasına) kadar geçen süredeki getirisi
245
Trade/Economic
option to call
n.
öncelik hakkı
246
Trade/Economic
option to call
n.
rüçhan hakkı
247
Trade/Economic
option to call
n.
tercih hakkı
248
Trade/Economic
yield to call
n.
tahvil getirişi
249
Trade/Economic
call for/invitation to a meeting
n.
toplantı çağrısı
250
Trade/Economic
call somebody to account
v.
hesap sormak
251
Trade/Economic
call someone to account
v.
hesap istemek
252
Trade/Economic
call someone to account
v.
hesap sormak
253
Trade/Economic
call somebody to account
v.
hesap istemek
254
Trade/Economic
call to order
v.
resmen başlatmak
255
Trade/Economic
call to order
v.
(toplantıyı vb) usule göre açmak
Law
256
Law
call to the bar
n.
bir avukata yüksek mahkeme huzuruna çıkma hakkını verme
257
Law
right to call evidence
n.
delil gösterme hakkı
258
Law
option to call
n.
öncelik hakkı
259
Law
option to call
n.
rüçhan hakkı
260
Law
option to call
n.
tercih hakkı
261
Law
call to witness
n.
tanık dinletme hakkı
262
Law
call to the bar
v.
baroya kaydolmak
263
Law
call somebody to testify
v.
ifade vermesi için çağırmak
264
Law
call to witness
v.
tanıklığa davet etmek
Politics
265
Politics
call to calm
n.
itidal çağrısı
Computer
266
Computer
name to place in call log
n.
çağrı günlüğüne yerleştirilecek ad
Telecom
267
Telecom
station-to-station call
n.
istasyonlar arası arama
268
Telecom
person-to-person call
n.
kişiler arası arama
269
Telecom
fixed to mobile call
n.
sabitten mobil telefonu arama
Medical
270
Medical
patient-to-nurse call systems
n.
hasta-hemşire çağrı sistemi
Military
271
Military
call to the quarters
n.
yatmaya hazırlık borusu
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of to call
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy