|
- We have taken note of that matter and will try to correct it for tomorrow morning.
- Bu konuyu not aldık ve yarın sabah için düzeltmeye çalışacağız.
- Perhaps I will have a chance tomorrow morning.
- Belki yarın sabah bir şansım olur.
- I will try to find a compromise tonight or possibly tomorrow morning.
- Bu gece ya da muhtemelen yarın sabah bir uzlaşma bulmaya çalışacağım.
- Tomorrow morning, tell them what I have said in your explanation of vote.
- Yarın sabah, oylama açıklamanızda söylediklerimi onlara da anlatın.
- That book will be placed at the exit of the Chamber tomorrow morning at 10.00 a.m.
- Bu defter yarın sabah saat 10.00'da Oda çıkışına yerleştirilecektir.
- Tomorrow morning we will have the opportunity to discuss this aspect.
- Yarın sabah bu konuyu ele alma fırsatımız olacak.
- On this basis, the PSE Group can support this proposal, which will be put to the vote tomorrow morning.
- Bu temelde, Avrupa Sosyalistler Partisi Grubu yarın sabah oylamaya sunulacak olan bu teklifi destekleyebilir.
- Tomorrow morning, I will make a statement about this here in plenary.
- Yarın sabah burada, genel kurulda bu konuda bir açıklama yapacağım.
- I want to check out at 6 tomorrow morning.
- Yarın sabah 6'da çıkış yapmak istiyorum.
- Tom will be leaving early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erken ayrılıyor olacak.
- Tom and Mary are going to leave tomorrow morning.
- Tom ve Mary yarın sabah ayrılacaklar.
- We leave tomorrow morning.
- Yarın sabah gideriz.
- Tom and Mary will be leaving for Australia early tomorrow morning.
- Tom ve Mary yarın sabah erkenden Avustralya'ya gidiyor olacaklar.
- I'm going to get up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken kalkacağım.
- I can try calling again tomorrow morning.
- Yarın sabah tekrar aramayı deneyebilirim.
- Are you picking me up at 7 tomorrow morning?
- Yarın sabah 7.00'de beni alacak mısın?
- What do you want to do tomorrow morning?
- Yarın sabah ne yapmak istersin?
- My father will cook me a delicious meal tomorrow morning.
- Babam yarın sabah bana lezzetli bir yemek pişirecek.
- My brother is arriving tomorrow morning.
- Erkek kardeşim yarın sabah geliyor.
- It's no problem for me to help you tomorrow morning.
- Yarın sabah sana yardım etmem benim için sorun olmaz.
- Get up at seven tomorrow morning.
- Yarın sabah yedide kalk.
- I must leave tomorrow morning.
- Yarın sabah gitmeliyim.
- I have a report to give tomorrow morning.
- Yarın sabah vermem gereken bir rapor var.
- Even if it rains, I will start early tomorrow morning.
- Yağmur yağsa bile, yarın sabah erkenden başlayacağım.
- We'll leave tomorrow morning.
- Yarın sabah ayrılacağız.
- I'll come by tomorrow morning.
- Yarın sabah gelirim.
- We're leaving early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken ayrılıyoruz.
- Can I count on you tomorrow morning?
- Yarın sabah size güvenebilir miyim?
- She is leaving the town tomorrow morning.
- Yarın sabah şehri terk ediyor.
- He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.
- We leave tomorrow morning.
- Yarın sabah ayrılıyoruz.
- He is leaving the city tomorrow morning.
- Yarın sabah şehri terk ediyor.
- I'll ask Tom to make some time for you tomorrow morning.
- Tom'un yarın sabah senin için biraz zaman yaratmasını isteyeceğim.
- She is leaving the town tomorrow morning.
- Yarın sabah şehirden ayrılıyor.
- Are you still free tomorrow morning?
- Yarın sabah hâlâ boş musun?
- I don't think Tom will be in his office tomorrow morning.
- Tom'un yarın sabah bürosunda olacağını sanmıyorum.
- I'm going to try to get up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken kalkmaya çalışacağım.
- Tom can't see you tonight, but he can see you tomorrow morning.
- Tom seni bu gece göremez ama yarın sabah görebilir.
- Tom will be leaving early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erkenden ayrılacak.
- Tom told me he'd walk to work tomorrow morning.
- Tom bana yarın sabah işe yürüyerek gideceğini söyledi.
- Tomorrow morning, we will leave Japan.
- Yarın sabah Japonya'dan ayrılacağız.
- You'll have to get up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken kalkman gerekecek.
- May I visit your office tomorrow morning?
- Yarın sabah ofisini ziyaret edebilir miyim?
- Please wake me up at seven tomorrow morning.
- Lütfen yarın sabah yedide beni uyandır.
- What time do you have to get up tomorrow morning?
- Yarın sabah kaçta kalkman gerekiyor?
- I really need to catch the first train tomorrow morning.
- Yarın sabah ilk trene yetişmem lazım.
- It'll be delivered tomorrow morning.
- Yarın sabah dağıtılacak.
- I have to help Tom do something tomorrow morning.
- Yarın sabah Tom'a bir konuda yardım etmem gerekiyor.
- I'll have the results by tomorrow morning.
- Yarın sabaha kadar sonuçları alırım.
- Are you going to help us tomorrow morning?
- Yarın sabah bize yardım edecek misin?
- The airplane is scheduled to arrive at Honolulu tomorrow morning.
- Uçağın yarın sabah Honolulu'ya varması planlanıyor.
- We shall leave tomorrow morning, weather permitting.
- Hava izin verirse yarın sabah yola çıkacağız.
- We shall leave tomorrow morning, weather permitting.
- Hava iyi olursa, yarın sabah ayrılacağız.
- Tom will be busy tomorrow morning.
- Tom, yarın sabah meşgul olacak.
- Can you drive me to the airport tomorrow morning?
- Yarın sabah beni havaalanına götürebilir misin?
- We must decide by tomorrow morning.
- Yarın sabaha kadar karar vermemiz gerek.
- May I visit your office tomorrow morning?
- Yarın sabah ofisinizi ziyaret edebilir miyim?
- Tom is coming to see me tomorrow morning.
- Tom yarın sabah beni görmeye gelecek.
- See you tomorrow morning!
- Yarın sabah görüşürüz.
- I don't have time to do that now, but I should have some time tomorrow morning.
- Şimdi bunu yapmak için zamanım yok, ama yarın sabah biraz zamanım olmalı.
- Come tomorrow morning.
- Yarın sabah gel.
- Tom should be able to help Mary tomorrow morning.
- Tom yarın sabah Mary'ye yardım edebilecek durumda olmalı.
- I'll do it first thing tomorrow morning.
- Yarın sabah ilk iş bunu yapacağım.
- Tom can't see you tonight, but he can see you tomorrow morning.
- Tom bu gece seni göremez ama seni yarın sabah görebilir.
- I am leaving Japan tomorrow morning.
- Yarın sabah Japonya'dan ayrılıyorum.
- I'll come without fail tomorrow morning.
- Yarın sabah mutlaka geleceğim.
- I have time tomorrow morning.
- Yarın sabah zamanım var.
- Please wake me up at 6 tomorrow morning.
- Lütfen yarın sabah altıda beni uyandır.
- I want eggs for breakfast tomorrow morning.
- Yarın sabah kahvaltıda yumurta istiyorum.
- Tom will be leaving tomorrow morning.
- Tom yarın sabah ayrılacak.
- Tom will meet you tomorrow morning.
- Tom yarın sabah sizinle buluşacak.
- We will not be able to send the package first thing tomorrow morning.
- Yarın sabah ilk iş paketi gönderemeyeceğiz.
- I'll have the results by tomorrow morning.
- Sonuçları yarın sabaha kadar alacağım.
- Tom will be busy tomorrow morning.
- Tom yarın sabah meşgul olacak.
- We'll begin tomorrow morning.
- Yarın sabah başlayacağız.
- Come to the office tomorrow morning without fail.
- Yarın sabah mutlaka ofise gel.
- I have to leave tomorrow morning.
- Yarın sabah gitmek zorundayım.
- Tom will leave early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erkenden ayrılacak.
- I promise I'll mop the floor tomorrow morning.
- Yarın sabah yerleri paspaslayacağıma söz veriyorum.
- We'll go over it again tomorrow morning.
- Yarın sabah tekrar gözden geçiririz.
- Tom has some things he has to do tomorrow morning before he can leave for Boston.
- Tom'un yarın sabah Boston'a gitmeden önce yapması gereken bazı işler var.
- Tom needs to do this by tomorrow morning.
- Tom'un bunu yarın sabaha kadar yapması gerekiyor.
- Could you do me a favor and wait until tomorrow morning?
- Bana bir iyilik yapıp yarın sabaha kadar bekleyebilir misin?
- Could I ask you to wait until tomorrow morning?
- Yarın sabaha kadar beklemeni isteyebilir miyim?
- We have decided on leaving this town tomorrow morning.
- Yarın sabah bu kasabayı terk etmeye karar verdik.
- I can try calling again tomorrow morning.
- Yarın sabah tekrar arayabilirim.
- I'll call for you at 8 tomorrow morning.
- Yarın sabah 8'de sizi arayacağım.
- Do we have to get up early tomorrow morning?
- Yarın sabah erken kalkmak zorunda mıyız?
- I have to leave first thing tomorrow morning.
- Yarın sabah ilk iş gitmem gerekiyor.
- We start for Osaka tomorrow morning.
- Yarın sabah Osaka'ya doğru yola çıkıyoruz.
- We're leaving early tomorrow morning.
- Yarın sabah erkenden yola çıkıyoruz.
- I'll be waiting for you at the station tomorrow morning.
- Yarın sabah seni istasyonda bekliyor olacağım.
- He is leaving the city tomorrow morning.
- Yarın sabah kentten ayrılacak.
- Tom is planning to get up early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erken kalkmayı planlıyor.
- We start for Osaka tomorrow morning.
- Yarın sabah Osaka'ya hareket ediyoruz.
- Tomorrow morning will be OK.
- Yarın sabah iyi olacak.
- What do you want to do tomorrow morning?
- Yarın sabah ne yapmak istiyorsun?
- Can I count on you tomorrow morning?
- Yarın sabah sana güvenebilir miyim?
- Tomorrow morning you will already feel better.
- Yarın sabah kendini daha iyi hissedeceksin.
- Are you coming to pick me up tomorrow morning?
- Yarın sabah beni almaya geliyor musun?
- I just want to let you know that I'll be late tomorrow morning.
- Yarın sabah geç kalacağımı bilmeni istiyorum.
- I'll call you up tomorrow morning.
- Yarın sabah seni arayacağım.
- Let's meet at the station at eight tomorrow morning.
- Yarın sabah sekizde istasyonda buluşalım.
- Tom may come tomorrow morning.
- Tom yarın sabah gelebilir.
- I have to get up very early tomorrow morning.
- Yarın sabah çok erken kalkmam gerekiyor.
- We're leaving Boston tomorrow morning.
- Yarın sabah Boston'u terk ediyoruz.
- I'll phone you tomorrow morning.
- Yarın sabah seni ararım.
- Are you coming to pick me up tomorrow morning?
- Yarın sabah beni almaya gelecek misin?
- I've a lot of work for tomorrow morning.
- Yarın sabah için bir sürü işim var.
- Do not oversleep tomorrow morning.
- Yarın sabah uykuyakalma.
- My brother is arriving tomorrow morning.
- Kardeşim yarın sabah geliyor.
- I'll see him tomorrow morning.
- Yarın sabah onu göreceğim.
- Do not oversleep tomorrow morning.
- Yarın sabah fazla uyuma.
- I'll wake you up tomorrow morning.
- Seni yarın sabah uyandıracağım.
- Tom said he needed to get up early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erken kalkması gerektiğini söyledi.
- Tom is leaving Kobe tomorrow morning.
- Tom, Kobe'den yarın sabah ayrılıyor.
- I'll call you tomorrow morning.
- Yarın sabah seni arayacağım.
- Tom said that Mary wasn't going to leave tomorrow morning.
- Tom, Mary'nin yarın sabah yola çıkmayacağını söyledi.
- Tom is going to walk to work tomorrow morning.
- Tom yarın sabah işe yürüyerek gidecek.
- I intend to get up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken kalkmaya niyetliyim.
- Tom said that Mary wasn't going to leave tomorrow morning.
- Tom, Mary'nin yarın sabah ayrılmayacağını söyledi.
- Let's leave tomorrow morning.
- Yarın sabah ayrılalım.
- You only have to be here at six tomorrow morning.
- Yarın sabah altıda burada olman yeterli.
- We are leaving early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken ayrılıyoruz.
- Don't forget to pick me up tomorrow morning.
- Yarın sabah beni almayı unutma.
- See you tomorrow morning.
- Yarın sabah görüşürüz.
- I'll pop in tomorrow morning.
- Yarın sabah uğrayacağım.
- Be sure to call me up tomorrow morning.
- Yarın sabah beni aradığınızdan emin olun.
- Are you picking me up at 7 tomorrow morning?
- Yarın sabah 7'de beni alacak mısın?
- We have decided on leaving this town tomorrow morning.
- Yarın sabah bu kasabadan ayrılmaya karar verdik.
- My brother arrives tomorrow morning.
- Kardeşim yarın sabah geliyor.
- I have to help Tom do something tomorrow morning.
- Yarın sabah Tom'un bir şey yapmasına yardım etmeliyim.
- See you tomorrow morning!
- Yarın sabah görüşürüz!
- Tom will leave Boston tomorrow morning.
- Tom yarın sabah Boston'dan ayrılıyor.
- Shall we meet tomorrow morning at nine?
- Yarın sabah dokuzda buluşalım mı?
- I've already informed Tom that he needs to be here early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken burada olması gerektiğini zaten Tom'a bildirdim.
- I'll see him tomorrow morning.
- Yarın sabah onları göreceğim.
- Tom and Mary need to get up early tomorrow morning.
- Tom ve Mary'nin yarın sabah erken kalkması gerekiyor.
- You can sleep late tomorrow morning.
- Yarın sabah geç saatlere kadar uyuyabilirsin.
- I'll call tomorrow morning.
- Yarın sabah ararım.
- Tom is planning to get up early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erkenden kalkmayı planlıyor.
- I will call you tomorrow morning.
- Yarın sabah seni arayacağım.
- We start tomorrow morning.
- Yarın sabah başlıyoruz.
- Don't forget to wake me up tomorrow morning.
- Yarın sabah beni uyandırmayı unutma.
- Tom is leaving Kobe tomorrow morning.
- Tom yarın sabah Kobe'den ayrılıyor.
- You must not forget to wake me tomorrow morning.
- Yarın sabah beni uyandırmayı unutmamalısın.
- Maybe Tom will leave tomorrow morning.
- Belki Tom yarın sabah gider.
- Tom will leave tomorrow morning.
- Tom yarın sabah ayrılacak.
- I don't have time to do that now, but I should have some time tomorrow morning.
- Şimdi bunu yapacak zamanım yok ama yarın sabah biraz zamanım olur.
- I must leave tomorrow morning.
- Yarın sabah gitmek zorundayım.
- I'll see her tomorrow morning.
- Yarın sabah onu göreceğim.
- We have to get up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken kalkmak zorundayız.
- We'll leave the house tomorrow morning.
- Yarın sabah evden ayrılacağız.
- I've already informed Tom that he needs to be here early tomorrow morning.
- Tom'a yarın sabah erkenden burada olması gerektiğini söyledim.
- I'll go tomorrow morning.
- Yarın sabah gideceğim.
- I have time tomorrow morning.
- Yarın sabah vaktim var.
- I won't leave tomorrow morning.
- Yarın sabah gitmeyeceğim.
- Tomorrow morning, they're selling tickets for the Shakira concert.
- Yarın sabah, Shakira konseri için bilet satıyorlar.
- You will have to get up at six tomorrow morning.
- Yarın sabah altıda kalkmak zorundasın.
- Tom has some things he has to do tomorrow morning before he can leave for Boston.
- Tom'un yarın sabah Boston'a gitmeden önce yapması gereken bazı şeyler var.
- Let's leave tomorrow morning.
- Yarın sabah gidelim.
- Mail this letter tomorrow morning.
- Bu mektubu yarın sabah postala.
- Please tell Tom I'll call again tomorrow morning.
- Lütfen Tom'a yarın sabah tekrar arayacağımı söyle.
- Tom said that he wasn't going to leave tomorrow morning.
- Tom yarın sabah ayrılmayacağını söyledi.
- We must decide by tomorrow morning.
- Yarın sabaha kadar karar vermeliyiz.
- We have until tomorrow morning.
- Yarın sabaha kadar vaktimiz var.
- Weather permitting, we'll leave tomorrow morning.
- Hava müsait olursa, yarın sabah yola çıkacağız.
- What is Jane going to do tomorrow morning?
- Jane yarın sabah ne yapacak?
- I have a job interview tomorrow morning.
- Yarın sabah bir iş görüşmem var.
- I won't leave tomorrow morning.
- Yarın sabah ayrılmayacağım.
- Call me at six tomorrow morning.
- Yarın sabah altıda beni ara.
- Tom and Mary will be leaving for Australia early tomorrow morning.
- Tom ve Mary yarın sabah erken saatlerde Avustralya'ya yola çıkıyor olacaklar.
- I'll see Tom tomorrow morning.
- Yarın sabah Tom'u göreceğim.
- I'll phone you tomorrow morning.
- Seni yarın sabah arayacağım.
- I'll see you at nine tomorrow morning.
- Yarın sabah dokuzda görüşürüz.
- Tomorrow morning we're leaving Japan.
- Yarın sabah Japonya'dan ayrılıyoruz.
- Tom has decided to leave tomorrow morning.
- Tom yarın sabah gitmeye karar verdi.
- Tom is going to leave tomorrow morning.
- Tom yarın sabah ayrılacak.
- Tom is going to go swimming tomorrow morning.
- Tom yarın sabah yüzmeye gidecek.
- I have to leave first thing tomorrow morning.
- Yarın sabah derhal ayrılmalıyım.
- Can you wake me up at seven o'clock tomorrow morning?
- Yarın sabah beni saat yedide uyandırabilir misin?
- Please wake me up at seven tomorrow morning.
- Lütfen beni yarın sabah yedide uyandır.
- Tom and Mary are leaving for Australia early tomorrow morning.
- Tom ve Mary yarın sabah erken saatlerde Avustralya'ya gidiyorlar.
- Tom has a lot of people to see tomorrow morning.
- Tom'un yarın sabah görmesi gereken bir sürü insan var.
- Tomorrow morning, I'll wake up at 6.
- Yarın sabah 6'da uyanacağım.
- Tom plans to get up early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erkenden kalkmayı planlıyor.
- Wait until tomorrow morning.
- Yarın sabaha kadar bekle.
- We're leaving Boston tomorrow morning.
- Yarın sabah Boston'dan ayrılıyoruz.
- By tomorrow morning this girl will have done it.
- Yarın sabaha kadar bu kız yapmış olacak.
- I'll go over to Tom's early tomorrow morning.
- Yarın sabah erkenden Tom'a gideceğim.
- Tom is going to leave tomorrow morning.
- Tom yarın sabah gidecek.
- Tom and Mary will be leaving for Australia early tomorrow morning.
- Tom ve Mary yarın sabah erkenden Avustralya'ya gidecekler.
- I leave for London tomorrow morning.
- Yarın sabah Londra'ya gidiyorum.
- I know what's going to happen tomorrow morning.
- Yarın sabah ne olacağını biliyorum.
- You can sleep late tomorrow morning.
- Yarın sabah geç saate kadar uyuyabilirsin.
- Wake me up early tomorrow morning.
- Yarın sabah beni erken uyandır.
- Tom will arrive in Boston tomorrow morning.
- Tom Boston'a yarın sabah varacak.
- He is leaving the city tomorrow morning.
- Yarın sabah şehirden ayrılıyor.
- Tom has decided to leave tomorrow morning.
- Tom yarın sabah ayrılmaya karar verdi.
- I've a lot of work for tomorrow morning.
- Yarın sabah için çok işim var.
- It's going to be delivered tomorrow morning.
- Yarın sabah teslim edilecek.
- We are leaving early tomorrow morning.
- Yarın sabah erkenden ayrılıyoruz.
- Tom and Mary are going to leave tomorrow morning.
- Tom ve Mary yarın sabah yola çıkacaklar.
- The discussion will be continued tomorrow morning.
- Tartışmaya yarın sabah devam edilecek.
- We're going to leave tomorrow morning.
- Yarın sabah ayrılacağız.
- Please wait until tomorrow morning.
- Lütfen yarın sabaha kadar bekleyin.
- I told Tom to be here tomorrow morning.
- Tom'a yarın sabah burada olmasını söyledim.
- Are you free tomorrow morning?
- Yarın sabah boş musun?
- Tom needs to get up early tomorrow morning.
- Tom'un yarın sabah erken kalkması gerekiyor.
- She is leaving the town tomorrow morning.
- Yarın sabah kentten ayrılacak.
- I'll call tomorrow morning.
- Yarın sabah arayacağım.
- I don't think Tom will be in his office tomorrow morning.
- Tom'un yarın sabah ofisinde olacağını sanmıyorum.
- Can't you go tomorrow morning?
- Yarın sabah gidemez misin?
- Can you wake me up at seven o'clock tomorrow morning?
- Yarın sabah yedide beni uyandırabilir misin?
- Tom needs to get up early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erken kalkmalı.
- Tom will leave for Boston first thing tomorrow morning.
- Tom yarın sabah ilk şey Boston'a gidecek.
- It's no problem for me to help you tomorrow morning.
- Yarın sabah sana yardım etmek benim için sorun değil.
- Tom is coming to see me tomorrow morning.
- Tom yarın sabah beni görmeye geliyor.
- I want a written report in my hands first thing tomorrow morning.
- Yarın sabah ilk iş elimde yazılı bir rapor istiyorum.
- I intend to get up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken kalkmak istiyorum.
- It'll be delivered tomorrow morning.
- Yarın sabah teslim edilecek.
- My brother arrives tomorrow morning.
- Erkek kardeşim yarın sabah varır.
- We want to be on the first bus tomorrow morning.
- Yarın sabah ilk otobüste olmak istiyoruz.
- Even if it rains, I will start early tomorrow morning.
- Yağmur yağsa bile, yarın sabah erkenden başlıyorum.
- I'll wake you up tomorrow morning.
- Yarın sabah seni uyandırırım.
- Tom is going to meet you tomorrow morning.
- Tom yarın sabah seninle buluşacak.
- Aren't you busy tomorrow morning?
- Yarın sabah işin yok mu?
- I want to wake up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken uyanmak istiyorum.
- I'm leaving Boston tomorrow morning.
- Yarın sabah Boston'dan ayrılıyorum.
- Tom is leaving early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erkenden ayrılıyor.
- Tom will leave for Boston first thing tomorrow morning.
- Tom yarın sabah ilk iş Boston'a gidecek.
- I'll do it first thing tomorrow morning.
- Yarın sabah ilk olarak onu yapacağım.
- Tomorrow morning, I'll be with you, God willing.
- Yarın sabah inşallah seninle olacağım.
- Tom and I are going swimming tomorrow morning.
- Tom ve ben yarın sabah yüzmeye gidiyoruz.
- She is leaving for her hometown tomorrow morning.
- Yarın sabah memleketine gidiyor.
- I have to get up very early tomorrow morning.
- Yarın sabah çok erken kalkmak zorundayım.
- I'm supposed to get to school early tomorrow morning.
- Yarın sabah erkenden okula gitmem gerekiyor.
- What time tomorrow morning would you like me to pick you up?
- Yarın sabah seni saat kaçta almamı istersin?
- Could you do me a favor and wait until tomorrow morning?
- Bana bir iyilik yapar mısın ve yarın sabaha kadar bekler misin?
- Don't forget to see me tomorrow morning.
- Yarın sabah beni görmeyi unutma.
- Please wake me up at 6 tomorrow morning.
- Lütfen beni yarın sabah 6'da uyandır.
- I'm getting up at six o'clock tomorrow morning.
- Yarın sabah altıda kalkacağım.
- Tom will be leaving Boston tomorrow morning.
- Tom yarın sabah Boston'dan ayrılacak.
- Tom said that he wasn't going to leave tomorrow morning.
- Tom yarın sabah yola çıkmayacağını söyledi.
- Tomorrow morning, I'll be with you, God willing.
- Yarın sabah, inşallah seninle olacağım.
- Tom plans to get up early tomorrow morning.
- Tom yarın sabah erken kalkmayı planlıyor.
- I'll pop in tomorrow morning.
- Yarın sabah uğrarım.
- We'll leave tomorrow morning.
- Yarın sabah yola çıkacağız.
- Tom is going to be busy tomorrow morning.
- Tom yarın sabah meşgul olacak.
- Call me at nine tomorrow morning.
- Yarın sabah dokuzda beni ara.
- Tom may not be at home tomorrow morning.
- Tom yarın sabah evde olmayabilir.
- We'll start tomorrow morning.
- Yarın sabah başlayacağız.
- I have to leave tomorrow morning.
- Yarın sabah ayrılmak zorundayım.
- Tom is leaving tomorrow morning.
- Tom yarın sabah ayrılıyor.
- Tom needs to do this by tomorrow morning.
- Tom'un yarın sabaha kadar bunu yapması gerek.
- He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- Bana bir mektup gönderdi ve yarın sabah onda geleceğini söyledi.
- Tom is leaving Boston tomorrow morning.
- Tom yarın sabah Boston'dan ayrılıyor.
- I have two classes tomorrow morning.
- Yarın sabah iki dersim var.
- I'm flying to Boston tomorrow morning.
- Yarın sabah Boston'a uçuyorum.
- Please wait until tomorrow morning.
- Lütfen yarın sabaha kadar bekle.
- I'll come tomorrow morning.
- Yarın sabah geleceğim.
- By tomorrow morning this girl will have done it.
- Yarın sabaha kadar bu kız onu yapmış olacak.
- Tom will leave Boston tomorrow morning.
- Tom yarın sabah Boston'dan ayrılacak.
- You'll have to get up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erken kalkmak zorunda kalacaksın.
- Aren't you busy tomorrow morning?
- Yarın sabah meşgul değil misin?
- I'll give you a ring tomorrow morning.
- Yarın sabah seni arayacağım.
- I want to wake up early tomorrow morning.
- Yarın sabah erkenden uyanmak istiyorum.
- Tom is going to meet you tomorrow morning.
- Tom yarın sabah sizinle buluşacak.
- Tom and Mary are leaving for Australia early tomorrow morning.
- Tom ve Mary yarın sabah erkenden Avustralya'ya gidiyorlar.
- I'll ask Tom to make some time for you tomorrow morning.
- Tom'dan yarın sabah senin için zaman ayırmasını isteyeceğim.
- Please remember to wake me up at seven tomorrow morning.
- Beni yarın sabah yedide uyandırmayı unutma lütfen.
- Be sure to call me up tomorrow morning.
- Yarın sabah beni mutlaka ara.
- I will go tomorrow morning at seven.
- Yarın sabah yedide gideceğim.
- Get up early tomorrow morning!
- Yarın sabah erken kalk!
- Tom will arrive in Boston tomorrow morning.
- Tom yarın sabah Boston'a varacak.
- We'll go over it again tomorrow morning.
- Yarın sabah onu tekrar gözden geçireceğiz.
- Could I ask you to wait until tomorrow morning?
- Yarın sabaha kadar beklemenizi rica edebilir miyim?
- Are you still free tomorrow morning?
- Yarın sabah hala boş musun?
- Weather permitting, we'll leave tomorrow morning.
- Hava güzel olursa, yarın sabah gideceğiz.
- I will come tomorrow morning.
- Yarın sabah geleceğim.
- I'll see them tomorrow morning.
- Yarın sabah onları göreceğim.
- Please remember to wake me up at seven tomorrow morning.
- Lütfen, yarın sabah beni yedide uyandırmayı unutma.
- The discussion will be continued tomorrow morning.
- Tartışma yarın sabah devam edecek.
- Let's go to Shinjuku tomorrow morning.
- Yarın sabah Shinjuku'ya gidelim.
- I want eggs for breakfast tomorrow morning.
- Yarın sabah kahvaltı için yumurta istiyorum.
- Aren't you free tomorrow morning?
- Yarın sabah boş değil misin?
Show More (283)
|